Dolar 34,6027
%-0.1
Euro 36,5978
%0.01
Altın 2.937,950
%0.04
Bist-100 9.640,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Şahin ve Atmaca, Başkan Soyer'e sordu: İzmir depreme hazır mı?

Şahin ve Atmaca, Başkan Soyer'e sordu: İzmir depreme hazır mı?

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi MHP Grup Başkan Vekili Selahattin Şahin ve Gaziemir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkan Vekili Uğur İnan Atmaca, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'e; İzmir'in depreme hazır olup olmadığını sordular. Açıklamada İzmir Büyükşehir Belediyesi'sinin dönüşüm karnesinin kötü olduğu vurgulanırken, deprem öncesi İZBB neler yapması madde madde sıralandı?

  • Ege Postası
  • 18.02.2023 - 15:04
  • Güncelleme: 18.02.2023 - 16:10

EGEPOSTASI- Türkiye 6 Şubat günü merkez üssü Kahramanmaraş olan iki büyük depremle sarsıldı. Meydana gelen yıkıcı depremler 11 ili etkilerken, Türkiye deprem gerçeğiyle bir kez daha karşı karşıya kaldı. Depremlerde şu ana kadar yaklaşık 40 bin vatandaşımız hayatını kaybederken, yaklaşık 80 bin bina yıkıldı veya ağır hasar aldı. Deprem sonrası kentlerin yapı stokları tartışılmaya başlandı.

Yakın tarihte depremin yıkıcı etkisine maruz kalan İzmir'de depreme yönelik tartışmalar ise yeniden alevlendi.

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi MHP Grup Başkan Vekili Selahattin Şahin ve Gaziemir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkan Vekili Uğur İnan Atmaca, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'e; İzmir'in depreme hazır olup olmadığını sorarken, olası bir deprem öncesi yapılacak en önemli çalışmanın kentsel dönüşüm olduğu hatırlatıldı. Ancak İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin kentsel dönüşümde sınıfta kaldığı belirtildi. MHP'li Şahin ve AK Partili Atmaca ayrıca, deprem öncesi İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin neler yapması gerektiği ve alınması gereken önlemleri madde madde sıraladı.

Cumhur İttifakı üyesi Şahin ve Atmaca, yazılı yaptıkları açıklamada Başkan Soyer'e yüklenirken, İzmir’e faydalı olabileceğini düşündükleri bilgileri kamuoyuyla paylaştılar.

İZMİR 17 FAY ÜZERİNDE KONUMLANIYOR

Şahin ve Atmaca, "Sn Soyer; asrın felaketinin ilk anlarında “Sistemde, binalar da çürümüş” yorumunu yapmasına rağmen, İzmir depremi için açıklamalarını haftaya yapacağını beyan etmiştir. İzmir için herhangi bir hazırlığı olsaydı bunu daha önce kamuoyuyla zaten paylaşırdı. Sn Soyer’in yararlanacağını umarak, sürece katkı koymak amacıyla İzmir’e faydalı olabileceğini düşündüğümüz bilgilerimizi kamuoyuyla paylaşmak istedik. İzmir’in deprem riskini doğru analiz etmek istiyorsak, öncelikle kentin tarihsel gelişimine bakmak ve kodlarını iyi okumak zorundayız. Konunun uzmanları, İzmir’in 17 fay üzerinde konumlandığını ifade ediyor." dediler.

"DEPREMİN YIKICI ETKİSİNİ BAYRAKLI'DA GÖRÜLMESİ TESADÜF DEĞİLDİR"

İzmir'in bilimsel veriler ve fay hatları dikkate alınarak yapılaşamadığını belirten Şahin ve Atmaca, "Tarihi MÖ 3000 yıllarına dayanan kadim kentte, Cumhuriyet sonrası ilk planlama faaliyeti 1925 yılında gerçekleştirildi, 1950 yılında kent nüfusu 230 bin iken, 2000 yılında 400 bine ulaşacağı hesabı ile Uluslararası İzmir Şehir İmar Planı yarışması düzenlendi. Hazırlanan imar planları 1955 yılında onandı, 1950’lerin sonlarında hızlanan göç, göçe dayalı nüfus artışı, ve gecekondulaşma karşısında, 2000 yılı için öngörülen 400 bin kişilik nüfus, 1960’lı yılların ilk yarısında aşıldı. İzmir bilimsel veriler ve fay hatları dikkate alınarak yapılaşamadı. Eğer bina ile zemin ilişkisini doğru kurgulayamazsanız, fazladan tonlarca demir ve beton harcamanız istediğiniz sonucu almaya yetmez. Depremin yıkıcı etkisinin, en çok Bayraklı İlçemizde görülmesi asla tesadüf değildir. Meles Deltası’nda birikmiş alüvyon zemin üzerine, o günkü inşaat teknolojisinin yetersizliğine rağmen, 8 – 10 kat imar verilmesi yıkımın temel sebebidir. Yine 1998 deprem yönetmeliği öncesi projelendirilen, hazır beton ve nervürlü demir kullanılmadan inşaa edilen yapıların tamamı potansiyel olarak risklidir." ifadeleri kullanıldı.

Açıklamanın devamında, Bakanlığın şehirlerdeki riskli alan tespiti yetikisini belediyelere bıkraktığı ancak belediyelerin tespiti depremden sonra başlattığı vurgulanırken, "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu veriler ışığında, 19.06.2012 tarih ve 604/580 sayılı genelgesinde bu noktaya dikkat çekmek amacıyla RİSKLİ ALAN ve RİSKLİ BİNA tespitleri konusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi ve 21 İlçe Belediyesini yetkilendirmiştir. 30 Ekim 2020 depremine kadar bu konuda ne İZBB ne de İlçe Belediyelerinin herhangi bir RİSKLİ ALAN ve RİSKLİ BİNA tespiti yapmadığı, bu çalışmaların 2020 depreminden 1 yıl sonra başlatıldığı, 15.10.2021 tarihinde İZBB’ye sunduğumuz yazılı soru önergesine verilen, 17.11.2021 tarih ve 421146 sayılı cevabi yazıdan anlaşılmaktadır. Eğer 2012 yılı sonrasında Bakanlığın genelgesi doğrultusunda, İzmir’in zemin açısından riskli alanları ve riskli binaları belirlenebilseydi, 30 Ekim 2020 depreminde belki de hiçbir canımızı yitirmeyebilirdik." denildi.

"HEDEF SAPTIRMAKTIR"

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi;

"Bu verileri görmezden gelip, yıkılan binaları imar barışına bağlamak, tamamen hedef saptırmaktır. Bayraklı’da yıkılan binaların tamamı ruhsatlı ve iskanlı binalardır. Çoklu mülkiyete sahip binalarda, 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre ortak alan alanlarda imar barışından faydalanmak isterseniz, bu diğer maliklerin iznine tabidir. Hiçbir malik, diğer bir kişi lehine, hele hele binanın taşıyıcı sistemine zarar verecek tadilatlara göz yummayacağı gibi, ortak alanlardaki yasal haklarından da feragat etmez. Depremdeki yıkımları imar barışına bağlamak kolaycılıktır.

Konu imar barışı olunca, Chp’li yöneticilerin konu üzerinde çokça tepinmesine istinaden 2 tane örnek vermek istiyoruz. Birincisi Chp Kayseri Milletvekili Çetin Arık 04.01.2023 tarihinde TBMM’ye verdiği kanun teklifinde, imar barışına esas olan 31.12.2017 tarihinin 31.12.2022 olarak değiştirilmesini teklif ettiğini, daha sonra düştükleri çelişki sebebiyle kanun teklifini geri çektiğini, ikincisi 18.03.2015 tarihinde İstanbul Milletvekili M. Akif Hamzaçebi‘nin 2981 Sayılı Gecekondu Kanunu’nun süresinin 5 yıl daha uzatılmasıyla ilgili kanun teklifi verdiğini hatırlatmak gerek. Kamuoyu önünde depremdeki yıkımların tek sebebi imar barışı diye ahkam kesip, sonra da 2 kez kanun teklifi vermek yalın bir ifadeyle samimiyetsizliktir.

Belediyeler kaçak yapıyla mücadelede, İmar Kanunu’nun 32 ve 42 maddelerine göre işlem tesis edip savcılığa sevk ediyor, sonrasında yıkım ihalesi açıyorlar. Nedense! O ihaleye kimse girmiyor, böylece belediye yasal sorumluluktan kurtuluyor.

Depremle mücadele noktasında yapılacakları ikiye ayırmak gerekiyor;

1. Deprem öncesi alınacak tedbirler

2. Deprem sonrası yapılacak iş ve işlemler

Deprem sonrasında; Devletimizin tüm kurumları, sivil insiyatif ve toplumun bütün bileşenleri süratle aksiyon alarak vatandaşlarımızın yardımına koşuyor. Muhtemel aksamalar olsa da, kısa sürede eksikler tamamlanarak yaralar sarılıyor.

Burada asıl önemli olan depremden önce alınması gereken tedbirlerdir. Bunların sağlıklı bir biçimde irdelenmesi, İzmir ve yakın çevresinde olası depremlerde can kayıplarının minimize edilmesi açısından son derecede önemlidir.

İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NİN DÖNÜŞÜ KARNESİ

Şüphesiz deprem öncesi yapılacak en önemli çalışma kentsel dönüşümdür. İZBB Meclisi yaklaşık son 15 yıl içerisinde 6 adet kentsel dönüşüm ve gelişim alanı belirledi ve bu alanların toplamında yaklaşık 33 bin konutun dönüşümü hedeflendi. Bugüne kadar dönüştürülebilen toplam konut sayısı 960 adet. Yani sadece % 3’dür. 30 Ekim deprem sonrası, İZBB yıkılan kendi hizmet binasını dahi dönüştürememiş olup, sadece deprem anıtı dikmiştir. Bu yapılanlar ışığında İzmir depereme dirençli ve hazırlıklı diyemeyiz.

DEPREM ÖNCESİ İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NELER YAPILMALIDIR?

-Kaçak yapıyla mücadele sadece yıkımlarla mümkündür. Bütün belediyeler İZBB denetiminde üstüne düşeni siyasi kaygı gözetmeden yapmalıdır.

-Belediye yapı kontrol müdürlükleri denetim görevlerini eksiksiz yerine getirmelidir.

-Belediye arşivleri taranarak, 1998 öncesi deprem yönetmeliğine göre projelendirilen binalar tespit edilerek, mal sahiplerine durumu açıklayıcı tebliğler yapılmalı.

-Kentin 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları gerekli revizyonlarla, İzmir’in depreme dirençli bir kent haline gelmesinin hazırlığı yapılmalıdır.

-Her ilçede birer ana toplanma ve lojistik merkezi oluşturup, helikopter pisti inşaa edilmelidir. Böylece, yolların tahrip olması yada yoğun trafik sebebiyle, yardımların ilk saatlerde ihtiyaç bölgelerine ulaştırılmasının önü açılmalıdır. Ana toplanma merkezlerinin enerji ihtiyacı için güneş enerjisi panelleri kurulmalıdır.

-İzmir’in merkez ilçesi Konak başta olmak üzere, bir çok ilçede gecekondu mahalleleri olup, 1980’li yılların imar-ıslah planlarının yürürlükte olduğu, ayrıca 6 - 7 metrelik yollardan cephe alan bitişik yapı nizamına sahip bölgeler olası yıkıcı bir depremde ulaşılamaz hale gelecektir. Kentsel dönüşüm alanı ilan edilmemiş bu gibi bölgelerin süratle imar planları yapılmalıdır.

-Bitişik nizam yapı adaları ayrık nizama dönüştürülmeli, 6 – 7 mt sokaklardan cephe alan imar adalarında kat adedi en fazla 3 olarak sınırlandırılmalıdır.

-Kent genelinde bitişik yapı nizamına sahip imar adalarındaki ve tespit edilen riskli alanlardaki mevcut yapı stoğunun taşınacağı rezerv alanların planlamaları yapılmalıdır.

-Zemin açısından riskli olarak tespit edilen alanlarda, zemin özelliklerine bağlı olarak kat adetleri 2 ila 4 arasında planlanmalıdır.

-İZBB bu hızla elinde bulundurduğu yaklaşık 33 bin konutluk dönüşümü ancak 50 yılda gerçekleştirebilir. Bütçede , kentsel dönüşüm için yeterli paylar ayrılarak süreç hızlandırmalıdır.

-İZBB, meclis kararıyla sorumluluğunu aldığı dönüşüm alanlarının ne zaman tamamlanacağıyla ilgili bir takvim açıklamalıdır. Eğer dönüşüm takvimi açıklayamıyorsa, TOKİ işbirliğiyle ortak projeler geliştirilmeli, ya da bu kentsel dönüşüm alanlarından çekilerek imar planı ile dönüşümün önünü açmalıdır.

-Süratle olası yıkıcı bir İzmir depremi senaryosu yazılarak, İzmir’in deprem master planı güncellenmelidir.

-İzmir’in altyapısı 20 – 25 yıllık olup, depremde en az üst yapı kadar zarar görmesi muhtemeldir. Deprem toplanma noktalarına hizmet verecek düzeyde, esnek malzemelerden imal edilen lokal alternatif altyapı sistemleri kurulmalıdır. (pissu – temizsu)

-Deprem sonrası ulaşımın sekteye uğramaması açısından, kent içi viyadük, köprü ve yolların denetlenmesi ve gerekiyorsa güçlendirilmesi ya da yeniden yapılması sağlanmalıdır.

-Deniz suyundan içme suyu arıtma sistemleri hayata geçirilmeli, bu sistemlerin enerji ihtiyacını karşılayacak güneş enerjisi panelleri kurulmalıdır.

-Her sokakta aydınlatma direklerinin belirli oranda güneş enerjisi ile çalışan tipte olması sağlanmalıdır.

-Erken uyarı sistemi kurularak, deprem anında doğalgaz akışının kesilmesi sağlanmalı, böylece olası yangınlarda can kayıpları önlenmelidir.

-2012 yılında ÇŞB tarafından yetkilendirildiği “RİSKLİ ALAN VE RİSKLİ BİNA” konularında çalışmaları süratle tamamlamalı ve sonuçları kamuoyuyla paylaşmalıdır. Kentin yapı stoğu envanteri ivedilikle çıkartılıp, yapı sahipleri yazılı olarak bilgilendirilmelidir.

-Kent merkezinde katlı otoparklar inşaa edilerek, olası depremde yola park eden araçların sebep olacağı ulaşım sorunlarının önüne geçilmelidir.

-İZBB ve ilçe belediyeleri itfaiye dışında arama kurtarma eğitimi almış ekipler teşekkül ettirmelidir.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.