Seyit Torun: Belediyelerimizin yetki ve gelirleri tırpanlanmakta
CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Yerel Yönetim Çalıştayı'nda; "Ben 1994'te ilk belediye başkanlığı yaptığımda, yanılmıyorsam 3225 belediye vardı, şu anda maalesef 1390 belediyeye düştü. Biz bir yandan demokrasi, yerinden yönetim diyoruz, sorunların çözümü için en etkin, en verimli hizmet diyoruz ama maalesef hele hele Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçtikten sonra sürekli torba yasayla belediyelerimizin yetki ve gelirleri tırpanlanmakta. Her geçen gün de belediyelerimizin üstündeki baskı artmakta" dedi.
- Ege Postası
- 20.04.2022 - 16:29
Sosyal Demokrasi Derneği’nin Ankara’da düzenlediği "Yerel Yönetimler Çalıştayı" başladı. Çalıştaya eski CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin, CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CHP'li ilçe belediye başkanları, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, kent konseyi üyeleri, akademisyenler katıldı.
Çalıştay'da; Elmadağ Belediye Başkanı Adem Barış Aşkın ‘kırsal kalkınma’, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ‘tarihi koruma ve modern sanatlar müzesi’, Lüleburgaz Belediye Başkanı Murat Gerenli ‘stratejik planlama’, Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengen ‘kırsal kalkınma’, Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu ‘katılımcılık’, Gülyalı Belediye Başkanı Ulaş Tepe ‘belediyecilikte genç bakış’ başlıklarıyla sunum yapıyor.
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun; ekonomik krizi işaret ederek, CHP'li belediyelerin yurttaşların sorunlarına çözüm üretmeye çalıştığını söyledi.
Torun, kırdan kente göçün artması ile birlikte, belediyelerin sorumluluk alanlarının genişlediğini, geçmişte olmayan birçok görevi üstlendiğini ifade etti. Türkiye'de yerel yönetimlerin sayının düştüğünü belirten Torun, Avrupa'daki yerel yönetim sayılarını da örnek verdi.
Seyit Torun'un konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
FARKLI GÖREVLERİNİN DE OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI: Yerel yönetimler aslında hayatımıza dokunan, evimizin kapısından çıktığımız zaman her türlü faaliyetleriyle karşılaştığımız bir birim. Ben birçok toplantıda arkadaşlarıma yerel yönetimi anlatırken, doğum, düğün, ölüm derim. İnsanımızın 24 saatini, 365 gününü planlamak zorundasınız. Çözüm üretmek zorundasınız. Hele hele yaşadığımız bu ekonomik buhranın derinlemesine bizi etkilediği bu süreçte ne kadar farklı görevlerinin de olduğu ortaya çıktı.
YETKİ VE GELİRLERİ TIRPANLANIYOR: Demokratikleşmesi beklenirken yerel yönetimlerin hele hele 2002'den sonra vesayet çok arttı. Ben 1994'te ilk belediye başkanlığı yaptığımda, yanılmıyorsam 3225 belediye vardı, şu anda maalesef 1390 belediyeye düştü. Biz bir yandan demokrasi, yerinden yönetim diyoruz, sorunların çözümü için en etkin, en verimli hizmet diyoruz ama maalesef hele hele Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçtikten sonra sürekli torba yasayla belediyelerimizin yetki ve gelirleri tırpanlanmakta. Her geçen gün de belediyelerimizin üstündeki baskı artmakta.
3 KEZ BÜYÜK DEĞİŞİME UĞRADI: Türkiye'de son 20 yıl içinde yerel yönetim yasaları Anayasa'daki hükümlere uygun olmayacak şekilde 3 kez büyük değişime uğradı. 2004'te büyükşehir belediye kanunu, 2005'te belediye kanunu, 2012'de de büyükşehir kanunu çıkarıldı ve sürekli torba yasalarla bu vesayet her geçen gün arttı. Geçmişte tanımlanan belli hizmetler vardı. Artık köyden kente göçün çok arttığı ve kent nüfusunun neredeyse yüzde 80'lere vardığı süreçte, belediyelere geçmişte görevi olmayan birçok sorumluluk üstlendi.
FRANSA'DA 35 BİN BELEDİYE VAR: Şu anda Fransa'da 35 bin belediye var. Almanya'da 11 bin, İtalya ve İspanya'da da 8 binin üzerinde belediye var. 800, 1000 nüfuslu belediyeler var. Ama nasıl olmuş? Yetki, sorumluluk ve gelirleri ona göre düşünülmüş. Özellikle belde belediyelerinin kapatılma mantığı neydi? Aşırı borçlanıyorlar, hizmet veremiyorlar ve maalesef belde belediyeleri batak, biz kapatalım ve sorunu çözelim dediler. Belde belediyelerini kapattılar ama orada yaşayan vatandaşlarımızın sorun yumağında bıraktılar. Önceden suyu arızalandığında, yolu yapılmadığında muhatabı vardı, hemen yüz yüze temasla sorununun çözümü için talepte bulunuyordu. Şimdi sorununu iletecek makam, merci bulamıyor. Vatandaşımız maalesef hizmete ulaşamaz hale geldi.
ÜSTELİK BUNU REKLAM EDER GİBİ YAPMIYORLAR: Vatandaş görüyor ki, bizim belediyeciliğimiz şeffaf, hesap verebilen, kucaklayıcı bir yapıda. Biz de bunu gururla her yerde ifade ediyoruz. Yerel seçimler öncesi, birçok bilgi kirliliği oldu. Yardımları kesecekler, terör örgütü üyelerine fatura dağıttıracaklar gibi birçok şey söylediler. Şu anda bütün belediye başkanlarımız, içinde bulunduğumuz ekonomik buhranı hiç değilse azaltma, hafifletme adına ciddi katkılar, yardımlar yapıyorlar. Üstelik bunu reklam eder gibi değil.
VESAYETTEN RAHATSIZLIĞIMIZI İLETİYORDUK: Kendi görev yaptığım dönem ile belediye başkanlarımızın içinde bulunduğu dönemi kıyaslıyorum. Biz o dönemde çok şikayetçiydik. Vesayetten rahatsızlığımızı iletiyorduk. Plan yapma yetkisinden, gelir alma yetkisinden... O kadar çok konu var ki.
İKTİDAR AKLINA GELEN HER ŞEYİ YAPIYOR: Şu anda torba yasada çok güncel bir konu var, onu da anlatmak istiyorum. 2019'dan sonra 31 Mart'ın rövanşını alabilmek için iktidar, aklına gelen her şeyi yapıyor. Şehirdeki rantı belediye alması gerekirken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na aktarıyor. Bazı idari yetkileri kendinde topluyor... En son almaya çalıştığı karar o kadar ilginç ki. Ulaştırma Bakanlığı'nın yaptığı metrolar var. Bu metroların gelirlerinin yüzde 15'i aslında belediyeler tarafından o metronun borcu olarak ödeniyordu. Sonra bir kararname ile bu Cumhurbaşkanı'na bu yetki verildi. O da yüzde 5 gibi sınırlandırıldı. Kararname, Anayasa Mahkemesi'ne gitti, iptal edildi, şimdi yasalaştırmaya çalışılıyor. Bu artık şu demek, ben nereden bulurum da senin gelirini kısıtlarım, seni hizmet vermez hale getiririm, onun çabası içindeler.
"SOSYAL DEMOKRAT BELEDİYECİLİĞİN ÇIKIŞ NOKTASI İNSANDIR"
Sosyal Demokrasi Derneği Genel Başkanı Sami Doğan, Yerel Yönetim Çalıştayı'na katılımlarından dolayı konuklara teşekkür etti. Doğan, "Sosyal demokrat belediyecilik anlayışı kentlerde yalnızca fiziksel değişim yapmak için çalışmaz. Aynı zamanda kent sahiplerinin yani halkın, sosyal, kültürel, düşünsel değişiminde de sorumluluk üstlenir. Çünkü sosyal demokrat belediyeciliğin çıkış noktası insandır. Bu nedenle sosyal demokrat belediyelerin yaşam mekanlarını hızla iyileştirmek, örnek hale getirmek, bir yaşam kültürü oluşturmak düşüncesiyle çalışmalarını sürdürdüklerine inanıyoruz" diye konuştu.
"ÖĞRENCİYDİM KAMU YÖNETİMİNDE YENİDEN YAPILANDIRMA KONUŞULUYORDU; PROFESÖR OLDUM HALA KONUŞUYORUZ"
Çalıştayın moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin, "Kuşkusuz, Türkiye kamu yönetimi, yerel yönetimler ve idarenin yapılandırılması açısından sonu gelmeyen tartışmalar ülkesidir. Ben öğrenciydim, kamu yönetiminde yeniden yapılandırılma konuşuluyordu, profesör oldum, hala kamu yönetiminde yeniden yapılandırılma konuşuyoruz. Demek ki yerine oturamayan bir şeyler var" dedi.
"ESKİ KURUMSAL YAPILARLA YENİ DİNAMİKLERİ YÖNETMEYE ÇALIŞIYORUZ"
Köylerin kentsel yaşamın bir sürekliliği haline geldiğini söyleyen Şahin, "Bunun bedelini artan gıda fiyatlarında, başka tür meselelerde çok yakından deneyimliyoruz. Planlama sorunlarımız var. Ülkede mekanı, yatırımları planlamaya çalışıyoruz. Stratejileri belirlemeye çalışıyoruz fakat bu üçü arasındaki ilişki kopuk. Eski kurumsal yapılarla yeni dinamikleri yönetmeye çalışıyoruz" diye konuştu. (ANKA)
Yorum Yazın