Soma davasında çarpıcı ifadeler: Köpek gibi...
Manisa Soma'da bulunan Eynez Ocağı'nda 13 Mayıs 2014'te meydana gelen ve 301 madencinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili dördüncü duruşması,dün verilen aranın ardından bu sabah başladı. Duruşmaya, tanık işçilerden Arif Dudu'nun sözleri damgasını vurdu. Dudu, "İki dakika boş görseler köpek gibi azarlıyorlardı" dedi.
- Ege Postası
- 14.10.2015 - 11:47
TERÖR SALDIRISINDAN DOLAYI POLİS DE ÖNLEMLERİNİ ARTTIRDI
Duruşma salonunun çevresi, önceki duruşmalarda olduğu gibi yine polis bariyerlerinde kapatıldı. Ancak son zamanlarda artan terör olaylarından olayı, hem duruşma için önlem alan polis sayısının arttırıldığı, hem de kendi can güvenliklerine yönelik de silahlı nöbetçilerin bulunduğu gözlendi.
Otobüslerle Soma'dan gelen ölen madencilerin yakınları arama noktasından topluca geçerek, 'Soma'yı unutmadık, unutturmayacağız' parkarı arkasında, ellerince kaybettikleri işçilerin fotoğraflarıyla yürüdü. Yine KESK başta olmak üzere çok sayıda sivil toplum örgütü de duruşma salonu çevresinde pankartlar açıp madenci yakınlarına destek verdi. Duruşmayı HDP İzmir milletvekili Müslüm Doğan da izledi.
MAĞDURLAR DİNLENECEK
Geçen Ağustos ayındaki duruşmalarda mahkeme, iddianamede mağdur olarak da geçen, facia anına tanıklık yapan işçileri dinlemeye başlamıştı. Duruşmanın yaklaşık iki hafta sürecek bu bölümünde de yine mağdurların dinlenmesinin sürdürüleceği öğrenildi. Mağdur işçiler anlattıklarıyla, kazanın oluşuyla ilgili bilgi vermelerinin yanı sıra ocakta ihmal olup olmadığının da yine aydınlatılmasını sağlayacak. Mağdur avukatları da, hem kaza hem de ihmallerle ilgili gerçeklerin açığa çıkması için, ifadelerin önemli olduğunu vurguladı.
Çok sayıda madenci yakının izlediği Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma salonuna önce aralarında Soma A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'ın da aralarında bulunduğu 8 sanık getirildi. Can Gürkan'ın sakal bıraktığı görüldü. Duruşmanın ilk oturumuna tanık ifadeleri dinlenerek devam edildi.
H panosunda görev yapan Arif Dudu ilk olarak dinlendi. Dudu ifadesinde görevinin dinamit sandıklarını taşımak olarak belirtirken Mahkeme Heyeti Başkanı Aytaç Ballı'nın sorularını yanıtladı. Dudu, Mahkeme Başkanının ocak içindeki ısı artışına yönelik sorusunu "Bir aydır ısınma vardı" olarak yanıtladı.
Duruşmayı takip eden isimler arasında HDP İzmir Milletvekili Müslüm Doğan da yer aldı.
ONLAR BİR DAKİKANIN HESABINI YAPIYOR
Ballı'nın "Bunu amirlerine haber verdin mi" sorusunu "onlar bir dakikanın hesabını yapıyor söylesen ne olur" diye yanıtlayarak şöyle devam etti: "Amirler de aynı yerlerden geçiyor. Burası askerlik gibi bir şey. Nasıl rütbe rütbeyse burası da öyle. Ahmet Şengül bizim başımızdaydı ve onun üzerinde de Ertan Ersoy. Daha fazla çalışma istiyorlardı. Müfettişler gelmeden önce de haberleri olur 'Herkes ona göre gerekeni yapsın' diyorlardı. Çavuş, 'müfettiş gelecek' diye haber veriyordu. Yanlış şeyleri düzenliyorduk. Geçiş yollarını düzenliyorduk."
BİR SÜRE BEKLEDİ "ŞİKYETÇİ DEĞİLİM" DEDİ
İfadesi sonrasında Dudu'ya şikayetçi olup olmadığını Başkan Ballı'nın sorması üzerine, bir süre bekleyip "Değilim" demesi ise salonda kısa süreli tepkiye neden oldu.
Faciaya yakınlarını kurban veren aileler, duruşma için adliye binasına geldi.
İKİ DAKİKA BOŞ GÖRSELER...
Sanık avukatlarının sorularına geçildiğinde ilk sözü Akın Çelik'ın avukatı aldı. Çelik'in avukatı, "Dinamit sandıkçısı olup fazla çalışmak nasıl oluyor" sorusunu, "Hazırlanan dinamit sandığını yarım saat 45 dakikada aşağıya iniyordum. Ancak asıl çalışma o zaman başlıyordu. Aşağıda da bizi çalıştırıyorlar iki dakika boş görseler köpek gibi azarlıyorlardı" diye yanıtladı. Bu arada, savcılık soruşturması sürecinde, şikâyetçi olduğunu belirten Dudu'nun mahkemede, şikâyetçi olmadığını söylemesi, mağdur ailelerinin de tepkisine yol açtı.
'İŞÇİLER AÇLIKLA TERBİYE EDİLİYOR'
Duruşmayı izleyen CHP Manisa Milletvekili Dr. Tur Yıldız Biçer, salon dışına çıkarak açıklama yaptı. Biçer, işçilerin yoksullukla, açlıkla ve işsizlikle adeta terbiye edildiğini belirterek, "İlk ifadelerinde şikayetçi olan işçiler, bugünkü duruşmada ifadelerini değiştirip şikayetlerini geri almaya başladılar. Ölen işçilerin aileleri şikayetlerinde direniyor ama kurtulan işçiler şikayetlerini geri alıyor. İşçiler iş vaadiyle şikayetlerinden vazgeçiyor" dedi. Biçer, Soma A.Ş. avukatlarının duruşma da mahkeme heyetine sundukları topuk sondaj raporuna da tepki göstererek şaibeli olduğunu öne sürdü. Rapora mağdur avukatları da tepki gösterdi.
GERGİN BAŞLADI
Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 46 sanıklı davada, mağdur işçilerin ifadelerinin alınmasına devam edildi. Duruşma öncesinde tutuklu sanıkların, içeriye girmesi sırasında bir madenci yakını pet şişe fırlattı ve "Vicdanınız yok mu sizin'" diye bağırdı.
Mahkame Başkanı Aytaç Ballı'nın uyarısıyla başlayan duruşmada ilk olarak söz alan sanık avukatlarından Kadir Çekin, kendilerine sık sık müdahale edildiğini bu nedenle de mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'dan, gerekirse salonu bile boşaltmasını istedi. Avukatın bu talebine, işçi aileleri büyük tepki gösterdi.
ÜNİVERSİTEDEN RAPOR VERDİLER: KÖMÜRDE YANMA YOK
Ardından söz alan sanıklardan Akın Çelik'in avukatı Yusuf Koçyiğit ise, Afyon Kocatepe Üniversitesi Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (TUAM) kömür analiz laboratuvar sonuçlarına ilişkin raporu sundu. İddianamenin bilirkişinin raporuna göre ana temelini “U3 ve C panosu topuğunun kendiliğinden kızışmaya başlaması" ifadesinin oluşturduğunu anlatan Koçyiğit, ancak üniversiteye yaptırılan bilimsel mütalaanın iddianamenin ana noktasını bertaraf ettiğini söyledi. Yusuf Koçyiğit, “Bu topuğun uzun süreden beri yandığı, belirtilerini karbonmonoksit ve ısı olarak göstermesine rağmen yetkililerce dikkate alınmadığı iddiasına ilişkin bilimsel bir rapor hazırlandı. Raporda topuğun bir parçasının dahi yanmadığı belirtiliyor" dedi.
Maden Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ali Sarıışık imzalı, 12 Ekim 2015 tarihli 'Soma Eynez işletmesinde bulunan U3 bölgesi ve C panosu topuk kısmında bırakılan, topuk kömüründe kendiliğinden yanmanın olup olmadığının araştırılması raporu'nda sondaj karot numune değerlerine yer verilerek, sonuç bölümünde, 'Nefeslik bölgesindeki sondaj karot loglarında yanmamış ağaç kırıntı - parçasına, yanmamış plastik boru parçalarına rastlanmıştır. Nefeslikte yapılan NFS1. Nolu sondaj ve NFS2. nolu sondaj kömür karot numuneleri Afyon Kocatepe Üniversitesi Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi kömür analiz laboratuvarında analizleri yaptırılmıştır. Bu analiz sonuçlarına göre işletmenin Eynez ocağı kömürlerinde alınan karot numune örneklerinden, NFS sondaj karot numuneleri kalori değerleri 3959-4001 kkal/kg olarak belirlenmiştir. Ana Yol üzerinde yapılan S1,S2, S3, S4 sondajlarından alınan kömür karot numuneleri aynı laboratuvarda analizleri yapılmış ve kalori değerleri 5500-6000 kkal/kg olarak belirlenmiştir. Bu kömür analiz sonuçlarına göre kömürde yanmanın olmadığı, bu sondaj verilerine göre sondajlar ile incelenen alandaki kömürün orijinal olduğu anlaşılmaktadır' ifadelerine yer verildi.
"MÜFETTİŞLER GELECEK AYAĞINIZI DENK ALIN"
Duruşmada daha sonra madenden sağ kurtulan işçilerden Arif Dudu'nun ifadesine geçildi. Madende 5 yıldır çalıştığını, ancak olaydan sonra artık çalışmadığını söyleyen Dudu, şunları söyledi:
"Saat 15.45 gibi, vardiya bitiminde yukarı çıkmak üzere yola çıktık. Bu sırada bize 'patlama var' denildi. Nefeslik denen bölümden çıkmayı düşündük. Orada yoğun duman olduğu için oradan çıkmamıza izin verilmedi. Daha önce de küçük bir trafo patlaması olduğu için benzer bir durum olduğunu sandık. Kendi aramızda şakalaştık. Bu nefeslikte kimse bize bir şey söylemedi, geç vakite kadar bekledik. Bu sırada bazı arkadaşlarımiz bayıldı. Gaz maskemin altı alev topu gibi olmuştu, çok ısınmıştı. 10 -15 dakika çalıştı benim maskem. 5 yıl içinde ikinci maskemdi. İkinci maskem verildikten sonra da bakımı yapıldı. Kaza sırasında da yanan bir yer görmedim. Sadece duman vardı."
Park madencilikten ocağın Soma Eynez madenine geçmesinden sonra 1 - 2 gün eğitim gördüklerini de söyleyen Dudu, "Seminer salonunda, bilgilendirmeler oldu, 10 - 15 dakika anlattılar, sonra kağıtları imzalayın dediler. Acil durumlarda neler yapmamız gerektiğini öğretmediler. Tatbikat da yapılmadı. Başımızda Ahmet Şengül vardı, taşeron. Daha fazla çalışmamızı söylüyordu. Fazla mesai yapmıyorduk ama mesai saatlerinden daha fazla iş yapmamız isteniyordu. Müfettişlerin geleceğini önceden biliyorlardı. Ana yolları temizliyorlardı. 'Bugün müfettiş gelecek herkes ona göre ayağını denk alsın' deniyordu" dedi.
Tutuklu sanıkların, işçi Arif Dudu'ya yönelttikleri soruları eleştiren mağdur avukatları, sorunun mahkeme başkanınca sorulması gerektiğini hatırlattı.
ÇIKIŞTA MADENCİ AİLELERİ İSYAN ETTİ, 'KAÇ PARA ALDIN'
Duruşmada ikinci olarak maden işçilerinden Fazlı Baraş dinlendi. Kaza günü yaşadıklarını anlatan Baraş, faciada can veren Mehmet Efe'nin havalandırma kapaklarını açması üzerine hayatta kaldıklarını, eğer onun bu kapıları açmaması durumunda can kaybının daha da fazla olacağını savundu. Hazırlık bölümü A 0 panosunda görev yaptığını ve geçen aralık ayından itibaren de İmbat A.Ş.'de çalıştığını söyleyen Fazıl Baraş, "Ben duman gelmeden maskemi taktım, diğer işçi arkadaşlarım ilk duman geldikten sonra panik yaptı, maskelerini takamadı" dedi.
Hem maden bölgesinde hem de üniversitede iş güvenliği ve maden eğitimi aldıklarını, ocakta hiç kömür yangını olmadığını da anlatan Baraş, şunları söyledi:
"Ocakta sıcaklık vardı, terliyorduk ama riskli biri durum yoktu. Risk görsem zaten ben de çalışmazdım. Herkes iş olsunu diye çabalıyordu. Ama bene hiç yevmiye cezası almadım. İş zaten olacağı kadar oluyordu. Biz kömür çıkarmıyorduk. İlerleme bölümünde de biz kimse baskı yapmadı. Diğer vardiyadaki işçi arkadaşlarımızla da genellikle yolda karşılaşıp görevi devrederdik."
Savcılık ifadesini değiştirip şikayetçi olmadığı söyleyen Fazlı Baraş, duruşma salonundan, madenci aileleriyle birlikte çıktı. Çıkışta Baraş'ın yanına gelen işçi aileleri, doğrularıı söylemediğini, işçi arkadaşlarının yaşadıklarını doğru anlatmadığı yönünde, sözlerle tepki gösterip "Kaç para aldın'" dedi. İşçi aileleri avukatlarının telkinleriyle, Fazlı Baraş'ın yanından uzaklaştı. Duruşmaya öğle arası verildi.
"KOLKOLA YÜRÜDÜK, ŞEHADET GETİRDİK"
Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 46 sanıklı davada, mağdur işçilerin ifadelerinin alınmasına öğleden sonra da devam edildi. Duruşmanın bu bölümünde ilk olarak, Saadettin Özkoç ifade verdi. Yaklaşık 10 yıllık maden işçisi olduğunu, 2011 yılından bu yana da facianın yaşandığı Eynez ocağında üretim ustası olarak çalıştığını anlatan Saadettin Özkoç, "Olay günü, saat 15.00 sıralarında işimizi bitirdik. Yıkarı çıkmaya hazırlandığımız sırada 'patlama oldu' denmesi üzerine hava çıkışına yönlendirildik. Duman nedeniyle beklemeye başladık. Burada maskemizi taktık. Bir süre sonra yakınımdaki arkadaşlarımızdan bazıları bayılmaya başladı. Ben bir hava sesi duydum, o yöne gittim. İki arkadaş daha vardı. Birlikte oksijen tüpünden hava soluduk. Arkadaşlarımdan biri 10 - 15 dakika, diğeri yarım saat dayandı. Bekledim, Allah'a dua ettim. Bu sırada kendimi yokladım, eğer bir uyuşma varsa bir an önce öleyim diye kendimi bırakacaktım. Arkadaşlarım arasında kötü vakit geçirdim" dedi. Özkoç'un anlatıları sırasında, bazı madenci yakınları gözyaşlarını tutamadı. Bu sırada fenalaşan ailelere sağlık ekipleri müdahale etti.
İfadesinin devamında, ocağın riskleriyle ilgili bir eğitim verilmediğini savunan Saadettin Özkoç, "Mühendis Koray Karadağ, duman nedeniyle beklememizi söyledi. Beklemeseydik sağ çıkamazdık. Ocakta yaşam odası bulunsa diğer işçiler de kurtulurdu. Ancak böyle bir olay olacağını hiç düşünmedik. Olaydan önce dumana, yangına rastlamadım. Seyyar ölçüm cihazlarıyla ocakta ölçüm yapılıyordu. Sabit sensörlerin ışığı yanıyordu ama çalışıp çalışmadığını bilmiyorum. Her dinamit atışında emniyetçi olmuyordu. İş güvenliği ile ilgili bir sıkıntı yaşamadım. Olaydan önce madene kendi evim gibi giriyordum. Üretimle ilgili baskı yapılırdı, daha fazlasını istiyorlardı. Son bir iki ayda baskı artmıştı. Birçok amir çalışanlara karşı sert ve kalp kırıcı konuşmalarda bulunuyordu. Olay yeri 500 - 600 metre uzaktaydı, olayın nedeni de tam belli olmadığı için şikayetçi değilim" dedi.
İFADE VEREN MAĞDUR İŞÇİ ARKA KAPIDAN ÇIKTI
Ardından işçilerden Orhan Turan ifade verdi. 2007 yılından bu yana maden işçisi olduğunu, 2009 yılının sonunda da Eynez ocağında kömürün nakliyesini sağlayan bantçı olarak çalışmaya başladığını anlatan Orhan Turan, "Gaz maskemi kullandım, 10 dakika sonra altı ısınmaya, dudağımı yakmaya başladı. Maskesi çalışmayan görmedim. İstim borusundaki havayı soludum. Bir süre sonra kendimi kaybettim. Hastanede uyandım. Ocakta riskli olaylara karşı pratik eğitim almadım, tatbikat olmadı" dedi.
Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, Turan'ın savcılıkta verdiği ifadeyi okudu. Turan, daha önceki ifadesinde yer alan "Alınan tedbirler işin yürümesine yönelikti, iş güvenliği ile ilgili gerekli tedbirler alınmıyordu" şeklindeki sözlerini, “Bunu diğer arkadaşlarım için söyledim, ben tedbirimi alıyordum" diye düzeltti. Mahkeme başkanının, Turan'ın savcılıkta “Kendi maskem kullanılamaz olunca ölen arkadaşlarımdan birinin maskesini aldım, boş çıktı" dediğini hatırlatıp “Maske boş mu çıktı '" şeklindeki sorusuna ise, Orhan Turan “Panik nedeniyle maskeyi açamadım" dedi. Orhan Turan, ardından, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın savcılık ifadesindeki bazı sözlerini hatırlatması üzerine ise “Bilmiyorum", “Ben öyle bir şey söylemedim" yanıtlarını verdi. Bu tavrı üzerine ise, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın, “Neden böyle bir ifade verdin '" sorusunu yönettiği Orhan Turan, yanıt vermedi. Madenci ailelerinin büyük tepkisini alan Orhan Turan, mağdur ailelerle aynı kapıyı kullanması gerektiği yerde, tutuksuz sanıklarla sanık avukatlarının kullandığı kapıdan çıkıp salondan ayrılmak zorunda kaldı.
MADENCİLERE TOKAT ATARDI
Orhan Turan'dan sonra ifadesi alınan Serkan Turan ise, faciadan yaklaşık iki yıl önce Eynez ocağında çalışmaya başladığını, madende iş güvenliğine ilişkin bir eğitim almadığını söyledi. Müfettişlerin ocaktaki denetimleriyle ilgili olarak ise, “Müfettişlerin bilinen bir yolu vardı. Gelseler de gelmeseler de fark etmiyor ki, o yoldan gelip gidiyorlardı" yanıtını veren Turan, İşletme Müdür yardımcısı İsmail Adalı'nın, çalışanlara tokat attığını gördüğünü söyledi. Çalışanlara yönelik küfür edilmesinin artık normal oluğunu da ileri süren Serkan Turan, İşletme Müdürü Akın Çelik'in de yine çalışanlara küfür ettiğini çalışma arkadaşlarından duyduğunu anlattı. Serkan Turan, olayın üzerinden çok zaman geçtiğini bu nedenle de şikayetçi olmadığını da söyledi.
KEŞKE ÖLSEYDİM
Duruşmada ifade veren işçilerden Tevfik Sel'de, olay günü 16.00 - 24.00 vardiyası için ocağa geldiğini, girişte bir duman kokusu aldığını, ancak bunun dinamit patlatılmasından kaynaklanmış olacağını düşündüğü için bir süre ocağa doğru ilerlediğini aktardı. Yaklaşık 250 metre ilerledikten sonra dumanın yoğunlaşması üzerine dışarı çıktığını söyleyen Sel, “Şikayetçiyim, sorumlular cezalarını bulsun. Olay sırasında yere düştüğümde yüzümden yaralandım. Kulağımda işitme kaybı oldu. Çalışmak için aynı şirkete gittim beni işe almadılar. Şu an belediyede temizlik işlerinde çalışıyorum. Keşke ölseydim, belki bu halde olmazım" dedi.
GAZ MASKELERİNİ YERE ÇARPTIK
Duruşmada son ifadeyi veren işçilerden Yüksel Ünlü de, olay anında yaşadıklarını anlattı. Olay günü saat 14.40 sularında işinin bitirdiğini, çıkmak isterken dumanı hissettiğini anlatan Ünlü, "Yoğun dumandan dışarı çıkabilmek için yolda karşılaştığım arkadaşlarımla kola girdik. Kelimeyi şehadet getirerek yürüdük. Ama maskeler çalışmadığı için yürüyemedik. Geri döndük ve maskeleri tekrar tekrar yere çarptık. Ardından artık yapacak bir şeyimiz kalmadı. Kendimizden geçtiğim sırada kurtarma ekipleri gelip bizleri adı" dedi.
Yorum Yazın