Soma davasında delil skandalı
Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 6'sı tutuklu 46 sanıklı davanın, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde, görülmesine 53 günlük aradan sonra yeniden başlandı. Duruşmada, delil torbalarının boş ya da su dolu çıktığı belirtildi. Sanıkların tahliye talebi reddedildi Mahkemeden flaş ara karar
- Ege Postası
- 14.06.2016 - 12:27
Soma'da 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 6'ı tutuklu 46 sanıklı davanın, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşması, yoklamayla başladı. Mahkeme dosyasına ulaşan belgelerin okunmasından sonra isteklerin alınmasına geçildi. Mağdur aileler adına söz alan avukat Sercan Aran, geçen şubat ayındaki bilirkişi incelemesinden sonra başlatılan karot sondaj çalışmalarında skandal olduğunu söyledi.
DELİL TORBALARI BOŞ YA DA SU DOLU ÇIKTI
Bilirkişilerin gözetiminde Soma Kömür İşletmeleri ve TKİ görevlilerinin yaptığı korat sondaj çalışmalarında alınan numuneler özel poşet ve sandıklar içerisinde MTA'ya gönderildi. Ancak, sandıkların MTA uzmanlarının kamera kayıtları altında açılmasıyla skandal da ortaya çıktı. MTA uzmanları, Soma kömür İşletmeleri A.Ş ve TKİ yetkileri tarafından alınan numuneleri 16 tutunak hazırlayıp açtı. MTA uzmanlarının tutanaklarından, Soma maden faciasını aydınlatmak üzere, sonuçları bilirkişilere gönderilecek numunelerin konulduğu sondaj poşetlerinin içinin su aldığı, numunelerin ıslandığı, sondaj dışı örneklerin alındığı ve hatta içerisinde numune olmadan boş numune poşetlerinin sandıklara konulduğu tespit edildi.
İncelenebilecek numuneler üzerinde araştırmalarda, facianın yaşandığı ocağa ilişkini yeni sonuçlar elde edildi. Mahkeme dosyasına da giren MTA inceleme sonuçlara göre, sondaj çalışmalarındaki yer yapısı, parçalı, çatlaklı, boşluk içeren küçük kırıntılardan oluştu. Ayrıca olukları dolduracak bütün kömür parçaları, elde edilemedi. Bunun da, bölgenin yorgunluğunu, üzerinde daha önce çalışıldığını, faylı bir bölge olduğunu gösterdiği belirtildi. Bilimsel anlamda çatlakların, fayları, boşluklar ise eski üretim yerlerini işaret ettiği ifade edildi.
Ayrıca raporda yer alan topuklarda yapılan sondajlarda, tek ve bütün parça kömür elde edilememesinin, demir ile kauçuk parçalarına ulaşılmasının, topuğun tekniğe uygun olarak bırakılmadığını, topuk olarak nitelendirilen bölgenin yorgun, geçirgen ve parçalı karakterde olduğunu açıkça gösterdiği ifade edildi.
MTA tarafından verilen raporlara göre, incelenen kömür numunelerinin %6'sında (6 kez) oksidasyonun belirgin olmadığı, %1'inde (1 kez) belirgin bir oksidasyon geçirdiği, %64'ünde, (67 kez) kısmen oksidasyon izlerinin olduğunu, %12'sinde (13 kez) belirsin oksidasyon izlerinin var olduğunu, %3'ünin (3 kez) çok fazlaca oksidasyon izlerinin, %10'unun (10 kez) çok az oksidasyon izlerinin, %2'sinde (2 kez) oksidasyon izlerinin göründüğü yeraldı.
Rapor sonundaki değerlendirme de, karot sondaj çalışmaları içini alınan örneklerden %94'ünde oksidasyon saptandı. Mağdur ailelerin avukatları, elde edilen bu sonuçların sanıkların yargılanmalarında esasa teşkil eden savcılık aşamasındaki bilirkişi raporuyla da uyumluluk gösterdiğini söyledi.
Bu durumun kabul edilemez olduğunu söyleyen Avukat Sercan Aran, şöyle dedi:
"Bu açıkça suçtur. Sondaj numuneleri özensizce alınmış, sondaj poşetleri korunmamış bir kısmı su almış ve numuneler ıslanmıştır. Sondaj poşetlerine sondaj dışı el ürünü örnekler konulmuş ve deliller değiştirilmiştir. Aynı şekilde numune poşetlerinin içerisinde örnekler yok edilerek deliller yok edilmiştir."
Bu durumu önceki duruşmalarda da gündeme getirdiklerini ifade eden avukat Sercan Aran, şöyle konuştu:
"2016 yılı Şubat ayı duruşma grubunda mahkeme dosyasına giren 15.02.2016 havale tarihli bilirkişiler Halim Bultan, Prof.Dr. Ali İhsan Yiğit ve Prof.Dr. Hülya İnaner imzalı tutanakta sanıklardan Halil Sarı ve Ümit Şahin'in kendilerine numune alımında yardımcı olacaklarına ilişkin kayıt tarafımızca görülmüştü. Aynı şekilde sanıklardan Halil Sarı ve Ümit Şahin'in imzasını taşıyan diğer tutanakta ise sanıkların numune aldıklarına ilişkin tutanak tarafımızca görülmüştü. Bu durumun ceza usulüne aykırı olduğunu, sanıkların dava dosyasının esasını teşkil eden bir kısım numuneleri toplamasının 'delil güvenliğini' tehlikeye attığını bu durumun tarafımızca kabul edilemez olduğunu sözlü beyanlarla dile getirmiştik. Yine sanık şirketin çalışanları tarafından ve dosya kapsamında sanık olma ihtimali bulunan Türkiye Kömür İşletmeleri yetkilileri tarafından karotlu sondaj yapılmasının delil güvenliğini tehlikeye atmak bir yana yok etme durumu bulunduğundan derhal durdurulması talebinde bulunmuştuk. Ancak mahkeme bunu reddetti. MTA tarafından tutulan tutanaklardan da açıkça anlaşılacağı üzere sondaj numuneleri özensizce alınmış, deliller değiştirilmiş ve karartılmıştır. Bu sebeple karotlu sondaj sonuçlarında çıkacak aleyhe hususların tarafımızca kabulü mümkün değildir. Ayrıca bu durum suç teşkil etmekte olup karotlu sondajları gerçekleştiren Soma A.Ş. ve TKİ yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiği kanaatindeyiz."
"PLANLARDAN HİÇBİRİSİ UYGULANMAMIŞ"
Mağdur ailelerin avukatlarından Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı avukat Selçuk Kozağaçlı ise Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'nin, TKİ'ye sunup onaylattığı planlamarın hiçbirisinin uygulanmadığını söyledi.
Revize planlarının sadece yeni üretim sahası almak için yapıldığını vurgulayan Selçuk Kozağaçlı, şöyle dedi:
"Metanlı sahada üretim yapılacağına yönelik başvuruda bulunulmuş, bunun için yapıcak harcamalar sıralanmış ve yeni alana istenmiş. TKİ bunu üretim alanını vermiş. Ancak 'Metanlı' denilen sahada hiç üretim yapılmamış. Metan dranajı yapılmayan alanda üretim yapılmış. Planlarda verilen taahütlerini hiçbirisi yerine getirilmemiş. Metana dranaj tesisi kurulacak denilmiş kurulmamış. '6 milyon TL'ye mal olacak' denilmiş, 200 bin euro harcanmış. Taahütlerin hiçbirisi yerine getirlemediği için katliam yaşandı."
Geçen 7 Mayıs ve 9 Mayıs tarihlerinde metan dranajlarının sensörlerde görüldüğünü facia günü de aynı biçimde bu durumunun görüldüğünü söyleyen Selçuk Kozağaçlı, "Metanlı bölgelerde tehlikeli şekilde arkada boşluklar bırakılıp çalışıldı. Eğer planlarda yer alan havalandırma bacası yapılsa can kayıplarının büyük bir bölümü olmayacaktı" dedi.
Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, mağdur ailelerin avukatlarının taleplerini aldıktan sonra duruşmaya ara verdi.
CAN GÜRKAN, YENİDEN OTOPSİ DEYİNCE AİLELER İSYAN ETTİ
Bu arada verilen aradan sonra tekrar görülmeye başlanan duruşmada, tutuklu sanıklardan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan söz aldı. Önceki duruşmalarda olduğu gibi yargılanmalarına neden olan bilirkişi heyetinin raporunu eleştiren ve ocakta kömür yangını olmadığını savunan Can Gürkan, otopsi raporlarındaki 'kömür yangını' ibaresinin geçersiz olduğunu bunun için yeniden otopsi olabileceğini ima etti. Bununu üzerine salondaki ölen işçilerin aileleri büyük tepki gösterdi. Bu anlarda, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, sık sık aileleri uyardı.
İki yıldır tutuklu olduklarını, bunun uzun bir süre olduğunu, bunun yanında suç vasfının da değiştiğini ileri süren Can Gürkan, "Burada bizlerin yargılanmasını sağlayan ifadelerin birçoğunun gerçek dışı olduğu ortaya çıktı. Bu da suç vasfının değiştiğini gözler önüne serdi. Bu duruşmada mahkeme heyeti olarak vereceğiniz karar bundan sonra davaya bakışınızı da ortaya koyacak. Eğer tutukluluğumuzun devamına karar verirseniz, bilirkişi raporlarına göre karar verdiğinizi düşüneceğiz" dedi.
BERATCAN CİNAYETİNİ ÖRNEK GÖSTERDİ
Can Gürkan, savunması sırasında, İstanbul'da kaybolduktan 15 gün sonra cesedi bulunan Beratcan cinayetini de örnek gösterdi. Beratcan'ı öldüren katil zanlısının ifadesine rağmen mahkemenin anne Türkan Karakütük'ü delil yetersizliğinden serbest bıraktığını söyleyen can Gürkan, kendileri hakkında verilen ifadelerinde duruşmalar sırasında yalan olduğunu ortaya çıktığını, delil kalmadığını öne sürüp tahliyesini istedi.
Soma Kömür İşletmeleri Genel Müdürü Ramazan Doğru da ocakta metan sorunu bulunmadığını, metanlı alanda üretim yapmadıklarını, facianın da ne kömür yangınından ne de metan patlamasından olmadığını ileri sürdü. Ramazan Doğru da mahkemeden tahliyesini istedi.
TAHLİYE YOK
Faciayla ilgili 6'ı tutuklu 46 sanıklı davanın, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmasında mahkeme ara karar verdi. Duruşmalar 9 Ağustos 2016 tarihine ertelenirken, tutuklu sanıkların tahliye talepleri reddedildi.
DAVANIN SANIKLARI
Cezalandırılmaları istenen sanıklardan tutuklu olan ilk 6 kişi: Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru, Maden Mühendisi, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı, İşletme Müdürü Akın Çelik, maden mühendisi Ertan Ersoy ve emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik. Tutuksuz yargılanan 40 sanık ise maden mühendisleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık, Yalçın Erdoğan, Harun Güneş, Fuat Ünal Aydın, emniyet teknikerleri Ergün Yılmaz, Coşkun Derici, Necati Karadeniz ve Harun Yılmaz, Erdem Cambaz, Serkan Kocaman, Soner Günay, Ümit Şahin, Nazmicem Nesemioğulları, Hüseyin Alkan, Adem Ormanoğlu, Burhan Karabaş, Sertaç Büyükgüney, Nimetullah Uğurlu, Efkan Kurt, Mehmet Bayri, Sertan Günay, Batuhan Ünlüyol, Ozan Sezer, Erdoğan Cinoğlu, Halil Sarı, Serhat Dinç, Saltuk Alp Demir, Uğur Karabulut, Serdar Günay, Mehmet Uçgun, Ömer Değirmenci, Fahri Pançar, Olcay Erşin, Mehmet Avcı, Halil Burhan, Hüseyin Ergin, Hilmi Karakoç, Mehmet Erez ve Caner Uysal'dan oluşuyor.
TUTUKLULUK DEVAM
Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 6'sı tutuklu 46 sanıklı davanın görüldüğü Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nin öğleden sonraki bölümünde, sanıklar ve sanık avukatları tutukluluk süresinin uzun olduğunu söyleyip tahliye istedi. Sanıklardan Can Gürkan'ın avukatı Abdurrahman Gök'ün, savunması sırasında bir gazelden mısralar okuması ailelerin tepkisini çekti. Adil yargılama talep etiklerini söyleyen avukat Abdurrahman Gök'ün, Ergenekon ve Balyoz yargılamalarına atıfta bulunup 'keser döner sap döner, gün gelir mana döner' sözlerini de söylemesi salonda bir kez daha gerilimin artmasına neden oldu.
9 AĞUSTOS TARİHİNE ERTELENDİ
Savunmalardan sonra duruşmaya bir saat ara veren Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, ara kararını açıklamadan önce, bazı sondajların sulu yapıldığını her detayın kayıt altında olduğunu, duruşma sırasında da izlenebileceğini, ancak yine de iddialar karşısında, bilirkişilerden görüş sorulacağını söyledi. Aytaç Ballı daha sonra, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına ve duruşmanın da 9 Ağustos tarihine ertelediğini açıkladı.
Mahkeme ayrıca, sanıkların adli kontrol şartının kaldırılması, duruşmalardan vareste tutulmaları taleplerinin reddedilmesine, bazı mağdurların katılma isteklerinin kabulüne karar verdi. Ara kararda, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, MTA'ya giden karot sondaj numuneleriyle ilgili görüş sorulması kararını da yineledi.
ÖZGÜR ÖZEL, DURUŞMA İLGİLİ AZLIĞINI ELEŞTİRDİ
Duruşma sonrasında CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel açıklama yaptı. Duruşmaya ilginin azlığını eleştiren Özgür Özel, "Geçmişte acıların üzerinden zaman geçtikten sonra en kolayı o olayda ölmüş olanları suçlamaktı. Hep yapıldı, bugün de savunma avukatları, hücum futboluna geçtiler ve dediler ki 'U 3 bölgesindeki çalışan 40 kişi suçludur, tanık değil sanık olarak yargılanmalıdır.' Üstü örtülü olarak U 3 bölgesinde hayatını kaybeden maden şehitlerini suçluyorlar, ya da canını zor kurtaran kişileri suçluyorlar" dedi.
Soma A.Ş.'nin, 'sorumlu ben değilim, sorumlu çalışanlardır ölmüş de olsa sorumlu çalışanlardır' deme noktasına geldiğini belirten Özgür Özel, şunları söyledi:
"Bunun nedeni bellidir, davaya ilginin azalmasıdır. 4 kilometrelik kuyruğu, 10 bin kişilik yürüyüşleri hatırlıyoruz. Şimdi acılı analardan, eşlerden, duyarlı STK'lardan ve avukatlardan başka kimse yok. 'Soma'yı unutursak kalbimiz kurusun' diyenlere sesleniyorum. Siz sahipsiz bıraktıkça yavuz hırsız ev sahibini bastırır. Soma A.Ş., analardan şikayetçi olur."
Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'ın avukatı Abdurrahman Gök'ün açıklamalarını da eleştiren Özgür Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Günün en beklenmeyen olayı, Avukatın açıklamaları oldu. Bu pervasızlık devam ettikçe, bir avukat 'ben en son konuşacağım' dedi, bir kasideyle başladı, anneleri, eşleri rahatsız etti. Salonu provake etti. Sonra döndü açıkça hakimi tehdit etti. 'Geçmişteki kumpas davalarının hakimleri şimdi yargılanıyor' dedi. 'Keser döner döner sap döner' sözleriyle tehdit etti. Bir avukatın, hakime 'keser döner sap döner' demesi hakime 'Sen de yanarsın' demesi, İslami referanslı kasideyle, cevap vermesi, 'HSYK kararlarında etkiliyiz, güçlü biziz, isteğimizi isteğimiz yere koyarız, istediğimiz karaları vermeyenleri de içeriye tıkıyoruz' demektedir. Hükümetle ilişkilerini hükümetin bu şirketi nasıl kolladığını, hakimin başına neler geleceğini söyleyip had bildirmiştir. Bunu bir kenara yazıyoruz. Mahkeme başkanının yönetimini, ilk günden beri takip ediyoruz. Arkasındaki kamuoyu desteğini hatırlatıyoruz. Bu hakimin geleceğini kamuoyu takip edecek. Bugün bir kara leke günüdür. Savunma avukatının geçmişte hoşa gitmeyen kararlar veren hakimlerin başına neler geldiğini söylemesi, tehdidi dikkat çekicidir. Hakimlik makamı açısından onur kırıcıdır. Mahkemenin kendi hukukunu ve evrensel hukuku nasıl koruyacağını takip edeceğiz. (DHA)
Yorum Yazın