Serdar Aksoy'dan 'Tuncay Özkan' iddiaları
Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, yaklaşık 3 yıl önce CHP Genel Başkan Başdanışmanı Tuncay Özkan, bir milletvekili ve CHP İstanbul eski il başkanı olduğunu söyleyen bir kişinin kendisini ziyaret ederek, kendisinden bir asansör firması ve bir medya şirketiyle anlaşma yapılmasını istediğini öne sürdü. Aksoy ziyarette ayrıca Seyrek’teki araziyle ilgili kendisine birtakım sorular sorulduğunu ve toplantının ardından aracılar vasıtasıyla birtakım görüşmelere davet edilerek, araziyle ilgili kendisiyle rant pazarlığı yapıldığını iddia etti. Aksoy ayrıca Özkan'a "Mahkemeye gittiğin anda asansörleri de, medya şirketini de Seyrek'te olanları da mahkemeye getiririm" diye seslendi.
- Ege Postası
- 22.04.2022 - 16:52
EGEPOSTASI – 2020 yılının Kasım ayında Menemen Belediyesi’ne yönelik ‘zimmet ve irtikap’ iddiasıyla düzenlenen operasyon kapsamında tutuklanan ve İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırılan, geçtiğimiz yılın Temmuz ayında ise tahliye edilen Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’un, geçtiğimiz hafta katıldığı bir canlı yayında ortaya attığı iddialar gündemdeki yerini korumaya devam ediyor.
Aksoy, Bayraklı’da bir rezidansta iki CHP İzmir milletvekilinin kendisinden Seyrek’te yapılması planlanan bir proje kapsamında ihaleye çıkarmak istediği bir milyon metrekarelik araziyi rant amacıyla talep ettiğini, ancak bunu kabul etmediği için kendisine kumpas kurulduğunu öne sürmüştü. Aksoy, söz konusu vekillerden birisinin medya kökenli olduğunu iddia etmişti.
Aksoy’un bu iddiaları üzerine CHP’nin gazeteci kökenli iki İzmir milletvekili Genel Başkan Başdanışmanı Tuncay Özkan ve Atila Sertel, videolu bir açıklama yapmıştı. İkili, Aksoy’u iddia ettiği iki vekilin isimlerini açıklamaya davet ettiklerini, aksi takdirde yasal yollara başvuracaklarını belirterek, “İddiasını kanıtlamayan müfteridir, alçaktır, şerefsizdir” diye eklemişti.
Özkan ve Sertel’in açıklamalarına Serdar Aksoy’dan yanıt gecikmedi. Aksoy sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada Sertel ve Özkan’ın açıklamasını ‘kötü bir üslup’ olarak değerlendirirken, Özkan hakkında yepyeni iddialar da ortaya attı.
Aksoy 31 Mart 2019’da Menemen Belediye Başkanlığı’na seçildikten sonra Tuncay Özkan, bir milletvekili ve CHP İstanbul eski il başkanı olduğunu söyleyen bir kişinin kendisini ziyaret ettiğini, ziyarette CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir asansör firması ve bir medya şirketiyle anlaşma yapılması için talimat verdiğini öne sürdü. Aksoy ziyarette ayrıca Seyrek’teki araziyle ilgili kendisine birtakım sorular sorulduğunu ve toplantının ardından aracılar vasıtasıyla görüşmelere davet edilerek kendisiyle rant pazarlığı yapıldığını iddia etti. Aksoy bütün bunların hiçbirisini kabul etmediği için hakkında soruşturma açıldığını ve cezaevine girdiğini iddia etti.
Aksoy'un açıklamalarının tamamı şu şekilde:
"ÇOK BİR KÖTÜ ÜSLUP KULLANDILAR"
“Bundan 2-3 gün önce Tuncay Özkan’la Atila Sertel çok kötü üslupla bir açıklama yaptılar. Kullandıkları üslubun bir milletvekiline yakışmadığına, bir milletvekilinin kullanması gereken üslup olmaması gerektiğine inanıyorum. Maalesef müsamere çocukları gibi, Karagöz-Hacivat oyunları gibi birbirlerine pas atarak kötü bir üslupla bana cevap vermeye kalkıştılar. Bir defa ben herhangi bir isim vermedim. İsim vermememe rağmen niçin özellikle Kanaltürk’ü FETÖ’cülere satan Tuncay Özkan üzerine bu kadar çok alındı. Demek ki bir yaran vardı ve siz bu açıklamaları yaparken yalanlar söylediniz. Bu yalanlardan bir tanesi ‘eski belediye başkan’ı tabiridir. Ben eski belediye başkanı değil, mevcut belediye başkanıyım. Hukuksal olarak da, aldığımız oy itibarıyla da bu böyledir. Hala da ‘belediye başkanı’ olarak geçer. Bunun bu şekilde açıklanıyor olması itibarsızlaşmada ayrı bir üslubudur. Yalanlarınızdan bir diğeri de şantaj yaptığım noktasındaydı. Hayır, ben isim vermedim. Ve her ne hikmetse ‘Ben bunu Genel Başkan’a söyleyeceğim’ dedikten sonra kalkıp panikle açıklama yapma gereği duydunuz. O kadar panik bir halde bu açıklamayı yaptınız ki, gerçekten kamuoyu da bu açıklamanıza onay vermedi.
"ÖZKAN 'MAKAM KATINDA KONUŞMAYALIM' DEDİ"
Şimdi mevzuya gelelim. 31 Mart seçimlerinden sonra bu Kanaltürk’ü FETÖ’ye satan Tuncay Özkan Menemen Belediyesi’ne geldi. Tek başına gelmedi. Zaten bunun fotoğrafları, videosu mevcuttur. Yanında bir milletvekili ve İstanbul’un eski il başkanı olduğunu söyleyen bir zat da vardı. Menemen Belediyesi makam katına çıkarken Tuncay Özkan bana aynen “Makam katında konuşmayalım. Başka odada konuşalım” dedi. Başka bir odaya geçtik. O odaya geçerken de telefonlarımızın verilmesini ya da uçak moduna alınmasını istedi.
"'İKİ FİRMAYLA SÖZLEŞME YAPACAKSINIZ' DEDİLER"
Birincisi bir genel başkan yardımcısı, bir milletvekili belediyeye ziyarete gittiği vakit niçin makam odasında değil de, başka bir odada görüşmek ister? İkincisi niçin telefonlarn uçak moduna alınmasını ya da içeriye alınmamasını talep eder. Biz bunları yaptık ve odaya girdik. Odaya girdikten sonra da aynen bana söylenen söz şuydu: AND adlı bir asansör firması var. Birincisi, bu asansör firmasıyla sözleşme yapacaksınız. İkincisi, Güneş adlı bir medya şirketi var. Bu medya şirketiyle sözleşme yapacaksınız ve bunlar Genel Başkan’ın (Kemal Kılıçdaroğlu) talimatıdır” dedi. Zaten bunlar medyaya da yansıdı ve belediyemizin kayıtlarında da mevcuttur.
"SEYREK'TEKİ ARAZİ SORULDU"
Şimdi düşünelim, bir genel başkan böyle bir talimat verebilir mi? Ben verceğine ihtimal veremem? Genel Başkan’ı da tanıyorsam böyle bir ihitmal vermeyeceğini bilirim. Bize burada bir yalan söylendi. AND asansör firmasıyla, Güneş adlı medya firmasıyla anlaşacağımız ve her ay ödeme yapacağımız söylendi. Bunları nereden yapacağız? Bunları Menemenlilere ait olan gelirden yapacağız. Kamuya ait parayı biz gidip iki firmaya vereceğiz. Bu konuşma sırasında da Seyrek’teki araziyle alakalı bana sorular soruldu. Ve bundan sonra da devreye birtakım adamlar sokarak, plazalara, rezidanslara davet edilerek – bunların tarihleri mevcuttur - açık ihaleyle değil pazarlık usulüyle 6-7 firmaya bunun dağıtılacağı şeklinde diretmeler de bulunuldu. Ve ben bunların hiçbirisini kabul etmedim. Aslında bakacak olursanız hapse girmemin temel gerekçelerinden birisi budur.
“BU BİR SİYASET DEĞİL, ÇAMURDUR”
Şunu net olarak belirtmek istiyorum. Belediyeler rant kapısı değildir. Belediyelerden birtakım ihaleler alarak, kamuya ait olan ve belediye başkanının savunmakla yükümlü olduğu bşrtakım yerlere peşkeş çekerke, paralar ödeyerek bir sonraki dönemde belediye başkanlığını garantileyen bir anlayış Türkiye siyasetinde maalesef vardır. Buradaki temel husus şudur: Sen beni gör, ben seni göreyim. Sen bu işleri hallet, bir sonraki seçimde ben seni aday göstereyim. Maalesef Türkiye siyasetinin düştüğü yer budur. Bu bir siyaset değil, bu bir çamurdur. Biz Menemen’de bunları yaşadık. Mahkemeye gidildiği vakit o kayıtları mahkemeye sunarım.
“SERDAR AKSOY SİZE RANT KAPISI AÇMAK ZORUNDA MI?”
İşin ilginç tarafı da şudur. Ben cezaevine girip çıtkıktan sonra ilk mahkemede tahliye olurken, eşimle, dostlarımla birbirimize sarılırken bu medya patronu benim hakkımda haber yaptırarak, benim tutuklanma sırasında kullandığım fotoğrafı kullandırttı. Bunun adı haysiyet cellatlığıdır. Tahliye edilirken bir insanın sevincini kursağında bırakacak kadar haysiyet cellatlığı yapılmıştır. Halbuki biz Menemen’deki seçimleri 10 bin oy fark atarak kazandık. Eşime taşlı, sopalı saldırılar yapıldı. Buna rağmen kazanadık. Serdar Aksoy size rant kapısı açmak zorunda mı? Bir sonraki belediye başkanlık adaylığını garantilemek için bunu yapmak zorunda mı? Bunu yapmadığım için suçluysam evet ben suçluyum. Şu an da Menemen’deki durum nedir? Tombaladan birisi çıktı. Hiç vicdanınız sızlamadı mı? Kubilay’ın kentinde tomablaadna birisi çıktı. Hiç vicdanınız sızladı mı? Kubilay’ın kentinde bunların yaşanmasıyla ilgili en ufak bir vicdan azabı duyduğuna inanmıyorum. Üslubuna bakarak bu sonucu çıkartabilirim. Sizin vicdanınızın sızladığına inanmıyorum. Sizler sadece Atatürkçülüğü banknotların arkasındaki Atatürk resimlerinden ibaret sanıyorsunuz. Ataütrkçülük, Cumhuriyetçilik cemaatlere kanal satmak demek değildir.
“HODRİ MEYDAN!”
Göreceksiniz, gidecekler Kanaltürk’ü FETÖ’ye satan milletvekiliyle fotoğraflar çektirecekler. ‘Biz milletvekilimizin yanındayız’ şeklinde paylaşımlar yapacaklar. Bunu yapmalarının sebebi Türkiye’deki siyasetin artık ne kadar kötü olduğunun göstergesidir, biatçılıktır. Ben ömrü boyunca hiç kimseye biat etmedim. Çünkü Atatürk’ün dediği gibi fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir insanım. Kimseye Menemen’in malını vermek zorunda değilim. Onur mücadelem devam edecek. Bu onur ve adalet direnişidir. Menemen’de millet iradesinin nasıl gasp edildiğini gırtlağım yettiği kadar anlatacağım. Ben bu açıklamaları yaptıktan sonra milletvekili olan medya patronu Tuncay Özkan haysiet cellatlığını iyi bildiği için benimle alakalı mutlaka kendi medyasını kullanrak benim üzerime gelecektir. Hodri meydan! Yapılacak her saldırıya cevabım vardır. Çünkü millet iradesini temsil eden, bir belediye başkanı olarak hakkımın gasp edildiğini, millet iradesinin ayaklar altında çiğnendiği noktada benim mücadelem herkese, her şeye rağmen devam edecektir.
“MAHKEMEYE GİDERSE O KAYITLARI VERİRİM”
Mahkemeye gidildiği vakit o kayıtları mahkemeye sunarım. Asansörleri de medya şirketini de, Seyrek’te olanları da mahkemeye getiririm. Böyle bir açıklama yaptığım için hepinizden çok özür dilerim. Ama onur mücadelesinde Menemen’in bu hale gelmesinde en büyük pay sahipleri kalkıp hiçbir şey olmamış gibi bana böyle rezil bir üslupla saldırıyor olmalarını içime sindiremedim.
Yorum Yazın