Metropolis Antik Kentinde 4 sarnıç bulundu
Sabancı Vakfı'nın desteklediği kazılarda yeni keşfedilen sarnıçlar antik dönemde yaşayan ustaların su mühendisliği alanındaki uzmanlığını yansıtıyor. "Ana Tanrıça Kenti" olarak bilinen Metropolis Antik Kenti 2020 kazı çalışmalarında birbiriyle bağlantılı 4 sarnıç bulundu.
- Ege Postası
- 28.12.2020 - 11:17
Sabancı Vakfı'nın açıklamasına göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izin ve katkılarıyla devam eden, vakıf tarafından desteklenen kazı çalışmaları, 30. yılında tarihin sırlarını gün yüzüne çıkarmaya devam ediyor.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Aybek başkanlığında sürdürülen kazı çalışmalarında birbiriyle bağlantılı dört anıtsal yapı ortaya çıkarıldı.
İzmir'de bu yıl temmuzda başlayan kazı çalışmalarında daha önce antik kentte hiçbir izi olmayan dört sarnıç, 7 metrelik toprak dolgusunun altında bulundu. Geç Roma Dönemi'nde kentin su ihtiyacını karşılamak için kullanıldığı düşünülen sarnıçların neredeyse tamamen korunmuş durumda bulunması döneme dair önemli bilgi, bulgu ve tarihi eserlerin ortaya çıkarılması açısından büyük önem taşıyor.
Sarnıçlar, kentin kuşatmalara uzun süre dayanması için tepelere inşa edilmiş
Metropolis halkının aşağı kentteki su kaynaklarına alternatif olarak kentin en yüksek merkezi olan akropolise bu sarnıçları inşa etmesinin temel nedenlerinden biri özellikle Bizans Çağı'ndaki savunma gereksiniminden kaynaklanıyor.
Kente gerçekleştirilecek olası bir saldırı ya da kuşatma esnasında güçlü surlarla çevrili akropolisteki sarnıçlar halkın su ihtiyacını uzun süre karşılayacağı için kuşatmaya direnmek adına hayati bir önem taşıyor.
Metropolis akropolisinde bulunan dört sarnıcın 600 ton su kapasitesine sahip olduğu tahmin ediliyor. Halkın günlük su tüketimi, tarımsal faaliyetler ve kamu yapılarının su ihtiyacı hesaba katıldığında yan yana dört sarnıcın inşa edilme gereksinimi daha iyi anlaşılıyor.
Çöplüğe dönüştürülen sarnıç dönemin beslenme alışkanlıklarına ışık tutuyor
MS 12. ve 13. yüzyıllarda Metropolis kent halkının, sarnıçları çöplük olarak kullanmaya başladığı arkeolojik kazılarda tespit edilen çok sayıda yemek artığı, hayvan kemiği ve seramik parçalarından anlaşılıyor. Bu alandaki en yoğun buluntular bitkisel ve hayvansal bezemelere sahip sırlı seramikler olarak öne çıkıyor.
Sarnıçta tespit edilen hayvan kemikleri üzerinde yapılan incelemeler ise büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanlarının yoğun olarak tüketildiğini gösteriyor. Sarnıç zeminine atılmış halde bulunan ve sarnıçların inşasından önce Helenistik döneme ait olduğu belirlenen mermer mimari parçalar da gün yüzüne çıkarıldı. Bu parçalar arasında dikdörtgen bir sunak ve onurlandırma yazıtı parçası olduğu tespit edildi.
"Önemli bilgileri günümüze taşıyor"
Açıklamada konuya ilişkin değerlendirmeleri yer alan Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan, Metropolis Antik Kenti kazılarına 17 yıldır destek vermekten büyük mutluluk duyduklarını belirterek, vakıf olarak kültür-sanat alanında yürüttükleri çalışmalar kapsamında Metropolis Antik Kenti kazılarını 2003'ten bu yana desteklediklerini bildirdi.
Kazılar sırasında elde ettikleri her yeni bulguyla tarihe ışık tutmanın mutluluğunu yaşadıklarını kaydeden Safkan, şu açıklamalarda bulundu:
"Metropolis'te bu yılki kazılarda ortaya çıkan yan yana inşa edilmiş dört sarnıç, kentin su ihtiyacı, beslenme şekli, günlük yaşamda kullandıkları nesneler ve savunma stratejileri alanında önemli bilgileri günümüze taşıyor. Sabancı Vakfı olarak desteklediğimiz bu kazı çalışmalarıyla her yıl antik kent insanının yaşamına ve bilgeliğine ayna tutmanın heyecanını yaşıyoruz."
Kazı başkanı Prof. Dr. Serdar Aybek ise 1.500 yıl önce bu bölgede yaşayan insanların hayatına dair yeni bir kapı açmış olmanın heyecanı içinde olduklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Akropoliste yeni keşfedilen dört sarnıç yapısı Metropolis’te antik dönemde yaşayan ustaların su mühendisliği alanında ne derece bilgili olduklarını kanıtlıyor. Aynı zamanda, sarnıçların akropolisin aşağı yamaçlarındaki tüm yerleşime ve özellikle de yukarı hamam yapısına su sağladığını tahmin ediyoruz. Yaklaşık üç katlı bir bina yüksekliğine sahip olan yapılar Metropolis’teki en iyi korunmuş anıtlar olması anlamında da büyük önem taşıyor." (AA)
Yorum Yazın