Dolar 34,5424
%0.18
Euro 36,0063
%-0.62
Altın 3.005,890
%1.48
Bist-100 9.550,00
%1.94

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen CHP’nin misyonunu açıkladı

Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen CHP’nin misyonunu açıkladı

Merkezi yönetimin belediyelerin üzerindeki vesayeti ve buna bağlı olarak engellemeleri, partimize oy veren vatandaşları değil, tüm şehir halkını mağdur etmiştir.

  • Ege Postası
  • 01.03.2024 - 23:17
  • Güncelleme: 01.03.2024 - 23:23

Eskişehir’de 1999 yılından bu tarafa büyükşehir belediye başkanı olarak görev yapmış biri olarak, Türkiye’de belediyeciliğin sorunlarını yaşayarak gören ve bilen biriyim. Özellikle iktidara muhalif bir belediye olmamızın ortaya çıkardığı antidemokratik sorunlarla muhatap olduk. Merkezi yönetimin belediyelerin üzerindeki vesayeti ve buna bağlı olarak engellemeleri, yalnızca bizim partimize oy veren vatandaşları değil, tüm şehir halkını mağdur etmiştir. 2012 yılında çıkarılan ve 2014 yerel seçimlerinin ardından yürürlüğe giren 6360 Sayılı Büyükşehir Yasası ile büyükşehir belediyelerinin hizmet alanı, şehrin tüm ilçe ve mahalle yapılan köyleri kapsar hale gelmiştir.

Haliyle bu durum, yaptığımız harcama ve hizmetleri tümüyle etkilemiş, giderlerimiz artmıştır. Buna karşılık reel gelirlerimiz aynı oranda artmamış, kaldırılan il özel idarelerinin görevleri tamamen büyükşehir belediyelerine devredilmiş gösterilse de mal varlıkları, iş makineleri, mali kaynak ve olanakları aynı şekilde devredilmemiş, valiliklerce, iktidara bağlı bürokratlardan kurulan bir komisyon vasıtasıyla kamu kurumları arasında muhalefet belediyeleri aleyhine pay edilmiştir. Bu paylaşım esnasında da özellikle muhalif belediyelere karşı çok ciddi adaletsizlikler yaşanmıştır.

FARKLI İHTİYAÇLAR

Benim büyükşehir belediye yapılanmasında gördüğüm en büyük eksiklerden biri, büyükşehir Belediye meclisi üyelerinin sandıkta ayrıca seçilmiyor olmasıdır. Turgut Özal döneminde Bedrettin Dalan tarafından hazırlanan yasaya göre, ilçe belediye meclis üyelerinin seçimde aldıkları oy sayısı sıralamasına göre gelerek, büyükşehir belediye meclislerini oluşturuyorlar. Bu sisteme göre, ilçe belediyelerinin bütçeleri ve yalnızca 1/1000 ölçekli uygulama planları kendi meclislerinde karara bağlanmakla beraber, sevk edildikleri büyükşehir belediye meclisinden (ki, bu üyeler de altilçe-belediye üyeleridir) “kabul” oyuyla geçmeksizin yürürlüğe girememektedir. Bu doğru bir uygulamadır. Çünkü bir şehrin ahenkli ve uyumlu bir büyüme gösterebilmesi için her ilçede temel ilke ve esasların ve kaynakların farklı şekilde uygulanmalarına müsaade edilmemesi gerekir. Bu nedenle ilçe meclis kararlarının (halkın sandıkta ayrıca seçeceği) büyükşehir belediye meclisinde incelenip, olumsuzlukları varsa düzeltilip onaylanması icap eder. Böyle bir büyükşehir belediye meclisi, karar alırken farklı ilçelerin farklı ihtiyaçlarını şehrin toplam faydasıyla tamamlayıcı, bütünleştirici bir rol oynar. Alt belediyelerde (yani ilçede) alınabilecek hatalı kararları düzeltir ve regüle eder. Üst ölçekli planların yapımında da bu amaç vardır. Onun için üst ölçekli planlar büyükşehir belediyesince hazırlanıp yine (sandıkta ayrıca seçilmiş) kendi meclisinde kabul edilerek yürürlüğe girer.

Ama ne yazık ki bu sistem sağlıklı olarak işlememektedir. Çünkü seçmenler ilçelerde (kırsal kesim dahil) ilçe belediye başkanını, ilçe belediye meclisini, bir de yalnızca büyükşehir belediye başkanını seçmekte ve fakat uygulamada büyükşehir belediye meclisi üyeleri için ayrıca oy vermemektedirler. Böylece büyükşehir belediyesinde seçilmiş tek unsur başkandan ibaret kalmaktadır. Çünkü büyükşehir belediye meclisini de alt (ilçe) belediye başkanları ile (aynı) meclis üyeleri oluşturmaktadır. Bu çelişik durumun getirdiği sorunlar sürekli karşılaşılan problemlerin ana nedenidir.

TEMSİLDE ADALET YOK

Ayrıca, temsilde adalet ilkesi gereği, ilçelerden büyükşehir meclisine gelen belediye meclis üye sayısı o ilçenin nüfusu ile doğru orantılı olmalıdır. Oysa mevcut uygulamada, temsilde adalet söz konusu değildir. Örneğin Eskişehir’de 800 bin nüfuslu Odunpazarı ve Tepebaşı Merkez ilçeleri büyükşehir belediye meclisine 16 üye göndermekte ve toplam nüfusları yaklaşık 90 bin civarında olan kırsaldaki diğer 12 ilçe ise 29 üye göndermektedir. Bu durum, nüfusa göre temsilde adaletsiz sonuçlar doğurduğu gibi, demokrasiye de aykırıdır.

Ayrıca, istifa ya da vefat eden meclis üyesinin yerine yine aynı partiden yedek bir meclis üyesi gelmesi gerekirken bugünkü usulde gelmeyebiliyor. Yedek üyelerin aldıkları oya göre bir başka partiden de gelebiliyor. Bu da seçmenin iradesine ters bir durum yaratıyor.

Sıralanan bu nedenlerle, Türkiye’de modern ve çağdaş şehirlerin gerçekleştirilebilmesi ile yerel yönetimlerde gerçek demokrasiye ulaşılabilmesi için mevcut iki kademeli (alt-üst) meclis sisteminin var olması ve düzgün işleyebilmesi gerekmektedir. Bunun için tek çözüm yerel seçimlerde bütün şehir seçmenleri tarafından, büyükşehir belediyesi başkanı ile birlikte, büyükşehir belediye meclisi üyelerinin de ayrıca seçimi yapılmalıdır.

Diğer bir önemli konu ise imar düzenlemeleri ve kentsel dönüşüm konularıdır. Küreselleşmeyle birlikte hızlanan kentleşme olgusu, günümüzde, kent yönetimlerini giderek büyüyen sıkıntılar ile karşı karşıya bırakmaktadır. Bir taraftan mevcut hizmetler iyileştirilip il bütününde sunulmaya çalışılırken, diğer taraftan giderek artan ve çeşitlenen hizmet taleplerine, maalesef giderek azalan kaynaklarla cevap verilmeye çalışılmaktadır.

Yerel yönetimlerin, yerelin sorunlarını, taleplerini, ihtiyaçlarını (en yakından) bilen olduğu şiar edinilerek yapılacak her türlü uygulama, yerelin kimliğini koruyarak gelişmesini sağlayacaktır. Bunun gerçekleşmesi için:

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, belediyelerden ayrı olarak, verilen plan yapmak, ruhsat vermek ve benzeri imar uygulamaları ilgili belediyelerin görüşü alınmadan yapılmakta ve bu da plan bütünlüğünü bozmaktadır. Bakanlıkların bu yetkileri kaldırılmalı veya sınırlandırılmalıdır. Her ölçekte plan yapma yetkisi münhasıran yerel yönetimlere, belediyelere bırakılmalıdır.

ŞEHİR KİMLİĞİ ÖNEMLİ

5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’na ilişkin yeni düzenlemelerin yapılması; sonrasında ise uygulama yönetmeliklerinin hazırlanmasının Belediye meclislerine bırakılması büyük önem arz etmektedir. Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği (tip yönetmelik) doğrultusunda şehirlerin kendi hazırladıkları imar yönetmeliklerinin yürürlüğe girmesi yerelin şehir kimliğini ortaya koyması açısından önemlidir.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak, 2019 yerel seçimlerinde Ankara ve İstanbul’u da kazanarak ülke nüfusunun yarısının yaşadığı 11 büyükşehirde ve 10 ilde olmak üzere 263 belediyede başarı elde ettik. Ankara ve İstanbul’u kazanmak elbette önemliydi ancak bu iki şehirde de (sistemin bozukluğu nedeniyle) büyükşehir belediye meclislerinde azınlıkta kalmamız, belediye başkanlarımızın çalışmalarını zorlaştırdı. Bu yıl gerçekleşecek yerel seçimlerde hedefimiz, daha çok büyükşehir, il ve ilçe belediyesi kazanmak yanında, büyükşehir meclislerinde de çoğunluğu kazanmak olmalıdır. Büyükşehir meclisinde çoğunlukta olmamanın getirdiği zorlukları biliyorum. Çünkü kazandığımız beş dönemin ikisinde çoğunluk iktidar partisindeydi. Hizmetlerimizi engellemek için ellerinden geleni yaptılar.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin giderek daha fazla yerde belediye başkanlığı kazanmasıyla birlikte Türkiye “sosyal belediyecilik”le tanışma olanağını elde etti. Yakın zamana kadar belediyecilik deyince insanların aklına, altyapı yatırımları, şehir içi ulaşım ile yeşil alanların dışında pek bir şey gelmezdi. Ya da özellikle iktidar belediyelerinin vatandaşa “bir lütuf gibi sunulan” çeşitli olanaklar akla gelirdi. Ancak CHP’li belediyelerin önderlik ettiği “sosyal belediyecilik anlayışı” ile, dezavantajlı kesimlerin, kadınların, çocukların ve yaşlıların yaşam kalitelerini yükseltmeye yönelik iş ve uygulamalar yapılmaya başlandı. Örneğin imar düzenlemeleri ile engellilerin rahatça kullanabilecekleri binalar, kaldırımlar inşa edildi, farklı ulaşım biçimleri geliştirildi. Evde bakım uygulamasıyla, özellikle bakacak kimseyi olmayan vatandaşlara ulaşıldı, ihtiyaçları giderildi. Gelir durumu düşük ailelere yemek yardımı yapıldı.

Biz Eskişehir Büyükşehir Belediyesi olarak, kırsalda tarım ve hayvancılıkla geçinen insanlarımıza sebze fidesi ve hem küçükbaş, hem de büyükbaş hayvan hibeleriyle destek olmaya çalıştık. Hâlâ da devam ediyoruz.

Pandemi döneminde zor günler yaşayan esnafımıza destek verdik, büyükşehir belediyesi olarak, bize ait işyerlerinde, kiraları bir süre almadık veya taksite bağladık. Bir başka uygulamamız ise özellikle ev kadınlarına ve gençlere yönelik meslek edindirme kurslarımız. Kısaca ESMEK adını verdiğimiz bu uygulamalara büyük bir ilgi oldu. Kadınlarımızın el becerilerini geliştirerek, aile bütçelerine katkı verecek üretimler yapmalarına önayak oluyoruz. Üniversite çağına gelmiş gençlerimize üniversite kursları açarak destek olduk ve oluyoruz.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.