Sağlık meslek örgütlerinden pandeminin 2. yılında Sağlık Bakanlığı'na tepki!
Sağlık meslek örgütleri, Covid-19 salgınının ikinci yılında Sağlık Bakanlığı önünde açıklama yaparak bakanlığın politikalarını eleştirdi. Türk Tabipleri Birliği Merkez Yürütme Kurulu Başkanı Şebnem Korur Fincancı, "Çeyrek milyondan fazla insanımızı yitirmişiz. Bu çok ciddi bir rakam. Önlenebilir miydi? Önlenebilirdi" dedi. Türk Diş Hekimleri Birliği'nden Serhat Özsoy ise "İlk günden beri gerçekleri gizleyen ve çarpıtan, yanlış yürütülen sağlık politikaları hayata geçirildi. Eksik, yanlış, tutarsız salgın yönetimi hayatları karatmaya devam etti" diye konuştu.
- Ege Postası
- 11.03.2022 - 17:45
Türk Tabipleri Birliği, Diş Hekimleri Birliği, Türk Hemşireler Derneği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Dev Sağlık-İş, Tüm Rad-Der, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği ve Psikologlar Derneği yöneticileri, Covid-19 salgının ikinci yılı nedeniyle bugün Sağlık Bakanlığı önünde toplanarak açıklama yaptı. "Pandeminin ağır sonuçlarının sorumlularını biliyoruz" başlıklı basın açıklamasına, CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik de katıldı.
"SAĞLIK ÜRETENLERİN ÖZVERİSİ İLE ÖLÜMLERİ AZALTMA OLANAĞI BULDUK"
Türk Tabipleri Birliği Merkez Yürütme Kurulu Başkanı Şebnem Korur Fincancı, ilk vakanın açıklanmasının üzerinden iki yıl geçtiğini ve 250 bin yurttaşın hayatını kaybettiğini vurguladı. Ölümlerin önlenebilir olduğunu, sağlık çalışanlarının çok yoğun emek verdiğini kaydeden Fincancı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hekimlere yönelik "Giderlerse gitsinler" sözünü tepki gösterdi. Fincancı, şu açıklamayı yaptı:
"Bu süreçte emek yoğun çalışmak durumunda olan tüm sağlık emekçileri, sağlığı üretenler, bırakın bu değerin bilinmesini emeklerinin değersizleştirildiği, mesleklerinin itibarsızlaştığı günlerden geçtiler. Evet, insanlar gitmek zorunda kalıyorlar ama gitmek zorunda kalmalarının aldıkları ücretlerle bir ilişkisi yok. İnsanlar o ücretlerle de direnebilirler ama bu ülkede direnmenin, bu ülkede mücadele etmenin önünü kapatanlar, sözümüzü söylememizi engelleyenler, bizi değersizleştirenler, bizi yaşadığımız topraklardan göç etmeye zorluyorlar. Biz direnmeye devam ediyoruz ve tam da bu toprakları bırakıp gitmek zorunda kalan gencecik meslektaşlarımız, ülkenin parlak beyinleri gitmesinler bizimle olsunlar diye bu mücadeleyi güçlendirmeye gayret ediyoruz.
Sağlığı üretenlerin özverisi, hiç durmadan emeğiyle biz, en azından ölümleri azaltabilme olanağına sahip olduk ama buna rağmen bakın çeyrek milyondan fazla insanımızı yitirmişiz. Bu çok ciddi bir rakam. Önlenebilir miydi? Önlenebilirdi. Başından gereken önlemler alınsaydı, hasta olmasının önüne geçilebilseydi insanların, bu hastalıktan ölümlerini durdurabilirdik"
"UYARILARA KULAK TIKANDI"
Basın açıklamasını okuyan Türk Diş Hekimleri Birliği'nden Serhat Özsoy, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 18 Mart 2020 tarihinde "Türkiye, bu sürece olabilecek en hazırlıklı şekilde yakalanmıştır" dediğini, ancak Türkiye'nin salgını en ağır yaşayan ülkelerden biri olduğunu kaydetti. Özsoy'un açıklaması şöyle:
"İlk günden beri gerçekleri gizleyen ve çarpıtan, yanlış yürütülen sağlık politikaları hayata geçirildi. Eksik, yanlış, tutarsız salgın yönetimi hayatları karatmaya devam etti. Alınmayan önlemler, uygulanmayan tedbirler ve bilim insanlarının, meslek örgütlerinin, uzmanlık derneklerinin, sağlık emek örgütlerinin uyarılarına kulak tıkandı.
Temel, zorunlu, acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde çalışmanın durdurulması ve ekonomik destek çağrılarına rağmen 'çarklar dönecek, üretim sürecek' ısrarı ile salgın devam etti; destek sermayeye, açlık ve ölüm emekçiye düştü. Salgın tabii ki bitecek. Bu günlere nasıl gelindi kısa özeti budur."
"SENİN GÖREVİN BUNLARI ÇÖZMEK"
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, "Genç insanlar hekim olurken hastalığı iyileştirmek, ülkesine, halkına hizmet etmek için hekim olurlar. Başka bir ülkede gelecek aramak için hekim olmazlar. Ama maalesef Türkiye'de sağlığın geldiği noktada genç hekimleri kaybediyoruz. Saraydakine sesleniyorum: Senin görevin, ülke dışına gitmek isteyen veya giden hekimleri tehdit etmek değil. Senin görevin, sağlık çalışanları nasıl geleceği olmayan bir ülkede yaşamak zorunda bırakılıyorlar diye düşünmek, değerlendirmek ve bunları çözmek" diye konuştu.
"TOPLUMA DA 'ÖLÜRLERSE ÖLSÜNLER' DEMEKTİR"
HDP'li Gergerlioğlu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerini eleştirerek, "‘Giderlerse gitsinler' ne demek ya? Bu ülkenin tüm birikimini, değerlerini, servetini ayaklar altına almak demektir. Sanki bütün bu gayretler, bütün bu harcanan emekler senin elinde mi oldu? Ne kadar büyük gayretlerle insanlar çocuklarını yetiştirdi, doktor yaptı ve topluma hizmet ediyor. 'Giderlerse gitsinler' demenin bir başka anlamı, topluma da insanlara da 'ölürlerse ölsünler' demektir" dedi.
"AKIL SAĞLIĞI SORUNUDUR"
HDP'li Kemal Bülbül de "Türkiye’de sağlığa, topluma hizmet eden hem psikolojik hem biyolojik anlamda toplum sağlığını sağlamaya çalışan insanlara 'Giderseniz gidin' demek, kendini ülkenin tek sahibi, tek yetkilisi görmek; deyim yerindeyse tam bir akıl sağlığı sorunudur" diye konuştu.
Yorum Yazın