ORSAM: İhvan karşıtı partilerin darbe sonrası yol haritasını uygulaması zor
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) “Mısır’da Son Dönemde Önde Gelen Laik-Liberal-Solcu Hareketler” raporunu yayınladı. Raporda, İhvan karşıtlığı olarak Ulusal Kurtuluş Cephesi altında bir araya gelen parti ve hareketlerin...
- Ege Postası
- 19.09.2013 - 10:56
Mısır'da 25 Ocak Devrimi'yle başlayan yeni sürecin en önemli aktörünün İhvan olduğuna dikkat çekilen raporda, şunlar dile getirildi: Ancak siyasal İslam'ın bu yükselişi sadece Mısır'da değil, benzer süreci yaşayan diğer Arap ülkelerindeki laik-liberal kesim tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Bu süreçte sürekli siyasal İslam (başta Müslüman Kardeşler Teşkilatı) çok konuşuldu ve tartışıldı. Ancak laik-liberal muhalefet genelde geri planda kaldı. Laik, liberal ve solcu partiler siyasal İslam'ın güçlü örgütlülüğü karşısında zayıf kaldı. Çoğu zaman bu partiler ittifak kurmakta ve siyasi süreçte tek bir yol haritası üzerinde uzlaşmakta bile başarısız oldu. Ancak bu durum uzun sürmedi ve laik-liberal kesim, özellikle cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Müslüman Kardeşler'in adayı Muhammed Mursi'nin seçimleri kazanmasından sonra İhvan karşıtlığı ekseninde birleşmeye başladı. Laik-liberal-solcu-Nasırcı çizgideki seküler muhalefet böylece ''Ulusal Kurtuluş Cephesi'' adı altında birleşti ve İhvan karşıtlığı üzerinden siyaset yapmaya başladı.”
ORSAM tarafından yayınlanan ve Semir Yorulmaz tarafından hazırlanan rapor, Mısır'daki laik-liberal-solcu-nasırcı kesimleri mercek altına alıyor. Laik-Liberal-Solcu ve Nasırcı kesimin büyük bir bölümü bu tarihten sonra aralarındaki ideolojik farklılıklara rağmen, Müslüman Kardeşler karşıtlığı zemininde, Ulusal Kurtuluş Cephesi adı altında birleşmiştir. Bu çalışma Mısır'da Siyasal İslam dışında kalan önemli parti ve aktörleri, siyasal eğilimleri ve Müslüman Kardeşler Hareketi'ne karşı oluşturdukları Ulusal Kurtuluş Cephesi'ni detaylı bir şekilde ele alıyor.
Mübarek'in devrilmesinden sonra Mısır siyaset sahnesinin en önemli aktörü Müslüman Kardeşler Teşkilatı oldu. Hürriyet ve Adalet Partisi adıyla bir parti kuran teşkilat, Mübarek sonrası ilk parlamento seçimlerinden birinci parti olarak çıktı. Onu bir diğer Selefi Nur Partisi takip etti. Siyasal İslam'ın dışında kalan diğer partiler ise bu durumdan sürekli rahatsız oldu. Laik-liberal-solcu-nasırcı eğilimli partiler, gerek parlamento seçimlerinde gerek cumhurbaşkanları seçimlerinde umdukları başarıyı elde edemediler. Sayıca çok olan bu partilerin bazıları tarafından bir kaç defa ittifak girişimleri olsa da sonuç yine başarısız olmuştur. Ta ki Muhammed Mursi'nin meşhur 22 Kasım 2012 anayasal düzenlemelerine kadar. Öte yandan laik-Liberal-Solcu ve Nasırcı kesimin büyük bir bölümü bu tarihten sonra aralarındaki ideolojik farklılıklara rağmen, Müslüman Kardeşler karşıtlığı zemininde, Ulusal Kurtuluş Cephesi adı altında birleşmiştir.
Ulusal Kurtuluş Cephesi altında bir araya gelen parti ve hareketlere mercek tutan raporda şu bilgiler paylaşıldı: “Bundan sonra seküler kesimin Mısır'da nasıl bir rol oynayacağı oldukça önemlidir. Zira 3 Temmuz darbesinin ardından ilan edilen yol haritasının sorunsuz bir şekilde uygulanması konusunda ciddi şüpheler vardır. Burada seküler parti ve hareketlerin, darbeye destek veren diğer partilerle (Selefi Nur Partisi gibi) ciddi anlaşmazlıklara düşmesi kaçınılmaz görünmektedir. İdeolojik olarak birbirinden çok farklı olan ve darbeden önce İhvan karşıtlığı etrafında birleşen parti ve hareketlerin ilerleyen süreçte bu birliği nasıl koruyabilecekleri başlı başına bir sorundur. Muhammed Baradey'in istifası örneğinden yola çıkarsak, kendi içlerinde anlaşmazlıklara düşmeleri, bundan sonra hem orduyu hem de bu parti ve hareketlerin desteklediği yol haritasının sağlıklı bir şekilde uygulanmasını zora sokacaktır.”
Yorum Yazın