Tarımda kalkınmanın yolu kooperatifleşme
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Harun Raşit Uysal, Türkiye'nin kalkınması için tarıma yönelmesi gerektiğini söyledi. Uysal, 1980 yılından sonra uygulanan yanlış politikalar nedeniyle köylünün tarımdan uzaklaştığını, kooperatifler kurularak köylünün yeniden tarıma yönlendirilebileceğini belirtti.
- Ege Postası
- 23.12.2017 - 11:19
Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Harun Raşit Uysal, Türkiye'nin tarım alanındaki sorunlarına değindi. Türkiye'nin 24 Ocak 1980 tarihinden sonra tarım ülkesi vasfını kaybetmeye başladığını anlatan Uysal, çözüm önerileri de sundu. 24 Ocak Ekonomik Kararları ile birlikte tarımı ilgilendiren özelleştirmeler yapıldığına dikkat çeken Prof.Dr. Uysal, şöyle dedi:
"Türkiye'de tarımın lokomotifi olan ve tarımda çalışan nüfusun bel kemiği olan, tarımda fiyatları regüle eden birçok kamu kurumu satıldı. Süt Enstitüsü Kurumu fabrikaları satıldı, arkasından Et Balık Kurumu özelleştirildi, devlete ait Yem Sanayi özelleştirildi. Şeker fabrikalarının önemli bir kısmı özelleştirildi. Tariş işlevsizleştirildi. Bundan sonra üretici sahipsiz kaldı. Üretici ürün elde etti, ancak devlet kurumları olmayınca üretici tüccarla baş başa kaldı. Tüccarın insafına kalınca ürünler para etmemeye başladı."
"MERALAR İŞLEVSİZLEŞTİRİLDİ"
Kente göç eden köylülerin şehirlerin çeperlerine yerleştiğini belirten Prof.Dr. Harun Reşit Uysal, bu durumun kentlerde işsiz sayısını artırdığını kaydederek şöyle konuştu:
"Sanayi ülkesi olsanız, tarımdan uzaklaşan nüfusa alternatif sunabilirsiniz. Türkiye'deki durum bu değil. Bu insanlar uyum sağlamakta da sıkıntı yaşadı. Altyapı, eğitim ve sağlık hizmetleri ve istihdam sorunları ortaya çıktı. Meralar yapılaştırılınca üretim yapılan alanlarda, taş ocağı, maden ocağı, termik santral, tohum fabrikaları kurularak, etraflarındaki alanlar işlevsizleştirildi. Üretici köyünde yaşarken üretici, hem de tüketiciydi. Tüketeceği ürünü yetiştiriyor, fazla ürünü satıyordu. Göç ile birlikte üretici sayısı azaldı, tüketici sayısı arttı. Nüfusun da artışıyla gıda ihtiyacında artış oldu. 1980 yılından beri uygulanan yanlış politikalar nedeniyle bugün Türkiye'de Belçika büyüklüğünde bir alanda tarım faaliyeti yapılmıyor."
"MARKALAŞIRSANIZ ÇİFTÇİNİN GELİRİ ARTAR"
Sanayi ülkesi olarak bilinen Amerika'nın yılda 60 milyar dolar tarım ürünü ihraç ettiğini, Türkiye'den çok daha küçük yüz ölçümüne sahip ait Hollanda'nın yılda 80 milyar euro tutarında tarım ürünü ihracatı yaptığını belirten Prof.Dr. Uysal, "Hollanda bunu markalaşarak sağladı. Sadece ülkesinde ürettiklerini satmadı. Yurt dışından yarı mamül aldı. Bunu işleyip paketleyerek, yüksek değerli ürün olarak ihraç etti. Markalaşırsanız çiftçinin gelirini de artırırsınız. Böylece köyden kente göç de azalır" diye konuştu.
"CARİ AÇIK KATMA DEĞERLİ TARIM ÜRÜNÜ İLE KAPANIR"
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Harun Raşit Uysal, köylünün markalı ve katma değerli ürünü tek başına üretmesinin mümkün olmadığını belirten bu noktada kooperatiflerin önemli olduğuna vurgu yaparak, şöyle dedi:
"Türkiye'nin bugün 450 milyar dolarlık dış borcu var. Eğer cari açığı kapatmak istiyorsanız bunu katma değerli tarım ürünleriyle yapabilirsiniz. Bunu sağlamanın yolu kooperatif oluşturmak. Böylece hem çiftçinin ana maliyetini oluşturan, tohum, gübre, ilaç, enerji gibi maliyetlerini toplu alımlarla düşürür hem de marka oluşturarak karını artırırsınız. Ayrıca tüketiciler de artık kooperatif ürünlerine yöneliyorlar. Çünkü tüketiciye kalite konusunda güven veriyor. Ancak kooperatifleri ilçe bazında oluşturmak gerek. Biz Bornova Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'ni kurduk. Arıcılık, büyük-küçükbaş hayvancılık yapılan, kiraz ve zeytin yetiştirilen 12 köyü bir araya getirdik. Örneğin Bornova markasını oluşturup zeytinyağız, süt satabiliriz. Böylece hem karı artırır hem de maliyeti düşürerek üreticiyi tarımın içinde tutarız."
"GENÇ NÜFUS TARIMLA UĞRAŞMIYOR"
Dünyada 'Köykent modeli' oluşturan kooperatifler olduğunu anlatan Prof.Dr. Uysal, "Dünyanın tarımdaki en büyük sorunu; genç nüfusun tarımdan uzaklaşması. Gelişmiş ülkelerde de Türkiye'de de tarımla uğraşan nüfus 50 yaşın üzerinde. Gençleri tarıma yönlendirecek çözümler bulmak gerek. Köy hayatı gençlerin isteklerini karşılamıyor. Sosyal hayat biraz düşük, hastane yok, evlendiğinde çocuğunu gönderecek bir okul istiyor gençler. Bunları köykent modeliyle sağladığınızda gençler de tarıma yönelir" diye konuştu.
"TÜRKİYE ORGANİK TARIMA YÖNELMELİ"
Türkiye'nin organik tarıma daha fazla önem vermesi gerektiğine de dikkat çeken Prof.Dr. Uysal şunları ekledi:
"Organik ürün pazarı ürettiğinizin tamamını satabileceğiniz bir yer. Satış konusunda hiç sıkıntı çekmezsiniz. Bunun yanında gelecek vadeden bir yöntem daha var ki; Bu da iyi tarım. İlaç ve gübrelerin kontrollü kullanıldığı bu yöntem de benimsenebilir. Yakında ülkemizin güneyindeki savaş ortamı son bulduğunda buralar geniş bir pazar oluşturacak. Suriye, Irak, Lübnan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır gibi ülkeler pazarımız olacak. Şimdiden bu yönde yatırım yapmak gerek. Çin'deki orta gelirli nüfus 250 milyonu aştı. Orta gelirli insanlar paketli, yüksek katma değerli ürünleri tercih eder. Bu da önemli bir pazar olacak. Eğer çiftçiyi kooperatif çatısı altında toplarsak bu pazarlara yönelik yatırımları ve üretimi sağlayabiliriz. Türkiye o zaman kalkınır ve dış borcunu ödeyebilir. Türkiye'nin yönelmesi gereken alan tarımdır." (DHA)
Yorum Yazın