Özgür Demirtaş: Merkez Bankası'nın politikaları uyuşturucu etkisi yaratıyor
Ekonomist Özgür Demirtaş, sosyal medyadan paylaştığı mesajında Merkez Bankası politikalarını eleştirerek, "Bu yöntem dopingdir, uyuşturucu kullanımıdır" dedi.
- Ege Postası
- 25.01.2023 - 12:09
Ekonomist Özgür Demirtaş, sosyal medya hesabından bir paylaşım yaparak merkez bankalarının 'yoktan' para yaratarak faiz karşılığı bankalara verilme yönteminin kısa vadede doping etkisi yarattığını belirtti.
Bunları madde madde yazan Demirtaş, kısa vadeli çözümlerin 'uyuşturucu' gibi olduğunu söyledi.
'BU YÖNTEM GELECEK NESİLLERE KAZIKTIR'
Demirtaş, sosyal medya hesabından şu değerlendirmeleri yaptı: "Merkez Bankaları yoktan para yaratır. Bu bir bedel (Faiz) karşılığında bankalara verir. Bankalar da o parayı alır şirketlere kredi verir. Şirketler kredi ile yeni yatırım yapar, İnsanları yeni yatırımlarında işe alırlar. İşsizlik Düşer. Yeni yatırımlarda maaş alan insanlar maaşlarını harcar. Milli gelir artar. Ne güzel değil mi?? Kulağa ne hoş geliyor değil mi?? değil! Unutmayın: Bir şey kulağa çok hoş geliyorsa büyük ihtimal ile doğru değildir. Peki yukarıdakiler niye doğru değil? Doğru değil çünkü Bu yöntem dopingdir. Bu yöntem uyuşturucu kullanımıdır. Bu yöntem sahtekarlıktır. Bu yöntem kısa vadelidir. Bu yöntem gelecek nesillere atılan kazıktır."
'UZUN VADEDE FELAKETLER BAŞLAR'
Ucuz faiz ile para dağıtmanın, paranın değerini düşürdüğünü ifade ederek 'tuvalet kağıdı' benzetmesi yaptı. Demirtaş, şunları yazdı: "Ucuz faiz ile para dağıtmak, Parayı tuvalet kağıdından farksız yapar. Sisteme giren para ilk başta iyi etkilerini gösterir (Tıpkı Doping gibi, Tıpkı Uyuşturucu gibi, Tıpkı Alkol gibi). Kısa vadede ucuz kredi ile piyasa canlanır. Mal fiyatları artar. Elinde mal tutanlar zengin olur. Kısa vadede ekonomi canlanınca politikacılar dört köşe olur, tıpkı doping kullanıp 100 metre koşusunu kazanan sporcunun antrenörünün madalya töreninde böbürlenmesi gibi. Sonrasında Sporcunun Karaciğeri iflas eder. Uyuşturucu kullanan kişi ilk dakikalarda çok keyifliyken sonra vücudunda yaralar çıkar, dişleri dökülür… Para basmak ve faizi ekstra düşürmek kısa vadede olumlu etkilerini yansıtıp siyasetçileri havalı kılsa da(!) uzun vadede, Enflasyon kasıp kavurur. İnsanların geliri enflasyondan az artar. Alım gücü düşer. Uzun vadede felaketler başlar. Ama siyasetçiler uzun vadeye bakmaz. Onlar için, Kısa vadede seçim kazanmak önemlidir. Uzun vadede siyasetten çekilmiş, emekli olmuş, ya da ölmüşlerdir."
'BU İŞ BU KADAR KOLAY OLSA GELİŞMİŞ ÜLKELER BU KADAR KOMPLEKS KURALLARLA UĞRAŞIR MI?'
Kısa vadeli plan yapanların 'siyasetçi', uzun vadeli plan yapanların ise 'devlet adamı' olduğunu belirten Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kısa vadeli plan yapıp, para basıp, faizi sunni yollarla düşürüp, insanları enflasyona boğana siyasetçi denir. Uzun vadeli plan yapıp, enflasyonu kontrol altına alıp, faizi önce arttırıp sonra doğal yollarla düşürene devlet adamı denir. Siyasetçiler kısa vadede kahraman gibi karşılanır, posterleri asılır. Uzun vadede çok kötü anılırlar. Haklarında en kötü sözler söylenir. Devlet adamları kısa vadede kötü anılır, kemer sıktıkları için sevilmezler. Ama uzun vadede değerleri anlaşılır. Heykelleri dikilir! Siyasetçilerin kısa vadeli çıkarlar uğruna, seçim kazanmak uğruna para basıp, faizi sunni olarak indireceğini anlayan bilim insanları ve düşünürler: Merkez Bankaları, siyasetçilerden bağımsız olmalı demişlerdir.
Siyasetçilerin kısa vadeli çıkarlar uğruna uzun vadeyi yakmasına, ülkenin çıkarlarının uzun vadeli planlama olması ama ülkeyi yönetmeye talip siyasetçilerin çıkarının kısa vadeli olmasına: literatürde Time Mısmatch denir yani zaman çakışması. İşte bu Time Mismatch yüzünden gelişmiş ülkeler merkez bankalarını bağımsız kılmışlardır. Merkez Bankaları bağımsız olmayan ülkeler Krallıktır, Otokrattır ve en önemlisi sefildir. Şöyle düşünün: Eğer bu iş bu kadar kolay olsa gelişmiş ülkeler bu kadar kompleks kurallarla uğraşır mı? Merkez bankasına bir emir verirler, merkez bankası yoktan para yaratır bankalara verir, bankalar ucuz kredi dağıtır, işsizlik düşer, milli gelir artar. Bu iş bu kadar olsa, onca Nobel ödüllü, onca uzman salak mı da bu kadar karmaşık çözümler sunuyor? Diyelim ki merkez bankasına emir verdiniz faizi sıfır yaptınız. Yoktan para basıp bankalara çuvalla verdiniz. Sonra da Bankacılığı denetleyen devlet kurumu da bir emir verdi bankalara sıfır faiz ( yada 1-2%) ile para dağıtacaksın diye. Ne olur? Herkes ama bunu duyan herkes: %1-2 faiz ile o parayı alır, önüne gelen şirket kurar. İlk başta işsizlik düşer."
'BAŞARIYA KESTİRMEDEN ULAŞACAĞINI ZANNEDENLER ŞARK KURNAZIDIR'
Bu yöntemin uygulanması halinde ekonomide bir dizi olumsuz gelişme yaşanacağını aktaran Demirtaş, bunları şöyle anlattı: "İnanılmaz bir enflasyon başlar. İşe girenler bile mal alamaz olur. En sonu ise en acısıdır: o bedava para ile kurulan şirketlerin çoğu zombi şirkettir. Yani aslında normal ekonomi şartlarında kar edemeyeceği için kurulamayacak şirketlerdir. Doping sürdürülebilir olmadığı için o zombi şirketler birer birer batmaya başlar. Ülkenin Onca hammaddesi, Onca insan kaynağı, Onca yılları, Boşa gitmiştir…. Bu arada bilimsel yöntemlerden şaşmayanlar aradaki farkı iyice açmışlardır. Her zaman yazdığım gibi para politikasındaki en büyük yanlışları ABD yapmıştır. Onu Türkiye gibi ülkeler izlemiştir. Diyebilirsiniz ki ABD yapmışsa bende yapayım. Bu saflık olacaktır. Çünkü ABD parası rezerv paradır. Cari açığını yoktan bastığı para ile finanse eder. Böyle bir güçleri olmasına rağmen onlar bile sarsılmıştır. Ama Türkiye gibi hassas bir ülkenin bu hatayı yapması vahimdir. Kısa vadeli acı çekmeyen hiçbir ülke başarıya ulaşamaz. Başarıya kestirmeden ulaşacağını zannedenler şark kurnazıdır. Peki şark kurnazlığı çalışır mı? Elbette çalışmaz. Eğer Şark Kurnazlığı çalışsaydı, Şark, Şark kalır mıydı? … Herkese Sevgiler." (Duvar)
Yorum Yazın