Dolar 34,6474
%0.03
Euro 36,6678
%0.2
Altın 2.930,300
%-0.22
Bist-100 9.640,00
%-0.04

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Soma maden faciası davasında, oğlunu kaybeden taşeron konuştu

Soma maden faciası davasında, oğlunu kaybeden taşeron konuştu

Soma'da 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 46 sanıklı davaya, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde, kaldığı yerden devam edildi. Duruşmada, faciada maden mühendisi oğlu Koray Karadağ'ı kaybeden baba emekli maden mühendisi Cihat Karadağ, konuştu. Duruşmaları takip edip sürekli not tutan Karadağ, mahkemeye 100 sayfalık facia sunumu yaptı. 35 yıllık madenci olduğunu İmbat ve Soma Kömürleri A.Ş.'de 3.5 yıl taşeronluk yaptığını söyleyen Karadağ, değerlendirme analizi raporu ve acil eylem planının, adeta uygulama amacıyla değil, prosedür gereği oluşturulduğunu savundu.

  • Ege Postası
  • 23.12.2015 - 16:29
Soma'da geçen yıl 13 Mayıs'ta meydana gelen faciada, 301 madencinin yaşamını yitirmesi ardından başlatılan adli soruşturmada, haklarında, 'Olası kastla öldürme', 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma', 'Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama' suçlarından 301 kez, 2 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan toplam 46 sanığın yargılanmasına, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde iki günlük aranın ardından kaldığı yerden devam edildi. 

35 YILLIK EMEKLİ MADENCİ, OĞLU İÇİN KONUŞTU
Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Genel Müdür Ramazan Doğru ile İşletme Müdürü Akın Çelik'in de aralarında bulunduğu tutuklu 8 sanık ile tutuksuz sanıklarının bir kısmının avukatlarıyla hazır bulunduğu duruşmada, tüm duruşmaları yakından takip eden, sanıklardan tanıklara kadar herkesi dinleyip notlar alan emekli maden Mühendisi Cihat Karadağ, dinlendi.



TAŞERON ELİYLE ÜRETİMDE ZORLAMA
Karadağ, faciada, kendisi gibi maden mühendisi olan, 3 kişinin kurtulup 263 kişinin öldüğü, S panosunda üretimden sorumlu vardiya amiri olan oğlu Koray Karadağ'ı kaybettiğini söyledi. Duruşmalarda yaklaşık 100 sayfa not aldığını anlatan Cihat Karadağ, 35 yıllık maden mühendisi olduğunu, 2004 yılında kamudan emekli olduktan sonra İmbat Madencilik'te 1, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'de de 2,5 yıl taşeronluk yaptığını kaydetti. Sanıkların taşeronluk sisteminin bulunmadığını söylediklerini hatırlatan Karadağ, “2008 yılında taşeron sistemi yasal olarak kalksa da ekip başı veya dayı başı adıyla aynı sistem devam etti. Ocakta, 22 - 23 taşeron ekibi bulunuyordu. Ocakta çalışan 3 bin 367 kişiden ayak, baca, ateşleme, tarama ve sökümdeki tüm personel, taşerona bağlıydı. Yani ocakta çalışanların yüzde 85'i, taşerona bağlı çalışıyordu. Üretim zorlaması, taşeron eliyle yapılıyordu" dedi.



S PANOSU PLAN DEĞİŞİKLİĞİYLE ÜRETİME AÇILDI
Faciada, en çok ölümün gerçekleştiği S panosunun, 2010 yılında kaçış yolu olarak planlanmasına rağmen, ocaktaki başka bölüm metan gazı dolayısıyla üretime kapanınca plan değişikliğiyle üretime açıldığını ileri süren Cihat Karadağ, “Soma Kömür İşletmeleri A.Ş., deneyimli çekirdek kadrosunu, art arda açtığı yeni ocaklara dağıttı. Ocaktaki yetkili kadro, bu nedenle yeterli bilgi birikimi ve tecrübeye sahip değildi" dedi.

Planlanan üretimin 2,5 katına çıkmasına, çalışan sayısı 1000 kişi artmasına rağmen havalandırma sisteminin değişmediğini savunan Karadağ, “Karbonmonoksit, metan problemleri, yangın riski hep vardı, ama işçi sağlığı ve güvenliği yerine üretimi ön planda tutmuşlar. Risk değerlendirme analizi raporu ve acil eylem planı, adeta uygulama amacıyla değil, prosedür gereği oluşturulmuş. İlk kurtarma işlemi, saat 19.00'de yapan tahlisiye ekibinin kurtardığı işçi sayısı, sadece 5. Tahlisiye ekibi, temiz hava tersine döndürüldükten sonra sadece cesetleri buldu, dışarıdakiler galeyana gelmesin diye cesetlere oksijen maskesi koyarak ocaktan çıkarıp buzhaneye koydu. Olay günü ilk planda mahsur kalanları kurtarmayı değil, kaynağını belirleyemedikleri yangını söndürmeyi planladılar. Olay anında ocaktaki en üst düzeyde sorumlu teknik müdür İsmail Adalı'nın da bulunduğu yangın söndürme ekibi, alev görmeden boş dumana su tutarak, ana yolda bayılmış insanların cesetlerini haşladı" dedi. 



KAMU GÖREVLİLERİ DE YARGILANMALI
Ocakta işveren olarak sorumluluğu bulunduğunu söylediği, TKİ Ege Linyitleri İşletmesi Müessesesi Müdürlüğü yöneticilerinin de, davada yargılanması gerektiğini savunan Cihat Karadağ, “Ben bilirkişi raporlarını, büyük ölçüde doğru buluyorum. Kaza başlangıcı, bant veya kablo yangınından olamaz çünkü sanıkların da dediği gibi malzeme, zaten yangına dayanıklı. Bir bant, birden alev topu şeklinde yanmaz. C panosundaki eski imalatta kalan kömürlerin oksidasyon sonucu yanıp kor hale geldiğini, sonra da metan gazı birikimiyle tavandan ana yola sirayet ederek açık aleve kavuştuğunu tahmin ediyorum. 4'üncü bandın çalışmaması da üzerine düşen kömürlerden ileri gelmiştir" dedi.

Cihat Karadağ, duruşmalarda tuttuğu notları, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın kabul etmesi üzerine, dosyaya ekletti. Ocakta üretimden sorumlu maden mühendisi olarak çalışan Vedat Eren de, tanık olarak verdiği ifadede, “Halen aynı ocakta çalışıyorum. Bana aylık üretim hedefi konuyordu. Bana, üretim miktarı da gözetilip verilen prim, işe girdiğimden bu yana sürekli arttı" dedi. İfadelerin tamamlanmasından sonra, duruşmaya ara verildi. 

"EŞLERİMİZİ DEĞİL HAYATLARIMIZI DA KAYBETTİK"
Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 46 sanıklı davanın öğleden sonraki oturumunda, ölen işçilerin yakınlarının dinlenmesine devam edildi. Olayla ilgili sanıkların sık sık ismini yaşananlardan sorumlu gibi gösterdikleri ölen emniyet başmühendisi Mehmet Efe'nin eşi Meliha Efe, dinlendi. Duruşmalara katılmasa da eşinin suçlu gibi gösterilmek istendiğini duyduğunu anlatan Efe, "Ben söylenenleri kabul etmiyorum. Eşim işini çok severdi. Ama hiçbir kararı da kendisi tek başına vermezdi. Amirlerinden ne talimat gelirse ona göre davranırdı. Ben eşime güveniyorum. Eşim istese o madenden kurtulabilirdi ama ne canını, ne beni, ne aşkımızı, ne yuvamızı düşündü, sadece işçilerini düşündü. Eşimi çok seviyorum. Gurur duyuyorum. Bir kere daha yaşasa yine işçileri için can verirdi. Eşim zaten o madenden çıksaydı ve o kadar işçisinin öldüğünü görseydi, ölürdü" dedi. 

Daha sonra söz alan Mehmet Efe'nin babası Resul Efe ise, oğlunun C sınıfı güvenlik belgesinin bulunduğunu, koca ocağın böyle tecrübesiz bir kişiye nasıl teslim edildiğini sordu.

EKMEĞİMİZLE OYNAMAYA ÇALIŞIYORLAR
Duruşmada söz alan elektrik ustası Ferhat Tokgöz'ün eşi Hidayet Tokgöz, Genel Müdür Ramazan Doğru'nun eşi Melike Doğru'nun olaydan önce, kendisinin de bulunduğu ortamda, "Mayıs ayını çıkardık, çıkardık. Çıkartamadık bu bizim içini felaket olur" dediğini savunup, bu sözlerin nedenini sordu. Ana sınıfı öğretmenliği yaptığını, ancak kendisinin ilaç kullandığı ve hasta olduğu dedikodularının yapıldığını da anlatan Hidayet Tokgöz, "Ekmeğimizle de oynanmaya çalışılıyor. Bizler sadece eşlerimizi değil, hayatlarımızı da kaybettik" dedi. 

GÖZÜMÜN BEBEĞİ GİTTİ
Gözyaşları içinde oğlu İbrahim Duman'ı kaybettiğini anlatan Seher Duman, "Gözümün bebeğini kaybettim. Ben yüzüne bakmaya kıyamazdım. Kapkara suratla gelirdi. Buradakiler suçsuz olduklarını söylüyorlar. Doğru suçlu anneler, babalar. Onlar çıksın biz girelim o zaman" dedi. 

Kader Yıldırım'ın annesi Elmas Kaya da, sanıklara bir tek sorusunun bulunduğunu söyleyip, "Acaba, mutlu oldular m? Huzura kavuştular m? Kaçını öldürdüler, kaçını öksüz bıraktıla? Ben eşim, çocuğuma tokat attı diye evi terk ettim. Ama oğlumu, bunların elinden kurtaramadım" dedi. 

Madenci Uğur Çolak'ın eşi Duygu Çolak, sadece şirketten değil kamu görevlilerinden de şikayetçi olduğunu aktarıp, "Olaydan sonra şirket avukatları geldi. 'Dulsun, dava belki 7-8 yıl sürecek nasıl geçineceksin' dedi. Ben de 'yanlış kapıya geldiniz, eşimi geri getirin' dedim onlara" diye konuştu. 

Madenci Halil Sevik'in babası Bayram Şevik, yöneticilerin hepsinin ocakta bir şeyler olacağını bildiğini, mahkemede dinlenen herkesin yalan söylediklerini savundu. Oğlu Halil İbrahim Doğan'ı kaybeden Ali Şuri Doğan ise, oğlunun kendisine, bir gün başlarına bir şey gelmesi durumunda, hesabını Akın Çelik ile İsmail Adalı'dan sorulmasının istendiğini aktardı.

"GELECEK NESİLLER İÇİN SUÇLU KİMSE CEZASINI ÇEKSİN"
Söz alan Mustafa Kocabaş'ın eşi Nursel Kocabaş, sadece 301 maden şehidi için değil, gelecek nesiller için suçlu kimse cezasını çekmesini istediğini vurguladı. Mustafa Kaya'nın eşi Naciye Kaya da, olaydan sonra evine gelen Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'ın avukatının kendisine, ondan değil diğerlerinden şikayetçi olması teklifinde bulunduğunu öne sürdü. 

Madenci İsmet Yılmaz'ın söz alan kızı Nagihan Yılmaz, "Ben 301 insan demiyorum. Bir vardiya insan, nasıl öldürülür, tüm Türkiye'ye dünyaya gösterdiler" dedi.

"HADİ SÖZÜNÜ HİÇ SEVMEZDİ"
Emin Kurt'un eşi Güler Kurt ise, "Madende sürekli duyduğu için, ben den evde, 'hadi' sözünü söylememi hiç istemezdi. Yöneticilerinin hiçbirisini tanımam ama hepsini biliyorum, neler yaptığını. Benim oğlum her gün cennete gidecek otobüs arıyor. Ben, eşime neden yeraltında çalışmasına izin verdim diye kendimi suçluyorum. Ama Can Gürkan nasıl kendisini inandırmış, suçlu olmadığına anlamıyorum" dedi.

Şinasi Tokmak'ın eşi Tuğba Tokmak, 301 kişinin adaleti için gediklerini söyledi. Duruşmada söz alan, diğer madenci yakınları da, yaşadıklarını anlattı ve sanıklardan şikayetçi oldu. Madenci aileleri sık sık Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'ya hitaben de, ona inandıklarını ve vereceği karara güvendiklerini ifade etti. Madenci ailelerinin ifadelerinin tamamlanmasından sonra, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, duruşmayı, ara kararlarını açıklamak üzere 25 Aralık cuma gününe erteledi.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.