‘Tarımsal krizden’ çıkış için CHP’den madde madde çözüm reçetesi
CHP Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, tarım ve hayvancılıktaki sorunları yerinde görmek ve çözüm için yol haritası belirlemek adına bugün Ödemiş üreticisi ile bir araya geldiler. Toplantıda konuşan Sarıbal, tarımsal krizin içinden çıkılabilmesi için CHP’nin çözüm reçetesini madde madde açıkladı.
- Ege Postası
- 19.11.2021 - 12:35
TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- Döviz kurları her geçen gün yükselirken ülke üreticisinin üretim maliyetleri de tüketim ürünlerinin fiyatları da aynı oranda artıyor.
Yarısından fazlası açlık sınırının altında yaşayan Türkiye’de milyonlarca insan mevcut koşullarda temek gıda maddelerine dahi ulaşmakta sorun yaşıyor.
Mevcut sorunların kaynağı olarak ise muhalefet partileri tarımsal üretimi işaret ederken CHP, tarım ve hayvancılıktaki sorunları yerinde görmek ve çözüm için yol haritası belirlemek adına başlattığı gezilerine devam ediyor.
Partinin bu doğrultuda gerçekleştirdiği saha çalışmalarının bugünkü noktası ise Ödemiş oldu.
CHP Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş ve İlçe Başkanı Hamdi Halis ilçe başkanlığında partililerle ve üreticilerle bir araya geldiler.
“KRİZ DAHA DA DERİNLEŞİYOR”
Mevcut iktidarın tarım politikalarının ülkedeki üretimi bitirdiğini ve tarımsal bir krizin içine soktuğunu ifade eden Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Sarıbal, “Sözün bittiği yerdeyiz. Kelimelerin artık kifayetsiz kaldığı bir tarihsel dönemden geçiyoruz. Kocaman bir ülkenin 20 yılda ne hale geldiğini içimiz acıyarak izliyoruz. 84 milyon insanın aklıyla alay edilen bir dönemden geçiyoruz. İzmir, Türkiye’nin en güzel kentlerinden biri. İzmir’de cumhuriyet döneminde tarımda devrim yapan Atatürk’ten sonra Aziz Kocaoğlu ve Tunç Soyer, tarımsal devrim için harekete geçtiler. Kendilerinin tarıma destek, çiftçiyi kalkındırma, köylüyü göçten uzaklaştırma mücadelesini saygıyla karşılıyorum. Hepsinin emeğine sağlık. Şunu gördük: Paranız olsa da aç kalabileceğimiz gördük. Pandemi döneminde eğer yeteri derecede paramız olmasa bu topraklarda açtık. Peki neden? Nedeni şu: Ülkeler kendi üretim modellerinden vazgeçtikleri, kendi üretmek yerine ithalatı tercih ettikleri ve böylesi riskli dönemleri görmek istemediği için böle bir durumla karşı karşıya kaldık. Türkiye hiç hak etmediği bir tarihsel dönemden geçiyor. Genel Başkanımız ‘Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek’ demişti. Neden böyle söyledi? Çünkü bu ülkede her gün 1 milyon insan yatağa aç giriyor. Toplumun çok büyük bir kısmı yeterli ve dengeli beslenemiyor. Yeterli gıdaya birçok sebepten dolayı ulaşamıyoruz. Bu ülkede ciddi bir gıda krizi var. 2006-2007’yi hatırlayın. Bugün olduğu gibi o gün de genç düveler kesildi. Bugün de ayanını yaşıyoruz. Çok ciddi bir gıda krizi içindeyiz İthalata bağlı olduğu, üretmediği için bu krizin içinde. İkincisi… Toplumun yüzde 60’a yakını yeterli geliri elde edemediği için bu krizde. İktidar ne derse desin çiftçi geçinemeyip doğduğu yerden göç ediyorsa kriz vardır. Tüketici akşam pazarda fiyatların düşmesini beliyorsa kriz vardır. Sorun şu: Kriz daha da derinleşiyor” ifadelerini kullandı.
“ÇOK ACİL OLARAK ERKEN SEÇİME İHTİYAÇ VAR”
Dün verilen faiz kararını da eleştiren Sarıbal, piyasalarda ve yönetimlerde güven vurgusu yaptı ve “Dün yetkililer oturdular ve faiz açıklaması yaptılar. Bu toplantıdan 15 dakika önce dolar düştü. Ardından 100 baz puan indirimi oldu ve dolar yine fırladı. Bu ne demek? Artık iktidar hiçbir şeyi kontrol edemez hale geldi. Eğer sizin vatandaşınız size inanmıyorsa, dövize talep artıyorsa burada ciddi bir kriz vardır. Artık toplum iktidara güvenmiyor. Kısaca Türkiye’nin çok acil olarak erken seçime ihtiyacı vardır. İktidar güvenini kaybetmiştir. Toplumun iktidardan gelecek acıkmalara güveni kalmamıştır. Güveni yitiriyorsanız onu sağlayabilmeniz çok zordur. Güven öylesine önemli bir kavramdır ki ruhtan çıktı mı bir daha gelir dönmez” dedi.
“ÖZEL SEKTÖR BÜYÜK ZAMMI BEKLİYOR”
Üreticinin zarar değil kar edebilmesi için girdi ve çıktı maliyetlerine ilişkin bazı örnekler veren Sarıbal, “Biz ne yapmaya çalışıyoruz? Neden Ödemişteyiz? Çiftçi zarar ediyor. Mesela bu bölge süt sanayisinin en önemli bölgelerinden biri. Bizim genel bir hesaplamamız var. 1 litre sütle 1,5 kilogram yem alamıyorsanız hayvancılığı sürdüremezsiniz. Bugün 1 kilo yem hemen hemen 4 liraya yaklaştı. Yani 1 litre sütle 1 kilo yem alamıyorsunuz. Yani süt üreticisi açık bir şekilde zarar ediyor. Peki et üreticisi… 1 kilo kırmızı etle en az 26 kilo yem alabilmelisiniz. Bugün ancak 14-15 kilo yem alabiliyorsunuz. Yani kırmızı et üreticisi de zarar ediyor. Bu insanlar gübre fabrikalarını özelleştirdiler, 19 yılda 75 milyon ton gübre ithal dediler ve bunun için 22 milyar dolar ödediler. Ve bugün çiftçi buğday ekmiyor. Biz ‘çiftçiye buğday dağıtın’ dedik. Şeker bulamıyoruz denildi. Şeker kanunuyla şeker pancarı ekimini kotalı hale getirdiler. Onun yerine bizi mısır şurubuna tatlandırıcıya yönlendirdiler. Hiç hesaplarında yoktu dünyadaki bir krizle planlarının altüst olacağına dair. Bugün özel sektör ellerinde olmasına rağmen piyasaya şeker sürmüyorlar. Devlet fiyatları kontrol altında tutmaya çalışıyor ama özel sektör büyük zammı bekliyorlar. Birazdan zeytin bahçelerine gideceğiz. Her defasında zeytin kanunu değişmek için meclise gelir ama hep geri döner. Binlerce yıllık insanlık farikasıdır zeytin. Birazdan o bahçelerde hasadı göreceğiz. Zeytin üreticisi zarar ediyor. Ama Yunanistan zeytinin zeytinyağına litre başına 1 Euro destek veriyor. Kameralar karşısına geçince istediğimiz gibi efelik yapıyoruz, yazlık saraya, uçan saraya, gezen saraya para bulabiliyoruz. Geçtiğiniz köprü gitmediğiniz havaalanı için sizden para alınıyor. Ama bir ülke insanın gıdasının hak olduğuna inanıyorsa… Gıda en az yaşam hakkı kadar kutsaldır. Anayasamız çok açık. Bir ülkenin yöneticileri toplumun yeterli düzeyde beslenmesi ve yeterli gıdaya ulaşması için her türlü tedbiri almak zorundadır diyor. Anayasaya karşı gelmek olur mu? Oraya garanti verebilmek için çiftçiye destek vermeniz gerekiyor” diye konuştu.
“ÜLKENİN TARIMINI YENİDEN İNŞA EDECEK GÜCE SAHİBİZ”
Son olarak CHP’ni tarımsal üretimdeki sorunlara ilişkin reçetesini de madde madde açıklayan Sarıbal, şunları söyledi; “Temel felsefemiz şu: Çitçisi mutlu olmayan, kalkınamayan bir ülkenin tarımda sorunu çözmesi mümkün değildir. Çiftçimiz kazanacak. Bunun için CHP’nin tarım politikaları çok açıktır. Bir, tarım topraklarımızı koruyacağız. Ama lafta değil. Bir toprak koruma kurulu var. O topraklarımız korumak için değil başkalarına peşkeş çekmek için çalışıyor. İki, planlamamızı yapacağız. Hangi ürünü nerede ne kadar üreteceğimize karar vereceğiz. Bunu için bir mucizeye gerek yokça ten Türkiye’nin hangi bölgesinde ne yetiştiği ortada. Planlamayı yapacağız. Ama bu yetmez. Çiftçinin birikmiş borçları var. Öyle borç ki bunlar… 2002 yılında AKP iktidara geldiğinde 2 milyon 780 bin çiftçimiz vardı. Bugün kayıtlı çiftçimiz 2 milyon civarında. Şu anda borçları 162 milyon lira. Biz borçları yapılandıracağız. Bütün faizleri sileceğiz. Kalan borları da çiftçinin ödeyebileceği şekilde şekillendireceğiz. Bir diğer konu da doğal afetler. Bunu da insanlar yaptı. Bugün de yarattığımız o sorunun altında eziliyoruz. Bütün riskleri giderecek etkili bir sigorta sistemini hayata geçireceğiz. Çiftçinin tarlasındaki ürünü kader değil akıl ve mantıkla sigortalayacağız. Diğer bir konu da alım garantisi. Ürünlerde fiyatları ekim zamanında belirleyeceğiz. Bir taban fiyatı oluşturup üstüne kar da koyacağız. Çiftçi günü geldiğinde en azından bu fiyatı alacağını bilecek. Biz devlet olarak çiftçiye alım garantisi vereceğiz. Ve girdiler… Yem, gübre, mazot, tohum ve elektrik, su faturaları. Çiftçinin onlarca girdisi var. Bunları planlamalarıyız. Ya girdileri ucuzlatacaksınız, çiftçi ucuz üretsin. Ya da tüketicinin gelir seviyesini artıracaksın. Bu iki şeyi düzeltmelisiniz. İkisinde de çiftçi ve tüketici kazanacaktır. Biz girdileri kontrol altına almalıyız. Bugün girdiler en uygun fiyatla gelse çiftçiler üretim yaparlar. Son olarak da traktöre, makineye, tarımsal üretim araçlarına haciz gelmeyecek bizim dönemimizde. Burada bir hukuki düzenleme mutlaka yapılacak. Bunları yapacağız. Çiftçinin örgütlenemesin için de elimizden geleni yapacağız. Bütün bunları destekleme politikasıyla yapacağız. Parayı nereden bulacağız? İktidar bir tercih yaptı ve çiftçiye ‘Ütmenize gerek yok ben ucuz üretici buldum ithal edeceğim’ dedi. Biz bunu yapmayacağız. Çiftçiye destken vereceğiz. Başarabiliriz. Bütün mesela tarımın sorunun ne olduğunu keşfetmekten geçer. Tarımın sorunu ekonomik değil. Para var. Bu parayı kendi çiftçimize aktaracağız. İki… teknolojik olarak çiftçinin sorunu yok. Bilim… Bilim insanlarımız var tarım ve hayvancılık için. Sorun ne? Sorun politik. AKP bir tercih yaptı. Bütün sorunları çözebiliriz. Bu ülkenin tarımını yeniden inşa edecek güce sahibiz.”
“BU SORUNLARI CHP İKTİDARINDA ÇÖZEBİLECEK GÜÇTEYİZ”
Mevcut iktidarın çitçinin sorunlarına yabancı olduğunu belirte İl Başkanı Yücel ise CHP iktidarından köylünün yine milletin efendisi olacağının sözünü verdi ve “Basın toplantımızdan sonra bir dizi kooperatif ziyareti yapacağız ve üreticilerle bir araya geleceğiz. Ülkenin durumu malum. Dövizlerdeki artış ve dalgalanma çiftçinin, üreticinin sırtındaki yükü artırıyor. Tarımda planlama yok, üreticiyi kollayan politikalar yok. Elektrik ve yem fiyatları üreticinin belini büküyor. Mazot fiyatları ve girdi maliyetlerine baktığımızda dünyada çalışarak para kazanamayan ve batma noktasına gelen tek çiftçi bizim çiftçimiz. Bütün bunlar rağmen ‘Her şeyin en iyisini ben biliyorum. Kimse bir şey üretmesin, kimse bir şey yapmasın’ anlayışıyla şahsım hükümetinin Tarım Bakanı ‘Türkiye’de zarar den çiftçi yok’ diyecek kadar olayalar yabancı. Tüm bu olumsuzluklara rağmen bu sorunları CHP iktidarında çözebilecek güçteyiz, bu sorunların hepsini çözmeye talibiz. Bu vatan, illet, çiftçi bizim. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi köylü milletin efendisi. Biz CHP iktidarında bunu tam anlamıyla hayata geçireceğiz. Bugün bunu tam anlamıyla hayata geçiren bir Ödemiş belediye başkanımız var. Bugün bunu hayata geçiren bir büyükşehir belediye başkanımız var. Kendisine üreticiye, hayvancıya olan desteklerden dolayı teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“BİZLER ÇEKİM NOKTASI OLABİLMELİYİZ”
Toplantıda konuşan Belediye Başkanı Eriş, CHP’nin iktidar olması ve tarım politikalarının tüm ülkeye yayılabilmesi için birleştirici bir dil kullanılması gerektiği vurgusu yaptı ve “Seçimin arifesindeyiz. Bu hafta bunu daha da netleştirdi. Başka bilgiler de var. Tarımın kenti olmanın hem güzelliğini hem de zorluklarını yaşıyoruz. İki yönlü bir durum var. Girdiler pahalı ve tüketiciye giden yılların hepsi de pahalı. Artık seçim sattı mahalline girdik. Bizler yerel politikacılar olarak sizlerin ve üreticinin işlerini kolaylaştırmak için çalışıyoruz. Nerede doğdularsa orada doysunlar sevdasındayız. Tarım açısından zengin bir kentiz. Kooperatif bölgesi olmamızdan kaynaklı olarak da biz u an 7-8 kooperatifin ürününü satıyoruz. Bu duygularla alanda işimiz kolay ama insanları kazanma noktasında da o dili Genel Başkanımız çok iyi kullanıyor. Bizleri koparan değil bizleri kaynaştıran o dili çok iyi kullanmalıyız. Bizler çekim noktası olabilmeliyiz. Biz böyle yapacağız demeliyiz. Biz bunları gönderiyoruz ama yerinde de bunu yapacağız demeliyiz. Dersimize iyi çalışırsak… Herkes aynı sorunu yaşıyor. Ama biz CHP’nin çözüm merkezi olduğun söylersek üstün gayretimizle bunu başaracağımızı düşünüyorum” dedi.
Yorum Yazın