Özlem Zengin'den İzmir eleştirilerine yanıt: Her şeyi paraya bağlıyorsunuz
İzmir'de 5 çocuğun hayatını kaybettiği yangınla ilgili eleştirilere tepki gösteren AK Partili Özlem Zengin, "Siz dönüyorsunuz, dolaşıyorsunuz, her şeyi paraya bağlıyorsunuz" dedi.
- Ege Postası
- 12.11.2024 - 23:15
- Güncelleme: 12.11.2024 - 23:22
İzmir'de anneleri hurda toplarken evlerinde çıkan yangında 5 çocuğun ölmesiyle ilgili DEM Partili Sezai Temelli'nin yoksulluk üzerinden yönelttiği eleştirilere yanıt veren AK Partili Özlem Zengin, "Ailemize bir yıl içerisinde 110 bin 705 lira bakanlığımız tarafından, kaymakamlık üzerinden de 9 bin lira civarında. Ayrıca, elektrik desteği verilmiş, başka destekler verilmiş. Fakat aile tüm bunlara rağmen çocuklarına kendi bakmayı tercih etmiş. Siz dönüyorsunuz, dolaşıyorsunuz, her şeyi paraya bağlıyorsunuz. Yani bütün mesele, bu problemlerin olmasının sebebi parasal sebepler mi? Bunun altında başka sebepler var" diye konuştu.
'HEPİMİZİN ASIL MESELEYE ODAKLANMASI GEREKİYOR'
İzmir'in Selçuk ilçesinde, elektrik sobasının devrilmesi sonucu çıkan yangında 5 çocuğun hayatını kaybetmesi TBMM gündemine geldi.
Eşi Hakan Akcan'ın cezaevine girmesinden sonra ailesinin geçimini hurdacılık yaparak sağlayan Melisa Akcan, 5 çocuğunu evde bırakarak hurda toplamaya gitmiş ve bu sırada sobanın devrilmesiyle yangın çıkmıştı.
Muhalefet milletvekillerinin eleştirileri üzerine söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, "Tabii, evde tek başına olmaları tahammül edilebilir, anlaşılabilir bir mevzu değil. Belediye Başkanımız Filiz Hanım'ın bir açıklaması var, diyor ki: 'Hepimiz sorumluluk taşıyoruz. Bu olay karşısında her birimizin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Bu felaketi önlemek için hep beraber gayret içerisinde olmamız gerekiyor. Buradan yola çıkarak üzgünüz, öfkeliyiz ve sorumluluk hissediyoruz'. Kendisinin söylediği şeye ben de katılıyorum. Hepimizin burada asıl meseleye odaklanması gerekiyor" diye konuştu.
'AİLE BAKANLIĞI 18 DEFA AİLEMİZİ ZİYARET ETMİŞ'
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın aileyi ziyaret ettiğini söyleyen Zengin, "Aile Bakanlığı, kaymakamlık üzerinden bu konudan haberdar olmuş yani çocukların gerekli özenle bakılmadığını görmüş, belediye de görmüş. Nihayetinde 9/1/2024 tarihinde asliye hukuk mahkemesine başvurarak bu çocuklarla ilgili olarak hem sağlık konusunda hem de ailenin genel olarak bir danışmanlık alması üzerine bir karar çıkmış ve bu vesileyle de Aile Bakanlığı tam 18 defa bu ailemizi ziyaret etmiş. Bu ziyaretlerde aileye sağlık konusunda yardımcı olunmuş, mali destekler verilmiş; burada rakamlar da var, aylık düzenli olarak destek verilmiş aileye, Kaymakamlığın verdiği destek dışında destekler verilmiş. Fakat tüm bunlara rağmen yani belediyenin, kaymakamlığın, bakanlığın, mahkemenin verdiği özene, alakaya rağmen bu sonuç hasıl olmuş. Aile Bakanlığı, çocukların yeteri kadar bakılamadığını gördüğü için bu çocukların tamamını, 5'ini de devlet korumasına almayı aileye önermiş fakat aile bu talebi reddetmiş" dedi.
'MECLİS OLARAK BİR DÜZENLEME YAPMAMIZ GEREKİYOR'
Meclis'te yeni bir düzenlemenin tartışması gerektiğini ifade eden Özlem Zengin şunları söyledi:
"Şimdi, buradan bizim şunu yapmamız gerekiyor: Bu tarz, bu konumda olan aileler için biz Meclis olarak nasıl bir düzenleme yapmalıyız? Yani eğer aileler buna müsaade etmiyorsa bunun karşısında devletin, kamu kurumlarının, bakanlıkların elini güçlendiren bir düzenleme yapmamız gerekiyor. Tüm bu olanlar karşısında, Filiz Hanım'ın da söylediği gibi, yani üzülüyoruz, kahroluyoruz, işte kurumlar devreye giriyor ama çözüm olmuyor. Bu konuyu sadece destek vermeye bağlayamayız, kurumsal işleyişle ilgili olarak herkesin gördüğü ama maalesef sonuç üretemediği bir tabloyla karşı karşıyayız. Bence bundan sonrasıyla ilgili olarak, Bakanlığımızla da görüşerek -bu çocuklarımıza- gerekirse mahkemeden başka bir karar çıkarmaya imkân verecek şekilde bu ailelere müdahale edecek bir yöntem, bir metot bulmamız gerekiyor. Evet, annenin de ihmali var, çok önemli, vahim bir ihmali var, bunların hepsini bir bütün olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Buradan yola çıkarken birbirimizi dövmek için değil "Buradan daha doğruya dair hangi adımı atmamız gerekiyor?" yönünde bir ortak düşünme, çalışma alanı açmamız gerekiyor."
SEZAİ TEMELLİ: SİZ O EVİ GÖRDÜNÜZ MÜ HİÇ?
Özlem Zengin konuşmasının ardından DEM Parti Muş Milletvekili Sezai Temelli söz istedi.
"Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının gitmesi, 18 defa görüşmesi, kurumsal işleyişe yönelik çalışmaları bir tarafa, çocuklarını vermek istemeyebilirler. Yani siz gideceksiniz, illaki zorla mı çocukları alacaksınız?" diyen Temelli, "İşte, zihniyet burada zaten sorun olarak karşımıza çıkıyor. Önemli olan, yerinde, sosyal yaşamı içinde ve yoksullukla baş edebilmiş bir şekilde o ailenin korunması. Hani hep lafa gelince ailenin bütünlüğü, ailenin bütünlüğü... Aklınıza soyadında mı geliyor ailenin bütünlüğü? Ailenin bütünlüğü, sosyal yaşam meselesinde karşınıza çıkmalı. Yoksullukla mücadele edecek bir programınız var mı sizin? Yok. Siz o evi gördünüz mü hiç? O ev gibi evlerde yaşayan yüz binlerce çocuğumuz var. 4 milyon aile yoksulluk sınırı altında, sosyal yardım alıyor. Türkiye'deki fotoğraf budur" ifadelerini kullandı.
'YOKSULLUKLA MÜCADELE EDERSEK ÇOCUKLARIMIZIN YAŞAMLARINI KURTARABİLİRİZ'
Yoksulluğu ortadan kaldıracak bir politikaya ihtiyaç olduğunu belirten Temelli, "Bu fotoğrafa doğru yerden yaklaşıp, neden-sonuç ilişkilerini doğru koyup yoksullukla mücadele edersek çocuklarımızın yaşamlarını kurtarabiliriz. Aksi hâlde, burada her seferinde ölen çocukların arkasından ağıt yakan anmalarla günümüzü geçirmeye devam ederiz. Sorun budur, bu sorunu çözecek misiniz, çözmeyecek misiniz? Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı gitmiş de görmüş de incelemiş de... 18 defa oraya gitmiş. 18 defa gittiğiniz için mi öldü bu çocuklar?" şeklinde konuştu.
Daha sonra Özlem Zengin ve Sezai Temelli arasında yaşanan tartışma, Meclis tutanaklarına şu şekilde yansıdı:
'KİMSENİN ÇOCUĞUNU ZORLA ALMA KASTIMIZ YOK'
Özlem Zengin: Sezai Bey'in aileyle ilgili hassasiyetimiz konusunda dalga geçermiş gibi konuşmasını pek anlayamadım yani sesinizi falan değiştirmeye gerek yok. Burada aileye muhalif olan kimse var mı, herhâlde yoktur; bütün dünyada herkesin kabul ettiği toplumsal hayatın en temel nüvesidir. Evet, aileyle ilgili bir hassasiyetimiz var. Kimin çocuğuna neden el koyalım yani anlatıyoruz: Bakınız, şimdi, ben bilerek yapılan destekleri söylemedim, ailemize bir yıl içerisinde 110 bin 705 lira bakanlığımız tarafından, kaymakamlık üzerinden de 9 bin lira civarında. Ayrıca, elektrik desteği verilmiş, başka destekler verilmiş fakat şu var: Aile tüm bunlara rağmen çocuklarına kendi bakmayı tercih etmiş. Kimsenin çocuğunu zaten zorla alma kastımız yok. Öyle bir imkân da yok zaten ama şu da var: Burada annenin de hayat tarzı -işte acılı günde söylemek istemiyorum- yani annenin de çocuklarına bakmayla ilgili bir meselesi varsa bununla alakalı hep çağrıda bulunuyorum: Yani hep beraber ortak yeni bir sistem üzerinde konuşalım diyorum. Yani siz dönüyorsunuz, dolaşıyorsunuz, her şeyi bir paraya bağlıyorsunuz. Yani bütün mesele, bu problemlerin olmasının sebebi parasal sebepler mi?
Sezai Temelli: Evet.
'BİZ HİÇBİR ŞEYİ PARAYA BAĞLAMIYORUZ'
Özlem Zengin: Değil. Bunun altında başka sebepler var. Konuşalım yani onları da arka tarafta size izah edeyim. Yani ailenin içerisinde olan başka problemler de var. Bu kadar acılı bir günde dönüp dolaşıp bütün meseleyi sadece paraya bağlanmanızı hakikaten anlamakta zorlanıyorum. Tüm bunlara rağmen, bakın, Selçuk Belediye Başkanı bir hanımefendi o da görmüş, bakanlıklar görmüş, kaymakamlık görmüş, mahkeme... 18 defa gitmeyi küçümsemek değil, takdir etmeniz gereken bir şeydir. Aileye defaatle ziyarette bulunulmuş, "Biz koruma altına alalım, bakalım". Şu an Türkiye'de kurumlarda kalan çocukların yüzde 90'ının anne ve babası var, maalesef, keşke öyle olmasa ve nihayetinde de bu vahim tablo ortaya çıkmış. Bize düşen şey bu konularla alakalı "Daha ne yapabiliriz?"in cevabını bulmaktır.
Sezai Temelli: Biz hiçbir şeyi paraya bağlamıyoruz, paraya bağlayan sizsiniz.
Özlem Zengin: Siz oraya bağlıyorsunuz.
Sezai Temelli: İşte bütçeniz orada, paradan başka bir şey yok, bütün hesaplarınız parayla ilgili.
Özlem Zengin: Bütçe olduğu için.
'BÜTÇEDE SERMAYEYE VERGİ İNDİRİMİ, HALKA VERGİ YÜKÜ VAR'
Sezai Temelli: Sermayeye vergi indirelim, ona teşvik verelim, müteahhitlere ödememiz aman aksamasın, halkın üzerine vergi yükleyelim, her şey para; sermayenin partisi olduğunuz için böyle, halkın partisi olsanız sosyal meseleleri toplumsal barış içinde çözersiniz.
Özlem Zengin: Bütçe zaten nedir yani? Bütçe para demektir zaten ya! Bütçe ne demektir yani?
Sezai Temelli: Dolayısıyla mesele “130 bin lira verdik", "30 bin lira daha verdik"... İşte, paraya bağlamışsınız; onu söylemeyin.
Özlem Zengin: Siz söylüyorsunuz.
Sezai Temelli: Sosyal adaleti sağlayın, gelir dağılımını düzeltin; mesele bu. Paraya bağlayan sizsiniz. Bu paranın etkisinden kurtulsanız belki de bu meseleleri çözeceğiz.
'BURADAN BİR KÖTÜLÜK ÇIKARMAK İSTEYEN BİR GRUP MEDYA LAFIMI BAŞKA BİR YERE TAŞIDI'
Özlem Zengin: (Konuşmasıyla ilgili haberler üzerine) Muhalif medyanın mükemmel bir alışkanlığı var, mükemmel. Açılışta, bence, bütün gruplar harika bir konuşma yaptık bu konuya dair, hatta bu konuşmaları yaparken büyük bir hassasiyet gösterdik, dedik ki: "Burada hayatını kaybeden 5 evladımız var. Siyasi partiler olarak bu konuyu siyaset üstünde değerlendirelim ve bu konular olmasın diye ne yapalım" diye çok iyi konuşmalar yaptık ama daha sonrasında DEM PARTİ'den arkadaşımız, Grup Başkan Vekilimiz bu konu üzerine bir cevap verdi bana, o cevapta dedi ki: "Bunun kabahatlisi sizsiniz. Buradaki mesele, bu olanların tamamından ekonomik sebepler sorumludur".
Ben de şunu anlattım, bir kez daha kamuoyuna sesleniyorum: Karşımızda evinde yapayalnız olduğu için hayatını kaybeden evlatlarımız var. Babaları hapiste, annelerinin pek çok suç kaydı var. 2024 yılının Ocak ayında asliye hukuk mahkemesi bu aileyle alakalı danışma ve sağlık yardımı kararı almış, Aile Bakanlığımız çocukları alıp bakmak istemiş ama aile buna müsaade etmemiş. Belediyeye gitmiş, ilgilenmiş, kaymakamlık ilgilenmiş ama tüm bunlara rağmen bu evlatlarımız hayatını kaybetmiş; bunu nasıl küçümseyebiliriz ki? Buradan şu çağrıyı yapıyorum: Tüm bunlara rağmen eğer bu engellenememişse bunun sebebi sadece maddi sebep olamaz, onu söylüyorum, sadece parasal bir sebep olamaz. Bakın, kurumlar da devreye girmiş ama yine çözememiş. O hâlde, kimsenin bunu yaşamaması için bizim yapmamız gereken farklı bir düzenleme lazım, ben bunu söylüyorum ama tabii ki tek amacı buradan bir kötülük çıkarmak isteyen bir grup medya oradan bir lafı alıyor -ki haklı bir sözdür- başka bir yere taşıyor, dışarıdaki bir milletvekilimiz de bunu gördüğünde bunun bir yanlış anlaşılma sebebi olduğunu görüyor. (DUVAR)
Yorum Yazın