Urla'daki yeşil katliamında şok gelişme
Urla’nın Ovacık Köyü’nde rüzgar enerji santrali yapımı için ormandaki ağaçların kesilmesi ile birlikte başlayan direnişin üçüncü gününde flaş gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Köy halkı ve sivil toplum örgütlerince başlayan ağaç nöbeti karşısında devlet vatandaşı “daha rahat ağaç kesilebilmesi” amacıyla ormandan kovarken, devam eden onlarca davaya karşın, Pazar günü çam ağaçlarının yok edilmeye başlanması Yırca’daki benzer iddialar gibi “Yargı kararı sızdırıldı mı'” sorularını bir kez daha akıllara getirdi.
- Ege Postası
- 09.12.2014 - 13:57
ŞİRKETE “DUR” DEMEDİLER, VATANDAŞA “ORMANI BOŞALTIN” DEDİLER
1’inci derece SİT alanlarındaki orman arazinde RES yapımına karşı çıkan ve üç gündür ağaç nöbeti tutan Urla’nın Ovacık Köyü sakinleri ve sivil toplum örgütleri üyeleri Orman Genel Müdürlüğü’nden gelen şokla sarsıldı. Orman alanını boşaltması istenen köylüler, müdürlüğün gönderdiği yazıya tepki göstererek, “Doğayı savunan bizleri kendi ormanımızdan, kamunun arazisinden kovan devlet, hukuksuzca ağaç kesimi yapan şirkete dur diyemedi. Devletin gücü gariban köylü vatandaşa mı yetiyo? Neden RES yapacak holdinge dur diyemediler'” diyerek kendilerine baskı uygulandığını ve gözdağı verilmeye çalışıldığını savundu.
PROJENİN HER AYAĞI DAVALIK
Firma ormanlık alanda kuracağı rüzgar enerji santrali için ağaç kesimine başlasa da, projeye karşı açılan davalar ise henüz sonuçlanmadı. Her ayağı davalık olan RES’ler için yargıdan kesin sonuç beklenirken, yaşanan bu durum hukuksuzluk olarak nitelendirildi. EGEÇEP (Ege Çevre Platformu) ve Ovacık Köyü sakinleri Haziran ayında açtıkları iki kritik davada projenin iptalini istedi. Bakanlığın verdiği ÇED gerekli değildir kararına karşı yürütmeyi durdurma istemi ile açılan dava izinlerin 2008 yılına dayandığı gerekçesi ile reddedilirken, kararı temyiz için Danıştay 14’üncü Dairesi’ne yeni bir dava daha açıldı. Öte yandan karar aşamasına gelen dosya haricinde köylüler İzmir İdare Mahkemesi’ne de hazırlanan imar palanlarının iptali için yine dava açtı. Urla Belediyesi de, hem ÇED gerekli değildir kararına karşı, hem de EPDK’dan firmaya 49 yıllığına verilen üretim lisansının iptali için dava açtı. Diğer yandan, tartışmalı projeye bir itiraz da TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi’nden gelmişti. Meslek odası, 24 Kasım tarihinde konuyu yargıya taşıyarak, hazırlanan 1/1000 ve 1/5000’lik imar planlarının iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle iki ayrı dava açmıştı.
“DEVLET ŞİRKETLE İŞ BİRLİĞİ YAPIYOR”
Geçtiğimiz gün orman alanında direniş başlatarak dernek üyeleri ile birlikte ağaçlara sahip çıkan Atatürkçü Düşünce Derneği Urla Şubesi Başkanı Ali Yanar, Orman Bölge Müdürlüğü’nden gönderilen yazının hukuksuzluk örneği olduğunu belirtti ve, “Orman Müdürlüğü can güvenliğini gerekçe göstererek orman alanının boşaltılmasını istiyor. Burada asıl amaç farklıdır. Devlet yatırımcı şirketle iş birliği yapıyor ve sermayeye sahip çıkıyor. Niyetleri kötü. Ben yatırımcıya söz verdim, ağaç kesecekler, vatandaşlara siz bu işe karışmayın denmektedir. Biz sonuna kadar burada ısrarla nöbet tutmaya devam edeceğiz, ormanımızı bırakmıyoruz” dedi.
KÖYLÜLER 2008’DE VERİLEN İZNİ 2014’TE ÖĞRENDİ
Bölgede yaşanan son gelişmeleri aktaran ve hukuki süreç hakkında bilgiler veren EGEÇEP Hukuk Komisyonu Üyesi Avukat Hande Atay şunları kaydetti: “Ciddi bir hukuki süreç var ancak, yargı bürokrasisi nedeniyle bekliyoruz. Ama şirket ise, tıpkı Yırca’da olduğu gibi, yangından mal kaçırırcasına ağaç kesimine başladı ve hukuki sürece aldırış etmedi. Haziran’da köylüler ile birlikte davamızı açtık. Burada bir RES yapılacak ve köylülerin ancak şirket temsilcileri buraya geldiğinde bu projeden haberi olmuş. Ama projenin onayı ise 2008 yılına dayanıyor. 2008 yılındaki mevzuata dayanarak buradaki RES’ler için ve tüm yenilenebilir enerji kaynakları için “ÇED gerekli değildir” kararı verildi. Mevzuatta ciddi anlamda eksiklikler var ve şirketler bu boşluktan yararlanarak orman arazilerine RES’ler yapıyorlar. Yargıda halen verilmiş bir karar yok. Yürütmeyi durdurma kararı çıkacak ve muhtemelen proje iptal edilecek.”
“AĞAÇ KESİMİNE ÖZELLİKLE PAZAR GÜNÜ BAŞLANDI”
EGEÇEP Hukuk Komisyonu Üyesi Atay ağaç kesimlerinin özellikle hafta sonunda başladığına dikkat çekerek, “Orman alanında ağaç kesilmesi için iki haftadır bir hareketlilik vardı. İşçiler orada bir çalışma yapıyordu ve kesilecek ağaçlar işaretlendi. Ağaç kesimine özellikle hafta sonunda başladılar. Mesai saatlerinin dışında olduğundan hukuki olarak bir şey yapamayalım diye Pazar günü kesim yapıldı. Firma ile birçok görüşme yaptık ve yapılan işlemin hukuksuz olduğunu, yargı kararının beklenmesi gerektiğini belirttik. Ancak bizlere verdikleri cevaplarda izinlerin alındığını söylediler. Ancak davacı taraf olarak bizlere bu izinlerle ilgili hiçbir bildirimde bulunmadılar, kesinlikle cevap vermediler. Orman alanına girildi. Burada yol için irtifa hakkı izni, ağaçlar için kesim iznini de içeren bir dosya olması lazım” diye konuştu.
BİN 800 AĞAÇTAN FAZLASI KESİLECEK
Ayrıca şirketin ormanda yapacağı ağaç kesimleri kapsamsında Yırca’da yaşanan benzer olayların önüne geçilmesini isteyen Atay, “Bir an önce önlem alınmasını, yine Yırca örneğinde görüldüğü üzere şirketin özel güvenliği tarafından bölge halkına yönelebilecek şiddete karşı vatandaşların can ve mal güvenliğine yönelik kolluk kuvvetlerince önlem alınmasını istiyoruz” dedi. Avukat Atay Ayrıca bölgede bin 800 ağaçtan çok daha fazla kesim yapılacağını belirterek, “Biz bu alanda ne kadar ağaç kesileceğini ısrarla sormamıza rağmen bize net bir cevap verilmedi, halkın tepkisinden çekinerek rakam söylenmedi. Ancak, burada ne kadar ağaç kesileceğine işletme karar verecektir yanıtını aldık” dedi ve 2 milyon metrekarelik orman arazisinin tehlikede olduğunu bildirdi.
“YIRCA’DAKİ SÜREÇLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şube Başkanı Helil İnan Kınay, “Hem bölgedeki köylülerin, hem de ilçe belediyesinin burada açmış olduğu davalar var ve hukuki süreç devam etmekte. Dava devam ediyor ve yürütmenin durdurulması talep edilmiş. Burada hukuki işlemlerin kesin şekilde sonuçlanmasını beklemek lazım. Bu işlemler sonuçlanmadan, inşaata başlamak ya da ağaç kesimlerine girmek yanlıştır. Soma Yırca’da yaşanan benzer süreçle karşı karşıyayız. Yarımada bölgesinde zaten RES’lerle ilgili çok ciddi sorunlar var. Tabii ki temiz enerjiye karşı değiliz ancak, planlandığı alanların doğru belirlenmesi gerekiyor. Kafalarda herhangi bir soru işareti bırakmadan, doğru değerlendirmeler yapılmalı. Hukuk kesin kararını verene dek durdurulması gerekmektedir. Ağaçların bu şekilde kesilmesi hem üzücüdür, hem de bizler için ciddi bir değer kaybıdır. Yürütmeyi durdurma talebiyle açılan dava şu anda karar aşamasında. Hatırlanacağı üzere, Soma Yırca’da da benzer bir süreç yaşandı. Umarız karar beklenir ve ağaçlar kesildikten sonra mahkeme kararı gelmez. Aksi takdirde, doğada oluşacak bu kayıpların geriye dönük olarak telafisi mümkün değildir. Urla’da yaşanan bu durum halkın gözünde çevreci enerjilerin itibarını da düşürmektedir. Doğru yerde doğru planlama yapılması gerekirken, bu gibi yanlış uygulamalar, doğru projelere de zarar veriyor” diye konuştu.
“HUKUKSUZLUK AK SARAY’DAN BAŞLADI”
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İzmir Şubesi Başkanı Ferdan Çiftçi ise, “Urla’da yaşanan sorun, Türkiye’de hukuksuzluğun nerelere vardığının da bir göstergesidir. Geçtiğimiz günlerde Yırca’da da aynısını yaşadık. Davadan çıkacak kararı beklerken, bir oldu bittiye getirip tüm ağaçları kesmişlerdi. Demek ki bu bir alışkanlık haline getirilmek isteniyor. Bu ülkede hukukun olmadığı vurgulanmak isteniyor, hukuk tanımazlık bir alışkanlık haline getiriliyor. Bu normaldir, çünkü Atatürk Orman Çiftliği’ne inşa edilen “Kaçak saray”ın olduğu bir ülkede bunları yadırgamak mümkün değil. Cumhurbaşkanı “Gelip yıksınlar” demedi m? Yırca’da ve Urla’da bu şirketlerin de gücü nereden aldıkları belli. Temiz enerji, yenilenebilir enerji kaynağı ihtiyaç ancak, ancak uygun yerlerde, uygun koşullarda yapıldığı takdirde, doğa dostu enerji olacaktır. RES’leri köyün dibine yaptığınızda, ormanları katlettiğinizde bu doğa dostu enerji olmaktan çıkar. Hukuki sonuç beklenmeli. Biz orada yerel halkın direnişine destek vereceğiz. Dava açan odalarla da süreci sonuna kadar takip edeceğiz” diyerek olayın hukuki boyutuna vurgu yaptı.
Yorum Yazın