Yenidoğan Çetesi davasında 12. gün: Savcılıktan flaş karar
Türkiye'yi dehşete düşüren 'Yenidoğan Çetesi' davasında bugün ilk duruşmanın 12. celsesi görülüyor. Mağdur ailelerin dinlendiği duruşmada, savcı ara karar mütalaası açıklandı. Davada savcılık tutuksuz yargılanan 25 sanıktan 10'u için tutuklu yargılanma talep etti. Ayrıca henüz tedbir ya da el koyma kararı bulunmayan 12 şirket hakkında kara para aklamanın önlenmesine yönelik tedbir kararı konulup suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
- Ege Postası
- 03.12.2024 - 15:51
Tüm Türkiye'nin yakından takip ettiği, sırf Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan para alabilmek için en az 12 bebeğin ölümüne neden olmakla suçlanan 22’si tutuklu 47 sanığın yargılandığı "Yenidoğan Çetesi" davasında 11 gün geride kaldı. Şimdiye kadar sanık ifadeleri alınırken, davanın bugünkü celsesinde ise mağdur ailelerin ifadeleri alınıyor.
Gazeteci Nagihan Yılkın, sosyal medyadan duruşmaya ilişkin gelişmeleri bildiriyor.
15.33 'KARA PARA AKLAMA' SORUŞTURMASI TALEBİ
Yenidoğan Çetesi davasında savcılık henüz tedbir ya da el koyma kararı bulunmayan 12 şirket hakkında, suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine yönelik tedbir kararı konularak suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
1. Beylikdüzü Medilife Hastanesi (Yonca Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti.)
2. Birinci Hastanesi (Beymed Sağlık İnş. San. ve Tic. A.Ş.)
3. Güney Hastanesi (Güney Sağlık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.)
4. Çorlu Reyap Hastanesi (Reyap Medikal Hizmetler A.Ş.)
5. Bağcılar Medilife Hastanesi (Medilife Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti.)
6. TRG Hospitalist Hastanesi (Bağcılar Sağlık Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş.)
7. Avcılar Hospital Hastanesi (Akabe Sağlık Tesisleri San. ve Tic. A.Ş.)
8. Silivri Kolan Hastanesi (Vital Fors Sağlık Hizmetleri Bilgisayar ve Elektronik Tic. A.Ş.)
9. Özel İstanbul Reyap Hastanesi (Reyap Sağlık Hizmetleri Tic. A.Ş.)
10. Özel İstanbul Şafak Hastanesi (Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri ve Tic. A.Ş.)
11. Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi
12. GMZ Sağlık Hizmetleri İnş. ve Tur. Ltd. Şti.
14.46 'SÖYLEYECEK BİR ŞEYİMİZ YOK'
Mahkeme başkanı sanıklara "Söyleyecek bir şeyiniz var mı?" diye sordu. Sanıkların çoğu "Takdir sizin" derken, bazı sanıklar ise tutuklanma taleplerini reddetti.
14.26 ARA KARAR MÜTAALASI AÇIKLANDI
Yenidoğan Çetesi davasında savcı ara karar mütalaası açıklandı. Tutukluların tutukluluk halinin devamı, tutuksuz sanıklar Ali Aksu, Ali Dirik, Renginar Molla, Ceren Hatice Kırım, Serenay Şenkalaycı, Murat Mantuş, Mehmet Gürül, Mustafa Kazan, Sümeyye Özdemir, Şeyhmus Çelik’in derhal tutuklanması talep edildi.
Tutuksuz yargılanan 25 sanıktan 10'u için tutuklu yargılanma talep edildi.
Bu kişiler: Ali Aksu (Birinci Hastanesi Sahibi) Ali Dirik (Güney Hastanesi Başhekimi) Şeyhmus Çelik (doktor) Murat Mantuş (TRG Hastanesi İrade Müdürü) Mehmet Gürül (TRG Hastanesi doktor) Mustafa Kazan (Bağcılar Şafak Hastanesi İşletme Müdür Yardımcısı) Ceren Hatice Kırım (hemşire) Renginar Molla (Silivri Kolan hemşiresi) Sereney Şenkalaycı (hemşire) Sümeyye Özdemir (tıbbi sekreter)
Yenidoğan Çetesi davasında şimdiye kadar sadece bir hastane sahibi hakkında tutuklama talep edildi.
14.04 DURUŞMA DEVAM EDİYOR
Duruşmaya verilen ara bitti. Sanıklar getiriliyor. Savcının sanıklar hakkında görüşünü açıklaması bekleniyor.
13.00 DURUŞMAYA ARA
Davada duruşmaya 1 saat ara verilmesine karar verildi.
12.59 AİLELER SANIKLARI TESPİT EDİYOR
Müşteki avukatı: Türkçe bilmiyorlar. Hatırlamaları için kısa da olsa teşhise izin vermenizi talep ediyoruz.
Burak Mengü: İtirazımız var, usule aykırı olsa olsa yüzleşme olur.
Mahkeme Başkanı: Kimler ayağa kalksın bir sürü isim var burada. İsmini okuduklarım ayağa kalksın.
Birinci Hastanesinden ve Medilife Hastanesinde çalışanlar mağdur ailenin karşısına dizildi.
Mağdur baba, Hakan Doğukan’ı işaret etti: Birinci Hastanesinde görüştük. Medilife’daki doktorları burada görmüyorum. 2 doktor vardı onları da burada göremedim.
Mağdur anne tespit etmeye çalışıyor: Emin değilim ama 3 kadın Medilife’taki hemşirelere benziyor. Bizi karşılayan doktor ve yoğun bakımdaki doktor burada değiller.
Ailenin avukatı: Şikayetçiyiz, katılma talebimiz var.
12.46 '60 BİN DOLAR İSTEMİŞLER'
Opara bebeğin annesi konuşuyor, tercüman çeviri yapıyor.
"Çocuğu sabah 6 gibi yoğun bakıma aldılar. Bebeğimizi o zaman sarfında hiç görmedik, yoğun bakıma alınana kadar. Daha sonra doktor 60 bin dolar para istemiş çocuğun tedavisi için. Peşin olarak 60 bin dolar veremeyiz ama tedavisinin başlaması için 20 bin dolar verebiliriz demişler. Doktor tamam demiş. Birinci hastanesini tavsiye etmiş. Ben ambulansta çocuğa eşlik etmedim taksiyle gittim. Eşim ambulanstta eşlik etti. Birinciye gittik ödememizi yaptık. Eczaneye gittik istediklerini aldık, ertesi gün görün dediler. Ben dd bu durumdan dolayı çok kötüydüm. Eşim gitti ama nereye gittiğini bana söylemedi."
Mahkeme Başkanı: Şikayetçi mi?
Tercüman: Evet, şikayetçi.
Mahkeme Başkanı: Daha önce çocuğun rahatsızlığı var mıymış?
Tercüman: Yok.
Mahkeme Başkanı: Doğum nerede gerçekleşti?
Tercüman: Mediplus.
Mahkeme Başkanı: Şu an cenazesi nerede?
Tercüman: Sarıyer.
Kaya bebek avukatı: Birinci hastanesini tavsiye eden doktor kim?
Tercüman: İsmini bilmiyorum, görsem tanırım.
12.45'PARA YOKSA TEDAVİ DE YOK'
Opara bebeğin annesi konuşuyor, tercüman çeviri yapıyor.
"Resepsiyondan eşimi arayıp ekstra para istediler. Eşim kartla yapsam olur mu dedi, kabul etmediler nakit ödemen gerekiyor dediler. Eşim çalışmadığı için bize süre verin iş yerinden borç alsın dedik. Para yoksa tedavi de yok demişler. Eşimin başka seçeneği yoktu, bir arkadaşı geldi parayı verdi."
12.42 'OKSİJEN ALETLERİ ÇALIŞMIYORDU'
Opara bebeğin annesi konuşuyor, tercüman çeviri yapıyor:
"Ocağın 14’ünde çocuğum rahatsızlandı. Nefes almakta zorlanıyordu. Oksijen almasını gerektiğini söylediler daha sonra odaya aldılar çocuğu. 13 dk sonra üst kata çıkmamız gerekiyor oradaki cihazlar daha iyi dediler. Odadaki oksijen aletler çalışmıyordu. Yukarı çıktık ama daha da zorlandı. Tekrar aşağı indirdiler. Dudakları ve parmak uçları renk değiştirmeye başlamıştı. Oksijen vermeye çalışırken çocuk kucağımda titriyordu. O gece hastanede kaldık ama benim çocuğum çok zorlanıyordu. Nefes alması son aşamadaydı. Daha sonra hemşireler geldi. Doktorlar bu çocuğun yaşaması mucize dediler.
Bir gece hastanede kalktıktan sonra doktor bu çocuğun durumu kötü başka hastaneye gitmesi gerekiyor dedi. Doktor gidip bir hastane bulun dedi. Birkaç taneye gittikten sonra gittiğimiz hastanelerden doktorun hastane bulması gerekiyor, sizin değil dediler. Medilife’tan biri eşimi aradı eğer ‘çocuğunuzu başka hastaneye götürmek istiyorsanız 500 dolar vermeniz gerekiyor’ dediler. Sadece bir hemşire kontrol ediyordu. Doktor yoktu, benim çocuğum daha da zorlanıyordu nefes almakta."
12.34 MAĞDUR AİLE SANIKLA YÜZLEŞTİ
Mahkeme Başkanı: Sabah kaç gibi gitmiş hastaneye?
Tercüman: 8 gibi.
Mahkeme Başkanı: Az da olsa nefes alıyordu diyor ya kaç gibi hatırlıyor mu?
Tercüman: Tam saati bilmiyorum ama olayın gerçekleştiği saat 8 ile 10 arası.
Mahkeme Başkanı: Yoğun bakım ünitesinde doktor olarak bilgi veren kişi Hakan Doğukan Taşçı’ mıydı?
Tercüman: Evet.
Mahkeme Başkanı: Doktor olarak tanıtmış mı kendisini?
Tercüman: Sizin Medilife’taki doktorunuz size ne söyledi demiş. ‘İki hafta çocuk yoğun bakımda kalırsa kendisini toparlar’ dediğini söyledim. Daha sonra yaşıyor yaşamıyor mu diye test yapacağım demiş. (Baba, Hakan Doğukan için diyor) bu şahısla görüştükten sonra 1 saat hastanede bekledim. Sonra çocuğun ölmüş dediler.
Mahkeme Başkanı: Biraz karıştı. Beylikdüzü’nden ilk geldiğinde görüşmüş mü?
Tercüman: Hayır.
Mahkeme Başkanı: Sabah 8’de gittiğinde mi görüşmüş?
Tercüman: Evet.
Mahkeme Başkanı: Ne diye tanıtmış kendini.
Tercüman: Doktor olduğunu söylemiş.
Mahkeme Başkanı: Ne söylemiş kendisine?
Tercüman: Kendisi hastaneye gittiğinde bu şahıs demiş ki senin bebeğin saat 7 sıralarında öldü hayata geri döndüremedik.
Mahkeme Başkanı: Kollukta 6 diyor teyit eder misiniz?
Tercüman: Saat 6’da aramışlar, çocuğun kötü durumda demişler. Türkçe konuşuyordu anlamıyordum sadece gel gel demişler.
Mahkeme Başkanı: 6’da mı vefat ettiğini söylemişler yoksa 7’de mi?
Tercüman: Sabah saatlerinde vefat ettiğini söylemişler ama hangi saatte olduğunu söylememişler.
Mahkeme Başkanı: Az önce 7 dedi, karakolda 6 demiş…
Tercüman: Saat 6’da aradıkları için kendisini saat 6’da öldü sanmış.
Mahkeme Başkanı: 35 bin vermişti ya ne kadarını iade etmiş?
Tercüman: Ben onlara 35 bin verdim ama 2 günlük kesinti yapıp geriye kalanı iade ettiler.
Mahkeme Başkanı: Şikayetçi mi bu olaydan?
Tercüman: Evet.
12.30 'ÖLDÜ DEDİLER AMA AZ DA OLSA NEFES ALIYORDU'
(Mahkeme Başkanı kolluk ifadesinden devam ediyor)
Mahkeme Başkanı: gecesi 7 binden 5 günlük 35 bin TL mi ödemiş onu sorar mısınız?
Tercüman: Evet efendim doğrudur.
Tercüman: Daha sonra ambulansla çocuğumu birinci hastanesine götürdüler. Entübe ettiler. Sen eve git dediler. Eczaneden birkaç bir şey almamı söylediler aldım. Ertesi gün hemşire gel çocuğunu gör dedi. Hastaneye gel çocuğunu gör çocuğun kötü dediler. Daha sonra hastaneye gittim çocuğun öldü dediler. Çocuğumu görebilir miyim demiş. Doktor da içeriye almış. İçeriye girdiğimde çocuğun öldü dediler. Ama benim çocuğum az da olsa nefes alıyordu, cihaza baktığım da onda da işaret vardı.
12.29 MAHKEME BAŞKANINDAN TEPKİ
Mahkeme Başkanı: Birinci hastanesine para ödemiş mi?
Tercüman: Günlük 6 bin lira istemişler sonra çocuk 2 gün kaldığı için parayı geri ödemişler.
Mahkeme Başkanı: Totalde ne kadar istemişler? Günlük 7 bin TL olduğunu toplamdan 35 bin TL ödediğini söylemiş.
Tercüman: 2 gece için 14 bin TL para almış üstünü geri vermiş.
Burak Mengü: Tercümede sıkıntı var.
Mahkeme başkanı: Kolluk ifadesinden gidelim. Medilife’ta 4 gece kaldı diyor. Burada 3 gece. 3 günü yoğun bakım mı?
Tercüman: Evet, doğrudur.
Mahkeme Başkanı: Diğer bir hastane bulun demiş…
Tercüman: 3. günde doktor onlara bebeğin durumu kötü, hastane bulun demişler. 112’yi aramışlar çok yoğun olduğu için hastane bulamamışlar. Daha sonra beni birinci hastanesine yönlendirdiler çünkü çocuğum çok hastaydı.
Avukat itiraz etti: Venedik bey hastane arayıp aramadığını söyledi.
Mahkeme Başkanı: Önemli olan bu mu yani şimdi!
12.25 '500 DOLAR PARA İSTEMİŞLER'
Opara bebeğin ailesinin tercüman ailesiyle kimlik bilgisi yapıldı. Mahkeme başkanı sürece ilişkin tercümana bilgi verdi. Aile Nijeryalı, İngilizce konuşuyor. İngilizceden Türkçeye çeviri yapılıyor. Opara bebeğin babası konuşuyor, tercüman çeviri yapıyor.
"Ocak ayında Medilife Hastanesine gittik. Doktor muayenesini yaptı bize üşütmüş dedi. Doktor oksijene ihtiyacı var demiş. Anne kucağında oksijen müdahalesi yapılmış daha sonra bir oda vermişler. Doktor 1 gece burada kalması lazım demiş. Biz şu an çocuğu entübe edeceğiz demişler ama çocuğu entübe etmemişler. Hastanede 5 aylık bebek için entübe olmadığını bize söylemediler. Ahmet Atilla Yılmaz’ın avukatı: Sayın başkan itiraz etmemiz gerekiyor. Yoğun bakım diyor ama tercüman entübe diyor. Mahkeme Başkanı kayıtlara geçiyor zaten. Yoğun bakıma çocuğu aldıkları zaman çok hasta çocuk var yerimiz yok her yer dolu demişler. 500 dolar para istemişler önce daha sonra başka hastaneye göndereceğiz demişler. Çocuk 3 gün Medilife Hastanesinde kaldıktan sonra Birinci hastanesinin yoğun bakımına yönlendiriyorlar. Ayın 17’sinde çocuğumu o hastaneye gönderdiler, 18’inde vefat etti."
11.48 'TEK GERÇEK BEBEKLERİN ÖLÜMÜ'
Müşteki avukatı: Duruşmada yaratılmak istenen bir algı var. Kötü niyetli bir cumhuriyet savcısı var daha sonra basın da süsleyerek bu medyaya servis edilmiş. Buradaki sanıklar da mağdur edilmiş. Bunlar safsataysa hakikat nedir? Tek ve büyük hakikat bebeklerin ölümüdür. Bir sürü devlet hastanesi olmasına rağmen neden Bağcılar Medilife’a sevk edildi, henüz buna ilişkin bir bilgimiz yok. Delil yok denildi. Çocukların ölümünün bile somut delil olarak görülmemesine çok şaşkınım.
11.42 '3 FARKLI HAFTA SÖYLENDİ'
Dursun Eryılmaz avukatı: Kaç haftalık hamileydi?
Baba: Eşim 39 haftalıktı, Kanuni 38 dedi, Bağcılar Medilife 36 dedi. 3 farklı hafta söylendi.
Avukat: Yüzde 10 yaşar diye hangi hastane dedi?
Baba: Bağcılar Medilife.
11.34 'NEDEN ÖZELE SEVK EDİLDİ ANLAMADIM'
Üye hakime: Hamilelik sürecinde hangi hastanelere gidildi
Baba: Bakırköy Devlet, Çam ve Sakura, Muş Çevremde bir sürü devlet hastanesi var niye oraya sevk ettiler anlamadım.
İlker Gönenli avukatı: Kanuni’ye karşı bir soruşturma var mı?
Baba: Bilmiyorum. Kimin suçu varsa şikayetçiyiz.
11.30 'KANUNİ HASTANESİNDEN SEVK EDİLDİK'
Ayaz bebeğin ailesi konuşuyor.
Mağdur baba Erhan Karaduman: Eşimin herhangi bir sıkıntısı yoktu. Kanuni Sultan Süleyman Hastanesine gittik. Doğum, 06:00 gibi gerçekleşti. Normal odaya aldık dediler. Bebeğin herhangi bir sıkıntısı yoktu. Çocuk ilk çocuğuma göre daha rahat doğum gerçekleşti. Odada durmamamı söylediler. Kız kardeşim geldi. Ben eve geldim. Sonra kız kardeşim beni aradı çocuk fenalaştı dediler. Burada yer olmadığı için çocuğu Bağcılar Medilife hastanesine sevk edeceğiz dediler. Tamam dedim. Dursun Eryılmaz ilgilenmişti ilk. Baştan bana çocuğun kalbi delik dediler, sonra kalp yetmezliği dediler. Ameliyat olması gerekiyor dediler. Süt gerekiyor dediler. Süt almak için Kanuni’ye giderken tekrar beni aradılar. Çocuğun fenalaştı dediler. Çocukta başka bir hastalık var gibi ama başka bir doktor gelsin gece yarısı ondan sonra tanı koyacağız dediler. Sonra gece dışardan gelecek doktor için 3 bin tl istediler. Abimden para istedim, o attı. Yüzde 80-90 vefat eder. Yüzde 10 yaşama şansı var onda da engelli olur dediler. Sonra sabah çocuğunu kaybettik dediler.
Mahkeme Başkanı: Dursun Eryılmaz ilgilendi demişsin?
Mağdur baba: Dursun Eryılmaz’ı iki kere gördüm. Gece başka biri benimle ilgileniyordu.
Mahkeme Başkanı: Burada görmedin mi?
Baba: Yok.
Mahkeme Başkanı: Dursun Eryılmaz kalksın ayağa (Dursun Eryılmaz ayağa kalktı)
Mahkeme Başkanı: Bu muydu?
Baba: Evet.
11.27'İNSANLIK DIŞI MUAMELE'
Müşteki avukatı: Kaya bebek sembol haline gelmiştir. Kaya bebeğin görüntülerinden sonra kamuoyunda infial hale gelmiştir. Uygulanan muamele insanlık dışı. Çocuğunu bisküvi kutusuyla verilmesi onunla yola çıkarılması tekrar yoldan geri dönülmesi. Ölüm belgesini sabah sunduk. Ali Dirik ıslak imzalı, Rıza keykubad e imzalı. Kendisiyle ilgili tutuklama talebimiz var. Batuhan Çetin’in ifadeleri insanın kanı donduracak nitelikte. Batuhan’ın çaresizliği. Aşağıdan yukarıya kadar herkes sorumlu. Ali Dirik’in de kasten adam öldürmeden tutuklanmasını talep ediyoruz.
11.26 'TEŞEKKÜR MEKTUBU YAZMADIM'
Ali Dirik vekili: Kaç haftalık gebeydi?
Baba: 28. hafta.
Avukat: Gerekli takibi boyunca tansiyon şikayeti o akşam mı çıktı?
Baba: Evet.
Avukat: Sizin bebeğiniz Esencan hastanesinde mi doğdu?
Baba: Hayır.
Avukat: Teşekkür mektubu bıraktınız mı?
Baba: Hayır. Ben böyle bir mektup yazmadım nereden çıktığını da bilmiyorum.
11.23 'DOKTOR İFADEMİ ÖĞRENMEK İSTEDİ'
Kaya bebeğin babası: Songül Hanım beni aradı Whatsapp'tan. Benim ifade içeriğime ilişkin benden bilgi istedi. Ben de telefonu yüzüne kapattım. Bunu da beyan etmek isterim.
Üye hakime: Hastaneden sabit hattan mı, cepten mi arandınız?
Baba: Cepten.
Üye hakime: Kayıtlı mı telefonunuza, söyleyebilir misiniz?
Baba: Evet. Sonu 45-46.
Üye hakime: Arayan numaraların tespitini istesek kabulünüz var mı?
Baba: evet.
11.18 'HİÇ ÇOCUK DOKTORU GÖRMEDİM'
Mahkeme Başkanı: Eşinizin hamile olduğu dönemde hangi hastaneye gittiniz?
Mağdur baba: Esencan'dı.
Mahkeme Başkanı: Güney hastanesine nasıl geçtiniz?
Mağdur baba: 4 saat boyunca bekledik. 112’den yer bulmaya çalışıldı. Güney hastanesinde 1 kişilik yer var dediler.
Mahkeme Başkanı: Güney hastanesinin ambulansı mı geldi?
Mağdur baba: Evet.
Mahkeme Başkanı: Parayı kime verdin?
Baba: Danışmaya.
Mahkeme Başkanı: Buradan biri mi?
Baba: Yok.
Mahkeme Başkanı: Doktor olarak biriyle muhatap oldun mu?
Baba: Sadece kadın doğum doktoru Songül hanımla. 3 gün boyunca oradaydım hiç çocuk doktoru görmedim.
Mahkeme Başkanı: Batuhan Çetin ne zaman aradı?
Baba: 2’yi 14 geçe.
Mahkeme Başkanı: Kaç gibi görebildiniz?
Baba: 4 gibi görebildim. Saat 9’da Ali Gidik’in odasına gittim. Herhangi bir bilgi verilmedi. Ölüm belgesini verdiler. Geri döndüm onu imzaladım tekrar.
Mahkeme Başkanı: Aynı belge miydi?
Baba: Hiç bakmadım.
11.13'BEBEĞİN CESEDİNİ BİSKÜVİ KUTUSUNDA VERİDİLER
Kaya bebeğin babası anlatıyor.
"Esencan hastanesine gittik. Sonra Güney’e sevk ettiler. Ben arabayla gidene kadar doğum gerçekleşmişti. Ben hastaneye gidince 8 bin lira ödeme dediler. Kartla ödemel istedim kabul etmediler. 4 bin nakit 4 bin karttan dediler. Eşinin durumu kritik yoğun bakıma alınmamız gerekiyor dediler. Bana tüm bilgileri Songül Hanım verdi. Daha sonra bilgi veren Damla Atak geceleri de Batuhan Çetin bilgi verdi. Songül hoca çocuğun durumu gayet iyi dedi. 3 gün sonra ne olduysa çocuğun öldü dediler. Batuhan Çetin aramıştı. Bana bebeğimin ölüsünü bisküvi kutusunda verdiler. Sonra kendi aracımla Çatalca’ya yola çıktım. Ölüm belgesinde imzamın eksik olduğunu söylediler. Tekrar yola çıktım, defin işlemleri için."
11.09 'YAŞAMA İHTİMALİ VARDI'
İlker Gönenli’nin avukatı: Başınız sağ olsun. Ali Gedikbaşı doğuma katıldı mı? Yapılanlardan bahsetti mi?
Mağdur anne: Katıldı, tedaviyle ilgili bir şey söylemedi. Sadece uğraşıldığını kurtarılamadığını söyledi.
Müşteki avukatı: Doğru müdahalede bulunabilseydi yaşayabilme ihtimali vardı. Baba bebeğin fotoğrafını çekmek istediğinde bebeğin öldüğü bilgisi verilmiş.
10.58 YOĞUN BAKIMDA KİMLE MUHATAP OLDUNUZ?
Mahkeme Başkanı: Yenidoğan yoğun bakımda kimle muhatap oldunuz?
Esra Tokluoğlu: Bize Ali Gedikbaşı tavsiye etti. İsmini hatırlamıyorum. O zaman söylemişti ama hatırlamıyorum. Yaşayan bebekle bilgi alabildik zaten sadece diğeriyle ilgili bilgili alamadık. Eşim bebeğin nasıl olduğunu sormaya gittiğinde öğrendik. Bize bilgi verilmedi. Yenidoğanda beyaz önlüklü bir beyefendi bize bilgi verdi.
Mahkeme Başkanı: Görseniz hatırlar mısınız?
Mağdur baba: Hatırlarız.
Mahkeme Başkanı: Buradaki sanıklardan biri mi?
Baba: Burada yok galiba.
Üye hakim: Hamileyken bebeğinizin ne riski vardı?
Mağdur anne: İdrarını yapamıyordu, böbrekleri gelişmedi.
10.55 'ÖLECEK DENİLMEDİ'
Mağdur anne Esra Tokluoğlu konuşuyor: Benim bebeğimin önceden bilindik bir şikayeti vardı. Doktorumuzla konuşuyorduk ama ölünecek diye bir şey söylenmedi. Ben tamamen bayıltılmıştım. Sonrasında ne oldu bilmiyorum.
Mahkeme Başkanı: Siz ilk defa mahkemede mi ifade veriyorsunuz?
Mağdur anne: Evet, daha önce ifademiz alınmadı.
Mahkeme Başkanı: Kimle muhatap oldunuz?
Mağdur Anne: Biz kendi doktorumuzla muhatap olduk. Doktorumuz tavsiye etti. Evimize de uzaktı. Evimize yakın bakıyorduk.
Mahkeme Başkanı: Eviniz neredeydi?
Mağdur anne: Bayrampaşada'ydı. Doktorumuzun muayenesi Şişli Fulya’daydı. Bizi Avcılar’a yönlendirdi.
Mahkeme Başkanı: Şikayetçi misiniz?
Mağdur anne: Evet
10.45 'İHMAL VARSA SUÇLULAR CEZALANDIRILSIN'
Kerem Muhammed Tokluoğlu bebeğin ailesi konuşuyor.
Mustafa Mevlüt Tokluoğlu: Avukata anlatttım zaten her şeyi onun dışında söyleyecek bir şeyim yok. Bizim doktorumuz tavsiye etti. Biz de daha ucuz olduğu için Avcılar hospitali tercih etti. İkiz bebek bekliyorduk. Birisi rahmetli oldu. Açıkçası biz bir şey görmedik. Ne olduysa içerde. 15 gün yoğun bakımda kaldı hastanede. Eğer bir ihmal varsa suçluların cezalandırılmasını istiyoruz.
Mahkeme Başkanı: Şikayetçi misiniz?
Tokluoğlu: Evet
10.40 DURUŞMA BAŞLADI
Tüm sanıkların mahkeme salonuna getirilmesinin ardından yoklama alındı ve duruşma başladı.
Mahkeme Başkanı 4 müşteki vekilinin huzurda olduğunu belirtti.
NE OLMUŞTU?
İstanbul'da özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlanmıştı.
İDDİANAMEDE NELER VAR?
İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.
İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı.
Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı.
Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi.
Raporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı.
Raporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı.
Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi.
Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi.
İddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı.
Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi.
Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi.
NE KADAR CEZA İSTENİYOR?
İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.
İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor
Yorum Yazın