Yorgancılar'dan AP'nin aldığı karara sert tepki

“Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyet hedefiyle uyumlu olan ve bir çıpa olarak gördüğümüz AB üyeliği sürecindeki bu taraflı ve samimiyetten uzak karar yanlıştır ve bir hükmü de yoktur” diyen  Yorgancılar şu açıklamayı yaptı:

“Türkiye'nin resmi olarak 1987 yılında tam üyeliğe başvurmasıyla başlayan süreç 30 yıldır devam etmektedir.  30 yılın sonunda, dış ticaretten, yatırıma ve turizme kadar karşılıklı çok önemli işbirliklerine imza atılmıştır. Gelinen noktada vize konusunu konuşurken birden bire sanki dün başlamış bir ilişki gibi katılım müzakerelerinin askıya alınmasını anlamakta zorlanıyoruz. Tamamen siyasi içerikli bir karar olan bu hamle, hem AB'ye hem de Türkiye'ye zarar verecektir. İş dünyası olarak, bunu en yakından hissedecek kesimiz ve bu karar ile birlikte Avrupa Parlamentosu'nu (AP) kınıyoruz. İlişkinin kesilmesi değil, geliştirilmesi gerektiğini küresel ekonominin geldiği nokta açıkça göstermektedir. Dünya Bankası geçmiş Türkiye Direktörü Martin Raiser’in dediği gibi AB’ye katılım, bir aşk ilişkisi değil, bir çıkar ilişkisidir. Bu hem bizim için hem de mevcudiyetini korumaya çalışan Avrupa Birliği için geçerlidir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyet hedefiyle uyumlu olan ve bir çıpa olarak gördüğümüz AB üyeliği sürecindeki bu taraflı ve samimiyetten uzak karar yanlıştır ve bir hükmü de yoktur.”

AKGERMAN: "AP'NİN KARARI SİYASİDİR"

BATI Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) Yönetim Kurulu Başkanı Levent Akgerman, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) aldığı “Türkiye ile üyelik müzakerelerinin askıya alınmasıö kararını sert sözlerle eleştirdi. Kararın siyasi olduğunu belirten Akgerman, “Hükümetimizin bu kararı siyasi açıdan reddetmek en doğal hakkıdır" dedi.

AP’nin Türkiye aleyhinde aldığı tavsiye niteliğindeki karara, bir tepki de BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Levent Akgerman’dan geldi. AP’nin Türkiye’deki referandum sonrası süreci iyi değerlendiremediğini belirten Akgerman, “Kasım 2016 ayında alınan müzakereleri dondurma tavsiye kararının üzerine bu kararın alınmasından, AP’nin Türkiye'nin referandum sonrası reform çabalarını yeterince değerlendirmediği anlaşılmaktadır. Bu yönden, Almanya'da yaklaşan seçimler de göz önünde bulundurulduğunda; iki tarafın da iç siyaset kaygılarının dış ilişkilere gittikçe hakim olan rolünün etkisinin arttığını üzülerek görüyoruz" dedi.

"OHAL KALDIRILMALI"

Türkiye’de 20 Temmuz 2016’dan bu yana süren OHAL sürecinin de belirlenen bir tarihte kaldırılması gerektiğine dikkat çeken Akgerman, “Avrupa Konseyi üyesi olan Türkiye'nin yargı reformu ve referandumda kabul edilen anayasa değişikliklerinin Venedik Komisyonu kriterlerine göre ele alınması gereğine yürekten katılmaktayız. Ayrıca ülkemizde idam tartışmalarının da artık son bulmasını umuyoruz. Referandum sürecinde AGİT'in tespit ettiği ihlallerin açığa kavuşturulması gerektiği de aşikardır. Terörle ilgili tüm gerçekler ortada olsa bile, insan hakları başlığında almamız gereken mesafe ortadadır ve bizi muhasır ülkeler seviyesine gelmekten alıkoymamalıdır. Bu yönde OHAL'in ileride hedeflenecek bir tarihte kaldırılması ve o hedefe yönelik planlama yapılması sadece insan hakları yönünden değil, dış dünya ile ekonomik bağlarımızın yeniden sağlamlaştırılması ve cari açığımızın finansmanında bir numaralı etken olan yabancı yatırımların artması ihtiyacı yönünden de ülkemize katkı sağlayacaktır" diye konuştu.

SURİYE HATIRLATMASI

Türkiye’nin Suriye krizinde en çok sorumluluk üstlenen ülke olduğunu hatırlatan ve AP’nin bu yöndeki kararını ise olumlu bulduklarını belirten Akgerman, “Göçmenlerle ilgili Türkiye’nin son dönemde gösterdiği üstün çaba bizzat Avrupa Konseyi tarafından övgü ile teyit edilmiştir. Suriye'de meydana gelen insanlık krizi ile ilgili ülkemiz maddi ve manevi en çok çaba harcayan ülkedir. AP’nin bu yönde fonların artırılması tavsiye kararı olumludur" diye konuştu.

"KIBRIS KONUSUNDA HAKSIZ TUTUM VAR"

Kıbrıs konusunda Avrupa Birliği’nin Türkiye aleyhine haksız bir tutumu olduğunu da belirten Akgerman, “Kıbrıs ile ilgili, Annan planından beri Türk tarafına takınılan haksız tutum bu rapor ile teyit edilmiştir. Birleşme yönünde irade gösteren Türk tarafı, Rum kesiminin Annan planını veto etmesine rağmen Kıbrıs'ın AB'ye tam üye yapılması ile cezalandırılmış, şimdi de Türk tarafının kalan tek güvencesi Türkiye Cumhuriyeti ordusunun Kuzey Kıbrıs’tan çekilmesi ve kapalı olan Magosa'nın açılması talebi ile karşı karşıya bırakılmıştır. Bu konunun Türkiye'nin AB ile üyelik görüşmelerini doğrudan ilgilendiren bir sorumluluğu yoktur. Türk Ordusu, Kıbrıs’tan hiçbir koşulda askerini çekmemelidir" dedi.

AP kararının, güncellenmesi gündemde olan Gümrük Birliği müzakerelerinde Türkiye'nin elini zayıflatma amaçlı olduğu değerlendirmesinde bulunan Akgerman, “Bu yönde hiçbir baskı olmadan gümrük birliği müzakerelerinin en yakın zamanda başlatılmasını beklemekteyiz" diye konuştu.

ÜLKÜ'DEN RAPOR TEPKİSİ

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) İzmir Şubesi Başkanı Ümit Ülkü, Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye ile AB müzakerelerinin askıya alınmasına ilişkin raporu kabul etmesine tepki gösterdi.

Yazılı bir açıklama yapan MÜSİAD İzmir Şubesi Başkanı Ümit Ülkü, "Avrupa Parlamentosu skandal bir karara imza atmıştır. Bu kararın Türkiye adına hiçbir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu karar, önyargı, İslamofobi, Türkiyefobi ve vizyonsuzluk göstergesidir. Doğru olmayan iddia ve iftiralara dayanan bu karar, Avrupa Parlamentosu’nu itibarsızlaştırmaktadır. Ayrıca alınan bu kararın iş dünyası açısından da herhangi bir geçerliliği yoktur. Hem Avrupa’yı yöneten iradenin hem de Ankara’nın, Türkiye-AB ilişkilerinin yeni bir ivme kazanması için çalıştığı bugünlerde alınan bu karar, kıta Avrupa’sındaki kafa karışıklığını ortaya koymaktadır. Türkiye, 80 milyona yaklaşan nüfusuyla AB ülkeleri için önemli bir güç olmasının yanı sıra, Avrupa’ya uzanan enerji yollarının güvenliği için önemli bir aktördür. Türkiye ihracatının yarısına yakın payını AB ülkelerine gerçekleştirmektedir. Bu bakımdan ekonomik ilişkilerde yaşanabilecek olumsuzluklar, her iki aktörün de zararına olacaktır. Bu süreçte karşılıklı ekonomik ilişkilerin sorunsuz bir şekilde devam etmesi için her iki aktörün de yoğun bir çaba sarf etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Konjonktürel olduğu apaçık görülmekte olan bu gelişme, umarız ki ilişkilerin yeniden canlandırılması yolunda AB’yi yöneten irade tarafından da yok hükmünde sayılacaktır" dedi.