Şehir Plancıları'ndan 'Buca Cezaevi' açıklaması: 'Yaptım oldu' diye planlanamaz!
Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, yıkımı devam eden Buca Cezaevi’nin bulunduğu alan için hazırlanan imar planının şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırı olduğunu belirterek, “Bu alanın nitelikli bir kamusal mekâna dönüştürülebilmesi konusunda sorumluluğu bulunan kurumların sergilediği "ben yaptım oldu" şeklindeki yaklaşımlar yerine, meslek odaları ve akademi başta olmak üzere ilgili tüm kesimleri dahil edecek katılımcı bir süreç işletilmelidir” ifadelerini kullandı.
- Ege Postası
- 15.03.2022 - 13:34
EGEPOSTASI - İzmir’in Buca ilçesinde 62 yıl varlığını sürdüren Buca Cezaevi, 30 Ekim 2020 İzmir Depremi’nde hasar aldıktan sonra boşaltılmış ve 17 Mayıs 2021’de de tamamen kapatılmıştı. Buca Cezaevi'nin yıkım işlemleri için önce 3 Şubat'ta düzenlenen ihalenin iptal olmasının ardından geçtiğimiz haftalarda ikinci bir ihale düzenlenmişti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından düzenlenen ihaleyi, 16 milyon 420 bin liralık teklifle Nermaoğlu Hafriyat firması kazanmıştı. İhale sürecinin tamamlanmasının ardından cezaevinin yıkım işlemine başlanmıştı.
Ancak cezaevinin bulunduğu alanın, yıkım çalışmalarının tamamlanmasının ardından nasıl değerlendirileceği konusu da belirsizliğini koruyor. Söz konusu alanla ilgili İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı 1/5000 ölçekli Buca Nazım İmar Planı Revizyonuna Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi karşı çıkmış ve planın yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle dava açmıştı.
Yargı süreci halen devam ederken konuyla ilgili odadan yazılı bir açıklama geldi. Açıklamada bilirkişi raporu ve mahkeme kararlarına vurgu yapılarak, söz konusu planların nüfus ve ulaşım yoğunluğuna neden olacağı belirtildi.
Sürece meslek odaları, akademi ve ilgili tüm kesimlerin dahil edilerek katılımcı bir anlayış benimsenmesi gerektiğinin de altı çizildi.
Odadan yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Uzun yıllardır İzmir kamuoyunun gündeminde yer alan Buca Cezaevi bugünlerde yıkılıyor ve yıkım sonrası alanda hangi işlevin devam edeceği hala tartışma konusu. Unutulmamalıdır ki, burası, fikirleri nedeniyle çok sayıda politik mahkumun ve ailelerinin hayatlarında insan hakları açısından kabul edilemez olaylara sahne olmuş bir alan. Son dönemde ise başta yetkili merciler olmak üzere çeşitli medya organlarında farklı yorumlar ve değerlendirmeler yapılmakta. Yapılan değerlendirmelerin büyük bir bölümünde ise konunun alanda yer alması düşünülen AVM, Konut, Pazar Yeri vb. kullanımlar üzerinden tartışıldığı, tarihsel bağlamından kopuk ele alındığı görülmekte. Söz konusu alanda ne yapılacağı konusunda şeffaf bir süreç yürütülmeden alandaki binaların yıkılması "ben yaptım oldu" zihniyetinin ürünüdür. Oysa ki, kamu mülkiyetindeki bahse konu alanda yapılması düşünülen her müdahale, katılımcı bir süreç yürütülerek, alanın tarihsel bağlamı ile olan ilişkisi ve kamu yararı çerçevesinde ele alınması toplumsal hafızamız açısından son derece önemlidir.
"Buca Cezaevi" kullanımının da olduğu bölgeyi kapsayan İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin 14.01.2011 tarih ve 05.90 sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli Buca Nazım İmar Planı Revizyonunun yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Şubemiz tarafından açılan davaya yönelik süreç devam etmektedir. Yaklaşık 11 yıldır sonuçlanmayan süreçte çok sayıda başlık tartışılmış olup, bu başlıklar arasında öne çıkan "Buca Cezaevi"nin bulunduğu alana ilişkin söz konusu planda öngörülen "Tali İş Merkezleri (2.ve 3.Derece Merkezler)" kullanım kararı bilirkişi raporları ve mahkeme kararlarınca bölgede ulaşım talebini arttıracağı gerekçesiyle şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı açısından uygun görülmemiştir. Söz konusu Bilirkişi Raporunda yer alan"1.Derece ana ulaşım arterleri üzerinde bulunduğu görülmektedir. Dava konusu imar planında Cezaevi alanının kuzeyinde önerilen ve mevcutta doğu-batı aksında devamlılığı olan taşıt yollarını birbirine bağlayan 25 m`lik yol bağlantısı dışında alanda yeni bir ulaşım alternatifi okunamamaktadır. Hal böyleyken mevcutta trafik yoğunluğunun günün her saatinde son derece yüksek olduğu bu alanda yeni bir ulaşım alternatifi oluşturulmadan yaklaşık 37.000 m² toplam inşaat alanına sahip en az 3 katlı yeni bir ticaret alanı oluşturmak, alanda zaten yoğun olan ulaşım talebini daha da artıracaktır" şeklindeki değerlendirmeler dikkate alındığında, cezaevi olarak kullanılan bölgeye ilişkin getirilen kullanım kararının yapı yoğunluğuyla alandaki ulaşım problemlerini daha da arttırıcı nitelikler taşıdığı belirtilmektedir.
1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Revizyonuna ilişkin alınmış bilirkişi raporu ve mahkeme kararlarında da ifade edildiği gibi, bölgeye yönelik ulaşım talebini ve nüfus yoğunluğunu artıracak kullanımlar, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırıdır.
Kente, kentlilere ve doğaya karşı sorumluluğu olan TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi olarak, Buca Cezaevi`nin kaldırılmasıyla ortaya çıkan alana yönelik kullanım kararlarının yapı ve trafik yoğunluğunu artıracak kullanımlar yerine tarihsel geçmişi ile bütünlük içerecek şekilde kamusal bir kullanım kararına dönüştürülmesi konusunda her türlü katkıyı koymaya hazırız. Bu kapsamda, söz konusu alanın toplumsal hafızamızdaki yeri, Buca İlçesindeki mevcut yapı yoğunluğu ve kamusal alan yetersizliği dikkate alındığında, bu alanın nitelikli bir kamusal mekâna dönüştürülebilmesi konusunda sorumluluğu bulunan kurumların sergilediği "ben yaptım oldu" şeklindeki yaklaşımlar yerine, meslek odaları ve akademi başta olmak üzere ilgili tüm kesimleri dahil edecek katılımcı bir süreç işletilmelidir.”
Yorum Yazın