Dolar 34,1623
%0.08
Euro 38,1653
%-0.21
Altın 2.918,510
%-0.51
Bist-100 9.777,00
%-0.53

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Ufukta kriz yok!

Ufukta kriz yok!

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr.İbrahim Attila Acar Türkiye’nin 2013 yılı genel ekonomisi hakkında değerlendirmelerde bulundu.

  • Ege Postası
  • 12.01.2014 - 10:24

İZMİR - Ekonomik açıdan bakıldığında ülkelerin genel durumlarını gösteren standart göstergelerin bulunduğuna değinen Prof.Dr.Acar, Türkiye’nin de siyasi, jeopolitik bir takım etkilerin haricinde, kendi dengesini kurduğunu ifade ederek: “Ancak coğrafya, İbni Haldun’un işaret ettiği gibi, “kaderdir”. Bu yüzden etrafımızda gelişen olaylara duyarlı olmamız da normaldir” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin tarih boyunca, bulunduğu coğrafyanın hem olumlu hem de olumsuz etkilerini birlikte yaşadığını hatırlatarak bugün de ekonomiyi değerlendirirken uluslararası gelişmelerden, komşu yönetimlerden ve küresel ekonomik krizinden bağımsız bir tutum sergilemenin mümkün olmadığını söyleyen Prof.Dr.Acar, Türkiye’de kamu dengesinin genel olarak mali disiplinle uyumlu olduğunu, enflasyon, işsizlik, ve faiz politikalarının kontrollü gittiğinden söz edilebileceğini ifade etti. Artan enerji bağımlılığı, nitelikli iş gücüne duyulan ihtiyacı ve düşük teknolojili üretimin yoğunluğunu ise ekonomideki önemli tehditlerin başında gösterdi.

Borcuna Sadık Bir Milletiz

Finans piyasalarında hukuki ve teknik alt yapının kuvvetli tesis edilmiş olmasının sevindirici taraf olduğuna değinen Prof.Dr.Acar, 2001 krizinde ödediği büyük bedel nedeniyle Türk bankacılık sisteminin artık dış gelişmelerden diğer ülkeler kadar etkilenmediğini ifade ederek: “Neredeyse herkesin bir kredi borcunun olduğu bir dönemde bu kredilerin geri dönüşü önemlidir. Bu nedenle kredi kullananların gelirleriyle ilgili problem yaşaması, kredi yükümlülükleri ile ilgili de problem yaşanmasına sebep olmakta, haliyle finans sistemini de etkilemekte” açıklamasında bulundu ve ekledi: “Türkiye’de takibe düşmüş kredi miktarı %2’ler civarındadır. Dolayısıyla hala borcuna sadık bir millet olduğumuzdan söz edilebilir”.

Hane halkının yükümlülükleri arttıkça kırılganlık da artmaktadır”

İhtiyaçların borçlanma yoluyla karşılanmasının bugüne özgü bir durum olmadığını hatırlatarak özellikle 1900’lerden itibaren resmi kanallardan borçlanmanın muazzam bir artış gösterdiğini vurgulayan Prof.Dr.Acar, 1970 sonrasında ise hanehalklarının giderek daha yaygın bir şekilde resmi kredi kanalları yoluyla sisteme dahil edildiğini ifade ederek hane halkı yükümlülüklerinin kriz duyarlılığı konusunda önemli verilerden biri olduğunu belirtti. 

Bütçe Açığı Krizin Habercisi

Devletin yükümlülüklerini gösteren önemli kriterlerden birisinin bütçe açığı olduğuna dikkat çeken Prof.Dr.Acar’a göre bütçe açığı, devletin piyasalardan fon toplamasına neden oluyor. Fon talep edenlere bir de devletin katılması ile de fon maliyeti artıyor. “Böyle bir durumda bireylerin kullanabileceği kaynaklar devlete gitmiş olur. Devlet dışındaki kesimin dışlanması anlamına da gelebilecek bu durum bir süre sonra tıkanmaya yol açabilir” diyen Prof.Dr.Acar, bu nedenle bütçe açığını önemli bir önemli bir kriz göstergesi olarak değerlendirdi.

Ufukta Kriz Yok!

Avrupa Birliği’nin kabul ettiği Maastricht kriterlerinde bütçe açığı ve borçlanma ile ilgili tanımlanan sınırlar bulunuyor. Türkiye, 2008 kriz dönemi hariç, 2005 yılından beri “milli gelirin %3’ünü aşmamış olmak” şeklinde tanımlanan referans bütçe açığı değerinin altında bir rakamı tutturmakta. Prof.Dr.Acar bu verileri bir süre daha krizle ilgili olumsuzlukların kolaylıkla üstesinden gelebileceğimiz şeklinde yorumluyor.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.