Soma davasında, tanık işçiden, arkadaşlarına büyük suçlama
MANİSA'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 46 sanıklı davada ifade veren Murat Demircan, suçlayıcı bir iddiada bulundu. Demircan, üretim bandın durdurulmasıyla ilgili, "Bant tehlike anında ya da dinamit atımı sırasında durdurulur, onun dışında durdurulmaz. Amirlere kızan ya da kömür çıkmasın diye bandın sivicini (tehlike anahtarını) çeken hainler oluyordu. Ben görmedim, duydum" dedi.
- Ege Postası
- 18.12.2015 - 17:21
'HAİN' SUÇLAMASI
Yoklamanın yapılmasıyla başlayan duruşmada ilk olarak, bant görevlisi Murat Demircan, tanık olarak dinlendi. Yaklaşık 5 yıllık madenci olduğunu, ocaktaki üretim bandında şalterci olarak görev yaptığını anlatan Murat Demircan, "Olay günü saat 15.00 gibi elektrikler kesildi ve 3'üncü kömür nakil bandı durdu. Ben de 'elektrik birazdan gelir' düşüncesiyle bir süre bandın başından ayrılmadım. Bu sırada bazı amirler, yer üstünden aşağıya doğru hızla indi. Burada 15 - 20 dakika bekledikten sonra, biri dumandan etkilenmiş 3 işçi, geldi, bana da 'çıkın' denildi" dedi.
Olay günü üretim bandının birkaç kez durduğunu söyleyen Murat Demircan, madenci arkadaşlarına yönelik önemli bir de suçlamada bulunup, "Bandın o durmalarını, amirlere kızan işçilerin bandın hareketini kesen anahtarı çekmesinden kaynaklandığını tahmin ediyorum. Bant ancak tehlike anında ya da dinamit atımı sırasında durdurulur, onun dışında durdurulmaz. Amirlere kızan ya da kömür çıkmasın diye bandın sivicini (güvenlik anahtarını) çeken hainler oluyordu" dedi.
Demircan, tepkiler üzerine ve Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın 'gördün mü'' sorusu üzerine "Ben görmedim, duydum" yanıtını verdi. Murat Demircan, gaz maskesinin de bakım için hiç kendisinden hiç alınmadığını, öne sürdü.
İŞ GÜVENLİĞİ VE EMNİYET İKİNCİ PLANA ATILDI
Tanık olarak dinlenen Abdülhakim Bilen de madenciliğe 2009 yılında başladığını, elektrikçi olarak görev yaptığını anlattı. Facianın gerçekleştiği gün U3 bölgesinde bulunduğunu söyleyen Bilen, "Saat 15.03'te elektrik kesildi. Elektrikçi olduğumuz için kesinti saati önemlidir bizim için, elektrik kesilince hemen oradaki birine saati sordum, onun için saatten eminim. Trafoya doğru yöneldim. Dumanı gördüm. Vardiya amirlerine, izlemeye haber verdim. Amirlerimizden İsmail Adalı geldi. Dumanın olduğu bölgeye doğru bir adım girip pet şişe çıkardı, 'yangın bu' ifadesini kullandı. A, H ve S panolarına haber verilip verilmediğini sordu. Bölgeye bir süre su tutuldu" dedi. Abdülhakim Bilen, havalandırmanın ters çevrileceği söylenip dışarıya çıkartıldıklarını da anlattı.
A ve H panolarındaki telefonların elektrik kesildiğinde devre dışı kaldığını, onlar çalışsa o panolardaki işçilerle iletişim kurma imkanının olabileceğini savunan Abdülhakim Bilen, son zamanlarda kömür üretiminin artması amacıyla iş güvenliği ve emniyetin ikinci plana atıldığını öne sürdü. Bilen, "Bazı insan nakil bantları, kömür nakil bandına çevrildi. Normalde insan taşındığı sırada bantların hızı düşürülüyordu. Ama son zamanlarda kayıp yaşanmaması için bantların hızı düşürülmeden insan taşındı" dedi.
Müfettişlerin geleceğini 15-20 gün önceden bildiklerini de iddia eden Abdülhakim Bilen, "Gidecekleri güzergahlar belliydi. Oralara yangına dayanıklı telefonlar takılırdı, değiştirilemeyen ev tipi telefonlar ise kamufle edilirdi. Ocakta kullanılan kablo ve telefonlar yangına dayanıklı değildi. Taşeronlar, ekip başçavuşları ve çavuşları ekibine baskı yapardı, fazla üretim için. Kazadan sonra psikolojik destek almak zorunda kaldım" dedi.
SALONDA TARTIŞMALAR
Tanık Abdülhakim Bilen'e sorularını yönelten tutuklu sanık Akın Çelik, ocaktaki gaz sensörlerinin ve sensörcülerinin sayısının artırılıp artırılmadığını sordu. Bunun üzerine araya giren Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, sorunun tanığın işiyle bağlantılı olmadığını ifade etti.
Akın Çelik'in avukatı Yusuf Koçyiğit de, itirazda bulunup sorunun önem taşıdığını vurguladı. Ancak mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın, sensörlerle ilgili başka bir soru sorması üzerine avukat Yusuf Koçyiğit, tepki olarak salonu terk etti.
Mahkeme Başkanı, ayrıca, mağdur ailelerin avukatlarının, Akın Çelik'in kendilerini sözlü taciz ettiğini öne sürmesi üzerine de, uyarıda bulundu. Yaşanan gergin anlarda, söz alan tutuklu sanıklardan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan da, mağdur avukatlarına yönelik benzer bir suçlamada bulundu. Avukatlar ve salondaki şehit madencilerin yakınları da, bu kez Can Gürkan'a, tepki gösterdi.
İfadelerin tamamlanmasından sonra Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, duruşmaya, ara verdi.
Soma Davası'nda çarpıcı ifade: Ocakta çökme vardı
Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 46 sanıklı davada, işçilerin ifadelerinin alınmasına öğleden sonra da devam edildi.
Duruşmanın bu bölümünde ilk olarak, Kemal Eren, tanık olarak dinlendi. Yaklaşık 11 yıllık madenci olduğunu, hazırlık ekibinde başçavuş olarak görev yaptığını anlatan Eren, işten çıkmadan önce 4'üncü insan nakil bandı ile 5'inci insan nakil bandı arasındaki bölgede çökme olduğunu söyleyip, "Bir metre derinlikteydi. Çatlaklardan elimi soktuğumda hava sirkülasyonu olduğunu hissettim. Durumu kül ekibine söyledim, onlar da emniyetçilere bildirdi. Ben çıkmadan önce o bölgede tahkimat yapıldığını gördüm" dedi.
Olaydan sonra ocağa döndüğünü ve kurtarma çalışmalarına katıldığını da anlatan Kemal Eren, cenazelerin yanmış olduğunu gördüğünü, bantlarda ise bir yanma olmadığını ifade etti. Kemal Eren, işe girmeden önce verilen eğitimlerin yetersiz olduğunu da savunup şöyle dedi: "Okudum, anladım, diye imza atmamız için kağıt uzatıyorlardı."
Eren ifadesinde ayrıca, "Madende iş temposu yoğundu. Daha fazla kömür çıkarmak için acele ediliyordu. Güvenlik için gerekli olan kama gibi malzemeler eksikti. Bildirdiğimiz halde eksikler tamamlanmıyordu. Ocak içindeki kepçeler, çok fazla karbonmonoksit salımı yapıyordu. Müfettiş geldiğinde 'kepçeyi çalıştırmayın' talimatı geliyordu. Biz niye çalışıyorduk o zaman orada o kepçeyl? Emniyetçilerden, kama eksik olduğu için ya da kepçe fazla gaz saldığı için çalışmayın diyen olmadı" dedi.
"BEN YEMEK YEMİYORUM, SİZ DE YEMEYİN"
Duruşmada tanık olarak dinlenen İsmail Çapkın da, barutçu olarak görev yaptığı ocakta, olay günü saat 14.45 gibi işini bitirdiği için yer üstüne çıkmak için hareket ettiğini, başka bir barutçu arkadaşıyla, 5'inci insan nakil bandına bindiğini, bant bir süre ilerledikten sonra enerjinin kesildiğini kaydetti. Çapkın ifadesinde, "Bu sırada duman geldi. Bant kokusu ve kömür kokusu vardı dumanda. Banttan indik. 4'üncü insan nakil bandı ile 5'inci insan nakil bandı arasındaki irtibatta çalışan iki kişiyi gördüm. Tabandan gaz sızdığı için kül bastıklarını söylediler. Sonra Mehmet Efe geldi, 'çıkın, ocak yanıyor' deyince, biz de ayrıldık" dedi.
Ocaktaki emniyetçilerin sayısının yeterli olmadığını, bazı bölgelerde daha yoğun çalışıldığını savunan İsmail Çapkın, bir amirin ise işçilere "Ben yemek yemiyorum, siz de yemeyin" dediğini duyduğunu ileri sürdü. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, duruşmayı, 21 Aralık Pazartesi gününe erteledi. (DHA)
Yorum Yazın