Dolar 34,6967
%0.28
Euro 36,7048
%0.25
Altın 2.964,740
%1.02
Bist-100 9.633,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Erdoğan, İzmir'de DEÜ'nün akademik yılı açılışına katıldı

Erdoğan, İzmir'de DEÜ'nün akademik yılı açılışına katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Böylesi bir mirasa sahip Türkiye'nin, nasıl oluyor da bugün dünyanın en büyük 500 üniversitesi arasında esamesi okunmuyor. Demek ki bir şeyleri kaybettik. Bir yerde bir sıkıntı var. Bir şeyleri unuttuk, bir şeyleri ihmal ettik" dedi. Dokuz Eylül Üniversitesi akademik yıl açılış törenine katıldı

  • Ege Postası
  • 19.10.2018 - 14:17

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sabancı Kültür Sarayı'nda düzenlenen Dokuz Eylül Üniversitesi Akademik Yıl Açılış Töreni'ne katıldı. Konuşmasına, İzmir'de yapımı tamamlanan SOCAR Star Rafinerisi'nin açılışını, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile gerçekleştireceklerini bildirerek başlayan Erdoğan, yaklaşık 6,5 milyar dolarlık yatırım bedeli bulunan rafinerinin iki ülkeye hayırlı olmasını diledi. Rafinerinin, Türkiye'ye kazandırılmasında emeği geçenleri kutlayan Erdoğan, 27. Bağımsızlık Günü'nü dün kutlayan Azerbaycan halkını tebrik etti.

Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ilişkinin dünyada pek az ülkeye ve topluma nasip olacak nezihlikte ve hasbilikte olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, dayanışmamızı daim eylesin. İnşallah önümüzdeki dönemde siyasi, sosyal ve ekonomik olarak ilişkilerimizi daha da ileriye taşıyacağız" temennisinde bulundu. 

Bunun, bölgenin ve dünyanın güvenliğine, refahına, huzuruna daha büyük katkılar sağlayacağına inancını dile getiren Erdoğan, "1,5 milyar dolarlık cari açıkta bize ciddi bir katkısı olan bir yatırım" ifadesini kullandı.  

ÜÇ ÖNEMLİ KAYIP YAŞADIK

Yeni eğitim öğretim yılında, öğretim üyelerine ve öğrencilere başarılar dileyen Erdoğan, yaklaşık 90 bin öğrencisiyle ülkenin en büyük yüksek öğrenim kurumları arasında bulunan Dokuz Eylül Üniversitesinin, her alanda başarısını daha da ileriye taşıyacağını söyledi. 

ARA GÜLER MESAJI

Son günlerde, her biri kendi alanlarındaki birikimleri, başarıları, eserleriyle gençlere örnek olan üç önemli kayıp yaşandığına işaret eden Erdoğan şöyle devam etti:

"Bunlardan biri fotoğraf sanatçısı Ara Güler'dir. Dünyanın son yarım asrına damga vurmuş tüm önemli liderlerle foto röportajlar gerçekleştirmiş, objektifiyle tarihe tanıklık etmiş bu büyük ustayı tazimle yad ediyorum. Kendisiyle ve objektifiyle ailece ayrıca şahsen tanışma imkanı bulduğumuz bu büyük usta son nefesine kadar ülkemizi uluslararası alanda başarıyla temsil etmiştir.

KARAKOÇ'U ANDI

İkinci olarak rahmetle yad etmek istediğim isim, ıhlamurların çiçek açtığı mevsimlerin şairi, şiirimizin bir çift Beyaz Kartalı, Anadolu şiirinin ulu çınarı Bahaettin Karakoç'tur. Her ölüm hüzünlüdür ama şairin ölümü yürekleri bir başka burkar. Bize düşen büyük aşk ve dava şairi, Abdurrahim Karakoç'un ağabeyi olan Bahaettin Karakoç'u şaire yakışır şekilde şiirleriyle yad etmektir."

Erdoğan, Bahaettin Karakoç'un "Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman" şiirinin dizelerini okudu. 

Üçüncü kaybın, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler alanındaki akademik çalışmaları yanında siyasetçi kimliğiyle de saygıdeğer bir hanımefendi olarak tanınan Prof. Dr. Oya Akgönenç olduğunu belirten Erdoğan, "Bu üç isim her biri kendi alanındaki özgün çalışmaları ve başarılarıyla gençlerimizin çok iyi tanımaları, öğrenmeleri ve örnek almaları gereken şahsiyetlerdir" diye konuştu.

"Başarı hangi işi yaptığınızla değil işinizi nasıl yaptığınızla ilgilidir" diyen Erdoğan şöyle devam etti:

"Fotoğrafçıysanız, en iyi fotoğrafları çekiyorsanız bu milletin gönlünde yer edinirsiniz. Şairseniz, yürekleri fetheden şiirleri yazıyorsanız isminiz tarihe ölümsüz harflerle yazılır. Akademisyenseniz, alanınızda en iyi birikime sahipseniz ve bunu insanlık için en doğru şekilde kullanıyorsanız asla unutulmazsınız. Siyasetçiyseniz ülkenize ve milletinize yaptığınız hizmetler oranında kalıcılık ve itibar elde edersiniz. Baki'nin dediği gibi 'Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş' meğer."

Öğrencilerden de eğitimlerine, öğretimlerine aynı anlayışla ve dört elle sarılmalarını beklediklerini kaydeden Erdoğan, "Rabbim hepimizi işlerini en iyi ve en hayırlı şekilde yapan kullarından eylesin" dedi.  

Erdoğan, Türkiye'nin devleti, milleti ve kurumlarıyla hudayinabit bir ülke olmadığını vurgulayarak, "Biz, kadim bir devlete ve medeniyete sahibiz. Bu kadim tarihte çok büyük mücadeleler, emekler, fedakarlıklar vardır. Sadece Anadolu'daki varlığımızı koruyabilmek için verdiğimiz mücadelenin her biri dahi tek başına birer destandır" değerlendirmesinde bulundu.  

Sadece Malazgirt'ten başlayıp 15 Temmuz'a kadar uzanan şanlı zaferler silsilesinden bahsetmediğini belirten Erdoğan, her alanda kökleri derinlere inen kurumlara sahip olunduğunu aktardı. 

Erdoğan, bugün içinde bulunulan yüksek öğrenim kurumlarının dünyanın eski eğitim, öğretim müesseselerinin mirasçıları olduğunu belirterek, Şanlıurfa'daki Harran Okulu'nun dünyanın en eski üniversiteleri arasında yer aldığını hatırlattı. Erdoğan, Nizamiye Medreselerinin çağlarının çok ötesindeki eğitim kurumları, Ege Bölgesi'ndeki binlerce yıllık geçmişe sahip şehirlerin de aynı zamanda birer kültür ve bilim yuvası olduğunu söyledi. 

BİR YERDE SIKINTI VAR

İstanbul, Bursa, Konya, Erzurum, Diyarbakır başta olmak üzere şehirlerin asırlar boyunca sadece bölgenin değil dünyanın en önemli kültür ve bilim merkezleri arasında yer aldığını dile getiren Erdoğan, "Peki böylesi bir mirasa sahip Türkiye'nin, nasıl oluyor da bugün dünyanın en büyük 500 üniversitesi arasında esamesi okunmuyor. Demek ki bir şeyleri kaybettik. Bir yerde bir sıkıntı var. Bir şeyleri unuttuk, bir şeyleri ihmal ettik. Yitik, kaybedildiği yerde bulunur. Madem cevher, bu topraklarda saklı öyleyse sorunun çözümünü de yine burada arayacağız." değerlendirmesinde bulundu. 

Erdoğan, Türkiye'nin son 17 yılda katettiği mesafenin, ocağın ateşi biraz harlayınca ortaya çok güzel sonuçlar çıkabileceğini gösterdiğini belirterek, bu süreçte en büyük yatırımı eğitim öğretime yaptıklarını vurguladı. Erdoğan, "Ancak bu yatırımlardan henüz arzu ettiğimiz neticelerin elde edebildiğimizi maalesef söyleyemiyorum" dedi.

BAKAN SELÇUK'A ÖVGÜ

Dün gece Moldova'dan gelirken Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ile eğitim ve öğretimde uzun uzun neler yapılacağına, ne gibi adımların atılacağına ilişkin konuştuklarını belirten Erdoğan, "Bakanımızın anlattıklarını dinledikçe umudum daha da arttı. İnşallah, önümüzdeki kısa zaman içerisinde atacağımız adımlarla yeni bir çıkış, yeni bir diriliş gerçekleşecektir diye düşünüyorum" dedi.

Erdoğan, altyapı ve kapasite bakımından çok büyük mesafe katedilmesine rağmen içerik ve sistem konusunda hala sıkıntılar bulunduğunu ifade ederek, okullardaki eğitimin standardını sınavlara ihtiyaç duymadan dikey geçişleri sağlayabilecek düzeye getirmekte zorlanıldığı değerlendirmesinde bulundu.

"İnşallah yeni dönemde, öncelikle hedefimiz eğitimi hem içerik hem sistem olarak Türkiye'nin hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacak bir seviyeye çıkarmaktır" diyen Erdoğan, okul öncesinden, hatta aileden başlayarak üniversiteye, oradan iş hayatına uzanan tüm alanlarda eğitime bakışın ve uygulamanın Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre geliştirileceğini bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu meseleyi çözmeden diğer hiçbir konuda istediğimiz sonuçlara ulaşamayız" diye konuştu.

BİREYSEL ÇEKİŞME, İDEOLOJİK SAPLANTI

Üniversitelerden hem kendi alanlarındaki reformlarda hem de tüm hedefler konusunda özellikle destek beklediklerini dile getiren Erdoğan, bu konuda hocaların çok önemli rehber konumunda olduğunu vurguladı. Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bilim üreten, araştırma, geliştirme odaklı çalışan, her alanda kendi modellerini geliştiren bir üniversite iklimi oluşturmadan, sadece tabelayla, sadece kadroyla hiçbir sonuç elde edemeyiz. Kendi bireysel çekişmelerinin, ideolojik saplantılarının ve kariyer hırslarının esiri kadrolarla dolu üniversitelerin böyle hayırlı çıktılar üretmesi mümkün değildir.

Halbuki ülkeleri ayakta tutmak ve yükseltmek için yürütülen çalışmalarda akademiyi ve özel sektörü ana gövdeyi taşıyan iki bacak kuşun uçması sağlayan iki kanat gibi görüyorum. Bunlardan biri olmadan diğeri tek başına başarı elde edemez."

OSB'LER İLE OKULLAR İÇ İÇE GEÇMELİ

Kısa bir süre önce Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yaptıkları görüşmede, Merkel'e üniversitelerinde ne kadar öğrenci bulunduğunu sorduğunu anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Aldığım rakam enteresandı, tüm akademi vesaire 3 milyon civarında bir rakamdan bahsetti. Bizim ise şu anda üniversitelerimizde 8 milyon öğrencimiz var. Demek ki biz şu anda aslında iyiyiz. Yani nitelik noktasında sıkıntılarımız olabilir, doğrudur ama bizim önümüz şu anda açık. On yıl sonra yapacağımız çalışmalarla ben inanıyorum ki siz değerli hocalarımızın sayesinde bu gençlik, bu nesil çok daha güçlü, çok daha farklı bir şekilde yetişecek ve biz yarışta o diğer ülkeleri de aşacağız ve geçeceğiz. Önümüzdeki dönemde yürütme olarak bizi, akademi olarak sizi aynı şekilde özel sektörümüzü çok zorlu bir süreç bekliyor. Organize sanayi bölgeleriyle okulları iç içe geçirmekte kararlıyız, bunu yapacağız." 

Erdoğan, OSB'lerin içinde, orada ağırlıklı ne varsa ona göre okulun olacağını ve teorik-pratik buluşmasını sağlayacaklarını söyledi. Hep birlikte, el ele vereceklerini ve Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştıracaklarını belirten Erdoğan, "Gençlerimize 2053 ve 2071 vizyonları için bırakacağımız en önemli miras işte bu olacaktır" dedi.

GÜÇLÜ ORDU VURGUSU

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede son çeyrek asırda yaşananların, bilhassa da yakın tarihte şahit olunan hadiselerin bir gerçeği tekrar tekrar hatırlattığını ifade etti. Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu gerçek şudur. Bölgede hayatiyetinizi sürdürmek istiyorsanız güçlü bir orduya sahip olacaksınız. Bunun yanında bağımsız bir ekonomiye sahip olacaksınız. Ayrıca tasarlayan, geliştiren, üreten, ihraç eden bir sanayiniz olacak. İlaveten bunlara bilimsel altyapı oluşturacak bir akademiye sahip olacaksınız. Hepsinden önemlisi güçlü ve dirayetli bir siyasi irade sahibi olacaksınız. Tüm bunlar yoksa size hayat hakkı tanımıyorlar.

Türkiye yıllarca darbelerle, cuntalarla, vesayetle, türlü tuzak ve hilelerle ordusundan ekonomisine, akademisinden siyasetine kadar her alanda oyalandı, geriletildi, hedeflerinden uzaklaştırıldı. İşte 2002 sonunda göreve geldiğimizde enteresan olan şudur; milli savunmamızın veya ordumuzun yüzde 20 ihtiyacını karşılar durumdaydık. Ama şu anda biz bunu yüzde 65'e çıkarmış vaziyetteyiz. Artık bugüne kadar kapılarına gidip alamadığımız birçok savunma veya taarruza yönelik ihtiyaçlarımızda bize hep söyledikleri şu, 'Kongreden izin çıkmıyor'. Bunu söylüyorlardı. Ama şimdi 'O izin çıkmıyor.' dediklerini, -evet, kötü komşular bizi ev sahibi yaptı ve- biz bunları üretir hale geldik, bu duruma geldik. Devam edeceğiz, diğer eksiklerimizi de inşallah gidereceğiz, buna mecburuz.

Yıllarca kendi iç kavgalarımızda o kadar çok enerji tükettik ki dışarıyı takip edecek, kendimizi buna göre yeniden konumlandıracak takatimiz kalmadı. Başbakanlığımız ve cumhurbaşkanlığımız döneminde ülkemize en büyük katkımız, milletimizi işte bu tuzaktan uzak tutmak olmuştur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sınırlarımız içinde ve dışında ne yaşarsak yaşayalım, asıl hedeflerimizden asla kopmadık. Başımıza hangi bela musallat edilirse edilsin yolumuzdan sapmadık, gözümüzü o menzilden ayırmadık. Bir yandan def-i bela ile uğraştık, diğer yandan ülkemize ve milletimize her biri devrim niteliğinde hizmetler kazandırmak için çalıştık" dedi.

Moldova'da Gagauz Özerk Yeri'ne de gittiğini hatırlatan Erdoğan, orada yaklaşık 190 bin soydaş bulunduğunu, çok fakir olan ve hiç yardım eli uzanmayan Gagauzlara Türkiye'nin yardım elini uzattığını söyledi.

BÜYÜK DEVLET LAFLA OLMUYOR

Türkiye'nin bu bölgede kültür evleri, kreşler, okullar, hastaneler yapmaya başladığını aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

"Şöyle hafif bir el dokunması bile o insanları öyle mutlu ediyor, öyle mutlu ediyor ki oraya gidişimizde yaklaşık 15 bin kişi meydanı doldurdular. Kendilerine Türkçe hitap ediyorum, onlar da anlıyor. Çünkü dilleri Türkçe. Bu güzellikle yeni yeni orada bazı adımları da atmamızın gereğini bizzat yerinde görme fırsatını buldum. Bakın nerelerden nerelere uzanmışız. Biz elimizi buralardan çekmeyeceğiz. Büyük devlet olmak lafla olmuyor, icraatla oluyor. Buralara elimizin uzanması onların mutluluğunu artırıyor. 

Daha düne kadar teröristlerle kendi sınırlarımız içinde dahi baş etmekte zorlanırken, bugün Irak'tan Suriye'ye, Avrupa'dan Orta Asya'ya kadar dünyanın her yerinde hamdolsun teröristlere hayatı zindan ediyoruz. 'İnlerine gireceğiz.' dedik ve inlerine girdik. Şu anda artık kaçacak delik arıyorlar."

İMAN ÖYLE ŞEY Kİ TEKEDEN SÜT ÇIKARIR

Türkiye'nin artık insansız, silahlı insansız hava araçlarına sahip olduğunu belirten Erdoğan, "İnsansız hava araçlarıyla koordinatlar belirleniyor, F-16'lar gereğini yapıyor. Bazen silahlı insansız hava araçlarıyla F-16'ya gerek kalmadan onlar işi bitiriyor ve bunlar yerli, artık Türkiye'de üretiliyor. Bakın nereden nereye geldik. İman öyle bir şeydir ki tekeden bile süt çıkartır. Bu çok önemli. İşte düne kadar ekonomik şantajlarla siyasi irademize ipotek konulmasına rıza gösterirken bugün en zor şartlarda bile kendi yol haritamızı takip edebiliyoruz. Daha düne kadar ancak 10 yılda, 20 yılda bir kez büyük yatırımlara imza atabilirken, şu anda dünyanın en önemli 10 yatırımından 6'sına aynı anda ev sahipliği yapıyoruz" ifadelerini kullandı.

EN BÜYÜK PAY TÜRKİYE'YE AİT

Türkiye'nin kendi güvenliği için sınır ötesinde yaptığı operasyonlar yanında insani duruşuyla da dünyanın takdirini kazandığını dile getiren Erdoğan, "Herkesin sırtını döndüğü Suriye'de umutlar hala canlı ise bunda en büyük pay Türkiye'ye aittir. İdlib'de durum böyledir, Afrin'de böyledir, Cerablus'ta böyledir. Eğer biz olmasaydık bu insanlar şimdi belki de olmayacaktı. 3,5 milyon Suriyeliye, 500 bin Iraklıya ev sahipliği yapıyoruz. Bütün bunları hem insani hem vicdani hem de İslami bir görevimiz olarak yerine getiriyoruz" dedi.

ELLERİNİ OVUŞTURMAYA BAŞLADILAR

Son günlerde döviz kuru biraz yükseldi, faizler aynı şekilde biraz arttı, enflasyon kıpırdadı diye birilerinin hemen ellerini ovuşturmaya başladığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Peki biz ne yaptı? Her zaman yaptığımız gibi yine hedeflerimize kilitlendik, gereken tedbirleri alıp orta ve uzun vadeli programlarımızla yolumuza devam ettik. Biz sağlam durunca ellerini ovuşturanlar da her zamanki gibi hüsrana uğradı. İşte bugün açılışını yapacağımız tesis örneğinde olduğu gibi ekonomimizin en zayıf karnı olarak gösterilen cari açığı ortadan kaldırmaya yönelik adımları da birer birer atıyoruz. İnşallah Türkiye bölgesinin ve dünyanın yükselen yıldızı olarak yatırımlarına, büyümesine, gelişmesine devam edecektir. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefimizden zerre kadar taviz vermedik, vermeyeceğiz. Milletimizle birlikte yürüttüğümüz bu mücadeleyi son nefesimize kadar sürdüreceğiz. Bu süreçte bizi en çok mutlu eden Azerbaycan gibi dostlarımızı hep yanımızda görmüş olmamızdır. Sayın Aliyev'in şahsında tüm dostlarımıza şükranlarımı sunuyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda 9 Eylül Üniversitesinin 2018-2019 akademik yılının hocalara ve öğrencilere hayırlı olmasını, başarılarla dolu bir eğitim öğretim yılı olmasını diledi.

BİNALİ YILDIRIM DA KONUŞTU

Törene katılan TBMM Başkanı Binali Yıldırım da yaptığı konuşmada, "Fikirler akademik yapının temelidir ve tehdit altında asla olmamalıdır. Güvenlik ve özgürlük ortamında serbestçe her fikir konuşulmalı, tartışılmalıdır. Öğretim görevlisi ve üyesi olmak kendini bilime adamak demektir. Her eline fırça alan ressam olamayacağı gibi her önüne gelen de akademik personel olamaz" dedi.

Yıldırım, "Bizim tarihimizde hiçbir zaman batının karanlık dönemlerini çağrıştıran ortaçağımız olmadı, batı karanlık aleminde gezerken İslam dünyası ışıklar içinde yaşıyordu" diye konuştu.  (A.A)

 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.