Dolar 34,6488
%0.27
Euro 36,4128
%0.31
Altın 2.922,110
%0.14
Bist-100 9.636,00
%-0.25

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Ve Yüksel sessizliğini bozdu: İstifaya detaylı açıklama

Ve Yüksel sessizliğini bozdu: İstifaya detaylı açıklama

CHP İzmir İl eski Başkanı Alaattin Yüksel istifasının ardından suskunluğunu bozdu. Yüksel, kamuoyunda en çok merak edilen konuların başında olan istifasına ilişkin de detaylı bir açıklama yaptı. İstifasının tüm ayrıntılarını anlattı

  • Ege Postası
  • 07.10.2016 - 14:19

EGE POSTASI- CHP İzmir İl Başkanlığı görevinden 10 Ağustos’ta şok bir şekilde istifa eden Alaattin Yüksel suskunluğunu bozdu.

Ege TV’de yayınlanan Güne Bakış Programına konuk olan Yüksel birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yüksel, kamuoyunda en çok merak edilen konuların başında olan istifasına ilişkin de detaylı bir açıklama yaptı.

ÖZÜR DİLERİM!
Yüksel kamuoyunda çok tartışılan ve merak edilen il başkanlığından istifası konusuna da ilk defa açıklık getirdi. Yüksel aldığı kararın altında yatan sebepleri anlattı. İşte tüm detaylar:

Partiye zarar vermemek ve yıpratmamak için konuşmadım. İstifam İzmir’de ve Türkiye’de oldukça konuşuldu. Binlerce telefon aldım. Dönemediklerimden özür dilerim. İl delegelerimiz, ‘Biz size destek verdik. Seçtik. Umutluyduk. Geçmişte yaptıklarınız var. Yeni dönemde de iyi gidiyordunuz. Niye bıraktınız'’ dedi. Bu insanlara karşı bir sorumluluğum var.  Telefonda bazılarına sebeplerimi açıkladım. Sonrasında ‘O zaman diyecek bir şeyim yok. Haklısınız’ diyorlardı.

BEN ÇOK KÖKLÜ BİR CHP'LİYİM
İnsanlara tek tek bunu anlatmam mümkün değil. Bütün partinin bunu bilmeye hakkı var. Ben çok köklü bir CHP’liyim. Çocukluğumda bu kültürü aileden aldım. Ben genel merkeziyle tartışan çekişen il başkanı durumuna düşmek istemedim. Geçmişte de bu noktaya geldiğimde bıraktım. Bu kez öyle olmadı. Genel başkanla bir sıkıntımız yoktu. Fakat genel merkezle yönetim anlayışında sıkıntımız vardı. İl başkanı partiyi ve genel başkanı temsil eder. O ilde bir iş yapılacaksa fikir üretecek ve eylemleri yapmak için genel merkezden destek alacak. Güçlü etkinlikler yapacak ve kentte örgütü güçlendirecek. Sorumlusu il başkandır. Zaman zaman sizin dışınızda da talepler olur. Belediye başkanları ve sivil toplum örgütleri de yapar. ‘Gelin İzmir’e şu işi yapalım’ derler. Bunlar aslında il başkanlığında toplanır. Genel başkana sunar. Genel başkan beğenmediğini değiştirir, değişiklikler olur. Bu hep böyle olmuştur. İl başkanı bunu halka duyurur. Benden sonra atama il başkanları oldu. Bu kültürde eksilmeler oldu. Benim kabul edemeyeceğim şeyler gelişti. Kişisel olarak genel başkan yardımcılarına başvuruyor. Programı uygun görüp olgunlaştırıyorlar. İl başkanı olarak benim bunlardan son anda haberim oluyor.

İLK KIVILCIM EGİAD TOPLANTISI
İlk seçildiğimde genel başkanımız (EGİAD) Ege Genç İşadamları Derneği’ne geldi. Sizin son anda haberiniz oluyor ve misafir gibi katılıyorsunuz. Dernekten böyle bir talep gelebilir. Bunu il başkanımızla bir görüşün denmesi gerekiyor. Ben işadamları arasında çok etkin bir isimim. Danışma kurulu başkanlığını yapmışım. Ağırlığım var. Bana belki söylense bir tane dernek yerine tüm derneklerle çok daha güçlü bir toplantı gerçekleştirebilirdim. Bunun böyle olmayacağını ilettim. ‘Haklısınız’ denildi. Özel kalemi uyardım. Sonra dikkat edip bir talep geldiğinde ‘il başkanıyla konuştunuz mu'’ demeye başlamıştı.

Süt fiyatı düşmüş patates tarlada kalmıştı. Sütte sıkıntı çıktığında ‘Ödemiş’te büyük bir çiftçi mitingi yapalım’ dedik. Kooperatif başkanlarıyla bir araya geldik. Hayvanları ölüyordu. Berbat bir durumdaydı. Seferihisar’da bir otelde kendi belediye başkanlarımızla bir toplantı tercih edildi. Bunlar birikti.   Genel başkan Çanakkale’ye gidecek... Tüm illerden partililer gelsin diye genel başkan yardımcısı beni aramıyor belediye başkanını arıyor…

ANLADIM Kİ BU ARKADAŞ PARTİLİ DEĞİL
Asıl sorunu anlatayım… Bardağı taşıran son damla…
Bir pazartesi günü beni telefonla Onur Bilge Kula diye bir arkadaşımız aradı. Bende telefonu kayıtlı değil. ‘Partinin Bilim Yönetim Kültür Platformu Başkanı’yım’ dedi. ‘Hayırlı olsun’ dedim. Bilmiyordum. Genel başkan kurultayda 12 isim önerir ve delegeler 8 kişiyi seçer. Onlar olsa tanırım. Dedi ki; ‘Biz Perşembe günü Seferihisar’da kültür Çalıştay’ı yapıyoruz. Genel başkanımız geliyor. Türkiye’nin bütün sanatçılarını topluyoruz. Ercan Karakaş’la çalışmışsınız. Bu işlerden anlıyormuşsunuz. Sizi de bu toplantıya katılmaya davet ediyorum’. Bu bir şok... ‘Çok naziksiniz. Ama bizim partide bu işler böyle yürümez’ dedim. Anladım ki bu arkadaş partili değil. ‘Siz eleştirilerinizi yöneltirsiniz ama mutlaka katılın’ diyor. Anlayamıyor. Haklıdır. Akademisyen... 

BU BELEDİYENİN PROGRAMI DEMİŞLERDİ!
Sonra Seferihisar Belediye Başkanı aradı. Ama o sırada Seferihisar belediyesi genel başkan programını basına geçti.  Daha önceden de böyle bir şey olduğunda buna benzer bir tartışma olmuştu. ‘Bu belediyenin programı’ demişlerdi. ‘Genel başkanın geldiği her toplantı örgütü ilgilendirir’ demiştim. ‘Tamam bundan sonra dikkat ederiz’ demişlerdi.  Belediye başkanına benim sorunum seninle değil. Daha önce uyarmıştım ama bunu yapan genel başkan yardımcılarıyla benim sorunum.  Arkasından özel kalem müdürü aradı. Ona da ‘Daha önce dile getirdim. Uyardım’ dedim. Sorun olduğu herkes tarafından anlaşıldı.

EN SON GENEL BAŞKAN KENDİSİ ARADI
Arkasından bunu yaptığı söylenen Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun aradı. Neredesiniz başka? Çanakkale’ye geliyor musunuz'’ dedi. ‘Hayır gelmiyorum’ dedim. Biraz da tepkiliyim.’ Hayrola niye gelmiyorsunu? Hasta mısınız'’ diye sorunca, ‘Hasta falan değilim. Gelemiyorum demedim. Sizi protesto ediyorum gelmiyorum’ dedim. Partiyi güç durumda bırakmamak için açıklama yapmayacağımı söyledim.  Seyit Bey ‘benim de haberim yok’ dedi.  En son genel başkan kendisi aradı. ‘Böyle bir şey olmaz’ dedim. ‘Bu arkadaşımız partili değil zaten. Bir akademisyen. Bunları bilemez’ dedi. Tamam bilemez de kendi başına böyle bir program yapabilir m? Gelecek genel merkeze soracak. O aşamada da ‘dönün il başkanına sorun’ diyeceksiniz. Bunun bir hata olduğu söylenmesi yerine normal bir şeymiş gibi anlatılınca ben bu tepkiyi koymak zorundaydım.

KIRILDIĞIM KONU ŞU...
Kırıldığım şu oldu; siyaseti kariyer planlaması olarak görmedim. Geldiğim görevlere zorlanarak getirildim. ‘Sen burada lazımsın’ denildi.  Ben partiye ömrümü verdim. Başımıza bu da geldi. Partinin şu refleks vermesi lazımdı.  ‘Gençlerden biri il başkanı olsun’ dedim. Çok zorlandık. Bu olmalıydı.
Milletvekillerimizden ‘oh iyi oldu’ gibi açıklamalar geldi. ‘Böyle bir dönemde bu hareket yapılır mı'’ dendi. Yapılır. 

GENEL BAŞKAN'A 'BIRAKTIM' DEDİM
Genel başkan aradığında ‘Bıraktım’ demedim. ‘Bu şekilde çalışmanın doğru olmadığını ve bunu kabul edemeyeceğimi’ söyledim. Peki dedi ve vedalaştık. Asla pişman değilim. Tam tersine böyle bir şeyin partililere örnek olarak yapılması gerekiyordu. Partiyi bırakmışım gibi düşünülüyor. Benim en mutlu olduğum dönemler görev almadan üye olarak devam ettiğim dönemlerdir.

GENEL BAŞKAN'IN İZMİR PROGRAMI: SIKIŞTIRMA!
Yüksel ilk olarak Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir programını değerlendirdi. Yüksel, “Benim başkanlığım dönemimde de belediye başkanlarımızın talebi olmuştu. Hatta geldiği birkaç programda da ‘Araya sıkıştıralım’ dediler. Ama olamamıştı. Çok ender oldu. Başkanlarımızın çok birikmiş projeleri vardı. Şimdi toplu olmuş. Bir günde aradan çıkarmak gibi olmuş. Bence sıkıştırılmış bir program…  İzmir Türkiye’de sosyal demokratların iktidarda olduğu ender kentlerden biri ve Türkiye’nin nasıl yönetileceğiyle ilgili anlatımla ilgili ciddi sıkıntısı var.  ‘Türkiye kötü yönetiliyor ama CHP gelse ne yapa? Daha mı iyi olu? Daha mı kötü olur'’ diye bir endişe var ki yüzde 25’te takılıp kalıyoruz. Oysa bunu Türkiye’ye anlatmanın argümanı elinde İzmir gibi çok büyük bir örnek var.  Büyükşehir ve ilçe belediyeleriyle İzmir’in nasıl yönetilebildiği, Türkiye’nin nasıl yönetilebileceğine en büyük referanstır. İzmir bir kaldıraç olmalıdır.  Bizim yerel yönetimlerimizin güç koşullarda nasıl üretebildiklerini Türkiye’ye anlatırsanız ülkeyi nasıl yöneteceğinizi söylersiniz. ‘Bir tarım politikası nasıl olmalıdır'’ sorusunun cevabı İzmir’de var. İzmir bir rol modeldir.  Bana göre sıkıştırmak yerine çok daha geniş vakit ayırarak ya da ayda bir yapmak lazım. İzmir bunu hak ediyor. Güzel projelerin anlatılması gerekiyor. Bunu yerel yönetimlerimizin de yaptığını düşünmüyorum. Genel Başkanın gelmesi ulusal ölçekte anlatmamıza fayda sağlar” dedi.

ÇOK NORMAL DEĞİL!
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun son yıllarda İzmir’e yaptığı ziyaretlerde farklı il başkanları tarafından karşılanmasına ilişkinde konuşan Yüksel, “Çok normal değil... İzmir gibi iktidar olan bir kentte uzun soluk bir il başkanı olması en azından görev süresini tamamlamış olması gerekir. En az iki dönem il başkanlığı yapılması lazım” dedi.

KAYBEDİLEN 8 İLÇE...

Kaybedilen 8 ilçe hakkında konuşan Yüksel, “O zaman 8 ilçede CHP geride değildi. Büyükşehir Belediye Başkanı sadece Kemalpaşa’da rakibi Binali Bey’den daha az oy almıştı. Diğerlerinde öndeydi. Belediye başkanı adaylarının belirleme süreci doğru yönetilemedi. İktidar elindeki güçlerle Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kendi kararlarına aykırı olarak ‘isteyen istediği yerden aday olabilir’ serbestliği getirince sonuç bu oldu.  Aday olamayan mevcut belediye başkanları bile başka partiden aday olmuştu. Yani böldüler CHP’yi… CHP aslında oy olarak geriye düşmüş değil, kendi içindeki kariyer hırsları ne yazık ki 8 ilçeyi kaybetmemize neden oldu.  Objektif koşullar yoktu. Fakat arkadaşların bu kararı vermesinde genel merkezin parti yönetiminde aday belirleme sürecini doğru yönetmemesidir” ifadelerini kullandı.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.