Dolar 34,5733
%0.09
Euro 36,2532
%0.69
Altın 2.968,690
%-1.22
Bist-100 9.645,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Soyer: İzmirli demokrasiye çukurdan daha fazla önem verir

Soyer: İzmirli demokrasiye çukurdan daha fazla önem verir

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer, bir radyo programına katılarak İzmir, seçim çalışmaları, projelerine dair kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.

  • Ege Postası
  • 08.02.2019 - 14:35

HAZIRLAYAN: HALİDE DEMİR POLATLI/EGEPOSTASI- CHP'nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer, katıldığı programda projelerinden özel yaşamına, AK Partili rakibi Nihat Zeybekci'nin dün "10 Numara İzmir' lansmanından yemek davetine verdiği cevaba kadar gündemdeki bir çok konuyu değerlendirdi. 

İzmir’in bir dünya kenti olması için çalışacağı sözünü veren Tunç Soyer,  “İzmir’in bir dünya kenti olması gerekiyor. İzmir bu coğrafyanın yüreğidir. Yürek fonksiyonel olarak kanı alır ve pompalar. Doğunun damarlarını toplar, onları Batı’ya pompalar. Batı’nın ürünlerini de Doğu’ya pompalar. Yürek böyle bir şeydir. Yürek İzmir’e böyle bir görev yüklemiş. O nedenle İzmir dünyanın yüreğidir. Biz o tıkanan yerleri açacağız. Kalp sıkışıklığını açacağız. O damarlar gürül gürül akacak. Sağlıklı bir vücut, bölge yaratacağız oradan” ifadelerini kullandı.

İZMİR’DE İNSANLAR DEMOKRASİYE YOLDAKİ ÇUKURDAN DAHA FAZLA ÖNEM VERİYOR

İzmir’in CHP’nin değil demokrasinin kalesi olduğunu, bunun nedeninin tarihi süreç içinde oluşan farklı kimlik ve kültürlerle birarada barış içinde yaşama kültürü olduğunu belirten CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer, demokrasi ve özgürlük talebinin yoldaki çukurdan daha önemli ve öncelikli olduğunu vurguladı.

İZMİR CHP’NİN DEĞİL DEMOKRASİNİN KALESİDİR

CHP Adayı Soyer, “İzmir’de insanlar demokrasiye yoldaki çukurdan daha fazla önem veriyor. Birarada yaşama kültürünün ona bahşettiği özgürlüğe, orada eksik kalan çukurdan, trafikteki sıkışıklıktan daha fazla önem veriyor. Evet CHP’nin kalesi değil İzmir ama demokrasinin kalesidir. Demokrasi birarada yaşamak demektir. Bir arada yaşamanın kültürü, normudur demokrasi” dedi.

İZMİRLİ AKP’Yİ BİR ARADA YAŞAMA KÜLTÜRÜNE TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR

CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer, AK Parti’nin İzmir’i alamama nedeninin de birarada yaşama kültürünün zedeleneceği kaygısı olduğunu dile getirerek, “Bu demokrasi şöyle bir şey, niye CHP’ye oy veriyor, niye demokrasinin kalesi diyoruz. Çünkü AKP’yi bu kimliğe tehdit olarak görüyor İzmirli. Bir arada yaşama  kültürünü zedeleyecek diye düşünüyor. Merkez siyaset ötekileştirme, kutuplaştırma algısını İzmir’de bir türlü yapamıyor. Ama elinden gelse bunu yapacağını biliyor İzmirli. O tuzağa düşmek istemiyor” şeklinde konuştu.

İŞTE PROGRAMIN SATIR BAŞLARI:

İZMİR’İN 150-200 YILLIK BİR KAN KAYBI VAR

Aziz Beyin partili kimliği böyle bir şeye imkan vermez. Biz gerçekten son 15 yılla ilgili bir şey yazmıyoruz. Bizim vizyonumuz 150-200 yıllık bir kan kaybına dair. Arada büyük yangın, mübadele, savaş var. İzmir 200 yıl öncesine kadar Akdeniz çanağında önder kent iken sürekli güç ve kan kaybederek eksilerek geldi. Şimdi iade-i itibar vakti.

MERKEZDE SİYASET KUTUPLAŞTIRIYOR, ÖTEKİLEŞTİRME VAR ANCAK YERELDE…

Asla nefret duygusu taşımıyorum. Ben zaten merkezde siyaset yapamazmışım. Son yaşadıklarımızla iyice ortaya çıktı. Merkezde siyaset yapmak kutuplaşmaktan, ötekileştirmekten, ötekileştirmekten geçiyor. Her siyasi yapı tabanını konsolide etmek için ayrıştırmak zorunda. Oysa yerel hiç öyle değil. Bizi ayıran sebeplerden daha fazla bizi birleştiren sebepler var. Biz bu sebeplerden yola çıkarak kenti yönetmeye talibiz. Merkezde yürütülen siyaset ile yerel siyaset taban tabana zıt. Bu nedenle yerel siyaseti seviyorum. Çünkü bizi birleştiren kuvvetli kökler var. Ben bunları seviyorum.

İZMİR’DE DE SAFLAŞMA, AYRIŞMA YARATMAK İSTİYORLAR ANCAK İZMİRLİ BUNU YEMEZ

Daha da çok olacak. Bu niye yapılıyo? Türkiye’de merkezde yürütülen bu siyasetin paradigmalarından biri ülkücü solcu, dindar dindar olmayan laik gibi. Aynı tuzağa İzmirli seçmeni mahkum etmek istiyorlar. Bunlar üzerinden bir ayrışmayı, saflaşmayı teşvik etmek istiyorlar. İzmirli bunları yemez. İzmirli performansları, başarı hikayelerini, vizyonu, yapılanları ve yapılacakları görmek istiyor. Zaten seçmene bunlar üzerinden gitmemek haksızlık.

İZMİRLİLER İZMİR’İ KİMİN DAHA İLERİYE TAŞIYACAĞINA BAKAR

31 Mart’ta kim 12 Eylül’de neredeydi, o ona işkence yapıldı mı oylanmayacaktı. 31 Mart’ta kim İzmir’i daha ileriye taşıyacak, gurur duyacakları bir adam bulacaklar mı bulmayacaklar m? İzmirliler buna bakacak.

BEN ANNEMİ-BABAMI SEVİYORUM, GERİSİ BENİM İŞİM DEĞİL; HUKUKÇULARIN-TARİHÇİLERİN İŞİ

Ben annemi babamı seviyorum. Onlar beni yetiştirdiler. Soyer isem onların eseriyim. Ama gerisi benim işim değil. Hukukçuların, tarihçilerin işi. Kim neyi masaya yatıracaksa yatırsın.

CİTTA SLOW İLE İLÇENİN POTANSİYELİNİ ÇIKARDIK, YAVAŞLATMADIK

Farkına vardık şehrimizin potansiyellerinin. Büyük envanter çalışması yaptık birçok başlıkta. Florasıyla ilgili envanter çalışması yaptık. Sözlü tarih envanter çalışması yaptık. Bunlardan yola çıkarak analiz yaptık. Seferihisar’ın avantajları, önündeki fırsatlar, dezavantajları nelerdir diye baktık. Tüm bunları masaya yatırdık. Kadınlar, esnaflar, gençleriyle masaya yatırdık, nasıl bir yol haritası çizeceğimizi ortaya koyduk. Citta Slow buradan çıktık. Derya içinde olup deryayı bilmeyen balık nasıl yaşarsa Seferihisar’da öyle yaşıyorduk, İzmir’de de öyle yaşıyoruz. Biz olağanüstü iklimin, güneşin, toprağın farkında değiliz. Biz bunun farkına vardık Citta Slow olmakla. Olağanüstü potansiyeli ortaya çıkardık, buradan da refahını, katma değerini büyüttü.

EĞİTİM KURUMLARI BURAYA AKMAYA BAŞLIYOR

On yıl önceydi, biz Seferihisar’ın çıkışında 800 dönüm araziyi üniversite alanı olarak belirledik. On yılın sonunda büyük bir üniversite kampüsünü yakında göreceğiz. Yavaş yavaş olgunlaştı, pişti, bu olacak. Eğitim kurumları buraya doğru akmaya başladı. Kent merkezine yakın ama aynı zamanda şehir dışı. Alanlar daha geniş, dokunulmamış, bakir. Buralar eğitim kurumu kimliği kazanmaya uygun. Gelecekte böyle bir kimlik netleşebilir.

ZEYBEKCİ’NİN YANITINA ÜZÜLDÜM, KIRILDIM DOĞRUSU

Ben yemek daveti yaptım ama o önce kamuoyu algısını halletsin ondan sonra çıkarız dedi. Üzüldüm doğrusu. Kemeraltı’na esnaf lokantasında yemek yiyelim dedim. Beklemiyordum, kırıldım daha doğrusu.

ULAŞIM PROJELERİ ZATEN BAKANLIĞIN İŞLERİ, VAAT OLARAK GÖRMEK ŞAŞIRTICI

Ben de Nihat Beyin dünkü lansmanında gördüm ama, 17 yıldır iktidardalar kim ellerini tuttu bilmiyorum. Bunlar Ulaştırma Bakanlığının yapması gereken işler zaten. Vaat olarak söylemesi doğrusu şaşırtıcı, 17 yıldır niye yapmıyorsun demek lazım.

İZMİR’İN TEMEL SORUNLARI VAR, KİMSEYE ŞİRİN GÖRÜNME DERDİM YOK

Çok temel sorunları var; ulaşımla ilgili, katı atık bertarafla ilgili, hafif raylı sistemi, ücretlendirme politikasıyla ilgili, altyapı ile ilgili büyük sorunlar var. Hala arıtması olmayan ilçelerimiz var. Ben onların da bu işlerin eksikliğiyle ilgili aynı kaygıyı yaşadıklarını düşünüyorum. Burada bir tereddüt yok. Kimseye şirin görünme sıkıntım yok. Durum tespiti yapmaya çalışıyorum. Bunu yaparken hak yememek lazım. Kimseyi incitecek kıracak bir duruma ihtiyaç duymuyorum. Bu temel sorunların mutlaka çözülmesi gerekiyor.

İZMİR DÜNYANIN YÜREĞİDİR, TIKANAN YERLERİ BİZ AÇACAĞIZ

İzmir’in bir dünya kenti olması gerekiyor. İzmir bu coğrafyanın yüreğidir. Yürek fonksiyonel olarak kanı alır ve pompalar. Doğunun damarlarını toplar, onları Batı’ya pompalar. Batı’nın ürünlerini de Doğu’ya pompalar. Yürek böyle bir şeydir. Yürek İzmir’e böyle bir görev yüklemiş. O nedenle İzmir dünyanın yüreğidir. Biz o tıkanan yerleri açacağız. Kalp sıkışıklığını açacağız. O damarlar gürül gürül akacak. Sağlıklı bir vücut, bölge yaratacağız oradan.

BİR ARADA YAŞAMA KÜLTÜRÜ NEDENİYLE İZMİR İZMİR

İzmir göç alıyor, beyaz yakalı. Ama bir o kadar da göç veriyor. Beyin göçü veriyor. Beyin göçünü kesinlikle durdurmamız gerekiyor. Birkaç sene öncesinde Seferihisarda ana caddede araba yavaş yavaş gidiyor, arkadaki de kornoya basıyor İstanbul plakalı. Öndeki ne basıyorsun kornoya dedi. Acelem var dedi. Acelen varsa bu memlekette ne işin var dedi. İzmir’in kendine has bir ritmi,  tarzı var. İzmir kendini koruyan bir şehir. Gelecek kim olursa olsun başımızın üstünde yeri var. Ama bu kimliğe saygı duyarak gelsin. Bizim tek derdimiz bu. Sosyal bir gen acaba kendine entegre etme. Yüzlerce yıl boyunca İzmirli Fransızı, Levanteni bir arada yaşamışlar, dilini bilmediği insanlarla iş ve komşuluk yapmış, bu da bir arada yaşama kültürü oluşmuş. Bu nedenle demokrasinin beşiği İzmir diyoruz. İzmir onun için İzmir. Bu hikaye, bir arada yaşama kültüründeki çeşitlik, zenginlik kim gelirse gelsin sarıp sarmalıyor ve İzmirli yapıyor. Bir arkadaşım var Mardinli. Mardin’e gittiğinde ben İzmirliyim diyor. Çünkü İzmir alıp sarıp sarmalıyor İzmirli yapıyor.

KENTLER KİMLİĞİNİ KAYBETMEYE BAŞLADI AMA İZMİR…

Kentler kimliklerini kaybetmeye başladı. Bu çağın en büyük travması bu. Her biri aslında eşsiz, kendine özgü silueti, kimliği olan kentler vardı. Sıradanlaştırdı herkesi. Hepimiz aynı markalı ürünleri tüketen bireyler haline geldik. Boyozda, çiğdemde, tulumda, kokoreçte direniyor İzmir. Bunlar kıymetli.

SANDIK AÇILINCAYA KADAR YÜREK PIR PIR

Hayır yok. Asla yok. Böyle bir şey yok. Zaten sandık açılana kadar bu işin sonu yok. Sandık açılıp o hikayenin netleşmesine kadar yürek Selanik, yürek pır pır. Daha çok oy almaya ve daha çok insana dokunmaya çalışacağız.

EVET İZMİR CHP’NİN DEĞİL DEMOKRASİNİN KALESİ

Evet CHP’nin kalesi değil İzmir ama demokrasinin kalesidir. Demokrasi birarada yaşamak demektir. Bir arada yaşamanın kültürü, normudur demokrasi. Bu demokrasi şöyle bir şey, niye CHP’ye oy veriyor, niye demokrasinin kalesi diyoruz. Çünkü AKP’yi bu kimliğe tehdit olarak görüyor İzmirli. Bir arada yaşama  kültürünü zedeleyecek diye düşünüyor.

İKTİDAR KUTUPLAŞTIRMAYI İZMİR’DE BİR TÜRLÜ YAPAMIYOR

Merkez siyasetin ötekileştirme, kutuplaştırma algısını İzmir’de bir türlü yapamıyor. Ama elinden gelse bunu yapacağını biliyor İzmirli. O tuzağa düşmek istemiyor. İzmirli bir arada yaşamaktan mutlu.

İZMİR’DE İNSANLAR İÇİN DEMOKRASİ YOLDAKİ ÇUKURDAN DAHA ÖNEMLİ

Bu yanı kötü. Ama konuştuğumuzu teyit eden yanı var. İnsanlar demokrasiye yoldaki çukurdan daha fazla önem veriyor. Birarada yaşama kültürünün ona bahşettiği özgürlüğe, orada eksik kalan çukurdan, trafikteki sıkışıklıktan daha fazla önem veriyor. Tersi olsaydı bunları konuşuyor olmazdık zaten.

İZMİR KUMAŞI DİYE BİRŞEY VAR, SEÇİLEMEYEN ARKADAŞLARIMIZ DA…

Ben 30 ilçede toplam 584 aday vardı. Bunları tanımama imkan yok. İzmir ile ilgili hayallerimiz var ama adayları nereden tanıyayım. Buca, Karabağlar’da 20’ye yakın aday vardı. İzmir kumaşı diye bir şey var ama. Fark etmez. Ahmet gitsin Mehmet gelsin üç aşağı beş yukarı bu hikaye değişmez. Biz yüreği İzmir aşkıyla yanan insanlarla beraber çalışacağız. Adayların büyük bölümünün aynı hissiyatla aday olduğunu düşünüyorum. Seçilemeyenler hakkının yenildiğini düşünebilir, kırgınlık olabilir. İnsanız çelikten değiliz, etten kemikteniz. Onların büyük bölümünün partinin neferi olarak hizmet vermeye devam edeceğini düşünüyorum. Seçilen arkadaşların hepsiyle de uyum içinde çalışacağımıza inanıyorum.

BAZI ADAYLARIN DEĞİŞEBİLECEĞİ BENİM DE KULAĞIMA GELİYOR 

Onu bilemem. Genel başkan ve genel merkez takdir eder. O konuda söyleyecek bir şey yok. Benim de kulağıma geliyor.

İZMİR’DE KÜÇÜK ÖLÇEKLİ TURİZMİ TEŞVİK ÖNCELİĞİMİZ OLACAK VE…

Turizme bakış açımız değişecek. Ölçek birincisi. Biz küçük ölçekli turizmi teşvik edeceğiz. Endüstriyel turizmden ziyade, onu da yok saymayacağız ama, küçük ölçekli turizmi çok teşvik edeceğiz. Butik oteller, ev ve küçük pansiyonlar olacak. Gastronomi turizmi dediğinizde Ödemiş’te bile sizin sunacağınız turizm potansiyeli var. Ölçek birincisi. İkincisi, çeşitlilik. Zeytinyağı ilaç niyetine kullanılıyor. İçinde yaşıyoruz ama doğru dürüst pazarlamıyoruz. Açık gönderiyoruz İtalya’ya, adamlar pazarlıyor markalaştırarak. Bu hıyanettir. Belediyenin markada, pazarlamada, coğrafi işarette belediye olarak öncülük yapacağız.

İZMİR’DE BÜYÜK SİNERJİYİ YARATACAĞIZ

Beş yıldızlı otel yaparsınız ama kapının önünde çamura basıyorsanız hiçbir kıymeti kalmaz. Ama iki yıldız da olsa siz tüm kente yayılan bir kaliteyi hakim kılarsanız, o zaman o bir enerjiye dönüşür. Biz buna o noktadan itibaren sinerji diyoruz. Bir kentte sanat, kültür, edebiyat o sinerjinin ürünleri olarak ortaya çıkar. Dünyanın birçok kentinde sanatın, edebiyatın gücü ne kadar fazlaysa sporun da gücü o kadar fazladır. Birbirini destekler. Çünkü kentin topyekün enerjisine dönüşür. İzmir için de bunu yapmaya başlayacağız. Çok küçük bir dokunuşla başlayacak.

FİNLANDİYA NE YAPTI'

Filandiya milli geliri bizimle aynı bir ülkeydi. Esko Aho geliyor. Genç başbakan. Gelir gelmez tüm bakanlıkların bütçesini kısıyor, sadece eğitime aktarıyor. Eğitimin bütçesini, argeyi inanılmaz büyütüyor. On yıl içinde hukukun üstünlüğünde dördüncü sırada, okuduğunu anlamada, okullar arasındaki kalite standardının benzerliğinde hepsinde dünyanın ilk beşinde. Şu anda beş buçuk misli. Kişi başı düşen milli gelir 6 misli. Petrol bulunmadı, jeotermal çıkmadı, sadece insan keşfedildi. O insanların değişimiyle beraber bir ülke topyekun değişti.

BİR KENTİ GÜZEL YAPAN ŞEY NEDİR'

Nüfus problem değil bence. Orkestrasyon meselesidir mesele. Ortak aklı ne kadar hakim kıldığınız önemli, demokrasinin kılcallarını ne kadar açtığınız önemlidir. Bir kenti güzel yapan şey nedi? Ne uzunluğu ne kısalığıdır, okuyanıdır. Bazen 15 sayfa tek bir şey kalmaz, bazen üç satır okursun anında hafızana girer, ezberlersin. Burada öğrenci, okul sayısı, nüfus ölçek değil. Sizin uyguladığınız metedolojidir. Ne kadar güçlü bir irade ve ortak aklı ortaya koyduğunuz önemlidir.

4,5 MİLYONLUK KENTİ NASILYÖNETECEĞİMİ SORUYORLAR…

4,5 milyonluk kenti nasıl yöneteceğimi soruyorlar. 40 bin nüfuslu kenti yönetmek daha zordur aslında. Öbür tarafta ise kullanacağın insan malzemesinin kalitesi vardır önünde. Ölçeğe tersten bakılmalı.

DEPREMDEN DEPREME DEĞİL SÜREKLİ EĞİTİM VERECEĞİZ, DEPREME HAZIRLIKLI OLACAĞIZ

Teknolojinin gerçekten çok geliştiğini söyleyebilirim. Erken uyarı sistemiyle ilgili inanılmaz yeni teknolojiler var. Aşağıdaki sarsıntıyı dakikalar öncesinden haber veren sistemler var. Biz mevcut teknolojiyi bile güçlü kullanmıyoruz İzmir’de. Önce bunu yaygınlaştırmak, kentin zırhı haline getirmek lazım. Bunu yapacağız. Bilime öncelik vereceğiz. Bilimin sesine kulak vereceğiz. Ne kadar çok hakim olabilirsek o bilgiye o kadar güven içinde yaşayacağız. Bir de sürekli eğitim meselesi çok mühim. Depremden depreme değil sürekli deprem eğitimi vermeliyiz insanlarımıza. Bunları güncellemek gerekiyor. Kent yöneticilerinin asli görevlerinden biri depreme hazırlıklı tutmak.

YAZ-KIŞ, HER GÜN 6,5 KİLOMETRE KOŞUYORUM VE…

Başkanlar yaşadıkları kente benzerler. Başarılı başkan iseniz yaşadığınız kente benzersiniz. Kendimi İzmir’e benzetiyorum. İzmir’in güler yüzlü, dışa açık bir kent olduğunu düşünüyorum. Her sabah 22 yıldır koşuyorum, 6,5 km. yaz-kış fark etmiyor. Hayatım boyunca bunun faydasını gördüm. Vücudumun dinçleştiğini hissediyorum. Tam da böyle, negatif elektriği atıyorsunuz, insanlara daha güler yüzle bakıyorsunuz. Hele genç nesillerde spor çok önemli. -mış gibi yapmak değil gerçekten yapmak istiyoruz. Gençleri ve çocukları daha fazla spor ile buluşturmak istiyorum. Aynı zamanda sosyalleşmek demektir spor. Biryandan da sağlıklı bedenler. Bunun için elimizden ne geliyorsa yapacağız.

KÜLTÜRPARK’A KÜLTÜRÜ GERİ GETİRECEĞİZ

Kültürpark’ın kültürü yok artık. Ne olacağını birlikte oturup konuşacağız. Sanatçılarla, müzisyenlerle, tiyatrocularla. Kültürü geri getirmemiz gerekiyor. Adı kültür. Ama kültürü yok. Büyük boşluk var. Tekrar güçlü biçimde dolduracağız. Dinlemek lazım. Onları yapacağız.

Sokak tiyatroları da bekleyin, deneysel ve forum tiyatroları bekleyin. Yapacak çok şey var.

AB FONLARINDAN YARARLANMA ESKİSİ GİBİ KOLAY DEĞİL ARTIK

Eskisi gibi değil AB fonlarından yararlanma. Giderek sıkıntılı hale geldi. Kredi notumuzdaki ülke olarak düşüş nedeniyle. Yaz projeyi al parayı dönemi geride kaldı. Ama çalışılacak alan var. Eskisi gibi kolay değil sadece.

İLK OLARAK NE YAPACAĞIMI İNANIN BİLMİYORUM

İlk olarak ne yapılabilir k? Saksıya bir çiçek koyabilirim. İnanın bilmiyorum.

İKİ KIZIM DA BÜYÜK HOŞGÖRÜ GÖSTERİYOR, SAĞOLSUNLAR

O kadar hoşgörülü ki iki kız çocuğum. İkisi de bana aşık. Ben de onlara. Bana büyük hoşgörü gösteriyorlar sağ olsunlar.

BEN BEN OLMAKTAN VAZGEÇMEM, BENİ BEN OLDUĞUM İÇİN SEÇSİN İNSANLAR

Vazgeçmem. Ben ben olmaktan vazgeçersem o koltukta oturmam. Beni ben olduğum için seçsin insanlar.

15 YILDIR İZMİR’İ ÇALIŞIYORUM

Yok demedim. 15 yıldır kafamda İzmir çalışıyor. Hep İzmir çalıştım. Hep İzmir’in nasıl bir yere gidebileceği ile ilgili hayaller kurdum. Dağın arkasındaki vahayı görüp, görmeyenleri inandırıp o vahaya birlikte yürümek.

AZİZ BAŞKAN İZMİR’İN HAFIZASINA SAHİP EN ÖNEMLİ İSİM

Önümüzdeki hafta Aziz Başkan öyle bir imkan verecek. Aziz Bey şu anda İzmir’in hafızasına sahip en önemli isim. 15 yıldır bu şehrin başında. Orkestranın başında. En çok şeyi o biliyor.

AZİZ BAŞKAN VE EKİBİ ÇOK BÜYÜK YATIRIMLAR YAPTI

Bütçe olanakları vardı. İzmir’e gerçekten büyük iş yaptı Aziz Başkan ve ekibi. Çok büyük yatırımlar yaptılar. Sadece Seferihisar’da arıtma yoktu, şimdi 50 bin kapasiteli iki tane biyolojik arıtma tesisi var. Seferihisar bunun hakkını ödeyemez. Çok kıymetli. Çok şey yaptıklarını biliyorum. Eksik kaldıkları yerler olduğunu da biliyorum.

BÜTÜN İZMİR ŞAŞIRDI, BUNU ONA SORMAK LAZIM

Bütün İzmir şaşırdı. Hepimiz şaşırdık. Şaşırtıcıydı, beklemediğimiz bir şeydi. Aziz Başkanın yakın çevresi de beklemiyordu. Bunu ona sormak lazım.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.