Üzümcü'den Kurum'a Körfez tepkisi: Senin görevin ne sekreter?
İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Levent Üzümcü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'a İzmir Körfezi üzerinden yüklendi. Üzümcü açıklamasında, "Çevre ve Şehircilik Sekreteri İzmir Körfezi'nden bir bardak su alarak ve halka göstererek, 'bunlar böyle yapıyorlar' demesi kadar bu durumu özetleyen facia göremiyorum. Çevre ve Şehircilik Sekreteri burada şunu söylemek istiyor; ' biz görevimizi yerine getirmiyoruz, belediyeyi aşan bir problemi halkın karşısına getirip, halka belediyeyi şikayet ediyoruz.' Senin görevin ne sekreter? Sen bu işleri düzeltmekle görevli değil misin? İzmir senin yaptığın sekreterliğin parçası değil mi?" dedi.
- Ege Postası
- 01.12.2024 - 09:02
- Güncelleme: 01.12.2024 - 09:08
BERİVAN KAYA EGEPOSTASI- İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Levent Üzümcü gündeme ilişkin sorularımızı yanıtladı.
"KORKU SİSTEMİNİN ÇARKI"
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda görev yaparken, Gezi sürecindeki açıklamaları nedeniyle soruşturma geçirerek, görevine son verilen Üzümcü, “Sanatçıya bakış açısı o günden bugüne değişti mi” sorusuna, “Değişen değişti. Onların nedenlerini değişenlere sormanız lazım. Onlarla ilgili bir şey söyleyemem. Bu tarz dönemler turnusol kağıdı gibidir. Türkiye türlü bahaneler üreterek, ev kirası, çocuk gibi bahaneler üreterek günlük ve anlık bahanelerle korku sisteminin çarkının dişlisi olmaya çalışanların hayatları ile ilgili söyleyecekleri onları bağlar" dedi.
“KENDİ TİYATROMU KURDUM”
İstanbul Şehir Tiyatrosu’ndan atıldıktan sonra kendi tiyatrosunu kurduğunu dile getiren Üzümcü, “İstanbul Halk Tiyatrosu vardı. Ardından Levent Üzümcü Tiyatrosunu kurdum. Bu süreçte 2 tane 4 kişilik, 2 tane tek kişilik oyun ile Türkiye'yi dolaştım. Bu oyunlarla birlikte Türkiye'de tiyatro sahnesinde özgürce fikirlerini söyleyen insanlarla bir araya gelerek tiyatro hayatımı sürdürmeye devam ettim” ifadelerini kullandı.
“GAZETE OLMA NİTELİĞİNİ YİTİRMİŞ KAĞIT PARÇALARI!”
İktidara yakın bir gazetenin kendisine yönelik çıkan haberlerine tepki gösteren Üzümcü, “Benden kötülük ummadıkları için hedef gösteriyorlar. Kötü insanların, hakkımda bilgi sahibi olmadan beni hedef gösterenlerin, yarım yamalak fikirlerle beni hedef gösterenlerin yapmaya çalıştıkları şeyin altında benden kötülük ummamak yatıyor. Ben bir dava açmam, dava ile uğraşmam. Ben ne yaptığımı biliyorum, nasıl yapacağımı biliyorum. O insanların kariyerlerini, mesleklerini tıktıkları kadar derin bir kuyuyu ben istesem kazamazdım. Gazete olma niteliğini yitirmiş kağıt parçaları bunlarla uğraşıyor, bu onların gerçeği” diye konuştu.
DENGİM GÖRÜP CEVAP VERMEM
İzmir Büyükşehir Belediyesi AK Parti Grup Başkanvekili Hakan Yıldız, Levent Üzümcü'nün Amerikan donanmasına ait gemi üzerinden yaptığı " koşun len kıblenız geldi" paylaşımına tepki göstermişti. Üzümcü, Yıldız'ın eleştirilerine yanıt verme gereği duymadığını dile getirerek, “Siyaset artık eskisi gibi yapılan bir şey değil. Siyaset artık bir grup cahilin yaptığı şov amaçlı, kandırma amaçlı yaptıkları bir şeye dönüştü. Ne bu şahsı tanırım ne de bu şahsı dengim olarak görür cevap veririm” ifadelerini kullandı.
“ELEŞTİRİNCE SİYASET YAPMA DİYORLAR”
Üzümcü, Oyuncu Ali Atay’ın 'sanatçı her şeye koşmak zorunda değil' sözlerine yönelik yaptığı açıklamasında ise "Sanatçı koşmak istediği şeye koşmak isteyen insandır. Kendini sorumlu hissetmekle ilgili bir durum. Sanatla uğraşan insanların dertlerini dile getirişleri blokajsız oluyor. Bu da bu kadar 'ağam, paşam' diyen, birbiri ile kurduğu garip hiyerarşi içerisinde sınıfını ve yerini belirleyememiş insanların alışık olduğu şeyler değil. Bir anda sanatla uğraşan birinin kitabın ortasından konuşması ister istemez 'neden sanatla bu kadar uğraşıldığını ve sanatın yapılmasının önüne geçilmek istendiğinin' en büyük kanıtı. Türkiye’de yapılan siyaseti eleştirdiğin zaman sen siyaset yapma diyorlar. Politika karar verme demektir. Kendi seçtiğimiz insanların hayatımızla ilgili böyle köklü kararlar alıyor olmaları, Milli Eğitim’de, Milli Savunma’da, ekonomide ve onların almış oldukları yanlış kararların efektinin bizim hayatımızı direkt etkiliyor olması, bizi de herkes kadar bu yapılan politikaların yanlışlığı noktasında politika yapmaya itmelidir. Herkesin boş olan filesinden, cebinden, tenceresinden dem vurabilme, boş olan bomboş bırakılan kültür sanat hayatından dem vurabilme özgürlüğü olmalıdır. Bunun önünü kim tıkıyorsa, sanatın ve sanatçının önüne kim geçiyorsa, bunların, bu insanların asla doğru düzgün politikalar yapmadığını bilmenizi isterim. Sanat her zaman için özgür düşünceyi ve özgür hareketi ister. Bizler birer süs eşyası değiliz. Lafı, sözü olan, hayata karşı bakışı olan ve bunu mesleğiyle dile getirmeyi bir görev sayan insanlarız. Mesleğimizin dinamikleri çok sağlamdır. Milattan önceye dayanır bizim dinamiklerimiz. Bugün dünyanın en çok antik tiyatrosu olan Anadolu’yu gezmelerini isterim. Tiyatroların sözünün anlamı, önemi olmasaydı, insanlardan kentlerindeki temel mobilyalardan olan tiyatroları inşa etmezlerdi” dedi.
“MÜLKLERE ÇÖKÜYORLAR"
AK Partili ve CHP’li belediyeler arasında yaşanan konserlere ayrılan bütçe tartışmalarına ilişkin konuşan Levent Üzümcü, “Bizim 2010 yılında yaptığımız referandumda milletçe aldığımız kararlardan bir tanesi, herhangi bir belediyenin sorgulamasının İçişleri Bakanlığı'nın iznine kalmasıydı. 'Yetmez ama evet' diyen şahıslar bunu onayladılar. Bugün Türkiye'de AK-MHP'nin yönettiği belediyelerle ilgili araştırma yapılmamaktadır. Bu belediyelerde konserde, otoparklarda, kültür sanat alımlarında ne gibi tezgahlar döndürdüğünü öğrenemiyoruz. Bugün aklı, fikrî, vicdanı hür insanların oyları ile seçilmiş belediyelerde Sayıştay denetçileri ile mülklere çöküp hizmetin önüne geçmeye çalışıyorlar. Bu sadece konser değil, çöp toplamak da bunun içinde. İşçileri sendikalar üzerinden değişen dünyaya ayak uydurmadığı için gazlayarak sendikalarla eylem yaptırmaları da bu yüzden. Hem belediyelere para vermiyorlar, belediye para alamayınca yapamadığı zamlar yüzünden işçileri alevlendiriyorlar. Devlet tüm imkanlarıyla bazı şeyleri defterden silmiş durumda” açıklamasında bulundu.
“SENİN GÖREVİN NE SEKRETER?”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un Plan ve Bütçe Komisyonu’nda İzmir körfezine ait olduğunu iddia ettiği suyu göstermesi ve üzerine yaşanan tartışmaları değerlendiren Üzümcü, “Çevre ve Şehircilik Sekreteri İzmir Körfezi'nden bir bardak su alarak ve halka göstererek, 'bunlar böyle yapıyorlar' demesi kadar bu durumu özetleyen facia göremiyorum. Çevre ve Şehircilik Sekreteri burada şunu söylemek istiyor; ' biz görevimizi yerine getirmiyoruz, belediyeyi aşan bir problemi halkın karşısına getirip, halka belediyeyi şikayet ediyoruz.' Senin görevin ne sekreter? Sen bu işleri düzeltmekle görevli değil misin? İzmir senin yaptığın sekreterliğin parçası değil mi? Biz Van Gölü kirlense sevinecek miyiz? Tuz Gölü kurusa sevinecek miyiz? Bu aymazlık ve kutuplaştırmayı yaparken Maraş'taki, Hatay'daki depreme ilk kimin koşturduğunu unutmamanızı isterim. İstanbul ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Samandağ'a gemilerle gittiğini ve bu belediyelerin tüm imkanlarını kullanarak insanlarımıza ayrım gözetmeksizin yardım götürdüğünü unutmayınız. Bu insanlar kötülüğün suyuna batıp çıkmış insanlar ve kötülüğün kitabını bir daha yazmış insanlardır. İnanın bana o kitabı okumayacaklar. Çünkü okuma alışkanlıkları yok” çıkışında bulundu.
“ONLAR SANATÇI DEĞİL”
Üzümcü, sanatçıların siyasi düşüncelerini kamuoyuyla paylaşmaması noktasında yapılan eleştirilere ise, “Ben sanatçı değilim, ben tiyatro oyuncusuyum, tiyatro yöneticisiyim. Bahsettiğiniz şahısların çoğu zaten sanatçı değiller. Bir dizide durup, 15 dakika uzaklara bakıp, yüzü güzel olup da oradan para kazanan insan sanatçı olmuyor ve mikrofonlar da bu insanlara tutuluyor. Başta yaptığımız hata bu insanları sanatçı sınıfına koyarak, onlardan sanatçı yorumları bekliyor oluşumuz. Magazinciler bu soruları da sadece ortamı karıştırmak için soruyorlar. Onun rakibi olan kişiler tarafından tutulanlarca soruluyor. O orada umulmadık bir laf ederse, onun oynayamayacağı rollerin kendilerine düşeceğini düşünebilirler. Bu sadece farazi… Ama olsa şaşar mısınız” yanıtını verdi.
“TİYATROLARIN ISTIRABI BİLGİ SAHİBİ OLMAYAN YÖNETİCİLER”
İzmir Şehir Tiyatrosunda inançlı insanlarla karşılaştığını kaydeden Üzümcü, “Mesleki olarak inançlı bir takım insanla karşılaştım. Umarım onların bu istekleri kaybolmadan işlerini yapmaya devam etmek isterler. Yapı olarak bir takım yapısal problemleri var, yeni kurulan her yerde olduğu gibi… Tabi ki burası özel bilgi gerektiren bir iş, sadece yapanlar bilir. Tiyatronun, özellikle de ödenekli tiyatroların çektiği bütün ıstırap bu mesleğin işleyişi, işleyiş dinamikleri noktasında bilgi sahibi olmayan ama bu işin kendilerine tevdi edildiği yöneticilerdir” dedi.
“YERDE GÖRSENİZ ALMAYACAĞINIZ PARAYA OYNUYORUZ”
İzmir’de tiyatro izleyicisinin nüfusun 10’da 1’i olduğunu açıklayan Üzümcü, “Bu da 500 bine falan denk düşüyor. Kamu tiyatrosunun görevi aslında, normal şartlarda bin – bin 500 TL vererek izleyeceğiniz oyunları bizde yerde görseniz almayacağınız paraya izlersiniz. Ama bu bizim kötü oynadığımız anlamına gelmez, kooperatif gibi çalışırız. Kamu tiyatrosunun işi budur. Özel tiyatroların cesaret edemeyecekleri prodüksiyonları yapmak ve en iyi şekilde yapmak” diye konuştu.
Yorum Yazın