Dolar 34,6904
%0.26
Euro 36,7503
%0.37
Altın 2.961,830
%0.92
Bist-100 9.652,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Savcıdan MİT Başkanı'na: İfadeye gel

Savcıdan MİT Başkanı'na: İfadeye gel

2 yıl önce bugün 7 Şubat 2012'de patlak veren MİT kriziyle ilgili Sabah gazetesinden müthiş iddialar geldi.

  • Ege Postası
  • 07.02.2014 - 10:10
İSTANBUL - Sabah gazetesi MİT Müsteşarı'nın ifadeye çağrılmasıyla başlayan "MİT krizi"nin perde arkasıyla ilgili müthiş iddialar ortaya attı.  İddialara göre; 7 Şubat 2012'de saat 17.00'de MİT müşteşarına İstanbul'dan sürpriz bir telefon geldi. Telefondaki ses, "Ben, Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya. İfade vermek üzere makamıma bekliyorum" diyordu.

İşte Sabah gazetesinin tartışılacak o haberi:

7 Şubat 2012'de saat 17.00'de MİT müşteşarına İstanbul'dan sürpriz bir telefon geldi. Müsteşarın özel hattı, "Hayırdır inşallah" dercesine açıldı. Telefondaki ses, "Ben, Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya. İfade vermek üzere makamıma bekliyorum" diyordu!

7 Şubat 2012. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. SABAH, "MİT Krizi'nin" perdesini aralıyor. Telefondaki ses MİT personeline ne ded? "Bu işleri sadece CIA yapar zannederdik. Vallaha göğsümüzü kabarttınız" diye övgüde bulunan Özel Yetkili Savcı, daha odasından çıkar çıkmaz MİT görevlilerini nasıl teknik takibe aldırd? MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın çok gizli uçuş rotasını kim ele geçird? Başbakan'ın iki ayrı ofisinde bulunan 'böcekler' nasıl bulund? Gece yarısı MİT Lojmanları'na giren polis ne yapt? "İmralı'daki kozmik tutanaklar" soruşturma dosyasına hangi yöntemle gird? İstanbul'dan Ankara'ya gönderilen "ifade talimatını" kimler jet hızıyla işleme ald? Diyarbakır BDP İl Başkanlığı'nda ele geçirildiği iddia edilen ve içinde Oslo görüşmelerinin bulunduğu söylenen hard disk hangi ülkenin istihbarat servisleri tarafından paralel yapının polislerine verild? Oslo ve Uludere bir senaryo muyd? MİT'in 85. kuruluş yıl dönümünde açıkladığı vizyon kimleri rahatsız ett? Düğmeye basmak için Başbakan'ın ameliyat olmasını bekleyenlerin asıl planı neyd? Başbakan, neden, "Alacaksanız beni alın'" deme gereği duyd? Ve MİT Kanunu değişikliği için zirvede nasıl bir trafik işled? İki yıl önce yaşanan "devlet krizinin" bilinmeyen yönlerini, "paralel devlet operasyonunun" ayrıntılarını "akıl tutulmasının" sonuçlarını bir solukta okuyacaksınız...

 

Her şey, sürpriz bir ismin MİT Müsteşarlığı'na atanması ile başladı. Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Hakan Fidan'ın, MİT Müsteşarlığı'na önerilmesi, içeride ve dışarıda çok sayıda ezberi bozdu. Geleneksel müttefikleri ile çalışmaya alışmış, istihbarat kurumu üzerinden Türkiye'yi kontrol altında tutmayı başarmış küresel güçler, Fidan ismine hazırlıksız yakalanmış gibiydi. Aslında TİKA'daki çalışmalarından, nükleer silahların yayılmasını önleme ve nükleeri barışçı amaçla kullanma müzakerelerinden biraz tanıyorlardı. Fidan, Erdoğan'ın özel temsilcisi olarak toplantılarda bulunuyordu. Ama kariyer olarak daha ileriye gidebileceğine pek ihtimal vermemişlerdi. İşte o tarihlerde kesintiye uğrayan Oslo ve Habur süreçlerinden sonra Ankara, 30 yıllık kanlı çatışmayı bitirmek üzere oldukça önemli yeni bir inisiyatif başlatmıştı. Bu kez alınan karar, eskisinden çok ama çok farklı idi. Türkiye, üçüncü ülkeleri doğrudan işin içine katmadan tamamen kendi milli imkanları ile "Çözüm Süreci'nde" karar kılmıştı. İmralı ile sürdürülen görüşmelerde ilerleme sağlanmış, artık kamuoyuna süreçle ilgili bilgi verme zamanı gelmişti. Türkiye'yi prangalarından kurtaracak bu süreç, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın talimatı ile başlamış ve MİT'te kurulan özel bir kadro bu amaçla görevlendirilmişti.

SIR GİBİ SAKLANAN AMELİYAT

2011 yılı sonbaharında Başbakan Erdoğan, bir dizi konsültasyon yaptırmış ve sır gibi saklanan ameliyat için 26 Kasım 2011 gününe tarih alınmıştı. Erdoğan hastaneye yatarken 'Paralel Yapı' ilk ve en stratejik hedef olarak gördüğü MİT Müsteşarı Hakan Fidan için dosya hazırlıklarını son aşamaya getirmekteydi. Başbakan'ın sağlık durumu üzerinden spekülasyon yaratan çevreler dikkatleri bir başka noktaya çekerken MİT'ten bir ekip de Ankara'da iki kritik noktada ofis araması yapıyordu. 28 Aralık 2011'de, Başbakan Erdoğan'ın Subayevleri'ndeki ikametgahı ile resmi konutundaki çalışma ofislerinde, güvenlik birimleri tarafından istihbarata karşı koyma faaliyeti kapsamında arama gerçekleşti. Emniyet birimleri, oda içleri için "temiz raporu" vermişti. Ancak, Başbakan'ın yakın mesai arkadaşları bazı kuşkular duymaktaydı. Duyumları vardı. "Bir de MİT incelesin" denilerek iki ayrı binada MİT'ten de böcek araması istendi. 28 Aralık'ta Erdoğan'ın Subayevleri'ndeki evinde 30 Aralık'ta da resmi konutundaki aramalarda prizlere yerleştirilmiş "böcek" diye tabir edilen ve en az 100 metre yakınlardaki bir noktaya sinyal gönderen iki ayrı dinleme cihazı bulundu. Bu bilginin dışarıya sızmaması için sıkı tedbir alındı, MİT de araştırmayı derinleştirdi!

İLK OPERASYON

Ankara, Başbakan'ın evine kadar sızan köstebeklere odaklandığı sırada İstanbul'da polis, rutin gibi görünen bir baskın düzenlemişti. 20 Aralık 2011 sabahı KCK Basın Komitesi'ne yönelik operasyon kapsamında bir ajans bürosuna da girilmişti. Bilgisayarlara da el konulmuştu. Pek fazla kimsenin dikkatini çekmeyen bu olay, 7 Şubat MİT Krizi'ne giden yoldaki kilometre taşlarından birini oluşturuyordu. Bu gelişme üzerine 2011 yılının son günlerinde MİT İstanbul Başkanlığı'nda hareketli saatler yaşanmaktaydı. Emniyetin operasyonuyla 44 kişi gözaltına alınmıştı. Polis, basılacak yerler listesinde olmayan ancak MİT'in irtibat elemanı bulundurduğu o haber ajansında da arama yapıyordu. Foto muhabiri M.Ö. de gözaltına alınan kişiler arasındaydı.

SAVCI İLE İLK TANIŞMA

Baskını öğrenen MİT görevlileri, konunun anlaşılması için soruşturmayı yürüten Özel Yetkili Savcı ile görüşmeye karar verdi. MİT yetkilileri, 7 Şubat kriziyle adını duyuracak olan Özel Yetkili Savcı Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya ile o gün tanıştı. MİT görevlileri soruşturma savcılarına, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın özel çalışmasını anlattı. Konunun deşifre olması halinde pek çok MİT elemanının hayatının tehlikeye gireceği ifade etti ve 'Ulusal güvenlik sorunu' ortaya çıkabileceği kaygısını paylaştı.

"CANINIZ BİZE EMANET"

MİT mensuplarını dinleyen Savcılar Bayraktar ve Sarıkaya'nın, "Canınız bize emanet, bu bilgiler bizden çıkmayacak" dediği ve istihbari çalışmaya zarar gelmemesi için özen gösterecekleri sözü de kayda geçti. Hatta anlatılanlar karşısında Savcı Bayraktar, bir ara şaşkınlığını gizleyemedi ve "Böyle çalışmaları biz CIA gibi istihbarat örgütlerinin yaptığını düşünürdük. Gerçekten göğsümüz kabardı' diyerek MİT görevlilerini övmeyi de ihmal etmedi.

UĞURLADI, DİNLEMEYE ALDI

İfadeyle birlikte yeni bir operasyon için düğmeye basıldı. MİT'in çalışmasına duyduğu hayranlığı dile getiren savcılar aynı gün, istihbarat faaliyeti yürüten MİT görevlileri için teknik takip kararı aldırdı. Savcıların özel seçtiği polis ekibi, terör gruplarını takip etmek yerine, terör gruplarına sızan MİT mensuplarını izlemeye özel öncelik verdi. Günübirlik raporlarla savcılara bilgi aktarılırken kapsamlı operasyon için hazırlık devam etmekteydi. MİT mensupları büyük bir dava sürecinin parçası olduklarından habersizdi. KCK Basın Konseyi'ne yapılan operasyon sonrası hazırlanan dosya aslında Müsteşar Hakan Fidan'a odaklanmıştı. İstanbul ve Ankara'da açılan diğer soruşturmalar da aynı dosyada birleştirilerek tek operasyonla işlem tamamlanacaktı.

MİT'TEN GELEN AVUKAT ALDATMASI

"Devletin savcısı, devlete operasyon yapmaz" düşüncesiyle hareket eden MİT görevlileri iç huzuruyla ayrılırken büyük bir tuzağın parçası olacaklarından habersizdi. Gözaltına alınan M.Ö. 'Paralel Yapı' için Müsteşar Fidan'a gidecek kestirme yol olarak seçilmişti. Diğer sanıklardan ayrılan M.Ö. için itinalı bir yaklaşım gösterildi. İfade için İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı S.B.'nin odasına götürüldü. MİT'in, PKK-KCK yapılanması çalışması hakkında detay almaya çalışan polisler, taktik bir manevra uyguladı. Kendi ayarladıkları avukatı MİT'ten gelen avukat gibi tanıtıp M.Ö.'den iki yıl büyük bir emek harcanan KCK yapılanmasına yönelik çalışmayı aldılar. M.Ö. savcılıktan serbest bırakılırken onun çizdiği şema "paralel" ellere de geçti. Böylece, 7 Şubat 2012'nin altyapısı da kuruldu!

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.