Muhalefete karşı AK Parti tüzüğüyle savunma
MHP Genel Merkezi, parti içi muhalefetin açtığı davaya 40 sayfayı aşan bir savunma dilekçesiyle yanıt verdi. Genel Merkez, davanın açıldığı mahkemenin, bu davaya bakmakla görevli olmadığını öne sürerek, usulden reddedilmesi gerektiğini savundu. MHP yönetimi, Siyasi Partiler Kanunu ve tüzük hükümlerine aykırı hareket eden siyasi partilere ancak AYM aracılığıyla ihtar çekilerek bu aykırılığa son verilmesinin sağlanabileceğini bildirdi. Ayrıca AYM’nin geçmişte AK Parti tüzüğünün 70’inci maddesinin Siyasi Partiler Kanunu’na aykırı olduğu gerekçesiyle yapılan başvuruyu reddetmesi örnek gösterildi.
- Ege Postası
- 03.03.2016 - 17:49
Dilekçede, davanın açıldığı mahkemenin, bu davaya bakmakla görevli olmadığı ve yargı yolu uyuşmazlığı nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddedilmesi gerektiği savunuldu. Dilekçesinde, Siyasi Partiler Kanunu’nun bu alana ilişkin özel kanun hükmünde olduğuna işaret edildi. Milli Güvenlik Konseyi ve Danışma Meclisi’nin, Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu’na ilişkin gerekçelerine de yer verilen savunma dilekçesinde, dava konusu uyuşmazlık hakkında Siyasi Partiler Kanunu’nun 104. maddesinin uygulanması gerektiği belirtildi. Dileçede, bu konuda da sadece Anayasa Mahkemesinin görevli olabileceği, Anayasanın 69. maddesinin Danışma Meclisi gerekçesine dayalı olarak açıklandı
GÖREVLİ MAHKEME İHDAS EDİLEMEZ
Siyasi Partiler Kanununun 104. maddesinde yer alan düzenleme gereğince, Siyasi Partiler Kanunu ve tüzük hükümlerine aykırı hareket eden siyasi partilere, ancak Anayasa Mahkemesi aracılığıyla ihtar çekilerek bu aykırılığa son verilmesinin sağlanabileceği düzenleniyor. Bu düzenlemenin varlığı karşısında, Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olamayacağı ifade edilen dilekçede, görev konusunun kamu düzenine ilişkin olduğu ve varsayımlarla görevli mahkeme ihdas edilemeyeceği bildirildi. Avukat Bulut, Yargıtay’ın önüne gelen uyuşmazlıklarda Anayasa Mahkemesi’ni işaret ettiğini belirterek, örnekleri sunulan kararlarda durumun açık bir şekilde gözler önüne serildiğini kaydetti.
ORGAN BOŞLUĞU BULUNMUYOR
Siyasi Partiler Kanunu’nun 104. maddesinde yer alan kuralın tek istisnanın, “bir siyasi partinin organlarının yoksun hale gelmiş olması ve başka türlü yönetilmesinin mümkün olmaması” hali olduğu savunuldu. Yargıtay uygulaması gereğince de, bu tip siyasi partilerin başka türlü yönetilmesinin mümkün olmaması nedeniyle “kayyım” atanabileceği ekleniyor. MHP Genel Merkezinin bütün yetkili kurullarının görev başında olması nedeniyle de ancak Anayasa Mahkemesi tarafından çekilecek bir ihtarın muhatabı olabileceği belirtiliyor. Davacıların emsal olarak dava dosyasına sunduğu İzmir 8.Sulh Hukuk Mahkemesi kararının da Demokrat Parti’nin organlarından yoksun hale gelmiş olmasına dayandığı anımsatıldı.
TAKDİR YETKİSİ BULUNUYOR
MHP Genel Merkezinin parti tüzüğünün 63/3 maddesi gereğince Büyük Kurultayı Olağanüstü toplantıya çağırmak konusunda “takdir” hakkı bulunduğu belirtilirken, parti tüzüğünün Geçici 3. maddesinin de bu takdir yetkisini tamamladığı ifade edildi. MHP Genel Merkezinin, bu takdir yetkisinin bulunmasının, Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu’na da aykırı bir yönü olmadığı vurgulandı. AK Parti Tüzüğünün 70. maddesinde yer alan ve Büyük Kurultay’ın Olağanüstü Toplantıya çağrılması konusunda Siyasi Partiler Kanunu’ndan farklı düzenlemeler getiren hükümlerini inceleyen Anayasa Mahkemesinin, bu konuda verdiği karar da MHP’nin dilekçesinde örnek karar olarak sunuldu. Anayasa Mahkemesi’nin, AK Parti Tüzüğünün 70’inci maddesinin Siyasi Partiler Kanunu’na aykırı olduğu gerekçesiyle yapılan başvuruyu reddettiği aktarıldı. Mahkemenin, “siyasi partiler iç işleyişlerini üyelerinin katılımıyla hazırladıkları tüzüklerinde özgürce düzenleyebilirler” gerekçesini ileri sürdüğü belirtildi. Dilekçede, tüzüğün 63’üncü maddesinde MHP Genel Merkezinin yetkili organlarına vermiş olduğu takdir yetkisi nedeniyle, mahkemenin kendisini görevli olarak görmesi halinde bile davayı reddetmesi gerektiği savunuldu. SP
KARARI ÖRNEK OLAMAZ
Davacıların; Genel Merkezin, Olağanüstü Kongrenin toplanması konusunda karar vermesi için gerekli süreyi Dernekler Yönetmeliğinde aramasının da hata olduğu belirtildi. Anayasanın kanunla düzenlenmesini öngördüğü bir alanda Yönetmelik hükmüyle süre ihdas etmenin mümkün olmadığı vurgulandı. Davacıların örnek olarak sunduğu tek karar olan Saadet Partisi kararının emsal olamayacağı, çünkü bu kararın Yargıtay denetiminde geçmediği de MHP’nin savunmaları arasında yer aldı. MHP Genel Merkezi, Saadet Partisi kararının temyiz edilmeden kesinleştiği, bu haliyle Yargıtay denetiminden geçmediğini ifade ederek, ilk derece mahkemesi kararının bir başka mahkeme açısından emsal olamayacağını, zira MHP tarafından dosyaya ibraz edilen ve Yargıtay onayından geçen kararlara göre kayyım atanmasının mümkün olmadığı vurgulandı. (Hürriyet)
Yorum Yazın