SES İzmir Şubesi: Artık bıçak eti çoktan geçti kemiğe dayandı
SES İzmir Şubesi üyeleri, yoksulluk sınırının üzerinde temel ücret talebiyle eylem yaptı. Açıklamada, “Sağlık emekçileri aldığı ücretin üç birini hatta bazen yarısını kiraya veriyor. Oysa elimize geçen ücretler her gün değersizleşiyor. Artık bıçak eti çoktan geçti kemiğe dayandı. Patronların ve sermayenin yarattığı krizi hayatımızı aç geçirerek ödemek istemiyoruz” dedi.
- Ege Postası
- 22.06.2023 - 15:33
SES İzmir Şubesi üyeleri, Ege Üniversitesi Hastanesi Poliklinikler Binası önünde toplanarak memur maaşlarını protesto ederek seçim öncesi hükümet tarafından vadedilen 22 bin TL’lik memur maaşının bir an önce hayata geçirilmesini istedi.
“Sefalet ücretini kabul etmiyoruz yoksulluk sınırının üzerinde temel ücret istiyoruz” yazılı pankart açan sağlıkçılar, “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Maaşlara zam istiyoruz”, “İnsanca bir ücret istiyoruz”, “İnsanca yaşamak istiyoruz” sloganları attı. Sağlıkçılar adına basın açıklamasını Ege Üniversitesi Hastanesi SES İşyeri Temsilcisi Selin Göl yaptı. Açıklama şöyle:
‘Seçim yarışını kazanan mevcut iktidar seçim öncesinde bize çeşitli vaatlerde bulundu, sözler verdi. Buna vaatlere göre Cumhurbaşkanı seçim sürecinde kamu emekçilerine yönelik olarak ‘en düşük memur maaşının 22 bin TL’yi bulması, 3600 ek gösterge düzenlemesinin birinci dereceye yükselen tüm memurları kapsaması, mülakatın kaldırılması’ vaatlerinde bulunmuştur. Dışişleri eski Bakanı tarafından yapılan açıklamada ise ‘büyükşehirlerde yaşayan memurlara il ve ilçe bazında kira katkısı verilmesi’ vaat edilmiştir. Ancak seçimlerden bugüne geçen dört haftalık zamana rağmen bu vaatlerin ne zaman, neye göre ve hangi yöntemle yerine getirileceği konusundaki belirsizlik sürmektedir. Başta maaş artışı vaadi olmak üzere bu vaatler yıllardır yoksulluk ve sefalet ücretine mahkûm edilen, hakları budanan milyonlarda çalışma ve yaşam koşullarının düzenlenmesi noktasında bir beklenti yaratmıştır. Çünkü yıllar önce aldığımız ikramiyeler kaldırıldı, sosyal haklarımız tek tek budandı. Maaşlarımız her seferinde TÜİK enflasyonuna göre artırıldı. Çarşıda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyon 2 ise TÜİK bunu 1, hatta yarım puan gösterdi. Yandaş konfederasyon yöneticileri ‘tarihi başarı’ diye yutturmaya çalıştıkları toplu sözleşmelerde hiçbir zaman tutmayan hedef enflasyon rakamlarına imza atmaya devam etti.
“ALIN TERİMİZİ DÖKEREK, EMEK HARCAYARAK AİLEMİZİ GEÇİNDİRMEYE HAYATA TUTUNMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Yılın başında maaşlarımıza enflasyon farkı, toplu sözleşme zammı ve refah payı toplamı olarak yapılan yüzde 30’luk artış çoktan eridi. Diğer taraftan ‘en düşük memur maaşı 22 bin TL’yi bulacak’ vaadi döviz kurunda son bir haftada yaşanan rekor atış ile daha şimdiden dolar cinsinden 200 dolar yani yüzde 20 erimiştir. Döviz kurunun önümüzdeki günlerde daha da artacağını, dolayısıyla vaat edilen maaşların daha cebimize girmeden yeni zamlarla, enflasyonla eriyeceğini söylemek için kâhin olmaya gerek yoktur. Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri alın terimizi dökerek emek harcayarak ailemizi geçindirmeye hayata tutunmaya çalışıyoruz. Hastanelerin sağlık ve sosyal hizmet kurumlarının en ücra köşelerinde son derece ağır ve sağlıksız koşullarda çalışarak hem kendimiz hem çocuklarımız için bir gelecek kurmaya insanca yaşamaya çalışıyoruz. Ama nafile yöneticiler gözümüzün içine bakarak bize her geçen gün ötelenen sahte bir gelecek vaadi sunuyorlar. Nedense ekonomik krizin oluşmasında hiçbir katkısı olmayan biz emekçiler, acı reçeteyle karşı karşıya kalıyoruz. Çalışan üreten biz olmamıza rağmen çile çeken yoksul kalan acı çeken yine biziz.
“ARTIK BIÇAK ETİ ÇOKTAN GEÇTİ KEMİĞE DAYANDI”
Buradan yüksek sesle bir kez ifade ediyoruz. Temel tüketim maddelerine gelen zamlar katlanılabilir olmanın ötesine geçti. Doların yükselmesiyle tetiklenen zamlar, âdete iğneden ipliğe sağanağa dönüştü. Canımızı yakıyor. Ev kiraları kontrolsüz bir hızla yükseliyor. Ulusal basında da görüldüğü gibi sağlık emekçileri aldığı ücretin üç birini hatta bazen yarısını kiraya veriyor. Oysa elimize geçen ücretler her gün değersizleşiyor. Artık bıçak eti çoktan geçti kemiğe dayandı. Patronların ve sermayenin yarattığı krizi hayatımızı aç geçirerek ödemek istemiyoruz. Türkiye’nin bir asgari ücretliler ülkesine dönüştürüldüğü, her iki kişiden birine açlık sınırının 2 bin 500 TL altında kalan bir asgari ücretin reva görüldüğü koşullar değiştirilemeden maaşlarımızın sadece seçim dönemlerinde artırılması çözüm değildir. Kalıcı çözüm en düşük kamu emekçisi maaşını hemen eş ve çocuk yardımı kalemlerinde kira yardımı, yakacak yardımı gibi sosyal yardımlarda yapılacak artışlarla 35 bin TL’ye ulaşan yoksulluk sınırının üzerine çıkarmaktan, zam görüşmeleri yeni başlayan asgari ücreti de açlık sınırının altından insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çıkarmaktan geçmektedir. Öte yandan onlarca yandaş ve etkisiz sendikanın ortasında kafası karışan sağlık emekçilerine sesleniyoruz. Bu kadar büyük bir krizde bile hala istikrar diyerek bu tabloya ortak olan sözde sendikaları, yapay ayrımlar yaratarak emekçileri bölen tüm sendikamsı yapılara yol vermenin ve SES’te birleşmenin zamanı. Gelin hep birlikte insanca yaşamanın ve çalışmanın mücadelesini verelim. Artık gerçek anlamda bir mücadeleden ve birleşmekten başka yolumuz yok”
Sağlıkçılar yaptıkları açıklamada taleplerini de şu sözlerle sıraladılar:
“Acil taleplerimiz olarak; yoksulluk sınırının üstünde emekliliğe yansıyan temel ücret, 3600 ek göstergenin birinci dereceye yükselen tüm kamu emekçilerini ayrımsız kapsamasının sağlanması, mülakatın kamuya alımda ve görevde yükselmede tamamen kaldırılması, kiracı olan veya hali hazırda ev kredisi ödemekte olan tüm kamu emekçilerine kira yardımı verilmesidir. SES ve KESK olarak bu taleplerimiz gerçekleşinceye kadar için mücadele edeceğimizi ve sürecin yakın takipçisi olacağımızı buradan sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine ilan ediyoruz.”
Yorum Yazın