Sessiz evin neşesi
İzmir’de doğuştan işitme engelli Yavuz ve Merve Atlet çifti beş yıl önce bir çocuk sahibi oldu. Tıpta genel beklenti, işitme engelli anne-babaların çoğunlukla yine aynı engele sahip bir çocuk meydana getirmeleri. Ancak bu çiftin kız bebekleri kendilerinin aksine sağlıklı bir şekilde duyup konuşabiliyor. Sık karşılaşılmayan bir durum yaşayan çiftin sessiz evini kızlarının sesi şenlendiriyor. Lâl Atlet, anne babasıyla iletişim kurmak için işaret dilini öğrenmeye başladı.
- Ege Postası
- 19.06.2014 - 16:55
Yavuz Atlet, eşiyle yedi yıl önce bir markette tanıştı. O da işaret dilini kullanıyordu ve doğuştan işitme engelliydi.
Ağladığında duyamıyorlar
Merve Atlet’in hamileliği, doğacak bebeğin de işitme engelli olup olmayacağı sorusuyla geçti. Atlet çifti, 'Duymasa da olur”'diye düşünürken dünyaya gelen bebek son derece sağlıklıydı.
Çiftin mutluluğu arttı ancak bu kez de bebekleriyle nasıl iletişim kuracaklarının tedirginliği başladı. Ağladığında bile duyamayacakları için bebeklerini yanlarından ayırmayıp birlikte uyuyan, beden hareketlerinden yola çıkarak sorunlara çözümler bulan Atlet çifti, kolayca söyleyebilmeleri için kızlarının adını da Lâl koydu.
Evdeki tek ses küçük kızın
Anne ve babasının konuşmasına anlam veremeyen, hatta yabancı bir dil konuştuklarını sanan Lâl, konuşmayı çizgi filmlerden öğrendi.
Sessizliği sevmiyor ama anne ve babasıyla anlaşmak için işaret dilini öğrenmekten başka çaresi de yoktu, babasının çabasıyla bu dili de öğrendi. Artık anne ve babasının dili, kulağı gibi. Evde çalan zili duyup kapıyı açan, telefonlara bakan da o.
“Anne ve babasının tercümanı oldu”
Lâl’in yetişmesinde yanında olan babaannesi Serpil Atlet, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Oğlum ve gelinim, ailelerinin tek işitme engellileri. Konuşamamaları da nedensiz. Torunum Lâl evde konuşulmadığı için sürekli bize geliyor. Anne, babasıyla da iletişim kurmak için işaret dili öğreniyor. Adeta onların tercümanı oldu. Onlar da engellerine rağmen çocuklarına çok iyi baktılar. Sıkıntılarına asla aldırış etmediler. Gayet mutlu hayatlarını sürdürüyorlar.”
Lâl'in babası Yavuz Atlet ise "Allah bizi böyle yarattı, kabullendim. Lâl'in bizim gibi olabileceğini de kabullenmiştik. Ancak sağlıklı doğunca dünyalar bizim oldu. Hayatımız böyle de güzel. O bizim duyamadığımız sesimiz, konuşamadığımız dilimiz oldu" diyor.
“Akraba evliliği ciddi sorun”
Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği Şefi Operatör Doktor Levent Olgun, anne ve babası sağır, dilsiz olan çocukların işitiyor olmasının çok sık görülmediğini söylüyor. İşitme engelli anne ve babanın doğacak bebeğinin yüzde 75 ebeveynleri gibi olmasının beklendiğini dile getiren Olgun şunları söylüyor:
“Anne, babanın işitme engelli olması çocuğun dil gelişimi için riskli bir durum. Normal bir bebek doğduğunda hatta doğmadan önce ana dilini ve anne, babasının konuşmalarını beyninde depolar. Daha sonra bir yaş civarında duyduğu şeyleri anlamaya başlar. İki yaş civarında ise kelimeleri söylemeye başlar. Türkçe konuşulan bir evde, çocuk Türkçe öğrenir. Çinli bir bebeği Türk anne, babaya verin, Çince öğrenemez. Anne babası işitme engelli çocuğun, işitme kayıplı doğma ihtimali çok yüksek. Genetik mutasyonlara bağlı olduğu için taramalarla bunun önüne geçilmesi planlanıyor.
Ancak Türkiye’nin çok ciddi bir problemi var. Bu da akraba evliliği. Dünyada işitme kaybının nedenlerine baktığınızda enfeksiyon var, çeşitli hastalıklar var. Akraba evliliği onlarda yok, bizde var. Genetik mutasyonlara bir şey yapılmıyor ancak akraba evliliğinin engellenmesi halinde işitme engelli doğumlarda ciddi düşüş yaşanır ve böyle sorunlarla karşılaşılmaz.”
“Dış dünyayla temaslarını sağlarlar”
Lâl'in durumundaki çocukları nine ve dedelerine emanet ettiklerini söyleyen Olgun sözlerine şöyle devam etti:
“Anne ve babasından ana diliyle ilgili bilgileri alamayacağı için anneanne, babaanne, dedeleriyle temaslarını sağlıyoruz, onlara emanet ediyoruz. Müziğe yönelmesini istiyoruz. Ayrıca anne, baba işaret dilini biliyorsa çocuk da onu mükemmel öğrenir. Çünkü görmeye dayalı bir öğrenme. İşaret diline çok küçük yaşta maruz kalırsa çok daha iyi öğrenir ve anlar. Anne, babasının da dış dünyayla temasını bu çocuklar sağlar.”
Yorum Yazın