Uğurlu: Başkanlık değil, güçlendirilmiş Cumhurbaşkanlığı
AK Partili belediye başkanları içinde siyasi çıkışlarıyla dikkat çeken Kemalpaşa Belediye Başkanı Arif Uğurlu, yeni anayasa değişikliği teklifi ve süreçte yaşanacak referanduma yönelik çarpıcı mesajlar verdi. Kemalpaşa Belediye Başkanı Uğurlu'dan çarpıcı mesajlar:
- Ege Postası
- 01.02.2017 - 13:14
EGE POSTASI - Kemalpaşa Belediye Başkanı AK Partili Arif Uğurlu, Radyo Ege Postası'na konuk oldu. Uğurlu, Ege Postası Genel Yayın Yönetmeni Sercan Avcı ve Köşe Yazarı Mİthat Umutoğulları'na yeni anayasa değişikliği teklifi ve süreçte yaşanacak referanduma yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu.
BAŞKANLIK DEĞİL, GÜÇLENDİRİLMİŞ CUMHURBAŞKANLIĞI
Uğurlu'nun programda öne çıkan konuşmaları şöyle;
Siyasi tarihe baktığımızda yaşadığımız koşullar anayasa değişiklikleri olsun bir çoğu zorunluluklar kaşrısında ortaya çıktı. Yıl 2017, Türkiye başkanlık sistemi değil, başbakanlık sisteminin kaldırılışını konuşuyor aslında. Biz başkanlık değil, güçlendirilmiş bir Cumhurbaşkanlığı diyoruz. Tartışılması gereken başbakanlığın kaldırılması. Biz başbakanlığı kaldırıyoruz. Yerine Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk cumhurbaşkanı olduğundaki Türkiye Cumhuriyeti'ndeki yönetim sisteminde güçlendirilmiş cumhurbaşkanlığı sistemini konuşuyoruz.
GEVŞEKLİK GÖSTERİRSENİZ...
Ne zaman birileri darbe anayasasını değiştirelim dediyse de bütünü üzerinde bir değişiklik yapılamadı. Siyasi partiler toplandı toplandı ayrıldı. Netice alınmadı. Siz siyasiler olarak bu konuda gevşeklik gösterirseniz halk dışı unsurlar gelir siyasetinizi belirlemeye çalışır. Geçmişte bunu gördük. En son 15 Temmuz hain alçak darbe girişiminde gördük.
REJİM DEĞİL SİSTEM SORUNU VAR
Türkiye'de rejim değil ama ciddi sistem sorunu var. Darbe üreten bir sistemimiz var. Bu sistemin değişmesi gerek. Bu sistem halka göre millete göre cumhura göre bir sistem olmalı. Askeri cuntaların yaptığı anayasalarla değil halkın yaptığı anayasalarla yöneltilmesi gerek. Bugünkü parlamentoda da başaramıyorsun bunu. Güçlendirilmiş Cumhurbaşkanlığı sistemi milletin genetik kodlarına da uyuyor.
TÜRKİYE YERİNDE PATİNAJ YAPIYOR
Milletçe sıçrama yaptığımız dönemler istikrarın olduğu, bir liderin etrafında bütün olunan dönemler olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk güçlü bir liderlikle Türkiye'yi küllerinden doğurdu. 2. Dünya savaşı oldu. Türkiye girmedi. Avrupa bugün güçlendi 1920'lerden beri savaş görmeyen sadece Kıbrıs Barış Harekatı olan Türkiye hala yerinde patinaj yapıyor. Demekki bir yerlerde yönetim sorunumuz var.
İSTİKRAR ŞART
Türkiye'nin büyüdüğü dönemler, istikrarın olduğu dönemler. 2002'den bu yana ülkeyi yöneten bir AK Parti var. Türkiye sıçrama yaşadı. Ayakları üstünde duruyor. Ancak 4 yıldır etrafı terör örgütleriyle kıskaca alındı. Sıçraması durdurulmak isteniyor. Geçmişte 1,5 yılda bir hükümetler kuruldu. Türkiye'nin Atatürk'ün dediği medeniyletler seviyesine ulaşması için istikrar şart. Bizim sistemimiz istikrarar uygun bir sistem değil.
CHP SAMİMİYETSİZ
İtirazlar var. Bir sürür gerekçe sayıyorlar. 2007'de Cumhurbaşkanını halkın seçmesi kararı alındı. Geçmişte parlamento seçiyordu. AK Parti o dönem neden Cumhurbaşkanı seçemedi. Dönemin bağımsız olduğunu iddia eden yargısı şapkadan 367'yi çıkardı. CHP meclise girmedi. Sonra Cumhurbaşkanını biz seçebildik. Onlara göre Cumhurbaşkanı onlar gibi düşünüp hareket edecek. Böyleyse, nasıl seçileceğinin önemi yok. Onlar gibi düşünmüyorsa ne parlamentoda seçtirmek istemezler ne de halk tarafından... Bugün güçlendirilmiş Cumhurbaşkanlığını istemeyerek yine karşıda duruyorlar. CHP kendini sorgulaması gerek. Neye karşı duruyor. Parlamentoyu savunuyorsa o 367 çıktığında duruş sergilemesi lazımdı. O dönem samimi olmadı.Bu duruşu sergilemedi şimdi 'halkın seçmesi yanlış' diyor. Ortada bir samimiyetsizlik var.
YENİ SİSTEMLE CHP'Yİ DE KORUYACAĞIZ
CHP son 3-4 yıldır savrulmalar yaşıyor. Gazi Mustafa Kemal'in partisi. Ulusalcılık milletyeçilik ilkelerini devrim kanunlarımız diye içinde barındırıyor. Ama dönüp baktığınızda HDP'nin bir adım ötesinde HDP'leşen bir CHP var. Polisimi askerimi şehit edenlere karşı 'hendek kazan arkadaşlar' tabiri Atatürk'ün partisi olduğunu iddia eden CHP'nin Genel Başkanı ifade etmiştir. Vekilleri terörist cenazesinde boy gösteriyor. CHP'nin kuruluş felsefesine aykırı. Bu süreci tamamladığımızda CHP'nin HDP'leşmesini de durduracağız. Bu sistemle CHP'yi de koruyacağız. CHP ve temsil ettiği siyasi anlayış halka rağmen siyaset üretiyor. Halka ne zaman gittilerse kaybettikleri gördükleri için halka gitmemeye çalışıyorlar. Bu süreçte evet diyecek ciddi derecede CHP'liler var. Ülkesine sevdalı, CHP'nin HDP'leşmesinden rahatsız olanlar var.
KİMSE LAF EBELİĞİ YAPMASIN
Rejim değişikliği diyorlar. 15 Temmuz'da felaketten döndük. Başta Cumhurbaşkanımız Başbakanımız bakanlarımız teşkilatlarımız sokaklara döküldü. Birileri para kuyruğundayken bizler tankların önüne yattık. Egemenlik kaytısız şartsız milletindir dedik. Bize makarnacı diyenler makarna kuyruğundaydı. Kimse laf ebeliği yapmasın.
EN BÜYÜK DİKTATÖR KOCAOĞLU
Diktatörlük tek admalık diyorlar. Bu süreç diktatörse İzmir'de 30 diktatörden biri benim en büyük diktatörde Aziz Kocaoğlu..Çünkü başkanlıkla yönetiyor, yönetiyoruz. Bu anlayışa göre tüm belediye başkanları diktatör. Belediye başkanları bu işi babadan oğula mı devrediyor. Benden sonra bir başkası seçilecek. Benden öncede bir başkası vardı.
BİR ARABADA İKİ ŞOFÖR OLMAZ
Koca bir ülkede iki erkle olmaz. Bir araba iki şoförle yönetilmez. Cumhurbaşkanı seçersin yargın güçlü olur parlamenton güçlü olur bilirsinki en yüksek alan kişi seçilmiştir. 'Evet' çıktığında PKK'nın katlettiği babasıyla 5 yaşındaki kızı defnedilirken arkadan bağıran annesi 'kızımı babasıyla defnedin o karanlıktan korkar' feryatlarına nedne olan terör örgütünün parlamentodaki temsilcilerine kimse gebe kalmayacaktır. Referandumde evet dediğimizde ciğeri beş para etmeyen partilere gebe kalmayacak bu ülke...
'EVET' İÇİN MÜCADELE EDECEĞİM
Bu süreç en az Çanakkale kadar önemli... Bir milletin var oluş mücadelesiydi Çanakkale... Orada ayağa kalktık. Bir çok millete de manevi güç oldu. Yenilmez kabul edilen batı orduları yenildi. 15 Temmuz başarılı olmuş olsaydı ordumuz ikiye bölünecekti. Ona göre kurgulanmıştı. Ordu kendi içinde çatışacaktı. PYD silahları PKK'ya teslim edip PKK formasıyla işgal harekatına girecekti. Bu bir işgal harekatıydı. Milyonlarca vatan evladının ölmesinin önüne geçildi. Referandum süreci 15 Temmuzları gömecektir. Bu iş AK Parti meselesi değil. Evet demekle AK Partili olunmaz, hayır demekle AK Partili olunmaz. Bu milletin bir evladıyım. Her yurttaş vatandaş için bu süreçte sahaya çıkıp milleti için daha güçlü bir Türkiye için bana göre 'evet' demeli. Kuru kuruya 'evet' demekte kafi değil. Çıkacak aslanlar gibi çalışacak. Kapı kapı dolaşmalı. Biz şimdiden başladık. Gençlerle bir araya geliyorum. Nereye gidersem anlatıyorum. Referandumda süreci tamamladığımızda siyasette en büyük hayalim gerçekleşecek. Gücümüz yettiğince son dermanımzıa kadar 'evet' için alanda mücadele edeceğim. Milletin kararı başımızın üstünde. Egemenlik kayıttsız şartsız milletindir.
SEÇİM SONRASI YİNE KOL KOLA OLACAĞIZ
Kutuplaşma siyasetin doğasında var. Yerel seçimlerde belediye başkan adayları çıkar birbirlerine laf söyler taraftarları karşı karşıya gelir seçim biter ilk ziyareti bu isimler birbirine yapar. Mitinglerde karşı karşıya gelenler seçim sonrası kahvede bir araya gelir sohbet eder. Bizim demokrasi kültürümüz bu noktada gelişmiştir. Örnektir. Sevincimizi de kavgamızı da şiddetli yaşıyoruz. Duygusalız. Evet-hayır önemli... Evetçilerde hayırcılarda mücadele edecek. Bir taraf kazanacak. Millet kararını verecek. Sonra m? Sonuç ne olursa olsun bir araya gelinecektir. Bugüne kadar kutuplaşma şeklinde geçen seçimler sonucunda da kol kola girilmiştir. Yine böyle olacaktır.
KEMALPAŞA'DA YÜZDE 60'IN ÜSTÜNDE
Referandumda Kemalpaşa'da yüzde 60'ın üstünde 'evet' bekliyorum.
Yorum Yazın