Türk Sinemasının acı günü: Büyük Usta'yı kaybettik
Zeki Alasya vefat etti
- Ege Postası
- 08.05.2015 - 11:07
Karaciğer hastalığı sebebiyle 22 Nisan'dan beri tedavi gören ünlü sanatçı Zeki Alasya bugün saat 10:32'da hastanede vefat etti.
Hastaneden yapılan açıklamada, "Karaciğer hastalığı sebebiyle 22 Nisan 2015 tarihinden beri tedavisi devam etmekte olan Zeki Alasya bugün saat 10:32'de vefat etmiştir" denildi.
18 Nisan 1943 doğumlu olan Alasya 72 yaşındaydı...
İstanbul'da doğdu. Robert Koleji'nin orta bölümünü bitirdi. Sanat hayatına 1959'da MTTB tiyatrosunda amatör olarak başladı. Bir süre dekoratörlük ve rehberlik yaptı. Çeşitli tiyatrolarda çalıştıktan sonra Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun kurucuları arasında yer aldı.
Film çevirmeye 1973'ten sonra başladı. Metin Akpınar ile birlikte Türk sinemasında yeni bir ikili oluşturdular. Birçok filmde yer aldı. 1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır.
Zeki Alasya'nın ölümü Metin Akpınar'ı yıktı
Metin Akpınar ve Zeki Alasya, Türk Sineması’nın ayrılmaz ikilisiydi. Türk halkı, bu ikili ile güldü, onlarla hüzünlendi. Filmleri herkes tarafından en az birkaç kere seyredildi, replikleri ezbere bilinirdi. Zeki Alasya’nın hayata gözlerini yumması ile tüm Türkiye büyük üzüntüye boğuldu.
Alasya’nın can dostu Metin Akpınar da çok büyük üzüntü içinde. Metin Akpınar’a ulaşmak için aradığımız yardımcısı, “Lütfen şimdi aramayın, belki bir iki gün sonra, ama şu an olmaz. Kendisini aramak için hiç doğru bir zaman değil. Büyük bir üzüntü bu, anlayın…” açıklamasında bulundu.
CNNTÜRK'e konuşan Metin Akpınar, üzüntüsünü şu sözlerle anlattı:
"Zeki Alasya benim yarımdı. Yarım gitti, canım gitti. Herkes için büyük kayıp. Her ölüm gençtir ama Zeki çok genç öldü. Maalesef karaciğerde bir olumsuzluk oluşmuştu. Çok geç fark edilmişti, yapacak bir şey yoktu. Son zamanda hoş tutmaya çalışıyorduk. Olabildiğince rahat ettirmeye çalışıyorduk. 15 gündür çok kötü bir tablo vardı. Bugün sevdiği yemeği yapıp götürecektim. Bu haberi aldım. Kader bizi adeta birleştirmişti. Babalarımız aynı firmada çalışırlardı. Annelerimiz vefat ettiğinde imamları bile aynıydı. Bu yazgı bizi birleştirdi ve ölüme kadar da ayrılmadık. Ayrılık dedikoduları saçmasapan dedikodulardı. İşte şimdi ayrıldık, sevinenler kına yakabilir."
Müjdat Gezen: 'Kardeşimi kaybettim'
72 yaşında hayatını kaybeden Zeki Alasya'nın ölümü hakkında Müjdat Gezen Hürriyet'e açıklamalarda bulundu.
Türk tiyatro ve sinema dünyasının usta isimlerinden Zeki Alasya'nın vefatı hakkında ulaştığımız Müjdat Gezen şunları söyledi: 'Çok kötü oldum. Onu dört beş gün önce hastanede ziyaret ettim. Çok kötüydü... O kadar çok sevdiğim bir insandı ki. Aile dostumdu. Ama bekliyorduk çünkü karaciğerde iki büyük tümör vardı. Onu ziyaret ettim ve kimse gelmemişti, Koç Üniversitesi Hastanesi'nde yatıyordu Topkapı'da. Rengi sapsarıydı, hiçbir şey yemiyordu. Eşiyle konuşmuştum, doktorlar da tatsız haberler veriyordu. Çırpınıyorlardı ama... Bekliyorduk. Ona çiçek göndermiş, 'bu da geçer' demiştim. İştahı hiç yoktu, yemiyordu. Türk tiyatrosu için önemliydi ama insan olarak çok değerliydi. Kardeşimi kaybetmiş gibiyim. O gün bugündür televizyonu açmıyordum. Çok ağlıyordum... Ah... Çok kötü oldum şimdi.'
ZEKİ ALASYA'NIN ARDINDAN
Bir süredir hastanede tedavi gören Zeki Alasya hayatını kaybetti. Ölümü ile sevenlerini yasa boğan usta oyuncu için ünlü isimler sosyal medyada duygularını paylaştı.
Metin Akpınar: 'Kabirlerimiz de aynı olsun diye düşünüyorduk ama...'
Zeki Alasya ile Metin Akpınar 2013 yılında Hürriyet'ten Şehriban Oğhan'a konuşmuştu. Metin Akpınar: 'Biz baştan helalleştik. Hatta bir ara aile kabristanı gibi kabirlerimiz de aynı olsun diye düşünüyorduk. Fakat sonra ailelerimiz kendi kabristanlarını aldılar. Öyle olunca aynı mezarlığa gömülemeyeceğiz.' demişti..
Zeki Alasya ile Metin Akpınar 2013 yılında Hürriyet’ten Şehriban Oğhan’a konuşmuştu. Metin Akpınar: ‘Biz baştan helalleştik. Hatta bir ara aile kabristanı gibi kabirlerimiz de aynı olsun diye düşünüyorduk. Fakat sonra ailelerimiz kendi kabristanlarını aldılar. Öyle olunca aynı mezarlığa gömülemeyeceğiz.’ demişti… İşte 2013 yılında Hürriyet’te yayınlanan o röportaj.
22 yıl olmuş Devekuşu Kabare Tiyatrosu kapanalı. Birkaç film dışında 22 yıldır yollarına tek başlarına devam ediyorlar. Zeki Alasya halen ‘Bizim Okul’ adlı televizyon dizisinde oynuyor. Metin Akpınar ise Haliç Üniversitesi’nde ‘Kabare ve Siyaset’ dersi veriyor. Tek soruya sinirleniyorlar. Siz siz olun, sakın o soruyu sormayın!
En son ne zaman böyle bir masada bir araya geldiniz'
Metin Akpınar- Bu suali unutalım, siz sormamış olun, biz duymamış olalım.
Gelirken en az 10 arkadaşıma sordum hakikaten sizi küs biliyorlar.
M.A- Aptallıklarıyla kalsınlar, bitti.
Biz hâlâ birlikte iş yapıyoruz diyorsunuz ama buna rağmen toplumda böyle bir algı var'
M.A- Yapıyoruz değil yaptık. Adamın düğününde sabaha kadar şarkılar söyledim, kalburla su taşıdım. Dargın bir adamın yapacağı bir şey mi b? Tiyatro bitti, eskisi kadar birarada değiliz. Biz beraber yaşıyorduk. Söylenmiş laflar palavra laflar değildir. Yarin yanağından gayrı her şeyimiz birdir bizim. Şimdi beraber yaşamıyoruz. Benim evim, barkım, işim ayrı; onunki ayrı.
Zeki Alasya: 1967’de başladık. ‘Dur Bakalım Ne Olacak’la. Doldu doldu boşaldı salon. Yeni oyun hazırlanıyor o arada. Gazetelerde, ‘Bakalım bunlar ne zaman ayrılacak’ haberleri... Daha bir sene olmuş. Ben alıştım, Metin sinirleniyor.
M.A- Mesela benim çok içki içtiğim, üç gün sofrada oturduğum anlatılır. Ulan bir de 60 senedir bu adamlar ne yapmış baksanız? Türkiye’nin en önemli tiyatral olayıdır Devekuşu Kabare Tiyatrosu. Tarihe geçecek bir şeydir. 50 tane film, şu kadar reklam, bu kadar gazino, sosyal yaşam, şimdi bize yakışan hocalık. Bunlar niçin konuşulmaz. Ne zaman ayrıldınız, birleşecek misini? Sahneye yine çıkacak mısını? Çıkacağız huzurevinde müsamere gibi olacak. Ben 72 yaşındayım, ortak geldi 70 yaşına.
Z.A- Yani bu, bir tarihlerde Galatasaray UEFA Kupası’nı kazandı ya, o takımı yine biraraya getirelim de bakalım futbol oynasınlar ne olacak demek gibi.
Yola bireysel devam etmek size kaybettirdi mi, kazandırdı mı'
- Z.A- Muhakkak kaybettirmiştir, biz başarıyla tek başımıza da götürdük işi. Birileri, tek başlarına hiçbir şey yapamazlar, beraber olmalılar diyordu. Bunda doğruluk payı vardı, mutlaka daha büyük başarılar yakalardık. Ama tek başına yürüdük ve bugüne kadar da getirdik. Daha iyi yapabileceğimiz bir sürü şey kaybettirdi. Her iyi şey yaptığımda, ‘Metin de benimle birlikte olsaydı burada şunu yakalayacaktık’ demişimdir yani. Şimdi bu adam Cumhuriyet döneminin en önemli oyuncularından biri bana göre, böyle bir adamın ortağı olmak müthiş bir şey kazandırıyor bir defa.
M.A- Bir oyuncunun bu kadar sene ortaklık yaptığı bir arkadaşından bu övgüyü alması her kula nasip olmaz. Görüyorsunuz malları, ikimiz de tek başına veya başkalarıyla bir sürü iş yapacak adamlarız. Ama Zeki-Metin ikilisinin getirdiği enerji bence vazgeçilmez bir şeydi. Zıtlıkların doğruluğu kanunundan müthiş yararlandık. O yüzden Zeki-Metin ikilisi bence her konuda irdelenmesi gereken belki de lojik örneklenmesi gereken bir ikilidir.
ONA BİR ŞEY OLSA BENİM CANIM YANAR
Yani bireysel yürümenin kaybettirdiğini mi düşünüyorsunuz'
- M.A- Yani şimdi düzlem geometriden bakarsanız kazandırdı gibi görünüyor, uzay geometrisinden bakarsanız çok şey kaybettirdi. İkimizin ayrılması değil, kabare tiyatrosunun kapatılmasıdır kaybettiren. Bugün, en büyük gereksinim duyulduğu anda kabare tiyatrosu yok. Şimdi bir ülkede tiyatroyla benzin istasyonu yan yana, hangisi kapatılı? Normalinde benzin istasyonu değil mi, hayır bizim tiyatro kapatıldı. Bir buçuk ay bilet satmışsın full, parayı iade etsen olmaz. Allah’tan Levent Kırca’nın çadırı vardı, izleyicimize borcumuzu orada ödedik. Ha! Ayrılma ondan sonra hızlandı. Düşün, biz evimizden çok beraberdik, her yerde, her zaman. Efes otelde iki odamız vardı, 619-620, içinden birbirine geçilen bir oda. Ama ben bir şey söyleyeyim istersen manşet yap; biz hâlâ ayrılmadık, ona bir şey olsa benim canım yanar. Bu adam müthiş bir adamdır, hiç mübalağa etmiyorum. Mesela Hababam Sınıfı’nı deftere ilk yazan, yani Rıfat Ilgaz’ın öykülerinden bir tiyatro eseri çıkarmayı düşünen ilk kişidir Zeki Alasya. Köşeli yumurtayı ilk düşünendir, normal yumurtanın ambalaj sorunu var! Türkiye’nin ilk palyaçolarıyız biz. Palyaço ayakkabısı yaptı adam, eliyle kendi dikti. Bütün o güzellikler kaçıyor tabii gözden.
BAŞTAN HELALLEŞTİK
Eski filmlerinizi seyrederken ne hissediyorsunuz'
M.A- İğrenç, şu anlamda: Biz çok ciddi bir yanlış yapmışız. Uzun süre iki başlı tek komik oynamışız. Aslan Bacanak’ta çatıştık ilk defa. İlk doğruyu oradan yakaladık. Sonra Ertem Eğilmez ekolünde dramatik yapının çatışma olduğunu öğrendik. Ondan sonra yaptığımız işler daha doğrudur. Hasip’le Nasip bence müthiş bir çalışmadır.
Z.A- Bu anlattıklarımızdan sonra herhalde ikna oldunuz değil mi bizim böyle birbirimizle kapışmış olmayacağımıza'
- Haklarınızı helal etmeniz lazım birbirinize!
M.A- Biz baştan helalleştik. Hatta bir ara aile kabristanı gibi kabirlerimiz de aynı olsun diye düşünüyorduk. Fakat sonra ailelerimiz kendi kabristanlarını aldılar. Öyle olunca aynı mezarlığa gömülemeyeceğiz.
Keşke demeyi sevmediğinizi biliyorum ama pişmanlıklarınız var mı'
M.A- Keşke keşke olmasaydı. Pişmanlıklarım vardır ama anlatmayacağım. Çok hassas bir nokta bu. Biz bugün yaşlı başlı ağabeyler olarak diyebiliriz ki, ‘Yavrum pişman olacağınız şeyleri yapmayın’. Çok yanlış bir şey. O zaman hiçbirşey yapmazsan hiç hata yapmıyorsun. Belki de yap, yık bir şeyleri, belki bir yere varırsın.
Z.A- İşimize çok odaklandık, başarı için gerekli miydi, belki de ama bir sürü şey yapabilirdik. İlk defa Avrupa’ya çıktığımızda yaşlanmıştık, neredeyse ayakta kalmakta zorlanacak kadar.
M.A- Çok doğru ben 52 yaşında gördüm Viyana’yı.
HER DEVİRDE HER ŞEY SÖYLENEBİLİR
Z.A- Şimdi de siyasileri eleştirmek zor değil ama biraz korkuluyor herhalde.
1982’de Kenan Evren beni çağırdı. Şaşırdım; çünkü bir yere çağrıldığımda Metin Akpınar’la çağrılırdım. Meğer babamın öğrencisiymiş. Babamı anlattı uzun uzun, bir ara “Bizimle uğraşsanıza” dedi. Ben de dedim ki; ‘Biz sizi acımasızca eleştiriyoruz da farkına varmıyorsunuz’. O tarihlerde İnsanlığın Lüzumu Yok’u oynuyoruz; bundan daha fazla eleştirilemez hiçbir kurum ve olay. “Ayrıca kapatırsınız güç sizin elinizde, onun için dikkatli eleştiriyoruz” dedim; yedi. Akıllı olacaksınız. Aptalca ucuz bayrak çıkarmakla olmuyor bu iş.
BU PROJEYİ ORTAĞIM BİLE BİLMİYOR
Zeki Alasya, Metin Akpınar’ın da sohbette öğrendiği bir projesini açıklıyor: 1839’da Gülhane Hattı Hümayunu’nun okunmasıyla başlayacak 1909’da İkinci Abdülhamit’in tahttan indirilmesiyle sonlanacak bir Osmanlı dizisi. Yıllardır sınava girecekmiş gibi Osmanlı tarihi çalıştığını ifade eden Alasya heyecanla projesinden bahsederken, Metin Akpınar, “Biz yarısında ölürüz” diye takılıyor. Bugüne kadar padişah olarak sadece Deli İbrahim’i oynayan Akpınar’ın rolü hazır. Abdülhamit’in amcası Abdülaziz’i oynayacak. Sadece yönetmenlik koltuğunda oturmayı düşünen Zeki Alasya takvim vermezken, “Giderayak çekeriz bakarsınız diye düşünüyorum. İsterseniz hayal deyin” diyor.
BUGÜN SAHNEDE OLSAYDIK
M.A- Türkiye çok ciddi bir dönemden geçiyor. Bir sanatçıya düşen görev muhalif olmaktır. Bugünkü yönetim hiç mi iyi şeyler yapmıyo? Makro ekonomik dengelere baktığında gayet iyi gidiyoruz. Buna karşı 75 milyon ülkenin gayri safi milli hasılası 780 milyar dolar. Bunda övünülecek bir şey yok. İnanç özgürlüğü diyoruz. Alevilerin sorunu belli. Adı demokrasi olan, tek ve belli bir hedefi olmayan bir olguya ulaşmak için bir yoldan geçtiğimiz doğrudur ama o yol altı kanallı bir yolsa biz sadece ikisini konuşuyoruz. Başbakan’ın “Bütün etnik kimlikleri ayağımızın altına alıyoruz” lafı eleştirildi. Bu laf Hz. Muhammed’in Veda Hutbesinde söylediği bir laftır. Arap olan ve olmayanlar eşittir anlamında. Ayaklar altına alınamayacak bir milliyetçilik var. Atatürk milliyetçiliği. Ana hedef insanın özgür iradesiyle kendi geleceğini tayin edeceği ortamı yaratabilmesidir. Bunu sen yarat; Kürt de Çingene de yabancı da faydalansın. “Aman analar ağlamasın, kan dökülmesin, Apo ile anlaşalım da terörü bitirelim” lafı çok doğru bir laf değil. Demokrasi savaşı verilecek ve sadece iki kanalda değil. Sadece bir etnik kimliğin haklarıyla, dini inanç özgürlüğü vermekle demokrasiye ulaşılamaz. Diğerlerini de devreye sokmak lazım. Bunu söylemek de sanatçıya düşer bugün sahnede olsaydık bunları söyleyecektik.
ZEKİ ALASYA KİMDİR'
Zeki Alasya, tam adıyla Zeki Şenol Alasya, 18 Nisan 1943 yılında İstanbul Şehzadebaşı'da doğdu. Aslen Kıbrıslıdır. Robert Koleji'nin orta bölümünü bitirdi. Okul döneminde bir yandan tabelacılık yapıyordu.
Sanat hayatına 1959'da MTTB (Millî Türk Talebe Birliği) tiyatrosunda amatör olarak başladı. Bir süre dekoratörlük ve rehberlik yaptı. 1964 yılında, Arena Tiyatrosu'nda profesyonel oyunculuğa başladı. Mister Nato, Kargalar Okulu, Şampanya ve Viski gibi oyunlarda rol aldı. 1965'te Ulvi Uraz Tiyatrosu'nda çalıştıktan sonra 1967'de Haldun Taner, Metin Akpınar ve Ahmet Gülhan ile birlikte Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun kurucuları arasında yer aldı. Bu topluluğun tüm oyunlarında oyuncu, yazar, yönetmen olarak çalıştı.
Film çevirmeye 1973'ten sonra başladı. Metin Akpınar ile birlikte Türk sinemasında yeni bir ikili oluşturdular. 37 yıl birçok filmde beraber yer aldılar. 1977'te de yönetmenlik yapmaya başladı. Yönettiği filmlerin çoğunda oyuncu olarak yer aldı. Sinemaya uzun süre ara verdikten sonra son filmi olan "Güle Güle"de oynadı.
Oyuncu olarak; Salak Milyoner, Beş Milyoncuk Borç Verir misin, Köyden İndim Şehire, Güler misin Ağlar mısın, Nerden Çıktı Bu Velet, Nereye Bakıyor Bu Adamlar, Hasip ile Nasip, Güle Güle, filmlerde rol aldı. Yönetmen olarak; Aslan Bacanak, Sivri Akıllılar, Caferin Çilesi, Petrol Kralları, Doktor, Köşe Kapmaca, Vay Başımıza Gelenler, Elveda Dostum gibi filmleri var.
1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı. 2010 Yılında Altın Portakal Yaşam Boyu Onur Ödülü aldı.
Zeki Alasya Oya alasya’dan boşandıktan sonra 1983'te Türkiye 2. Güzeli seçilen Sema Yunak ile 13 sene büyük bir aşk yaşadı.
Evlilikleri:
İlk eşi: Oya alasya evlendi ve 1987 senesinde boşandı. Bu evlilikten Zeynep adında bir kızı vardır
2. eşi: Zeki Alasya kendinden 30 yaş küçük olan Jülide Atak ile 2008’de evlendi.
OYUNCU OLARAK YER ALDIĞI YAPIMLAR
Küçük Ağa 1. Sezon Küçük Ağa TV Dizisi
Sezon (Mehmet Ağa) 2014
Bizim Okul Bizim Okul (Ayfer) TV Dizisi 2013
Aşk Geliyorum Demez Aşk Geliyorum Demez (İsmail) Sinema Filmi 2009
Görgüsüzler Görgüsüzler (Nurullah) TV Dizisi 2008
Anında Görüntü Show Anında Görüntü Show (Kendisi) TV Dizisi 2008
Akasya Durağı 4. Sezon Akasya Durağı TV Dizisi
Oyun Bitti (Tahsin) TV Dizisi 2007
Hayattan Korkma Hayattan Korkma (Rıfkı) Sinema Filmi 2007
Can TV Filmi 2006
Arka Sokaklar 9. Sezon Arka Sokaklar TV Dizisi
Şans Kapıyı Kırınca (Peder Alfonzo) Sinema Filmi 2004
Yabancı Damat (Ökkeş Usta) TV Dizisi 2004
Pardon (Cezaevi Müdürü) Sinema Filmi 2004
Kalbin Zamanı (Fikret) Sinema Filmi 2004
Cumhurbaşkanı Öteki Türkiye'de (Cumhurbaşkanı) Sinema Filmi 2004
Cennet Mahallesi (Komiser Cemil) TV Dizisi (2004/2007) 2004
Ömerçip (Tonton Dede) Sinema Filmi 2003
Yeşilçam Denizi Yeşilçam Denizi Tv Programı 2003
Hababam Sınıfı: Merhaba Hababam Sınıfı: Merhaba (Boz Ali) Sinema Filmi 2003
Rus Gelin Rus Gelin (Federasyon Başkanı) Sinema Filmi 2002
Anne Babamla Evlensene Anne Babamla Evlensene (Sermet) TV Dizisi 2002
Dedem, Gofret ve Ben (Rıza) TV Dizisi 2001
Oyunbozan (Kemal Yılmaz) Sinema Filmi 2000
Adada Bir Sonbahar (Mehmet) TV Filmi 2000
Güle Güle (İsmet) Sinema Filmi 1999
Yerim Seni (Muharrem) TV Dizisi 1998
Hastane (Dr. Salih Marmara) TV Dizisi 1993
Zeki Metince TV Dizisi 1992
Biz Bize Benzeriz (Zeki) TV Dizisi 1992
Güler Misin Ağlar Mısın (Zeki) TV Dizisi 1988
Namus Düşmanı (Veli) Sinema Filmi 1986
Yanlış Numara (Sami) Sinema Filmi 1985
Patron Duymasın (Şakir) Sinema Filmi 1985
Gülümseyen Dünya Sinema Filmi 1984
Dönme Dolap (Selami) Sinema Filmi 1983
Davetsiz Misafir (İlyas ) Sinema Filmi 1983
Baş Belası (Zeki Gürses) Sinema Filmi 1982
Şaka Yapma (Zeki) Sinema Filmi 1981
Vay Başımıza Gelenler (Kamil) Sinema Filmi 1979
Köşe Kapmaca (Donanma Kamil) Sinema Filmi 1979
Garibin Çilesi Ölünce Biter (Zeki) Sinema Filmi 1979
Doktor (Tabelacı) Sinema Filmi 1979
Petrol Kralları (Zeki) Sinema Filmi 1978
Cafer'in Çilesi (Cafer) Sinema Filmi 1978
Sivri Akıllılar (Zeki) Sinema Filmi 1977
Aslan Bacanak Sinema Filmi 1977
Nereye Bakıyor Bu Adamlar Sinema Filmi 1976
Her Gönülde Bir Aslan Yatar (Bekçi Zeynel) Sinema Filmi 1976
Hasip İle Nasip (Nasip/Muhlis/Vakkas) Sinema Filmi 1976
Nereden Çıktı Bu Velet Sinema Filmi 1975
Güler Misin Ağlar Mısın (Zeki) Sinema Filmi 1975
Beş Milyoncuk Borç Verir Misin (Zeki) Sinema Filmi 1975
Şenlik Var / Bal Kız (Selim) Sinema Filmi 1974
İmparator (İspirto Nuri) Sinema Filmi 1974
Salak Milyoner (Himmet) Sinema Filmi 1974
Mirasyediler (Zeki) Sinema Filmi 1974
Mavi Boncuk (Şeker Kamil) Sinema Filmi 1974
Köyden İndim Şehire (Himmet ) Sinema Filmi 1974
Beş Tavuk Bir Horoz (vehbi bey) Sinema Filmi 1974
Yalancı Yarim (Hüsnü) Sinema Filmi 1973
Kolsuz Kahramanın Kolu Sinema Filmi 1973
Kaynanam Kudurdu Sinema Filmi 1973
Hamsi Nuri (Torik) Sinema Filmi 1973
Tatlı Dillim (Antrenör) Sinema Filmi 1972
Tarkan Altın Madalyon (Doğu Vandal Kralı) Sinema Filmi 1972
Sev Kardeşim (Avukat) Sinema Filmi 1972
Yorum Yazın