Dolar 34,6500
%0.04
Euro 36,6899
%0.26
Altın 2.936,310
%-0.02
Bist-100 9.640,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Şehir Plancıları Odasından imar affına sert eleştiri

Şehir Plancıları Odasından imar affına sert eleştiri

İzmir Şehir Plancıları Odası, başvurusu bugün başlayan imar affına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada düzenlemenin ‘Kentlere, topluma ve kamuoyuna ihanet’ olduğunu iddia ederek, karşı çıktıklarını söyledi. 15. İmar affı ile kamu yararına karşı kişilerin ticari çıkarların korunduğunu ileri süren oda, “Bir seçim yatırımı olduğu büsbütün aşikâr olan bu af düzenlemesi ile devlet eliyle ülkemizin doğal, tarihsel güzelliklerine ve halkımızın canına kast edilmek istenmektedir.” Dedi. Şehir plancılarından imar affına sert eleştiri

  • Ege Postası
  • 08.06.2018 - 13:15

Türkiye’de 13 milyon konutu ilgilendiren ve Cumhuriyet tarihinin 15. İmar affı özelliği taşıyan düzenlemeye eleştiriler gelmeye devam ediyor. Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nden sonra Şehir Plancıları odası da, af ile var olan sorunların daha da artacağına dikkat çekerek, affın kamu yararı değil, kişilerin ticari yararına göre yapıldığını ileri sürdü.

Şehir Plancıları Odası’nın affı eleştiren o açıklaması şöyle: “Kentsel Sit Alanlarına hiçbir sınırlama getirilmeyerek “suç” niteliği taşıyan aykırı ve kaçak yapılaşmaya af getirilmesi doğaya, kültürel mirasa, insana ve evrensel değerlere ihanettir. Kıyı Kanunu ile koruma altına alınmış deniz, tabii ve suni göl ve akarsu kıyıları ile bu yerlerin etkisinde olan ve devamı niteliğinde bulunan sahil şeritlerinin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kıyıların herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık ve yararlanmada öncelik kamu yararı gözetilen alanların dahi istisna dışında bırakılmaması insan haklarına ihanettir. Koruma altına alınan zeytinliklerin talan ve tahrip edilmesinin karşılığında bir ödüllendirme niteliği taşıyan af; çiftçiye, üreticiye, köylüye, kentliye, emekçiye, ülkenin geleceği çocuklara, ülke ekonomisine ve kalkınmasına ihanettir. Bu imar affı, yerel yönetimlerin kontrol mekanizmasının elinden alındığını göstermektedir.

‘Devlet sorumluluğunu vatandaşa yüklemiştir’

Yine Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esasların 9.Maddesinde belirtilen “Yapının depreme dayanıklılığı ve yapının fen ve sanat norm ve standartlarına aykırılığı hususu yapı malikinin sorumluluğundadır” ifadesi temel hak olan yaşam hakkının alenen çiğnendiği, 1999 Marmara Depremi sonrası yaşanan faciadan nasibinin alınmadığını ve bile bile insanların kontrol dışı yapılan, hiçbir yapı güvenliğinin olup olmadığının denetlenmediği binalarda yaşanılmasına ve hatta olası bir facia durumunda ölüme terk edilmesinin sorumluluğunun kişilere bırakıldığını ve devletin temel görevlerini yapmaktan kaçındığının göstergesidir. İktidar, güvencesiz kentleşmeyi yaşam alanlarımıza, doğamıza dayatmaktadır.

‘Kaçak gökdelenler yasallaştırılıyor’

Maddede aftan yararlanacak yapı türlerinde; tarım alanlarındaki yapılaşmaların, sanayi yapılarının, 7 kata kadar entegre sanayi yapılarının, 8 kat ve üstü yüksek katlı yapıları, lüks binaları, villa, alışveriş kompleksi, hastane vb. olarak kapsamı oldukça geniş almış olduğu görünmektedir. Çevresel etkilerine ve kentleşme açısından getireceği sorunlara bakılmaksızın doğal alanlarımızda yapılan kaçak sanayi yapıları yasalaşmaktadır. Kentlerin silüetlerini tamamen değiştiren ve kentsel altyapıları sömüren gökdelenlerinde bu yasadan yararlandığını görmekteyiz. Bu uygulama kentlere ve doğal alanlarımıza büyük yıkım getirecek ve kentlerin plansız büyümesi ile toplumumuzun geleceği karartılacaktır.

‘Kamunun malları sermayeye satılıyor’

Diğer taraftan İmar barışının halk ile barışın kurulmasına vesile olacağı belirtilmişti. Ancak çıkan uygulama esaslarının belirtildiği yönetmelikte affın gelir durumu düşük, yoksul kesimin barınma ihtiyacını karşılamak için değil; tam aksine kişilerin ticari çıkarlarını gözeten AVM, özel hastane, kaçak sanayi yapıları ve haksız rant elde edilen çok katlı binalar, gökdelenler gibi işletmelerin, yapıların affedilmesi anlamına geldiği görülmektedir. Aynı zamanda getirilen af yalnızca yapının yasalaşmasını değil aynı zamanda maliye hazinesinde ise ya da belediyenin mülkiyetinde ise devlet malının satışına kadar gidecek bir süreci de başlatmaktadır. Kamu yararı için kullanılması gereken kamu mallarının, kişisel rant uğruna satılması durumuyla karşı karşıyayız. Dolayısıyla devlet kimlerle barış yapmayı amaçlamaktadı? İmar barışı denirken kamu yararı esası yok mu sayılmaktadı? Devletin yarattığı bu boşluğu ve tanımasızlığı, kamuya anlatmasının bir zorunluluk olduğu kanaatindeyiz.

‘Af çıkaranları unutturmayacağız’

Kısacası, sözde İmar Barışı adı altındaki af düzenlemesi ile kentler, kırsal alanlar, ormanlar, denizler, göller, dereler, akarsular, tarihsel alanlar, kültürel alanlar gibi tüm Türkiye topraklarındaki yasa ve kanunlara aykırı olan yapıları bir yandan yasallaştırırken bir yandan da bu alanlarda geri dönülemez tahribatların oluşmasına sebep olmaktadır.

Öyle ki, yapılan af düzenlemesi sonucunda Toprak Koruma Kanunu yok edilerek, tarım politikaları, mera, yaylak ve kışlarlar, Mera Kanunu yok edilerek hayvancılık, bütün canlıların ortak varlığı olan çevre yok edilmiştir. Özellikle Marmara Depreminden sonra alınan tüm kararlar bir kenara atılmış ve halkın can güvenliği tekrar tehlikeye girmiştir. Bir seçim yatırımı olduğu büsbütün aşikâr olan bu af düzenlemesi ile devlet eliyle ülkemizin doğal, tarihsel güzelliklerine ve halkımızın canına kast edilmek istenmektedir. Yönü her zaman bilimden ve hukuktan, tarafı ise her zaman halktan yana olan Şehir Plancıları olarak bu ihanetin karşısında olduğumuzu ve bu ihanette imzası olanları halkımıza her fırsatta hatırlatacağımızı tüm kamuoyuna bildiririz.”

 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.