Dolar 34,6572
%0.04
Euro 36,4857
%0.29
Altın 2.956,650
%0.85
Bist-100 9.654,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Sefa Taşkın’dan İzmir’i yönetme mesajları

Sefa Taşkın’dan İzmir’i yönetme mesajları

İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Sefa Taşkın, Radyo Egepostası ve TV 35’in ortak yayınına katılarak projelerini ve neden aday adayı olduğunu anlattı. Sefa Taşkın’dan İzmir’i yönetme mesajları

  • Ege Postası
  • 06.12.2018 - 12:38

HAZIRLAYAN: HALİDE DEMİR POLATLI/EGEPOSTASI- İki dönem Bergama Belediye Başkanlığı da yapan deneyimli siyasetçi Sefa Taşkın, Radyo Egepostası ve TV 35'in ortak yayını olan Seçime Doğru programına katılarak, Refik Pak'ın sorularını yanıtladı, aday olarak gösterilmesi durumunda neler yapacağını, demokratik yerel yönetim anlayışını nasıl hayata geçireceğini anlattı.

MUTFAKTA BİRİKTİRDİKLERİMİZİ SOFRAYA GETİRİP PAYLAŞMAK İSTİYORUZ

Dört dilde yayın takip edebilin, çok sayıda kitabı bulunan Bergama Belediye eski Başkanı da olan Sefa Taşkın, kamu yöneticiliğinin toplumla güven ilişkisine dayandığını belirterek, demokratik bir yönetim anlayışı ile İzmir’i yönetmeye talip olduğunu, parti yöneticileri ne karar verirse uyacağını söyledi. Taşkın, “Mutfakta biriktirdiklerimizi şimdi sofraya getirip paylaşmak istiyoruz” dedi.

GÜVEN ZEDELEYİCİ DAVRANIŞLARDA  BULUNMAMAK LAZIM

Sefa Taşkın, belediyeciliğin sadece günlük hizmetler olmadığını kaydederek, “Yöneticilik, kamu yöneticiliği toplumla aranızda bir güven ilişkisidir. Hele yerel yöneticilik başka yöneticiliklere benzemez. Yerel yöneticilere sahip olmak, onlara sığınmak yeni geleneğimizdir. Osmanlı boyunca astığı astık yönetimler olmuştur. Güven zedeleyici davranışlarda bulunmamak lazım. Belediyecilik sadece günlük hizmetlerle sınırlı olmamalı. Bunlar asli görevler zaten. Kim olursa bunları yapmak zorunda. Bunun yanında neler yapılabilir yaklaşımımız var” diye konuştu. Kırsal kesimi destekleme modelini bir üst noktaya çalışma yönünde çalışmalar yapacağı sözünü de veren CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Sefa Taşkın, “Üretimden pazarlamaya kadar aradaki teknik yardıma ve gerekirse ayni yardıma kadar kooperatiflere kadar desteklendiğinde kırsal kesimin tüm çehresini değiştirebiliriz. Düş olmadan iş olmaz diyoruz biz. Bu bir düştür, planladığınızda da işe dönüşür. Kırsal kesimin yapısı da üretimi de bakışı da değişir” değerlendirmesini yaptı.

PROJELERİNİZİ İSTİŞARE EDEREK, DANIŞARAK HAYATA GEÇİRMELİSİNİZ

Büyükşehir belediye başkan aday adayı Sefa Taşkın, İzmir’i STK’lar, muhtarlar, odalar, sendikalarla birlikte yöneterek, demokratik yönetim tarzını tüm Türkiye’ye göstermek istediğini dile getirerek, “Bir yerel yönetimin görevi insanları rahat ettirmekten, mutlu olmalarını sağlamaktan başka bir şey olamaz. Bu demokratiktir. Bunu sağlamak için ne yapacaksını? İzmir’de 1300 muhtar var. Bergama’da 17 tane idi. Bir muhtar devletin o mahalledeki temsilcisidir. O mahallenin kanaat önderidir. Siyasi kimliğiyle değil kişiliğiyle seçilir. İnsanlar onu tanırlar. O mahallenin sorunlarını bilen en iyi kişidir. Stk’lar önemli. İzmir’de eğitimli, proje üreten çok sayıda önemli stk var. Ürettiğiniz projeleri istişare ederek, danışarak hayata geçirmelisiniz” ifadelerini kullandı.

PROGRAMIN SATIR BAŞLARI:

BERGAMA EYLEMLERİ LONDON SCHOOL OF ECONOMİCS VE HARVARD’DA TEZ KONUSU OLDU

Çingene kızı Herakles heykeli geri geldi. Bu süreç de devam ediyor. Anadolu bizim ülkemiz. Tarihsel mirası korumak zorundayız, sahiplenmek zorundayız. Süreç devam ederken Bergama’da altın madeni bulundu. Bu riskli bir yatırım idi. Çünkü siyanür kullanılacaktı. Yerel yöneticiler olarak riskleri anlattık. Bugün ÇED vardır. Bu devlet sistemine Bergama’nın hediye ettiği bir şey. O zaman ülkede Çevre Kanunu yoktu. Bu kanunun oluşmasını sağladı. Bu riskli yatırımı köylüler de biz de kabul etmedik. Bu konuda direniş gösterdiler. Yaptıkları eylem ve uyarılar son derece barışçı ve sevimliydi. Türkiye’de ses getirdi. Köylüler sessiz topluluklardır. Entelektüellerin ilgilendiği konulardır çevre sorunları diye bilinirdi. Köylülerin eylemlerde bulunması insanları çok şaşırttı. London school of Economics Harvard Üniversitesi tezler hazırladı bu konuda.

O EYLEMLER SAYESİNDE TÜRKİYE’DE ÇEVRE DUYARLILIĞI OLUŞTU

Köylüler mahkeme kararlarının uygulanmaması nedeniyle Avrupa mahkemelerine başvurdular. Devlet bürokratları tazminat ödemek zorunda kaldı köylülere. Orada üretilen bilgi bugün her yerde tartışılıyor. Türkiye’de bir çevre duyarlılığı oluştu. Artık insanlar çevreye dair ses çıkarıyor. Türkiye için bu çok olumlu bir şey. Yine başkanlığım boyunca, aile olarak ben baba tarafından Selanik göçmeniyiz. Anne tarafı ise Midilil’den gelmiş. Bu topraklarda barışçı biçimde yaşamak ve geçmiş acıları unutmak önemli. O sıralarda Kardak krizi oluşmuştu. Biz bu gerginliğin doğru olmadığını, savaşın yanlış olduğunu belirttik. Bana Abdi İpekçi Barış Ödülü verildi.

YÖNETİCİLİK TOPLUMLA ARANIZDA BİR GÜVEN İLİŞKİSİDİR

1999 yılında başkanlıktan ayrıldım. Bergama’da bu süreç içerisinde kooperatifler kurduk. Sağlıklı ve ucuz konutlar ürettik. Oralarda insanlar oturuyor. Osman Bayatlı’nın adını verdik. İnşaatçılık yapmak istemedim başkanlıktan ayrıldıktan sonra. Müteahhit oldum, gelin benim inşaatlarımı alın demek istemedim. Yöneticilik, kamu yöneticiliği toplumla aranızda bir güven ilişkisidir. Hele yerel yöneticilik başka yöneticiliklere benzemez. Yerel yöneticilere sahip olmak, onlara sığınmak yeni geleneğimizdir. Osmanlı boyunca astığı astık yönetimler olmuştur. Güven zedeleyici davranışlarda bulunmamak lazım. Yeni zeytin bahçeleri kurdum, babadan kalmaların üzerine. Bugün de hala zeytincilik yapıyoruz. Gidip geliyoruz.

SİYASETTEN UZAK KALMADIM, ÇOK SAYIDA ARKADAŞIMIZ AKTİF

Siyasetten uzak kalmadım. Başkanlıktan ayrılsanız da kanaat önderi olarak görüyor herkes sizi. Başkanlıktan ayrılıyorsun ama bundan sonra ne olacak dedi arkadaşlar. 4-5 genç arkadaşımızı, işi olan, toplum tarafından sevilen, belediye meclis üyesi yaptık. 5-6 tecrübeli arkadaşımızı da meclis üyesi yaptık. Tecrübelilere alın bu genç arkadaşları yetiştirin dedik. Hanginiz sivrilirse belediye başkanı olsun. İçlerinden sivrilen Mehmet Gönenç arkadaşımız belediye başkanı. İki dönem yaptı. Bir daha yapmayacağım diyor. Benimle beraber çalışan Özcan Durmaz Aliağa ilçe başkanıydı, şimdi başkan aday adayı. Umarım aday olur ve başarılı bir başkanlık yapar. Nail Çetin Karşıyaka’da, başarılı çalışmalar yapıyor.

YEREL YÖNETİMLER DEMOKRATİK OLMALI

İzmir’de bir grup arkadaşımızla birlikte yerel yönetimler nasıl demokratik olarak gelişir, ben sosyal demokratım. Dünya görüşümüzde bir elimiz Cumhuriyetin kuruluş değerleriyle birlikte gelir, bir yönümüz de sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri olan kardeşlik, demokrasi, katılımcılık vardır. Bu bağlamda çalışmalar yaptık, yayınladık da. Bu ortamda son gelişmelerle birlikte başarılı belediye başkanımız Aziz Bey ayrılacağını ifade etti. Biz de arkadaşlarımızla beraber bu göreve talip olduk, aday adayı olduk. Bu ortamda ben kendi adıma inşaat mühendisiyim. Türkiye’nin en iyi okullarında eğitim aldım. İzmir’i çok seviyorum. Devlet tecrübem var, başkanlık yaptım. 12 kez kurultay delegeliği yaptım. Çiftçiyim şu anda. Kırsal kesimin sorunlarını gayet iyi biliyorum. Entelektüel kitap çalışmalarım var. Muhacirlik üzerine 12 kitabım var. Bütün bunlar bir birikim demek. Tarihsel varlıklar ve çevrenin korunması konusunda çalışmalar var. Bu deneyimlerden yararlanabilir düşüncesiyle yola çıktım. Resmi aday adayıyım. Nasıl karar verilirse ona göre davranacağım.

BELEDİYECİLİK SADECE GÜNLÜK HİZMETLERLE SINIRLI OLMAMALI

Belediyecilik sadece günlük hizmetlerle sınırlı olmamalı. Bunlar asli görevler zaten. Kim olursa bunları yapmak zorunda. Bunun yanında neler yapılabilir yaklaşımımız var. Yeni büyükşehir belediyeleri yasası kırsal kesime müdahale etme olanağı veriyor. İzmir modeli diye şimdiki belediyemiz de doğru şekilde kırsal kesimlere yardımcı oluyor. Kırsal kesim ve merkezler arasında gelir adaletsizliği var. Kırsal kesimde de ürünlerin satılması konusunda bilgi eksikliği ve sıkıntı var. Şimdiki yönetimimizin yaptıklarını bir kademe daha yukarı çıkaracağız. Gerektiği sayıda ziraat mühendisi ve veteriner istihdam edelim. Bu belediyeye yük getirmez. Onları kooperatifçilik konusunda eğitelim. Ondan sonra da kırsal kesime gönderelim onları. Büyükşehir belediyesinin kırsalda her yerde birimleri var. Bu arkadaşlar kooperatifleri desteklesin. Yeni kooperatiflerin kurulmasını sağlasınlar. Kooperatifçilik çiftçilerin en önemli çıkış yollarından birisi.

İSPANYA KOOPERATİFÇİLİĞE EN İYİ ÖRNEK

İspanya zeytincilikte özellikle bir numaralı üreticidir. Ama oradaki üretim ve pazarlama sistemine baktığınızda tüm üreticilerin yüzde 98’i kooperatiflere üyedir. Ürettiklerini rahatlıkla hak ettiği değerde satabiliyor. Kooperatiflerde yolsuzluk yapmak orada en ağır cezalardan birisidir. Son zamanlarda kooperatiflere yardım yapılmıyor Türkiye’de. İnsanlar, çiftçiler son derece sahipsiz. Soğan bir gün bir lira, ertesi gün 5 lira. Devlet fiyat artışlarını önlemek için neredeyse zabıtacılık yapıyor.

DÜŞ OLMADAN İŞ OLMAZ DİYORUZ BİZ

Üretimden pazarlamaya kadar aradaki teknik yardıma ve gerekirse ayni yardıma kadar kooperatiflere kadar desteklendiğinde kırsal kesimin tüm çehresini değiştirebiliriz. Düş olmadan iş olmaz diyoruz biz. Bu bir düştür, planladığınızda da işe dönüşür. Kırsal kesimin yapısı da üretimi de bakışı da değişir.

KÖRFEZİN TEMİZLENMESİ İÇİN YOĞUN BİR ÇALIŞMA VAR

İzmir Körfezi için gayretle önemli projeler üretildi. Şimdiki yönetimin herhangi bir olumsuzluğunu söylemek mümkün değil. Ama teknik bir sorun var. Pis suların akıtılması konusunda teknisyenlerin orada bir sıkıntılı durumu olduğu anlaşılıyor. Boruların ebatlarında doğru karar verememe oluşmuş. O zaman da yeterli miktarda pis suyu veremiyoruz. Bunu gidermek için yoğun bir çalışma var. Umarım en kısa zamanda giderilir. Biz göreve geldiğimizde de bunun sıkı takipçisi olacağımı söyleyebilirim.

TEK ELCİ YÖNETİMİN SONU FAŞİZME KADAR GİDER

Hem çok beğenenler var hem kıskananlar var. İzmir ve dünyaya bakış ile ilgili, Victor Hugo’nun dediği gibi Akdeniz prensesi İzmir. Neredeyse on yıl içinde robotlar konuşulacak dünyada. New York’ta dronlarla dikine kalkan taksilerden söz ediliyor. Bitcoin denilen ortak paralar var. Böyle bir ortamda iki türlü yönetim tarzı var. Birincisinde tüm yetkileri kendi ellerinde tutmak istiyorlar. Trump örnek. Herkes şikayet ediyor. Brezilya’da da aynısı. Türkiye’de de tek elden yönetim isteği var. Son FETÖ olayları, Suriye krizi, soğanın yıkışı tekelci yönetimin hata yaptığında bedelinin ne kadar ağır olduğunu gösteriyor. Artık parlamentoyla birlikte sayın cumhurbaşkanı ülkeyi sekreterlerle yönetiyor. İsteriz ki doğru yönetirler, olmadığı zaman bedelini biz ödüyoruz. Tek elçi yönetimin sonu faşizme kadar gidebiliyor. Özgürlükler kısıtlanıyor. Böyle bir yönetim tarzına karşı tek alternatif demokrasidir. Günümüzde artık katılımcı demokrasi anlayışı var. Bir belediye encümeni bürokratlarıyla birlikte herşeyi bilemez.

MUHTARLAR, STK’LARI YÖNETİME ORTAK ETMELİSİNİZ ÇÜNKÜ…

Bir yerel yönetimin görevi insanları rahat ettirmekten, mutlu olmalarını sağlamaktan başka bir şey olamaz. Bu demokratiktir. Bunu sağlamak için ne yapacaksını? İzmir’de 1300 muhtar var. Bergama’da 17 tane idi. Bir muhtar devletin o mahalledeki temsilcisidir. O mahallenin kanaat önderidir. Siyasi kimliğiyle değil kişiliğiyle seçilir. İnsanlar onu tanırlar. O mahallenin sorunlarını bilen en iyi kişidir. Stk’lar önemli. İzmir’de eğitimli, proje üreten çok sayıda önemli stk var. Ürettiğiniz projeleri istişare ederek, danışarak hayata geçirmelisiniz. Doğru yapmalısınız ama doğru yapmayabilirsiniz projeleri. Bunları tartışarak ortak noktaları bulduğunuz zaman uygulamalarınızdaki yanlış olabilecek şeylerin yanlış olmasını önlersiniz. Onları da yönetimlere katarsınız. Siz de proje yapın, siz yapın projeyi getirin. Bu bir kavram, bakış açısı. Odalar, sendikalar, işçi ve işveren örgütlerine kadar hepsiyle niçin birlikte çalışılmasın. Yapılıyordur ama daha fazla olmalı. Popülizm için demiyorum bu bir dünya görüşü. İnsan gücümüz ve bakışımız da var. Bunu sağladığınızda herkes mutlu olur ve demokratik bir yönetim olur. Riskli durumlarda halka da sorabilirsiniz. Bir sokakta düzenleme yapıldığında Eskişehir’de halka da soruluyor, mini referandumlar yapılıyor.

DEMOKRATİK YÖNETİM TARZIMIZA DA ÖZENSİNLER

Biz istiyoruz ki insanlar bize hayat tarzımızla, seviyorlar ya da kızıyorlarsa, onun yanı sıra demokratik yönetim tarzımızla da özensinler. Özendikleri zaman Türkiye’de çok şey değişir. CHP’ye oy versin ya da vermesin insanlar fikirlerini söylemek, yönetimlere katılmak istiyor. Biz bunu sağlayabiliriz.

4 DİLE YAYIN TAKİP EDEBİLİYORUM, BİLGİLERİM YAZIYA DÖKÜLDÜ VE…

Benim doğduğum evin altında Roma tünelleri var. O bodrumların üzerindeki evde doğdum. Öğretmenlerimiz biz Bergama Akropollerinde ders vermişti. Zeus kampanyasıyla ilgili bilgi istendiğinde bilgi edinmek ihtiyacında olduk. Ben 3-4 dilde yayınları takip edebiliyorum. İngilizce, Fransızca, İspanyolca, hatta şimdi Yunanca’da. Bilgilerim zaman içinde yazıya döküldü. Hamdi Türkmen’in ricasıyla başladım. Sonra bunlar birikti. Yunan-Roma eserleri diye bakmışız tarihi eserlere. Herakleitos aynı suda iki kez yıkanmaz demiş, Efesli. Thales Milet’li. Anaxagoras Hawking’in düşünceleriyle karşılaştırılıyor. Homeros var. İzmir Homeros ile iftihar etmeli. Homeros kim biliyor musunu? 4,5 milyar insan dünyada Hint Avrupa dillerini konuşuyor. İlkokulda İlyada ve Odessa’sı okutulur. Homeros’un içtiği suları içiyoruz. Bergamalı Kadri Türk dilinin ilk dilbilgisi kitabını yazmış. Heykelini yaptık. Pargalı İbrahim Paşa’nın himayesinde yazılmış. Türk dili üzerine dil bilimi açısından çalışma yapılmamış. Bu insan da bu toprakların insanı. 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.