Buca'daki taş ocağı vizesine İzmir Barosu'ndan dava
İzmir Barosu, Buca Kırıklar’da ormanlık alandaki Maden (Kalker) Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi projesine ilişkin İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün verdiği “ÇED gerekli değildir” yönündeki kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali için İzmir İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Buca'daki taş ocağı vizesi yargıya taşındı
- Ege Postası
- 20.07.2017 - 11:53
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İzmir Valiliği’ne yönelik olarak açılan davaya ilişkin konuşan Baro Başkanı Av. Aydın Özcan, taş ocağının işletilmesi ile çevrede oluşacak tahribatın Çevre Kanunu ve Anayasa’ya aykırılık oluşturacağını ifade etti.
İzmir Barosu “ÇED gerekli değildir” kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali için açtığı dava dilekçesinde, Anayasa’ya, planlama ilkelerine, usule, hukuka ve kamu yararına aykırılıklar olduğu ve idari işlemin uygulanmasından dolayı telafisi güç ve imkânsız zararlar doğacağını ifade etti.
Anayasa, iç hukuk ve uluslararası hukuk ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları yönünden konunun ayrıntılı bir şekilde değerlendirildiği dava dilekçesinde Anayasa’nın “çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir” şeklindeki 56/2. maddesi hatırlatıldı.
KAMUNUN YARARINI SAVUNMAK BAROLARIN GÖREVİDİR
Konuya ilişkin görüşlerini açıklayan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nda baroların görevleri arasında hukukun üstünlüğünü, insan haklarını korumak ve savunmak kavramları bulunduğunu ifade ederek “İzmir Barosu Başkanlığı’nın da bu amaçla çevre, insan ve hayvan hayatına karşı üçüncü kişilerin müdahalede bulunması halinde dava açma, suç duyurusunda bulunma ve idari tedbir kararı aldırma hakkı bulunmaktadır” dedi.
Baro Başkanı Av. Aydın Özcan, baroların bu tür davalara taraf olabileceğine ilişkin yine İzmir Barosu tarafından yapılan başvurular sonucu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından verilen örnek kararları hatırlattı.
ÇALIŞMA ALANLARI KÜÇÜK GÖSTERİLMEKTEDİR
Av. Aydın Özcan, söz konusu madenin işletme alanı 99,18 He iken, ÇED alanı 17,91 He olarak belirlenip bu kapsamda çevresel etkilerin değerlendirildiğini ifade ederek, “bu şekilde çalışma alanlarını küçük göstermek suretiyle etap etap maden alanının tamamının zaman içerisinde kullanıma açılması planlanmaktadır” dedi. Av. Aydın Özcan, “sonuç olarak 99 Hektarlık doğal yaşamı alanı parçalanmakta, tahrip edilmekte ama idari işlemler açısından bakıldığında kısım kısım ÇED gerekli değildir kararları verilmiş olmaktadır. Bu da Çevre Kanunu’na karşı hile anlamına gelmektedir” dedi.
Proje sahasının tamamının Kızılçam ormanları içerisinde bulunan bir alanda bulunduğunu ve madencilik faaliyetinin gerek bitki örtüsü gerekse canlılık açısından geriye dönülmez zarar vereceğini söyleyen Av. Aydın Özcan, ocağın aynı zamanda yerleşim yerleri ve zeytinliklere de çok yakın olması sebebiyle işletilmesinin kamu yararı ile de bağdaşmayacağını ifade etti.
Baro Başkanı Özcan, “biz de bunlar ve dilekçemizde saydığımız diğer nedenlerle maddi ve hukuki şartların oluşmuş olması, insan sağlığının, diğer tüm canlıların yaşamlarının ve doğal varlıklarımızın yok olma ihtimali karşısında gecikmeksizin yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep ettik. İzmir Barosu olarak her zaman söylediğimiz gibi kentimize ve kentimizin doğasına her zaman sahip çıkmaya devam edeceğiz ve kentin yağmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
Yorum Yazın