Yumurtaya ÇED var, madene yok
Geçtiğimiz aylarda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) yönetmeliğinde yapılan değişiklikler doğrultusunda onay yetkisinin İzmir Valiliği’ne verilmesiyle birlikte kentte dikkat çeken bir tablo ortaya çıktı. Karar yetkisinin Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne geçmesiyle birlikte, ÇED rakamlarında ilginç istatistikler ortaya çıkarken, İzmir’de hayata geçen ve çevreyi ilgilendiren kritik yatırımlarından 77 tanesi için “ÇED gerekli değildir” kararı verildi.
- Ege Postası
- 12.08.2014 - 15:40
İZMİR İÇİN ACI TABLO
Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan genelge sonrasında çevreyi yakından ilgilendiren kritik öneme sahip konularda onay yetkisinin İzmir Valiliği’ne bağlı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne bırakılmasıyla birlikte onay rakamlarında patlama yaşandı. 1 Mart 2014 tarihinden itibaren yürürlüğe güren uygulama sonrasında, “ÇED gerekli değildir” ya da “ÇED raporu uygun görüldü” kararı verme yetkisini devralan Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü, İzmir Valiliği’nin imzası sonrasında toplam 110 firmayı ÇED değerlendirmesine alırken, 77 firmayı ise ÇED yönetmeliğinden muaf tuttu.
ÖNCE YATIRIM, SONRA ÇEVRE
ÇED yönetmeliği kapsamında yapılan başvuruları değerlendiren İzmir Valiliği Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü, yatırım yapan işletmelerin önünü açarken, çevreyi ise unuttu. Değişen yönetmelik hükümleri doğrultusunda onay veren valiliğin yetkililerince yapılan yatırımların hayata geçeceği alanı yerinde inceleme mecburiyeti de ortadan kalkarken, onay sürecinin masa başında ve kısa sürede tamamlanmasının da önü açıldı. Diğer yandan, değişen yönetmelik sonrasında maden, kimya, enerji, sanayi, atık bertaraf gibi alanlarda yatırımcının önünde onay sürecini uzatan tek faktör olarak “Halkın katılımı toplantısı” kalırken, İzmir için oldukça ilginç rakamlar da beraberinde geldi.
YUMURTAYA DEĞERLENDİRME, KÖMÜR MADENİNE ONAY
İzmir Valiliği, yönetmeliği değiştiren bakanlık genelgesinin yürürlüğe girdiği Mart ayından bu yana 6 aylık süreçte planlanan 77 projenin ve faaliyetin çevreye olumsuz etkisi olmayacağına karar vererek “ÇED gerekli değildir” derken, aralarında kömür madeni, zirai ilaç üretim tesisi, boya fabrikası, çimento tesisleri, asfalt üretim şantiyesi, geri dönüşüm tesisi, altın madeni, tatil köyü, otel, mermer ve taş ocakları, LPG dolum tesisi, rüzgar enerji santrali (RES), katı yakıt depolama tesisi, taş ocakları gibi tesislerin bulunduğunu firmalara onay verdi. Öte yandan valilik, zeytinyağı üretim tesisi, süt işleme tesisi, damızlık tavuk işletmesi, piliç yetiştirme tesisi, yumurta üretim tesisi, bitkisel yağ üretim tesisi yapılmasına ya da kapasite artırımına yönelik 110 başvuruyu ise ÇED değerlendirme sürecine tabi tutarak, gerekli işlemlerin ve prosedürlerin tamamlanmasını istedi.
KORKUTAN UYARI: ARTIK HİÇBİR TESİSİN ÖNÜNDE ENGEL YOK
Değişen yönetmeliğin beraberinde getirdiği olumsuz etkilere değinen ve yönetmeliğin genel olarak sınıfta kaldığına vurgu yapan Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helin Kınay, konu hakkında şu bilgileri verdi: “Temel problem ÇED yönetmeliğinin amacına ve aslına uygun olarak işletilmemesidir. ÇED yönetmeliğinin bir tesisin kurulacağı alanda çevreye verebileceği olumlu ve olumsuz etkilerin daha önceden incelenip, gerekli önlemlerin alındığı ve karar vericilere “Bu tesis burada yapılabilir” ya da “Bu tesis burada yapılamaz” şeklinde fikir ve ren bir yol göstericidir. Ama maalesef bizdeki değerlendirmelere baktığımızda ÇED başvurularının tamamının olumlu olarak geçtiğini, dolayısı ile hiçbir tesisin önünde bir engel olmadığını görüyoruz. Artık bu bir rapor, bir kağıt parçası anlamında değerlendiriyoruz. Biz ÇED’in uygulanmasında sıkıntılar olduğunu düşünüyoruz.”
“YATIRIMLARA KARŞI DEĞİLİZ, DOĞRU DEĞERLENDİRME ŞART”
Şube Başkanı Kınay, karşı çıktıkları ve itirazlarını dile getirdikleri bir çok konuda meslek odası olarak “istemezükçü” ilan edildiklerini, ancak belli yatırımlar hayata geçirilirken, çevrenin mutlak surette dikkate alınması gerektiğini kaydederek şöyle konuştu: “Özellikle son dönemlerde ÇED yönetmeliğine getirilen geçici muafiyetlerle ilgili ciddi tehlikeler var. Anayasa Mahkemesi’ne açtığımız davalar ile bunların bir kısmını iptal ettirdik. Şimdi bir de yeni ÇED yönetmeliği gündemde, burada bir geçici muafiyet kapsamı var. Burada çevre için büyük öneme sahip nükleer santraller, HES’ler, otoyollar, tüneller, köprüler gibi ciddi kamu yatırımlarının ÇED’den muaf tutulmak istenmesi söz konusu. Bunun da mantığı olmadığı ortada. Sonuçta her faaliyetin çevre için olumlu ya da olumsuz etkileri var. Önemli olan bunu doğru değerlendirmek. Yapılan çalışmaları çevreye ve kaynaklara zarar vermeden yürütmek zorundayız. Yoksa hiçbirimiz bu yatırımlara karşı değiliz. Bu anlamda ÇED hükümlerinin doğru şekilde uygulanması gerekiyor.”
“ÇED ONAYI BİR KAĞIT PARÇASI YERİNE KONULUYOR”
ÇED yönetmeliğinin uygulamasında yaşanan sıkıntılara da değinen Kınay, “Gelen her talebe onay veriliyor. Rakamlar ortada. Hiç mi olumlu tesis yo? Bu ülkede siyanürle işletim yapan tesislere ÇED olumlu kararları veriliyor. Altın madenlerine onay veriliyor. Gediz Havzası’nda nikel madenine, Bergama’daki altın madenine, Efemçukuru’ndaki altın madeninin kapasite artışına ÇED olumlu kararı verildi. Son dönemlerde su kaynaklarında yaşanan sıkıntılar ortada. Buna rağmen kaynakları tüketecek bu tesislere onay verildi. ÇED’İn içini boşaltılıp bir kağıt parçası yerine konulması söz konusu. ÇED’in yerinde uygulanarak, Bakanlık tarafından denetimlerin doğru ve etkin şekilde yürütülmesi gerekiyor. Bugün olumsuz çıkan kararlara baktığınızda, sayısı bir elin parmaklarını dahi geçmiyor. Bazı şeylerden kaçmak için “ÇED’i böyle kolay atlatalım, şöyle kurtaralım” denirse, zaten en başından kaybetmiş oluruz” şeklinde konuştu.
Yorum Yazın