Soma faciasında şirket yöneticisinden tartışılacak ifade
Soma'da bağımsız olarak Eynez madenini denetleme görevi olan Ertan Ersoy'un aynı zamanda madenin sahibi firma için çalıştığı ortaya çıktı.
- Ege Postası
- 21.08.2015 - 11:46
2 YILDAN 25 YILA HAPİS
Soma'da geçen yıl 13 Mayıs'ta meydana gelen faciada, 301 madencinin yaşamını yitirmesi ardından başlatılan adli soruşturmada, haklarında, 'Olası kastla öldürme', 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma', 'Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama' suçlarından 301 kez, 2 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan toplam 46 sanığın yargılanmasına, dün kaldığı yerden devam edildi.
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasında, tutuklu sanıklar Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik, Maden Mühendisi, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı, maden mühendisleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık, Ertan Ersoy, emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik'in yanı sıra tutuksuz sanıkların bir bölümü hazır bulundu. Ölen işçilerin az sayıdaki aileleri de, bireysel avukatların yanı sıra Çağdaş Hukukçular Derneği ve Sosyal Haklar Derneği adına katılan avukatlarla birlikte duruşmayı takip etmek için mahkeme salonuna geldi.
MAAŞ ALDIĞI ŞİRKETİ DENETLEMİŞ
Bu arada duruşmada son olarak Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'ye ait facianın yaşandığı ocakta Hazırlık Başmühendisi olan Ertan Ersoy'un sorgusu yapıldı. Ocaktaki eksiklikleri 15 günde bir dolaşıp tespit ettiğini ve bunu da Teknik Nezaretçi Defteri'ne kaydettiğini anlatan Ersoy'un verdiği bilgiler, kendisinin başka bir görevinin daha olduğunu ortaya çıkardı.
Buna göre Ertan Ersoy, maaşlı olarak bordrosunu da aldığı şirketin bir elemanı olarak, aynı zamanda kamu kurumu TKİ ve MİGEM adına, yine çalıştığı ocağı denetlediği öğrenildi. Kendisi de ocakta üretimin ilk ayağı olan hazırlık bölümünün başında yeralan Ertan Ersoy'un, kamu adına, kendisinin ve maaşını aldığı şirketin hatalarını, eksikliklerini bulmaya çalışmakla görevlendirilmiş olduğu yine mahkemedeki ifadelerinde belirlendi.
Görevinde bağımsız olması gereken Ertan Ersoy, ayrıca kendisi de deneticilik görevi olan Teknik Nezaretçiliğe, faciadan dolayı tutuklu bulunan İşletme Müdürü Akın Çelik'in, getirdiğini de anlattı.
İŞ GÜVENLİĞİ VARDİYA AMİRİ DİNLENDİ
Bugün yapılan duruşmada ilk olarak, tutuklu sanıklardan iş güvenliği vardiya amiri, maden teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik'in sorgusuna geçildi. Duruşma savcısının sorusu üzerine, mühendis ya da başmühendisin aldığı kararları işçilere, nasıl yapmaları gerektiğini gösterdiğini söyleyen Çelik, yangın sonrasında havalandırmanın yönünün değiştirilmesinin yerinde biri karar olduğunu, şu anda sağ olan madencilerin de aksi halde hayatlarını kaybedebileceklerini ifade etti.
Avukatların sorusu üzerine, olaydan sonra yangın olduğu söylenen yerden üç kez geçtiğini, bir yangın, sıcaklık ya da gaz olması durumunda bunu kendisinin de fark edebileceğini ileri süren Mehmet Ali Günay Çelik, yangınla ilgili kendi tespitinin kesinlikle kömür yangını olmadığını yönünde olduğunu kaydetti. Mehmet Ali Günay Çelik, aynı yöndeki başka bir soruya ise, bu kez, “İşçilerin hatasından, orada bir yangın çıkmış olabilir. İşçiler de bunu söylemek yerine, ayrılmışlarsa o yangın büyümüş olabilir" dedi.
KURTARMA EKİBİNDE AMA ACİL EYLEM PLANINDAKİ YERİNİ BİLMİYOR
Ocaktaki olası bir olayda kurtarma ekibinde tahlisiyeci olan Mehmet Ali Günay Çelik, acil eylem planındaki yeri ve görevi sorulduğunda ise, “bilmiyorum" yanıtını verdi. Ocaktaki sorunların konuşulduğu iş güvenliği kurulundaki görevinden de iki yıl önce ayrıldığını açıklayan Çelik, dinamit patlatmalarının nasıl yapıldığına yönelik soru üzerine, “İşçiler, patlatmanın yapılacağı yerden 20 ile 50 metre arasında bir mesafeye uzaklaştırılır. Düz bir galeride, bu mesafe 100 metreye kadar da çıkar. Ama bir cep varsa bu işlem orada yapılır. O zaman işçiler daha az mesafeye uzaklaşabilir" dedi.
Ocaktaki metan gazı drenajı ile ilgili de bilgi veren Mehmet Ali Günay Çelik, “Ocağın bir bölümünde metan gazı çıktı. TKİ ile görüşüldükten sonra bir Alman firmasıyla anlaşıldı. Yerüstüne 3, yeraltına ise 5 sondaj yapıldı. Yerüstüne pompa konuldu. Bu gazı emmeye başladı. Firma da bizden arkadaşları eğitti. Belli bir zaman sonra metan gazı oranı sıfırlandı. Ölçümler sürekli yapılıyordu ve bu değerler yüzde 1-2 olduğu zaman yine çekilirdi. Kazanın olduğu gün de, yine metan gazı ölçümü yapıldı" dedi.
DAYIBAŞLARI ÖNEMLİ
İş güvenliği ve sağlığı konusunda teorik eğitimi almadığını avukatların soruları üzerine anlatan Mehmet Ali Günay Çelik, ekipbaşı diye isimlendirdiği ancak dayıbaşı oldukları ileri sürülen kişilerin ise, madenciliği bildikleri için güvenlik açısından çalışmalarını önemli bulduğunu söyledi. Bir avukatın madencilerden 210'unun S panosunda hayatını kaybettiğini, ancak yakındaki 340 nefesliğinin bilinip bilinmediğini sordu. Çelik ise, “Amirlerin hepsi biliyordu. İşçilerin de çoğu biliyordur. Oraya sığınan 5 kişiyi biz kurtardık" dedi. Mehmet Ali Günay Çelik, hayatını kaybeden işçilerin ise, nefesliğe kadar çıkamadıkları için sığınamamış olabileceklerini ileri sürdü. Bu sorgudan sonra Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, duruşmaya ara verdi.
MADENDE İŞLER İYİYDİ
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde maden teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik'in ardından yine tutuklu olan İş güvenliği vardiya amiri Yasin Kurnaz'ın, çapraz sorgusuna geçildi. Ocaktaki risk analizlerini eksiksiz yaptığını ve işçilerle aynı ortamda, aynı malzemeleri kullanarak çalıştığını anlatan Yasin Kurnaz, "Ocağın önceki sahipleri Park Enerji firmasından farklı olarak, bu dönemde, iş güvenliğine önem verildi. Madene daha fazla eleman alındı. Onlara eğitim verildi. Malzemeler alındı ve emniyete önem verildi. Madende işler gayet iyiydi, bir sıkıntı yoktu" dedi.
ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı'nın, sorularını yanıtladığı sırada ise, Yasin Kurnaz, şirketin yaptığı acil durum eylem planının, uygulandığını, yeni yolların yapıldığını, yön levhalarının asıldığını, doktorun bulunduğunu ifade etti. Ancak bu sırada Avukat Selçuk Kozağaçlı, olay anında sorumlulardan birisi olarak göründüğü acil durum eylem planında, görevinin olup olmadığını sordu. Yasin Kurnaz soruya, "Görevim yoktu" yanıtını verdi.
Mahkemeye verilen aranın ardından Yasin Kurnaz bu sefer, aynı konuyla ilgili olarak, "Kazadan yaklaşık bir ay önce, acil durum eylem palanında sorumlu yapılmışım. Haberim yoktu. Duruşmada öğrendim" dedi.
Ocak içerisinde genel tatbikat yapılmadığını, zaman zaman bölgesel tatbikatlar yaptıklarını bunları da işçilere anlattığını söyleyen Yasin Kurnaz, “Tüm madeni uyaran bir sistem yoktu. İletişim telefonlarla yapılıyordu. Telefonların madenciliğe uygun olup olmadığını, teknik bir konu olduğu için bilmiyorum. Ocaktaki çalışma zorluğu, S panosunun taban galerisi olduğu için kayaç baskısından oluyordu. Çok sık genişletilmesi gerekiyordu. Yoksa havalandırma sorunu yoktu. Ancak S panosunun oraya yeni havalandırma bacası olsaydı, iyi olabilirdi" dedi. Kurnaz, üretim için işçilere baskı yapılıp yapılmadığına yönelik soruya ise, hayır yanıtını verdi.
YÜKSEK SICAKLIK OLMADIĞI İÇİN ÖNLEM ALMAYA GEREK YOKTU
Yasin Kurnaz'ın ardından tutuklu son sanık olan İş güvenliği uzmanı ve vardiya amiri Hilmi Kazık'ın sorgusu yapıldı. Her bölgede sıcaklık değerlerinin ölçüldüğünü, ne kadar yüksek olursa olsun, iddia edilen derecelere hiçbir zaman sıcaklıkların çıkmamasından dolayı, önlem almaya da gerek olmadığını anlattı. Acil durum eylem planı belgesini görmediğini ve kendisine de görev tebliğ edilmediğini söyleyen Hilmi Kazık, “Olay tarihinden 11 ay önce iş güvenliği uzmanlığı belgesini aldım. Kaza günü de, iş güvenliğinde üzerime düşen görevi yerine getirdim. Kurtarma çalışmalarına katıldım" dedi.
MAHKEME BAŞKANI 30 ÖNEMLİ MAĞDURU DİNLEYECEĞİNİ AÇIKLADI
Tutuklu sanıklarının sorgularının tamamlanmasından sonra Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, duruşmayı 24 Ağustos pazartesi gününe erteledi. Mahkeme başkanı, 38 tutuksuz sanığın sorgularının tamamlanmasından sonra, Çarşamba gününden itibaren 162 mağdurdan olay zamanı ocaktan kurtulan anlatacaklarının önemli olduğuna inandığı 30 kişiyi, dinleyeceklerini açıkladı. Bu kişilerin zorla getirilmesi için kolluk kuvvetlerine de, yazı yazılacağını ifade eden Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, hem sanık hem de mağdur avukatların kendileri için önemli gördükleri tanıkları dinleyebileceklerini söyledi.
AVUKATLAR, AİLELERLE BİRLİKTE HAFTAYI DEĞERLENDİRDİ
Duruşmanın ardından davanın avukatları adına Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı, madenci aileleriyle birlikte basın açıklaması yaptı. 4 gündür süren duruşmaları değerlendiren Selçuk Kozağaçlı, "Ülkenin en önemli davasını takip ettiniz. Bir haftadır bir emek veriliyor. Yeni şeyler öğrendik. Bazılarını bizzat duydunuz, genel müdürlerinin ağzından. Yeni maden alanları açmak için, ihaleler için Tayyip Erdoğan'nın mitinglerine binlerce işçiyi götürdükleri öğrendik. Eğer bir işveren, siyasi parti mitingine yövmiyeyle adam taşıyorsa, onun madeni denetlenmez. İşte bunun için 301 insan öldü. Bir acil durum eylem planından hiçbir mühendisin haberi yok. Sahte tebliğ yazılarını tek bir planları yok. En ilkel, rezil yöntemlerle kömürü çıkarmışlar. Bizim kardeşlerimizin, dostlarımızın, kocalarımızın, sevgililerimizin ölmemesi için görevli olan güvenlik mühendisleri acil bir eylem planından haberi bile yok. İlk defa bizden duydular. İşte 301 insan, bundan öldü. Daimi nezaretçi olduğunu burada mahkeme başkanından öğrendi. İşte 301 insan bundan öldü. Bu kadar üretim artmasına rağmen tek bir güvenlik, havalandırma yatırımı yapmadıklarını gördük. Hiç utanmadan 30'a yakın mühendis, bir katliamın nedenini hala bulamadık diyorlar ama madeni önümüzdeki ay açmaya çalışıyorlar. 301 insanının katledildiği madeni açmaya çalışıyorlar. İşte 301 yeni insanın ölmesine bunun için izin vermeyeceğiz. İnsanlarımızı kardeşlerimizi, kocalarımızı, çocuklarımızı öldürtmeyeceğiz. Bu dava da bunun tescilidir. Asla davamızdan vazgeçmeyeceğiz, hesap sorulana kadar peşlerindeyiz" diye konuştu. (DHA)
Yorum Yazın