Dolar 34,6555
%0.03
Euro 36,5944
%0.59
Altın 2.946,340
%0.5
Bist-100 9.640,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
CHP'li Böke: Büyükşehire aday gösterilirsem...

CHP'li Böke: Büyükşehire aday gösterilirsem...

Adı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için de sık sık geçen İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, İzmir’den aday gösterilmesi durumunda tavrının ne olacağı şeklindeki soruya, “CHP’nin eşitlik, özgürlük, demokrasi, laiklik değerleriyle siyasetini büyütmesi ve bir Türkiye gerçeğine dönüştürmesi için elimden geleni her zaman yaptım. Yapmaya da devam edeceğim. Bunun için de çalışan herkesle birlikte bunu bir Türkiye hikayesine dönüştürmek için hangi noktada, ne yapmam gerekiyorsa yapıyorum. İzmir ile beraber yol yürüdüm, yürümeye de devam edeceğim” şeklinde yanıt verdi… CHP'li Böke'den adaylık, siyaset, kriz ve çözüm mesajları

  • Ege Postası
  • 03.12.2018 - 12:31

HALİDE DEMİR POLATLI/EGEPOSTASI-Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, İzmir İl Başkanlığı’nda ‘Ekonomik Kriz ve Ekonomik Gündem’ başlıklı bir basın toplantısı düzenledi.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için kadın aday formülü üzerinde de durduğu ve bu isimler arasında bulunan Selin Sayek Böke, konuyla ilgili sorulara, diplomatik bir cevap vermeyi yeğledi.

TÜRKİYE’DE İZMİR RÜZGARI ESTİRMEMİZ LAZIM

“Türkiye’ye bir İzmir rüzgarı estirmemiz lazım” diyen CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, meselenin kimin aday gösterileceği, adayın cinsiyeti ya da kimliği olmadığını söyledi.

CHP PM üyesi ve İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, bu soruya önce, “Seçimler kimin seçileceğiyle ilgili değil. Halkın hayatını nasıl değiştireceğiyle ilgili. Kimin aday olacağı değil, nasıl bir belediyecilikle bugünkü nefessizliğine çare olmamız önemli. İzmir’e AKP eski ekonomi bakanını getirerek rantçı düzeni İzmir’e dahi dayatmayı düşünüyor. Meselemiz kimlerin aday olacağı meselesi değil. Meselemiz adayların cinsiyeti, kimliği değil. Nasıl bir belediyecilik sorusuna yanıt verecek bir siyasi programdır. Daha çok demokrasiye ihtiyacımız var. İzmir’i Türkiye hikayesine dönüştürmemiz gerekiyor. Halka nasıl dokunacağımız, bizim belediyeciliğimizle Türkiye’nin nasıl değişeceğini anlatmamız lazım. Yeni bir kent hikayesini kentlerin meydanlarından yazmamız gerekiyor. Meselemiz kimin aday olduğu değil, kimliği asla değil. Nasıl bir belediyecilikle bu Türkiye kabusunu aydınlık bir Türkiye’ye dönüştüreceğimizdir” yanıtını verdi.

HANGİ NOKTADA, NE YAPMAM GEREKİYORSA…

İzmir’den büyükşehir adayı gösterilmesi durumunda tavrının ne olacağı sorusuna net yanıtının ne olacağı bir kez daha sorulan CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, bu kez ise “CHP’nin eşitlik, özgürlük, demokrasi, laiklik değerleriyle siyasetini büyütmesi ve bir Türkiye gerçeğine dönüştürmesi için elimden geleni her zaman yaptım. Yapmaya da devam edeceğim. Bunun için de çalışan herkesle birlikte bunu bir Türkiye hikayesine dönüştürmek için hangi noktada, ne yapmam gerekiyorsa yapıyorum. İzmir ile beraber yol yürüdüm, yürümeye de devam edeceğim” şeklinde cevaplayarak, açık kapı bıraktı.

CİDDİ BİR EKONOMİK DURGUNLUK VAR, KRİZ VAR

Türkiye’de krizin ekonomik durgunluk ve enflasyonla birlikte var olduğunu kaydeden Selin Sayek Böke, “Ekonomide ne oluyor sorusunun yanıtı iki kelimede yatıyor. Kriz var. Kriz yok diyenlere inat, gerçek halkın iliğine kadar hissettiği bir gerçeğe dönüşmüş durumda. İki önemli bulgu var. Ciddi bir ekonomik durgunluk var. Sanayi üretimi azalmış. Büyüme yüzde 5’lik tarihsel ortalamaya sahipken yüzde 2’lere kadar düşecek. Bütün uluslararası ekonomi kuruluşları yüzde ikiye kadar küçülme riski olduğunu belirtiyor. Bundan sonra herhangi bir üretimin olmayacağı ve ağır bir krizin olacağı belirtiliyor. Gelirlerimiz 2013 yılından bu yana düşüyor. Orta gelir tuzağının çukurunun dibine doğru evrildiğimiz rakamlarla karşı karşıyayız. On bin doların altına gerileyen bir gelirimiz var. Üretim yapımız ithalata bağlı. Türk lirasının sadece bu sene yüzde 35’in üzerinde maliyet artışına yol açmış olması durumu sözkonusu. Üretici üretemediği için iflasa sürükleniyor. Krediler hızla daralıyor. Çalacak kapısı kalmayan şirketler konkordatolara başvuruyor. İşsizlik çok ciddi bir şekilde artmış durumda. Yüzde on bir olan işsizlik, artık umudunu kaybetmişler de dahil edildiğinde yüzde 18’lere dayandı. Bütün bu veriler çok keskin bir krize işaret ediyor” değerlendirmesini yaptı.

TÜRKİYE AĞIR BİR ENFLASYON VERGİSİ İLE KARŞI KARŞIYA

Enflasyon verilerini de değerlendiren CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, “Enflasyonda yüzde 21 düzeyinde ağır bir enflasyon vergisi ile karşı karşıya Türkiye. Eğer bir ekonomide hem durgunluk hem enflasyon var ise o ekonomide çok ağır bir üretim şoku yaşanıyor demektir. Stakflasyondur bunun ekonomideki adı. Durgunluğun enflasyonla birlikte gerçekleştiği zaman talep azalması nedeniyle ortaya çıkarsa enflasyonu görmemiz lazım. Üretim şoku nedeniyle kaynaklanıyorsa fiyatı artan bir enflasyonu ortaya çıkarır” diye konuştu.

BU İKTİDAR BU KRİZİ ÇÖZER M? YAPMAZLAR, YAPAMAZLAR DEĞİL YAPMAZLAR

İktidarın ekonomik krizi bilerek ve isteyerek kurduğunu savunan CHP İzmir Milletvekili ve PM Üyesi Selin Sayek Böke,

“Bu krize bu iktidar çare olabilir m? Krizi ortaya çıkaran unsur yönetme becerisi eksikliği, yönetememe krizi mi bu, yoksa bilerek isteyerek iktidarın kumuş olduğu bir düzenin sonunda mı bu kriz yaşanıyor. Bu sorunun yanıtı açık. Bu kriz ülkeyi yönetemediği için çıkmadı. Yanlışlıkla çıkmadı. Bu kriz kötü yönetim olmayı içeren ancak onu aşan, bilerek isteyerek bu iktidarın kurmuş olduğu rantçı düzenin sonucudur. Bu iktidar bu krizi çözer mi doğru soru. Yaparlar m? Yapmazlar. Yapamazlar değil yapmazlar. O zaman değişmesi gereken iktidardır. Onun dayattığı bu düzendir. Bu tek adam rejimidir değişmesi gereken” diye konuştu.

YENİ BÜTÇENİNİ İÇİNDE KRİZE ÇARE YOK, ÇOK AĞIR VE KARANLIK BİR TABLO VAR

Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan bütçenin içeriğinde krize çare olmadığını, Türkiye’yi ağır ve karanlık bir tablonun beklediğini kaydeden Selin Sayek Böke, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“İçinde krize çare yok. Çok ağır ve karanlık bir gelecek tablosu var. Sarayın ilk kez hazırladığı 2019 bütçesinde çok fazla çelişki var. Bugünkü krize bunun çare olması mümkün değil. Derin çelişkiler üzerine dayalı. İktidar bir yandan faiz lobisi diye bağırıp çağırırken, karşımıza ağır bir faiz yükü çıkarıyor. Bu yıl bütçede 40 milyar lira daha fazla faiz ödemeleri. IMF’siz bir IMF programını Türkiye’ye dağıtıyor. IMF raporu acil kıdem tazminatı reformu yapılmalı, iktidarın raporunda da böyle diyor. IMF raporu da güvencesiz çalışma ve esnekleştirmeden bahsediyor, iktidar raporu da aynı şeyi söylüyor. Ücretler arttırılmamalıdır diyor IMF raporu, yeni rapo8rnda ücretler arttırılmayacaktır diyor. Halka IMF’siz bir IMF raporu dayatan iktidarla karşı karşıyayız. İktidar piyasa ekonomisi uygulamaktan vazgeçmeyeceğiz diyor, bir yandan da soğan depolarına zabıta gönderiyor. Bu bütçe halkın ihtiyaç duyduğu bir bütçe olmadığını, Türkiye’yi krizden çıkaracak bir bütçe olmadığını harcama ve gelir kalemlerinde çok açık bir biçimde görüyoruz. Bu bütçe halkın bütçesi değil, sarayın bütçesi. Milyonlarca çalışan 1603 liraya mahkumken, sarayda oturanlar maaşlarını yüzde 26 oranında arttırdı. Sarayın bütçesi 2.1 milyar arttırıldı. Bu bütçe faiz bütçesi. Halk için değil faiz lobileri için çalışmaktadır bu bütçe. 36.7 milyar liralık bir faiz dışı harcama öngörüyor. Halk için bırakın para harcamayı, bu ülkenin geleceğinden çalmayı vaat eden bir bütçe. Bu bütçe sarayın israf bütçesidir. 14 milyar lira daha az yatırım demek bu bütçe. Aynı bütçe ile 10.1 milyar lira sosyal güvenlik harcamaları kısılıyor. Bu bütçe bir borçlanma bütçesidir. Çalışanı, işsizi, üreteni yok sayan, varsa yoksa rant diyen bir bütçedir.

İşsizlik sigorta fonundan 11 milyar lira aktarıldı. Altı milyonun üzerinde işsiz var iken, işsizlere para vermek yerine kamu bankalarını ve inşaatlarını kurtaran ve yandaş medya satın alınan bir manzara ile karşı karşıyayız. Varlık fonu bir hortumla hazineye bağlandı. İşte bu bütçe o hortumla ödediğimiz vergilerin varlık fonuna ve saraya aktarılmasına yol açacak. Bu bütçedeki harcamalar bir kez daha yüzde birden yana yer aldığını gösteriyor. Kamu özel işbirliği projeleri olduğu gibi devam ediyor hatta bir adım öteye çıkarılıyor. Sadece mega inşaat projelerinde değil aynı zamanda madencilik ve sondaj çalışmalarında da yaygınlaştırılacağının karanlık müjdesi veriliyor. Bu kriz inşaatı, rantı, sarayı kurtarırken, halkı ve üretici kesimi yok saymaya devam ediyor.

Toplam veri gelirlerinin yüzde 69’unun yani bütçenin üçte ikisinin dolaylı vergilerden toplanacağını görüyoruz. Bu bütçeyi başka bütçelerden ayıran şey, tek adam rejiminin ilk bütçesi olması. Demokrasinin olmadığı bir bütçe bu. Tek adam rejimi bütçe hakkını gasp etti. Bütçe hakkı vekillerin halk adına bütçeyi reddetmesi imkanı sağlar. Normal koşullarda hükümetler istifa eder. Tek adam rejiminde mecliste reddedilse bile çalışmaya devam edecek.”

BÖKE, KRİZDEN ÇIKIŞ ÖNERİLERİNİ ŞÖYLE SIRALADI

CHP PM Üyesi, İzmir Milletvekili Ekonomist Selin Sayek Böke, krizden çıkış önerilerini ise şöyle sıraladı:

“Peki nasıl bir bütçe olmalıyd? Bugünkü krizi ortaya çıkaran koşulları düzeltmek, ağır tahribata da pansuman olmakla devlet yükümlüdür. Devletin hem sosyal devleti hem de üreticiyi koruyan üretken devleti acilen ortaya çıkarması gerekiyor. Herşeyden önce ücretler hemen enflasyon düzeyinde yükseltilmelidir. Bugünden kaybedilen ücret kayıpları telafi edilmelidir. Ücret tespit komisyonunda gelecek yılın ücretleri belirlenmelidir. Vergi yükünün adaletsizliği ortadan kaldırılmalıdır. Çalışanı koruyan adil bir vergi sistemi olmalı. İşsizlik fonunun işsizleri koruyan, işsizlerin geleceğini koruyan şekilde olmalı. İşsizlik sigortası işsizler için kullanılmalıdır. 3 milyon işsiz var ancak 300 bin işsiz sigorta fonundan yararlanıyor. Bütün işsizlerin hak ettikleri gibi fon tarafından desteklenmesi gerekiyor. Rant vergisiyle ülkeyi krize sokanların bu krizin faturasını üstlenmelidir. Tüm kamu ve özel işbirliği döviz garantisinden türk lirası garantisine çevrilmelidir. Doğrudan reel sektöre ve KOBİ’lere yönelik önlem paketleri açıklanmalıdır. Krizin pansumanı için bu eylem planına Türkiye’nin acil ihtiyacı var. Bunun için yeni bir siyasi iklime ve yeni bir siyasete ihtiyaç var. Yerel seçimleri bir Türkiye hikayesi yaratmak için kullanmalıyız. Yeniden demokrasiyi kurmamız gerekiyor. Tek adam rejimine hayır diyenleri yerel seçimlerde ortaklaştırmamız gerekiyor. Ülkeyi bugün ekonomik siyasi demokratik hukuki ve çevresel krize sokan tek adam rejimi.  Bunu değiştirmediğimiz sürece 2019 çok daha ağır geçecek. Türkiye’yi ranta mahkum eden, halkı yok sayan, tek adama mahkum eden, demokrasiyi yok sayan bir karanlığı üzerimize derin bir şekilde boca etmiş olacağız. Türkiye’ye bir İzmir rüzgarı estirmemiz lazım.”

DENİZ YÜCEL: HALKIN ARTIK DAYANACAK GÜCÜ KALMADI

CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte ekonomi yönetimine duyulan güvenin sarsıldığını belirtti. Yücel, ekonomik duruma dair şu saptamaları yaptı:

“Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra ekonomi yönetimine duyulan güven sarsıldı, yabancı yatırımcıların ülkemizden çıkışı daha da hızlandı. Yabancı yatırımcı Türk varlıklarından çıkıyordu. Yabancı sermaye girişi bu hızla giderse finansal piyasa daha da ağır darbe alacağını gösteriyor veriler. Milliyetçi söylemlerle bu işin sorumluluğunu dış güçlere attı. Soğan depolarına baskın yaptı. Vatandaş kendi borçlarını ödeyemez iken, işsiz iken, emeğinin karşılığını alamazken basiretsiz yönetimin yarattığı borçlarla iyice bunalıma girmiş durumda. Hazinenin rakamlarına göre 407 milyar dolar dış borcumuz. Yabancı şirketler bu güvensizlik ve üretime dayanmayan kısır döngü düzeninde ya ülkemizi terk ediyorlar ya konkordato ilan ediyor ya iflas ediyor ve işçi çıkarıyor. Bir tek saray halinden memnun. AKP iktidarı ve yandaş halinden memnun. Halinden memnun olmayan ise yoksullukla boğuşan halkımız. Halkın artık dayanacak gücü kalmadı. Yakınlarını, yandaşlarını daha da zengin etmek uğruna ülkeyi heba edenlerden milletin hesap verme zamanı yaklaşıyor. Krizden çıkmak zor değil. Tüm bunları yapmamanın yolu israfın önüne geçmek, saray ve yandaş ekonomisin savunan AKP’den kurtulmaktan geçiyor. Önce yerel sonra genel seçimlerde bu yoksulluğu el ele vererek aşacağız. Bizim için bu vatan da bu millet de kutsal. “

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.