Savcı:Polis için izin istedim ama siz yine de vermeyin
Okmeydanı Cemevi'nde cenaze beklediği sırada polisin açtığı ateş sonucunda can veren Uğur Kurt'un ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten Savcı Hasan Yılmaz'ın İstanbul Valiliği'ne gönderdiği izin yazısında, şüpheli polis S.K.'nin peşinen "beraat ettirildiği" ortaya çıktı.
- Ege Postası
- 23.07.2014 - 09:25
Okmeydanı Cemevi’nde, cenaze beklerken polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden Uğur Kurt’un ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten Savcı Hasan Yılmaz, 30 Mayıs’ta İstanbul Valiliği’ne başvurarak, soruşturma izni istemişti. Savcı Yılmaz’ın izin yazısında, Kurt’u vuran şüpheli S.K. hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 81. maddesine göre ‘kasten adam öldürme’ suçundan değil, TCK’nın 85. maddesine göre ‘taksirle ölüme sebebiyet vermek’ten soruşturma yürüttüğü ortaya çıkmıştı. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu da polis S.K. hakkında soruşturma izni vermişti.
Radikal, Savcı Hasan Yılmaz’ın valiliğe gönderdiği izin evrakına ulaştı. Yazıda S.K.’nın da içinde olduğu zırhlı araca doğru beş adet molotofkokteyli atıldığı, bunlardan üçü isabet ederken, ikisinin yanlara düştüğü ileri sürüldü. Göstericiler arasında C.K. adlı 23 yaşındaki bir kişinin de olduğu iddia edilerek, polis memuru S.K.’nın “kendisine yahut arkadaşlarına yönelik vuku bulan ve tekrarı büyük olasılık olan saldırıyı bertaraf ederek, C.K.’yı etkisiz hale getirmek için silahla ateş etmesine rağmen, şüpheliye isabet ettirememesi nedeniyle, aynı istikamette caddenin alt tarafındaki cemevi bahçesinde bulunan ve olaylarla ilgisi bulunmayan Uğur Kurt’u vurarak yaralamış, bilahare ölümüne sebebiyet vermiş olduğu” ileri sürüldü. Bu arada, Kurt’un ölümünden sonra bir hafta tutuklu kalan C.K., olayla ilgisi bulunmayarak serbest bırakılmıştı.
Yargılanmadan beraatına…
Savcı Yılmaz, polis S.K.’nın meşru müdafaa koşulları altında tetiğine bastığını öne sürürken bu iddiasının hukuki dayanağı olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ‘yaşam hakkı ihlaline’ ilişkin ikinci maddesini gösterdi. Savcı Yılmaz, “AİHS’in ikinci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan ‘meşru müdafaa durumunda kuvvete başvurmanın kesin zorunluluk haline gelmesi sonucunda öldürmenin hukuka uygun olduğunu düzenleyen hükmünü” gerekçe olarak işaret etti. Savcı Yılmaz, Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nun (PVSK) “Polis kendisine veya başkasına yönelik bir saldırı karşısında zor kullanmaya ilişkin, koşullara bağlı kalmaksızın TCK’nın 25. maddesindeki meşru müdafaaya ilişkin hükümleri çerçevesinde savunmada bulunur” şeklindeki 16. maddesine atıf yaptı. Yılmaz, aynı maddenin son fıkrasındaki “Polis vurmak ya da yakalamak amacıyla zor veya silah kullanma yetkisini kullanırken, kendisine karşı silahla teşebbüs eden kişiye karşı saldırı tehlikesini etkisiz kılacak ölçüde, duraksamadan ateş edebilir” hükmünü de gösterdi.
Savcı Yılmaz, son olarak da TCK’nın 25. maddesinde düzenlenen ‘meşru müdafaa’ maddesini dayanak saydı. Bu maddede, “Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez” deniyor (RADİKAL)
Yorum Yazın