ŞPO İzmir'den 'imar affı' tepkisi ve Anayasa'ya hüküm ekleyin çağrısı
Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, 11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş merkezli depremlerin bu derece can ve mal kaybına neden olmasının arkasında sistemli bir şehircilik planı olmasının yanında 'imar affı'ndan yararlandırılmasının söz konusu olduğunu savundu. Şubeden yapılan açıklamada tüm siyasi partilere ve kamu idarelerine; imar affının bir daha gündeme getirilmemesine yönelik Anayasa'ya hüküm eklemeye ve kaçak yapılaşmanın önlenmesi için ağır cezalar getirilmesi çağrısı yapıldı.
- Ege Postası
- 27.02.2023 - 12:27
- Güncelleme: 27.02.2023 - 13:10
EGEPOSTASI- Türkiye, 6 Şubat'ta Kahramnamaraş merkezli meydana gelen depremlerle sarsıldı. 7,7 büyüklüğünde Pazarcık ve 7,6 büyüklüğünde Elbistan'da meydana gelen depremler 11 ilde yıkıma neden olmuştu.
Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Osmaniye, Malatya, Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adıyaman, Kilis ve Elazığ'da etkili olan depremler nedeniyle on binlerce bina yıkılırken, on binlerce vatandaş hayatını kaybetti.
Depremin etkisinin bu denli büyük olmasının nedenleri kamuoyunda uzmanlar tarafından tartışılırken, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi de açıklama yaptı.
ŞPO İzmir Şubesi tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi;
"6 Şubat 2023 tarihinde, ilki Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.7, ikincisi ise Kahramanmaraş Elbistan merkezli 7.6 büyüklüğündeki depremler sonucunda 10 ile yayılmış bölgede birçok yerleşim alanında büyük yıkımlar sonucunda sayıları her geçen gün daha artacak şekilde on binlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
"ÖNLENEBİLİR VEYA AZALTILABİLİR"
Ülkemiz deprem kuşağındadır. Ancak, Dünya`da depremlerin yoğun yaşandığı tek ülke Türkiye değildir. Ülkemiz, diğer deprem ülkelerinden farklı olarak önceki depremlerden ders almayan, aynı ölçekte can ve mal kaybı yaşayan, bu can ve mal kayıplarını önlemek için etkin ve yeterli bir sistem geliştirmeyen ve şehircilik faaliyetlerini bu sistemi de gözeterek yürütmeyen bir konumdadır. Depremin yarattığı can ve mal kayıpları esasen önlenebilir veya azaltılabilir. Bu da devletin şehircilik faaliyetlerini deprem riskini göz önünde bulundurarak planlı şekilde yürütmesi, binaların yer seçiminde, üretiminde ve kullanımında denetim hususunda aktif rol almasıyla mümkündür. Bu sayede vatandaşlar da kamu idaresi denetimine güvenerek sağlıklı ve yaşanabilir kentte yaşamını sürdüreceklerdir. Bu hususta kamu idaresi birinci dereceden sorumludur.
"BİRİNCİ DERECE SORUMLUDUR"
6 Şubat depremleri sonrasında bölgede kaçak yapılar için verilen yapı kayıt belgesi sayısı da dikkate alındığında hasar alan ve yıkılan yapılar arasında, imar affından yararlanan çok sayıda yapının bulunduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. 2018 yılında yasalaştırdığı imar affı ile devlet, vatandaşı teknik hizmetler almamış, sağlıksız ve kaçak yapılarda yaşamaya teşvik ediyor. Ancak bu teşvik yüzünden vatandaşın göreceği zarardan sorumluluk almamak için aynı yasal düzenlemeye "Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır." şeklindeki hükmü ekliyor. Çok açık bir şekilde ifade etmek gerekirse söz konusu teklifin altında imzası bulunan ve kaçak yapılara müdahale etmeyen, göz yuman, işlem yapmayan tüm siyasiler yaşanan can kaybından ve kamu zararından birinci derece sorumludur.
İZMİR'DE 812 BİN BAŞVURU
Aynı yasal düzenleme sonucunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından yapılan açıklamaya göre ülke genelinde yaklaşık 10 milyon kaçak yapının imar affından faydalandığı, yine basında çıkan haberlere göre İzmir`de ise yaklaşık 812.000 başvurunun yapıldığı ortaya çıkıyor. Bütün bu yapıların olası bir deprem sonucunda can güvenliğimiz açısından son derece tehlikeli sonuçlara yol açması muhtemeldir.
"HER SEÇİM ÖNCESİ ALIŞKANLIK HALİNE GELMİŞ"
Ne yazık ki her seçim öncesi alışkanlık haline gelmiş "imar affı" sürekli gündeme getiriliyor. 6 Şubat depremleri olmasaydı muhtemelen şu an komisyon gündeminde olan imar affı teklifi TBMM çatısı altında tartışılıyor olacaktı. Oysa ülkemiz "imar afları" yüzünden çok ağır bedeller ödedi, ödemeye devam ediyor. Bu hukuksuz düzenlemeler, en ufak bir deprem, yağmur, salgın vb. durumların afete dönüşmesine ve can kayıplarına neden olarak çok daha acı ve hayati sonuçlar ortaya çıkarıyor. Daha açık bir ifadeyle imar afları sonucunda yapılan yasal düzenlemeyle herhangi bir mühendislik hizmeti almamış, mevcut plan kararları ve imar mevzuatına aykırı olan yapılar vatandaşın can güvenliği yok sayılarak seçim öncesinde "yasal" hale getirilmektedir.
ANAYASA'YA HÜKÜM EKLEYİN ÇAĞRISI
Tüm yöneticileri, şayet yaşanan depremden az buçuk ders çıkarma niyetleri varsa, popülist politika ve söylemleri bir kenara bırakıp, imar affı söylentisi sonrası yapılanlar da dahil olmak üzere tüm kaçak yapılara ilişkin denetimleri artırıp, 3194 sayılı İmar Kanunu`nun ilgili maddeleri kapsamında gerekli iş ve işlemleri yapmaya, kaçak yapıların tamamını yıkmaya ve yapılan yıkımlara ilişkin gerekli bilgilendirmeleri kamuoyuyla düzenli olarak paylaşmaya; siyasi partileri de, imar affının bir daha gündeme gelmemesi/getirilmemesine yönelik Anayasa`ya hüküm eklemeye ve kaçak yapılaşmanın önlenmesi için mevzuatta öngörülen cezaları artırarak caydırıcı hale getirmeye davet ediyoruz."
Yorum Yazın