TBMM Başkanı Kurtulmuş'tan 'Hamas- İsrail' açıklaması: Kaygıyla izliyoruz!..
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Bugün maalesef Mescid-i Aksa'nın uzun yıllardır devam eden işgal ve saldırılar altında bulunmasını büyük bir kederle, üzüntüyle hep beraber izliyoruz. Dört asır boyunca Filistin topraklarında hükümran olan ecdadımız Müslümanları, Hristiyanları, Yahudileri, bütün farklılıklarıyla bir arada yaşatmış ve bu dört asır boyunca bir tek din savaşı, bir tek mezhep savaşı ortaya çıkmamıştır. Bugün maalesef Orta Doğu'da, Filistin topraklarında yapılan zulümler had safhaya ulaşmıştır. Biz, iki gündür devam etmekte olan bu gerilimi gerçekten kaygıyla izliyoruz. Her iki tarafın da bu anlamda sükunetle bu meselenin çözülmesi için, bir şekilde sükuneti ve itidali tavsiye ediyoruz” dedi.
- Ege Postası
- 08.10.2023 - 14:55
- Güncelleme: 08.10.2023 - 15:51
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, bugün İstanbul'da düzenlenen Camiler Ve Din Görevlileri Haftası Programı'na katıldı. Programda konuşan Kurtulmuş, şunları söyledi:
“CAMİLER VE DİN GÖREVLİLERİ HAFTASI, TÜRKİYE'DE ÖNEMLİ BİR GELENEK HALİNE GELDİ”
Camiler ve Din Görevlileri Haftası, Türkiye'de önemli bir gelenek haline geldi. Bu vesileyle sadece kendi kültürel, medeni değerlerimiz içerisinde, camilerimizin yerini ve önemini bir kere daha hatırlamış oluyor, aynı zamanda da üzerimize düşen sorumlulukları bir kez daha gözden geçirerek adımlarımızı daha kuvvetli atmaya gayret ediyoruz. Camilerimiz bizim için istikamet ayarlama merkezidir. Dünyanın dört bir tarafındaki camilerde insanlarımız, günde beş vakit bir tarafa yönelirler. Yöneldikleri yer fiziken farklı olsa da yani kimi doğuya kimi batıya dönsede yöneldikleri hep aynı yer hep aynı istikamettir. Hepsi dünyanın merkezi olan, kainatın belki de nazargah-ı ilahisi olarak görülebileceğimiz Kabe-i Muazzama'ya yönelir.
Milletimiz, camilere hizmet etmeyi de büyük bir şeref olarak telakki eder. Müslümanların kalbi mesabesindeki Mescid-i Haram'a ve Mescid-i Nebevi'ye hizmet etmek bu milletin en büyük şiarlarından birisi olmuştur. Mescid-i Aksa'ya hizmet etmek de Müslüman milletin, kendisi için temel ödev olarak kabul ettiği sorumluluklardan birisidir. Mescid-i Aksa'ya, Mescid-i Nebevi'ye ve Mescid-i Haram'a hizmet etmek, bu milletin tarihi borçlarından birisidir.
“ORTA DOĞU'DA, FİLİSTİN TOPRAKLARINDA YAPILAN ZULÜMLER HAD SAFHAYA ULAŞMIŞTIR”
Bugün maalesef Mescid-i Aksa'nın uzun yıllardır devam eden işgal ve saldırılar altında bulunmasını büyük bir kederle, üzüntüyle hep beraber izliyoruz. Dört asır boyunca Filistin topraklarında hükümran olan ecdadımız Müslümanları, Hristiyanları, Yahudileri, bütün farklılıklarıyla bir arada yaşatmış ve bu dört asır boyunca bir tek din savaşı, bir tek mezhep savaşı ortaya çıkmamıştır. Bugün maalesef Orta Doğu'da, Filistin topraklarında yapılan zulümler had safhaya ulaşmıştır. Biz, iki gündür devam etmekte olan bu gerilimi gerçekten kaygıyla izliyoruz. Her iki tarafın da bu anlamda sükunetle bu meselenin çözülmesi için, bir şekilde sükuneti ve itidali tavsiye ediyoruz. Ancak bütün dünyaya şu soruyu sormak da herhalde hakkımızdır. Ne oldu da nasıl oldu da Orta Doğu böylesine yaşanmaz bir bölge haline geldi? Nasıl oldu da ecdadın dört asır boyunca sulhu, selameti, barışı getirdiği Filistin toprakları bugün kan denizine döndü?
“MESCİD-İ AKSA, MÜSLÜMANLARIN KIRMIZI ÇİZGİSİDİR. MESCİD-İ AKSA'YA YAPILAN SALDIRI ASLA VE ASLA KABUL EDİLEMEZ”
Türkiye'nin tavrı açıktır. Mescid-i Aksa'nın mukaddesiyeti her şeyin üstündedir. Mescid-i Aksa ve Kudüs, müşerref bir yerdir, mükerrem bir yerdir. Orada bütün dinlerin mensupları asırlardır bir arada yaşadığı gibi bundan sonra da bir arada yaşayacaktır. Mescid-i Aksa, Müslümanların kırmızı çizgisidir. Mescid-i Aksa'ya yapılan saldırı asla ve asla kabul edilemez. Yıllardır devam eden bu saldırılar maalesef Batı dünyası tarafından da Birleşmiş Milletler (BM) tarafından da çeşitli kereler telin edilmesine rağmen hiçbir sonuç alınamamıştır. Şu anda Mescid-i Aksa'nın uluslararası statüsünü Türkiye olarak koruyor ve bu uluslararası statünün sonuna kadar korunması gerektiğine inanıyoruz.Filistin topraklarında devam eden yabancı yerleşimciler meselesini, bu topraklara ait olmayan ama oraya getirilerek Filistinlilerin yerlerine, yurtlarına yerleştirilenlerin de aslında uluslararası hukuk bakımından bir suç teşkil ettiğini biliyoruz. Biz Türkiye olarak başından itibaren iki devletli çözümün tek çıkar yol olduğunu söylüyoruz. Tam manasıyla bağımsız, bütün kurum ve kuruluşlarıyla teşekkül etmiş bir Filistin devleti kurulana kadar Orta Doğu'daki bu kargaşa maalesef sona ermeyecektir. İki devletli bu çözümden başka bir yol olmadığı artık ayan beyan ortadadır.
“BAŞTA KUDÜS OLMAK ÜZERE FİLİSTİN, ORTA DOĞU BARIŞININ KAPISI, ORTA DOĞU BARIŞI DA DÜNYA BARIŞININ GELİŞİDİR”
Bir kere daha ifade ediyoruz ki, 1967'de BM tarafından kabul edilen sınırlara dönülünceye kadar, yani başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti tamamıyla müstakil hale gelinceye kadar Orta Doğu'daki bu kargaşa sona ermeyecek. Bir an evvel herkesi haktan, hukuktan, insanlıktan ve barıştan olmaya davet ediyoruz. Orta Doğu'da artık ayarı kaçmış olan bu dengesizliğin yeniden yerli yerine oturtturulmasının dünya barışı için elzem olduğunu ifade ediyoruz. Tabiri caizse, başta Kudüs olmak üzere Filistin, Orta Doğu barışının kapısı, Orta Doğu barışı da dünya barışının gelişidir. Biz millet olarak bu üç büyük mescidimize de tarih boyunca hürmet ettik, hizmet ettik. İnşallah bu üç mescide de kıyamete kadar hürmet edecek ve kıyamete kadar hizmet etmek bu millete Allah'ın izniyle nasip olacaktır.” (ANKA)
Yorum Yazın