Tele-tokatçı 17 Aralık'la vurdu

İddialara göre, olay günü Ömer Yılmaz’ın sabah saatlerinde ev telefonu çaldı. Telefona önce eşi Nursel Yılmaz çıktı. Telefonda bir erkek sesi duyduğunu ve aradığı numaranın kime ait olduğunu soran telefondakişahsa; “Burası bir ev, siz kimi aradınız'” şeklinde cevap verdiğini belirten Ömer Yılmaz’ın eşi Nursel Yılmaz; “Bu cevaptan sonra o da bana; ‘Ben de biliyorum bir ev olduğunu da bu telefon kimin üzerine kayıtlı'’ diye sordu. Ben de eşimin üzerine kayıtlı olduğu söyledim. Bu kez; ‘Eşin evde mi, eşinin adı ne'’ diye sordu. Ben de eşimin adını söyledim. O da bana ‘hemen eşini acilen telefona çağır’ dedi. Ben de telefonu eşime verdim” dedi.

Eşinden telefonu alan ve telefondaki kişiye kim olduğunu soran Ömer Yılmaz, başından geçen talihsiz olayı şöyle anlattı:

“Telefondaki kişi bana; ‘Hemen cep telefonunu al, diğer telefonu da açık bırak’ dedi. Zaten ev telefonu ile konuşurken o sırada cep telefonum çaldı ve ev telefonunu açık bırakmamı, cep telefonuna cevap vermemi istedi. Cep telefonu ile görüşürken bana "Ben Emniyetten arıyorum, baş komiserim. Siz 17 Aralık tarihini hatırlıyor musunuz, sizin Halk Bankasında 30 bin TL paranız var, banka çalışanları içerisinde hainler var ve paranızı PKK Terör Örgütüne aktarma yapacaklar, hemen paranızı kurtarmanız gerekiyor’ dedi. Telefondaki kişiye ‘size nasıl güvenebilirim’ diye sordum. O da bana Annemin ve babamın adını, doğum tarihimi, eşimin anne ve babasının adını, 4 çocuğumun olduğunu, çocuklarımın nerelerde çalıştıklarını, nerelerde oturduklarını hepsini söyleyince inandım ve koşa koşa bankaya gittim. Bankada sıra beklerken telefonu açık bırakarak cebime koymamı söyledi ve parayı çekerken de ‘Ev almak istiyorum, hesabımı kapatacağım’ şeklinde söylememi istedi ve ben de bu şekilde söyledim. Bir de; ‘sakın paraya sen dokunma, sadece banka memuru dokunsun, böylece banka memurunun parmak izlerine ulaşacağız, buna mutlaka dikkat et ve parayı çektikten sonra poşete koymalarını iste’ dedi. Daha sonra bankacı parayı poşete koyup bana verdi. Sonra bana bankadan uzaklaşmamı söyledi. Bankadan uzaklaştıktan sonra ilçe merkezine doğru yürüdüm. İstasyon meydanındaki tarihi su kemerlerinin bulunduğu alanda beklememi söyledi. Şu anda neredesin diye sorduğunda yaklaşık 5-10 metre mesafemde Polis karakolu olduğunu ve hatta karakola gideyim mi diye sorduğumda bunun gizli bir operasyon olduğunu söyleyerek; ‘Sakın gitme, operasyona zarar verirsin. Parayı birazdan sana söyleyeceğim yere bırakacaksın, buradan bayan bir polis memurumuz parayı alacak ve karşıda gördüğünüz polis aracının içerisinde paralardan parmak izi tespiti yapacak’ dedi. Bana bulunduğum su Kemerleri alanında biraz oturmamı ve bankadan aldığım makbuzu çıkarmamı söyledi. Makbuzda kaç adet yüzlük, kaç adet ellilik, kaç adet yirmilik olduğunu söylememi istedi. Ben de okudum. Okuduktan sonra bulunduğum alanın karşındaki Kafe Carpouza bahçesine girmemi söyledi. Orada büyük bir çınar ağacı var, onun dibine parayı bırakmamı söyledi. Beş, altı adım ileri gidip, sağa dön dedi. Daha sonra arkama baktığımda poşete sarılı bir şekilde ağacın dibine bıraktığım para yoktu. Para burada yok, kim aldı diye sordum. O da bana ‘Karşıda polis aracını görüyor musu? Şu anda bayan polis memurumuz paranızdaki parmak izlerini polis aracı içerisinde tespit ediyor, paranız şu anda güvenli’ dedi."

4 BİN LİRASI DAHA GİDİYORDU

Dolandırıcının daha sonra bankadaki diğer hesabında bulunan 4 bin lirasını da çekip aynı şekilde bırakmasını istediğini belirten emekli gardiyan, "Ben yine Halk Bankasına parayı çekmeye gittim. Diğer hesabımdaki 4 bin TL’yi çektim. Tam bu sırada eşimin oğluma durumu anlatması üzerine polise haber veren oğlum, emniyet güçleriyle birlikte bankaya girdi ve bunun bir dolandırıcılık olduğunu söyledi. Ben büyük bir şaşkınlık içerisinde ne olduğunu anlamaya çalışırken telefon kapandı” dedi. 

Olayla ilgili geniş çapta araştırmaya başlayan Polis, cep telefonu ile yaklaşık 1 saat 37 dakika görüşmenin yapıldığı olayla ilgili şüpheli bir kadının peşine düştü. (İHA)