Tunç Soyer'den 2,5 saatlik İzmir sunumu
Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) İzmir Şubesi tarafından düzenlenen toplantıda İzmir’deki çalışmalardan koku problemine kadar 2,5 saati aşkın süreyle detaylı bir sunum yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir’in kurtuluş günü olan 9 Eylül’de Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük organizasyonuna ev sahipliği yapacaklarını ve bunun bir belgesele dönüştürüleceğini, Nobel’den sonra en büyük barış ödülü hedefiyle İzmir Barış Ödülü sürecini başlatacaklarını ve İzmir İktisat Kongresi’nde 100 yıl önceki gibi dört ayrı toplum katmanını aynı sayıda temsilci ile bir araya getireceklerini belirtti.
- Ege Postası
- 07.07.2022 - 14:59
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İsmet İnönü Kültür Sanat Merkezinde EMD İzmir Şubesi tarafından düzenlenen “Geleceğin Türkiye’si İzmir-İzmir Büyükşehir Belediyesinin Kent Ekonomisine Katkıları” toplantısında sunum yaptı. Toplantıya, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, EMD İzmir Şube Başkanı Murat Demircan ve kentteki gazeteciler katıldı. 2,5 saati aşkın bir sürede İzmir’deki çalışmalardan koku probleminin çözümlerine kadar detaylı bir sunum gerçekleştiren Başkan Soyer, sunumun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Soyer, sunumunda İzmir’in kurtuluş günü etkinlikleri ve 100 yıl sonra yeniden gerçekleşecek İzmir İktisat Kongresi hakkında da bilgi verdi. İzmir’in 9 Eylül’de Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük organizasyonuna ev sahipliği yapacağını ifade eden Soyer, İzmir’in barışla anılması vizyonu çerçevesinde Nobel’den sonra en büyük barış ödülü hedefiyle İzmir Barış Ödülü sürecini başlatacaklarını söyledi. Öte yandan İktisat Kongresi’nde 100 yıl önceki gibi dört ayrı toplum katmanını aynı sayıda temsilci ile bir araya getireceklerini kaydetti.
“Tarihin en büyük organizasyonu”
İzmir’in kurtuluşunun, cumhuriyetin kuruluşunun ve İzmir İktisat Kongresi’nin 100. yılının kutlanacağını kaydeden Başkan Soyer, “100 yıl, dünyanın her yanında büyük organizasyonlarla anılan bir zaman tekabül eder. Bizim de 100. yılımızı çok anlamlı biçimde kutlama heyecanımız var. 1 Ağustos’tan itibaren 9 ay boyunca aslında 100. yılı birçok etkinlikle kutlayacağız. 9 Eylül günü Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük organizasyonuna ev sahipliği yapacak İzmir. Bugüne kadar yapılmış en büyük organizasyonu yapacağız. Bunun belgeselini çekeceğiz. Yani asıl bizden sonraki nesillere bırakacağımız şey, bu belgesel olacak. Bizden sonraki kuşaklara İzmir’in 100. yılı nasıl kutladığını miras bırakacağız. O günle ilgili birçok şeyi sürpriz olarak saklamak istiyorum ama olağanüstü büyük canlandırmalar Gündoğdu Meydanı’nda olacak. Olağanüstü büyük bir konser olacak. Şimdiden hepinizi oraya davet ediyorum” sözlerine yer verdi.
“9-10 Eylül birlikte kutlanacak”
10 Eylül’ün, Atatürk’ün 9 Eylül’den sonra İzmir’i ziyaret ettiğini hatırlatan Başkan Soyer, sözlerini şöyle sürdürdü: “İzmir’in türkü ve şarkılarını seslendiren 11 sanatçı, Prag Senfoni Orkestrası’nda bunları kaydetti. Ortaya çıkacak albüm de 10 Eylül’den itibaren İzmirlilerle buluşacak ve sanatçılar İzmir’de sahne alacak. Biz bugüne kadar sadece 9 Eylül’ü kutluyorduk. Bugünden sonra 9 ve 10 Eylül’ü birlikte kutlamaya başlayacağız. Çünkü Mustafa Kemal’in İzmir’e gelişini de unutmamak gerekir.”
100. yılda İzmir İktisat Kongresi
İzmir İktisat Kongresi’nin insanlık tarihinde çok önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Başkan Soyer, 100 yıl önce yapılan kongrede tüccarlar, sanayiciler, işçiler ve çiftçiler olmak üzere dört ayrı toplu katmanının temsilcilerinin bir araya geldiğini hatırlatarak bu yılki kongrede de dört ayrı toplum katmanını aynı sayıda temsilci ile bir araya getireceklerini belirtti. Başkan Soyer, “1 Ağustos’tan itibaren bu toplum katmanları, 3 ay boyunca sorunları müzakere edecek. Beş soruyu biz müzakere heyeti olarak sunacağız. Beş soruyu da onların belirlemesini arzu edeceğiz. 10 sorunun cevabını 3 ayın sonunda ortaya koymalarını isteyeceğiz. Dört ayrı masa, dört ayrı başlıkta dört toplum grubundan gelen sonuçları müzakere edecek. Birinci masa ‘Birbirimizle helalleşiyoruz Masası’, ikinci masa ‘Doğamızla Barışıyoruz Masası’, üçüncü masa ‘Geçmişimizi Hatırlıyoruz Masası’ ve dördüncü masa ‘Geleceğimizle Buluşuyoruz Masası’. Bu dört ayrı masanın akademisyenleri, sonuçları kendi başlıklarında tartışacak. Bu da ekim-kasım aylarında tamamlanacak. Nihayetinde adına şimdilik ‘Yüksek İstişare Kurulu’ dediğimiz kurul, bütün bu sonuç bildirgelerini 17 Şubat-4 Mart arasında masasına koyacak. Biz de bunları tüm siyasal partilerin, sivil toplum kuruluşlarının önüne koyacağız” diye konuştu.
“İzmir Dünya Barış Ödülü’nü başlatıyoruz”
“100. yılı, 100 yıl önce düşmanın nasıl denize döküldüğünün kutlaması değil 100 yıldır kesintisiz sürdürdüğümüz barışın kutlaması olarak yad etmek istiyoruz” diyen Başkan Soyer, barışı daha güçlü bir şekilde dillendirmek istediklerini, bu sebeple tüm anma ve organizasyonların arkasındaki fikrin barış olacağını vurguladı. Soyer, şöyle devam etti: “17 Şubat-4 Mart arasında tamamlanacak İzmir İktisat Kongresi’nin sonunda İzmir Dünya Barış Ödülü’nü başlatıyoruz. 100. yılın ardından İzmir’i barışla anılan bir şehir, barışı kutlayan ve barışı sahiplenen bir şehir olarak tüm dünyada duyurmak için belki de Nobel’den sonra en büyük barış ödülünü sunmayı hedefliyoruz.”
İzmir’de Akdeniz çalışmaları
İzmir Büyükşehir Belediyesinin Akdeniz çalışmaları hakkında da bilgi veren Başkan Soyer, şöyle konuştu: “Kasım ayında Akdeniz Belediyeler Birliği Genel Kuruluna ev sahipliği yapacağız. Akdeniz’in her yerinden belediye başkanlarını İzmir’de misafir edeceğiz. Biz bunun öncesinde bir altlık hazırlamaya karar verdik. İnsanlığın bugün içine düştüğü bu sıkıntılı dönemin sebeplerini müzakere edecek ve çözüm önerilerini Akdeniz’den kaynaklanarak ortaya koyacak bir dizi buluşmaya ev sahipliği yapacağız. Akdeniz’de barışın, bir arada yaşama kültürünün ve demokrasinin köklerinden beslenerek belki yeniden insanlığa çözüm önerileri ortaya koyacak, yeniden umut sağlayacak bir buluşma yapmak istiyoruz ki bunun sonucunda hazırlanacak sonuç bildirgelerini de o belediye başkanlarının önüne koyalım.”
“Müdahaleler için zamana ihtiyacımız var”
Sunumunda Körfez kirliliği hakkında önemli değerlendirmelerde bulunan Başkan Soyer, “Körfezin ne yazık ki halen kirli olmasının üç ana nedenini belirledik. Birincisi, İzmir’in yağmur suyu ayrıştırma altyapısının çok eksik olması. Kanalizasyon ve yağmursuyu hatlarının birleşik sisteme sahip olması. İkincisi, tüm İzmir’in arıtmasını yapması beklenen oldukça eskimiş Büyük Kanal Projesi’ndeki tasarım hataları. Son olarak, Çiğli Arıtma Tesisinden çıkan suyun Körfez’in en dar noktalarından birine deşarj ediliyor olması ve iç körfezdeki sığlaşma. Takdir edersiniz ki, katlanarak büyüyen ve yıllarca ihmal edilmiş bir meseleyi birkaç yılda çözecek sihirli bir değnek hiç kimsenin elinde yok. Tüm imkanları zorlamamıza karşın maalesef yaptığımız müdahaleler için zamana ihtiyacımız var. Bu bardağın boş tarafı. Dolu tarafı ise bugün elimizde Körfez’in nasıl temizleneceğine dair çok net, bilimsel bir yol haritası var. Bu planı sabırla ve tam bir kararlılıkla uyguluyoruz” dedi.
Körfez stratejisinin üç ayağı
Körfez stratejisinin üç ayağı olduğunu vurgulayan Soyer, şöyle konuştu: “Birincisi, İzmir’de birlikte akan kanalizasyon ve yağmur suyu hatlarını ayırmak. Adına ‘birleşik sistem’ denilen ve aslında bir sistemsizlik anlamına gelen bu yaklaşım şehrimizde koku, taşkınlar ve Körfez kirliliği başlıklarıyla tezahür eden tüm konuların ortak nedeni. İkinci ayak, Çiğli Arıtma Tesisinin ve çamur döküm sahasının rehabilitasyonu. Üçüncü ve son ayak, Çiğli Arıtma Tesisinden çıkan binlerce metreküp tatlı suyun çıkış noktasını iç Körfez’den orta Körfez’e taşımak ve iç körfezin sığlaşmasını engellemek.”
“Kapısı bacası açık bir evde toz almaya benziyor”
İzmir’in yağmur suyu altyapısının yok denecek kadar zayıf olduğunu, İzmir’in yağmur suyu kanallarının 50 yıldır ihmal edildiğini kaydeden Soyer, yağmuru toplayan altyapı sistemi inşa edilmediği için yağışların bir kısmının yüzey akışına geçtiğini ve yollarda su baskını riski oluşturduğunu belirtti. Yağmurun önemli bir kısmının da kanalizasyon ağına karışarak sistemi kilitlediğini söyleyen Soyer, “Zaruri olarak kanalizasyon suları yağmurla birlikte denize akıyor. Hem Körfez kirleniyor hem de şehirde koku sorunu oluşuyor. Körfez’deki koku ve kirliliğin ana kaynağı iddia edildiği gibi düşük sirkülasyon değil, yüksek kontaminasyon. Daha önce çözüm olarak önerilen sirkülasyon kanalı kapısı bacası açık bir evde toz almaya benziyor. Dolayısıyla böyle bir kanal açılsa bile Körfez’deki kirlenme ve sığlaşma sorununu çözemiyor. Bu nedenle birinci önceliğimiz dere ağızlarındaki 50 santime kadar varan sığlaşmayı ortadan kaldırmak. Dahası, tüm zorluğuna rağmen caddeleri kazarak İzmir’e çağdaş bir yağmur suyu altyapısı kazandırmak. Yani kapıdan bacadan giren kirliliği durdurarak Körfez’e lağım akmasını engellemek” diye konuştu.
“Yumurta kırılmadan omlet yapılamıyor”
Soyer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Elbette bu iki ucu keskin bıçak. Yolları kazmaktan çekinerek yağmur suyunu lağımdan ayrıştırmazsanız Körfez kokuyor. Caddeleri kazıp kanal açarsanız trafik sıkışıyor, herkesin keyfi kaçıyor ama yumurta kırılmadan da omlet yapılamıyor. Tüm algı operasyonlarına rağmen, bugüne kadar hiç kimsenin üstlenmediği bu görevi İzmir’de ekibimle birlikte göğüslüyoruz. Aksini yapmak, zaten şehrimize ve görevime ihanet olurdu. Bu nedenle göreve geldiğim ay itibarıyla İzmir’in yağmur suyu kanallarının inşa edilmesi talimatını verdim. Şu ana kadar 196 kilometre yaptık, 2 yıl içinde 200 kilometre daha yapacağız. Böylelikle yağmur suları hiç kirlenmeden Körfez’e, kanalizasyon suları ise kendi kapalı sistemi içinde doğrudan arıtma tesislerimize ulaşacak. Yağmur suyu hatlarımızın yapımı ve dere temizliği çalışmalarımızla Körfez’in tüm kirlilik kaynakları sıfırlanacak. Atatürk Organize Sanayi Bölgesinin (AOSB) sınırından geçen eski Gediz yataklarından birinin de Körfez’in ciddi kirlenme kaynaklarından biri olduğu tespit ettik. Eski Gediz yatağı, yüksek miktarda sanayi atığını doğrudan iç körfeze taşıyor. Bu konuda AOSB yönetimi ile görüşmeleri İZSU ekibimiz başlattı.”
Koku master planı
“Körfez temizliği stratejimizin ikinci ayağı Çiğli Arıtma Tesisinin revizyonu” diyen Başkan Soyer, şunları söyledi: “Çiğli Arıtma Tesisini yenilemek ve verimini artırmak için çok detaylı bir çalışma içindeyiz. Öte yandan, Güneybatı Arıtma Tesisi başta olmak üzere Körfez çeperindeki arıtmaların kapasitesini ve sayısını artırıyoruz. İzmir’deki kokunun ana sorunlarından biri arıtmadan çıkan çamurun 20 yıldır Çiğli Arıtma Tesisinin çevresinde depolanmasıydı. Arkadaşlarımız projenin orijinal tasarımında bu çamurun uzakta bir çamur tesisine taşınması olduğunu tespit etti. İzmir tarihinde ilk defa arıtma çamurunu Körfez kenarında değil Manisa’da lisanslı bir tesiste depolamaya başladık. Eskiden birikmiş çamurun bertarafı içinse İYTE ile ortak bir proje yürütüyoruz. Bu yılın sonunda o çalışma da başlayacak. İzmir’in koku kaynaklarından biri tümüyle ortadan kalkacak.” Soyer, geri kazanım projesiyle iç Körfez’e ulaşan deşarj noktasını orta Körfez’e taşıyacaklarını, Çevre Mühendisleri Odası başta olmak üzere ilgili uzman kuruluşlar ve akademisyenler ile bir koku master planı oluşturulacağını anlattı.
“İzmir’in yapı stoku çok yaşlı”
İzmir’de yapılan çalışmalar hakkında detaylı sunumuna devam eden Başkan Soyer, kentsel dönüşüm modelini de aktardı. İzmir’in yapı stokunun çok yaşlı olduğunu anımsatan Soyer, çağrı üzerine İzmir’in iş insanlarının inisiyatif aldığını ve İzmir’in kentsel dönüşüm yapı kooperatiflerinin teker teker kurulmaya başlandığını söyledi. Yerinde dönüşüm, yüzde 100 uzlaşı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi garantörlüğü ile İzmir’in dört bir yanında inşaatların başladığını belirten Soyer, Gaziemir, Ege Mahallesi, Uzundere, Ballıkuyu, Çiğli Güzeltepe ve Örnekköy olmak üzere 6 bölgede dönüşümün aynı anda devam ettiğini kaydetti. Buna göre 3 bin 958 bağımsız birimin yapımı sürüyor, 2 bin 500 bağımsız birimin yapım ihalesine hazır hale geldi. Hedef, 20 bin konut yapmak.
"Hedef, turist sayısını 4 milyona çıkarmak"
İzmir ekonomisinin en çok ihmal edilmiş bir diğer ayağının turizm olduğunu aktaran Soyer, “Akdeniz çanağında İzmir’in aldığı pay sadece 1 milyon ziyaretçi. Ülkeyi ucuz destinasyona dönüştüren, niteliğe değil niceliğe önem veren bir turizm anlayışıyla kent ekonomisini güçlendiremeyiz. Hedefimiz 2024 yılında İzmir’i, nitelikli turistin tercih ettiği ve kişi başına düşen turist harcamasının her geçen yıl arttığı bir kent haline getirmek. 12 ay ve 30 ilçede turizm vizyonumuzla İzmir’e gelen turist sayısını 4 milyona çıkarmak için çalışıyoruz” diyerek turizmde yapılan Visit İzmir ve Direct İzmir gibi çalışmalardan bahsetti. Kruvaziyer turizmi çerçevesindeki çalışmaları da anlatan Soyer, dünyanın en önemli kruvaziyer fuarını 2024’de İzmir’de düzenleyeceklerini, yıllar sonra ilk defa bu yaz İzmir’den Selanik ve Midilli seferlerinin başlayacağını ve Alsancak-Midilli seferini yapan ilk İzDeniz gemisinin seferlerine başladığını belirtti. Soyer, İzmir’in 2022’de pandemi öncesine göre yüzde 30 daha çok turist ağırlayacağını ifade etti. Soyer, sunumunda her alanda belediye tarafından hayata geçirilen çalışmaları anlattı.
“Peynirlerimiz çok yakında İzmirli markası ile piyasaya sürülecek”
Başkan Soyer, “ekolojik demokrasi ve ekonomik demokrasinin iç içe geçtiği” ‘İzmir Tarımı’ çalışmalarından bahsetti. Mart ayından bugüne kadar kooperatifler aracılığı ile 16,5 milyon liralık küçükbaş sütü aldıklarını ve tamamından peynir yaptıklarını aktaran Soyer, “Peynirlerimizi yine kooperatiflerimiz üretti. Bunları işlemek, peynir yapmak için 5 milyon liralık üretim masrafı yaptık. Toplamda 40 milyon liralık peynirimiz oldu. Sadece 4 ayda ve yalnızca tek bir kalem ürün üzerinden 18,5 milyon liralık katma değer oluşturduk. Üstelik bunu belediye şirketlerimiz üzerinden, tek bir kuruş kamu kaynağını israf etmeden yaptık. Sürpriz peynirlerimiz var ve bu peynirlerimiz çok yakında İzmirli markası ile piyasaya sürülecek. Tarım konusunda iki yeni tarımsal eğitim kurumu daha kurulacağını belirten Başkan Soyer, Bademler köyündeki İzmir Tarım Okulu ve İzmir Tarım Teknolojileri Üniversitesinin çiftçilerin bilgi ve tecrübelerini geliştireceğini ifade etti.
Günlük harcama tutarı hedefi bin dolar
Başkan Soyer detaylı sunumunun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. İzmir turizmiyle ilgili hedefin ne olduğuna yönelik soruya cevap veren Soyer, 2024’e kadar İzmir’in nüfusuna eşit olacak bir ziyaretçi sayısına ulaşmayı hedeflediklerini, 600 dolar olan kişi başı günlük harcama tutarını bin dolara çıkarmayı planladıklarını belirtti. Soyer, bu hedefe varmak için ortak akılla çalışmaları sürdürdüklerini söyledi.
“Ek bütçe çalışması yapıyoruz”
Başkan Soyer, belediyenin ek bütçeye ihtiyaç duyup duymadığına ilişkin soruya da şu yanıtı verdi: “Her evde yangın var ama emin olun Büyükşehir Belediyesindeki yangın da büyük. Tabii ki enflasyondan, hayat pahalılığından, döviz kurlarındaki oynamadan olumsuz etkileniyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesinin uluslararası finans kuruluşlarına olan borcu, yerli bankalara oranla daha yüksek. Biz kurdaki her yükselişten ciddi bir biçimde etkileniyoruz. O nedenle ek bütçe çalışması yapıyoruz ve yenilemek mecburiyetindeyiz. Ancak bütün bunları aşmaya muktedir bir kurumsal yapımız var. O nedenle hala 3A derecelendirme notunu taşımaya devam ediyoruz. İzmirlilerin için rahat olsun. İzmir Büyükşehir Belediyesi, tüm bu sorunları aşmaya muktedir.”
“Çıbanın başını bu şehirden kurtarıyoruz”
Buca Metrosu, Hilton, Basmane çukuru olarak bilinen alan ile ilgili soruya cevap veren Başkan Soyer, Buca Metrosu süreçlerinin devam ettiğini, şantiye hazırlıklarının sürdüğünü ve Danıştay’ın sonucunu açıklayacağı bilgisinin geldiğini kaydetti. Soyer, “Bizim açımızdan çalışmamızı engelleyen, süre kaybına yol açan bir durum söz konusu değil. Biz başından beri devam ediyoruz. Basmane çukuru ile ilgili çok çalıştık. Birçok şeyi müzakere ettik. Aynı Hilton gibi burada da çok az kaldı. Çözüyoruz. Bu çıbanın başını bu şehirden kurtarıyoruz. Orada inşallah sorunu çözeceğiz, sonra da İzmirlilerle beraber karar veririz” sözlerine yer verdi.
“Bizi odalarında kabul etmezlerdi, şimdi alkışlarla salona girdik”
20 yıllık süreçte yurt dışındaki İzmir algısı karşılaşması hakkındaki soruya yanıt veren Başkan Soyer, şöyle konuştu: “Vizyon dediğiniz şey, dağın arkasındaki vahayı görüp çevrenizdekileri ona inandırmak ve oraya beraber yürümek için ikna etmektir. İzmir bence dünyanın en güzel şehirlerinden biri. Ve fakat bu özellikleri unutulmuş. Biz bir iade-i itibar peşindeyiz. İzmir’i tekrar o görkemli günlerine taşımak istiyoruz. Bunun için her şey var. Biz sadece bunları görünür kılmak mecburiyetindeyiz. Onun için uluslararası alanda İzmir’i tanıtmaya önem veriyoruz. Dünyanın her yerinde İzmir ofisleri açacağız. 10 yıl öncesinden beri Brüksel’e defalarca gittim. Bırakın parlamento salonuna girmeyi, görüştüklerimiz bizi odalarında kabul etmezdi. Koridorlarda konuşurduk. Şimdi öyle değil. Şimdi alkışlarla Bölgeler Komitesi salonuna girdik. En azından ‘İzmir’ deyince herkesin aklında pozitif bir şey var. Bu çok kıymetli. Çünkü bunun üzerine bir şey inşa edebiliyorsunuz. İstediğiniz kadar cennet olun, bunu dünya bilmiyorsa hiçbir kıymeti yok. Biz bu cennetin dünyada bilinmesi gerektiğine inanıyoruz.”
Yorum Yazın