Şizofrenleri damgalamayın
Türkiye Psikiyatri Derneği İzmir Şubesi Başkanı Doç. Dr. Leyla Gülseren, şizofrenide iyileşmenin mümkün olduğunu belirterek, "Ancak şizofreninin başarılı tedavisinin ve hastanın yeniden topluma kazandırılmasının önündeki en önemli engeller; hastalıkla ilgili olumsuz önyargılar, damgalama ve ayrımcılıktır" dedi.
- Ege Postası
- 09.10.2014 - 10:04
Doç.Dr. Gülseren, Dünya Ruh Sağlığı Günü'nün, ruh sağlığı konusunda toplumun bilinçlendirilmesi ve bu alanda yaşanan sorunlara kamuoyunun dikkatinin çekilmesi amacıyla her yıl 10 Ekim tarihinde kutlandığını söyledi. Gülseren, Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu tarafından bu yılki temanın 'Şizofreni ile yaşamak' olarak belirlendiğini, bu gün nedeniyle Türkiye Psikiyatri Derneği Şizofreni ve Diğer Psikotik Bozukluklar Çalışma Birimi Koordinatörü Prof.Dr. Ayşen Esen Danacı ve Şizofreni Dernekleri Federasyonu'ndan Doç.Dr. Haldun Soygür tarafından bir değerlendirme raporu hazırlandığını söyledi. Doç.Dr. Gülseren değerlendirmeyle ilgili şu açıklamayı yaptı:
TEDAVİSİ MÜMKÜN HASTALIK
"Şizofreni, genellikle genç yaşlarda başlayan, kişinin dış dünyadan uzaklaşarak içine kapandığı; duygu, düşünce ve davranışlarında önemli bozuklukların ortaya çıktığı, beynin yapı ve işleyişinde değişikliklerin saptandığı, süreğenlik gösteren, biyolojik, ruhsal ve toplumsal bütünlük içinde değerlendirilmesi gereken bir beyin hastalığıdır. Şizofreninin süreğenlik göstermesi ve bir beyin hastalığı olması, tedavi edilemediği anlamına gelmez. Süreğenlik gösteren pek çok bedensel hastalıkta olduğu gibi, şizofrenide de hastadan hastaya farklı düzeyler göstermekle birlikte iyileşme mümkündür. Şizofreni tedavisinde yararlandığımız ilaçlar, sürekli bir ilerleme ve gelişim göstermektedir. Toplum temelli bir tedavi anlayışı çerçevesinde gerçekleştirilen psikoterapi uygulamaları ve toplumsal müdahaleler, şizofreni hastalarının toplumla yeniden bütünleşmeleri için önemli kazanımlar sağlamıştır. Özellikle erken tanı ve tedavi ile çok başarılı sonuçlar alınabilir. Ancak, dünya genelinde şizofreni hastalarının yüzde 50'si uygun şekilde tedavi görmemekte, bu bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde ise daha yüksek oranlara çıkmaktadır. Şizofreninin başarılı tedavisinin ve hastanın yeniden topluma kazandırılmasının önündeki en önemli engeller; hastalıkla ilgili olumsuz önyargılar, damgalama ve ayrımcılıktır. Bu bir kısır döngüye de yol açmaktadır. Damgalama, tedavi olanaklarından yeterince yararlanmayı olumsuz etkilerken, yetersiz tedavi ve hastalığın gidişinin kötü olması da damgalamayı körüklemektedir."
TALEPLER ŞÖYLE
Doç.Dr. Leyla Gülseren, damgalamayı azaltmanın ve ortadan kaldırmanın herkesin elinde olduğunu belirtirken, şizofreni hastaları, yakınları ve ruh sağlığı çalışanlarının öncelikli taleplerini şöyle sıraladı:
"Ruh Sağlığı Yasası bir an önce çıkarılmalıdır. Ruh sağlığı politikaları kağıt üstünden yaşama geçirilmelidir. Ülkemizde ruhsal bozuklukların ortaya çıkmasını önlemeyi temel görev edinen koruyucu ruh sağlığı anlayışı ülkeyi yönetenler dahil toplumun her kademesinde yerleşmeli ve uygulanmalıdır. Ruhsal bozukluklar ortaya çıktığında, mevcut tüm tedavi olanakları hastalıktan muzdarip birey için seferber edilmeli ve tedavi sonrası bireyin sevmek ve üretmek kapsamındaki yetilerini ifade edebilmesi için olabilen en kapsamlı zeminin oluşturulmalıdır. Ruhsal hastalığı olup toparlanan insanlarımıza iş olanağı sağlanmalıdır. Toplum şiddetten arınmalı, ruhsal hastalığı olan bireylerin şiddetin sebebi olmak bir yana, mağduru olduğu gerçekliği tanınmalıdır. İçinde yaşadığımız toplum, farklı olanları, ruh hastalığı olanları damgalanmayan, dışlamayan, ayrımcılık uygulamayan bir toplum olmalıdır."
Yorum Yazın