Manisa'da 'jeotermal enerji konferansı' protestosu
MANİSA'nın Salihli ilçesindeki otelde, 'Jeotermal ile Yaşamak' adlı konferans düzenlendi. Etkinlik, Salihli Çevre Derneği öncülüğünde bir araya gelen yaklaşık 400 kişi tarafından protesto edildi.
- Ege Postası
- 13.01.2019 - 06:45
Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) tarafından Salihli ilçesindeki otelde 'Jeotermal ile Yaşamak' adlı konferans düzenlendi. Salihli Çevre Derneği öncülüğünde bir araya gelen yaklaşık 400 kişi ise konferansı protesto etmek için otelin önünde toplandı.
Salihli'deki sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra Sarıgöl ilçesinden gelen çiftçiler de protestoya destek verdi.
Topluluk adına konuşan Salihli Çevre Derneği Başkanı Hakkı Uysal, Manisa'nın Salihli, Alaşehir ve Sarıgöl ilçelerinin jeotermal enerji santrali (JES) saldırısı altında olduğunu söyledi. Uysal, "Aydın Ovası'nın bir bölümünü kaybettik. Küçük Menderes kan ağlıyor. Alaşehir Ovasını kaybettik. Yaşadığımız havzada Sarıgöl, Alaşehir ve Salihli, JES kuyularıyla çepeçevre sarılmış durumda" dedi.
'JEOTERMAL ENERJİ SANTRALLERİNE KARŞIYIZ'
Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali İhsan Ülgen ise Sarıgöl ilçesinin Türkiye'de üzümde söz sahibi olan bir ilçe olduğunu, kentte 500 bin ton üzüm üretimi gerçekleştirildiğini söyledi. Ülgen, "Ürettiğimiz ürünleri Rusya ve İngiltere başta olmak üzere Ortadoğu ile Avrupa'nın her yerine gönderiyoruz. Ülkemizin de her iline üzüm gönderen bir ilçeyiz. Biz Sarıgöllü çiftçiler olarak, jeotermal enerji santrallerine karşıyız. JES'ler bu ovada hayata geçerse hem bağcılık hem de hayvancılık biter" diye konuştu.
ELEŞTİRİLERE CEVAP VERDİ
Gazetecilere konferansın düzenlendiği salonun önünde açıklama yapan JESDER Başkan Yardımcısı Ufuk Şentürk, JES'lerin devletin ilgili kurumları tarafından düzenli olarak kontrol edildiğini, vatandaşların bazı konular hakkında eksik bilgilere sahip olduğunu savundu. JES'lerin herhangi bir atık üretmeden elektrik üretimi sağladığını söyleyen Şentürk, "Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, bizim ne ürettiğimizi, ne sattığımızı her yıl raporlar halinde yayınlar. Dolasıyla bu işletmeler, ciddi bir denetime sahiptir. Vatandaşlarımız, yer altından alınan sıcak suyun gerekli işlemler yapıldıktan sonra yeniden yerin altına gönderilmediğini söylüyorlar. Ancak JES'lerde, yer altından çekilen suyun bir gramı dahi eksiltilmeden reenjeksiyon yöntemiyle tekrar alınan kaynağa gönderilir. Bunun maliyeti ise her santrale toplam cirosunun yüzde 20'si kadardır. Buda 25 megawattlık bir santralde yıllık 5 milyon dolara mal olur. Bütün santrallerimiz sürdürülebilirlik için bu maliyete katlanırlar, katlanmak zorundadırlar. Tüm santrallerimizin tamamı ürettiği brüt enerjinin en az yüzde 20'sini kendi soğutma kulelerinde ve reenjeksiyon pompalarında kullanarak yok eder. Geriye kalan yüzde 80'lik kısmı da satar. Eğer bu suyu geri göndermezsek, kaynaklar yok olur" dedi.
'SANTRALLERİN TAMAMI HABERSİZ DENETLENDİ'
Türkiye'de faaliyet gösteren 57 santralin tamamının Enerji Bakanlığı'nın talebiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın mühendisleri tarafından denetlendiğini kaydeden Şentürk, "Bu denetimlerin tamamı, Türkiye'de faaliyet gösteren jeotermal enerji santrallerine yönelikti. Ve tamamı habersiz gerçekleştirildi. Sadece reenjeksiyon faaliyetleri değil, santrallerden çıkan gürültüler, atık sular bir mühendis ordusu tarafından denetlendi. Tek bir santralimizde dahi özellikle reenjeksiyon konusunda sorun tespit edilmedi" diye konuştu.
Yorum Yazın