Kılıçdaroğlu suikast anını anlattı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Artvin'de konvoya düzenlenen silahlı saldırı anında yaşadıklarını anlattı. 'Siz diğer odada oturun ama elektriği açmayın' dediler!
- Ege Postası
- 27.08.2016 - 10:49
Kılıçdaroğlu: Türkiye'de bütün kesimler biraraya geldi. PKK bundan rahatsızlık duymuş olabilir
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Artvin'de önceki gün yaşadığı saldırı girişimini CNN Türk canlı yayınında anlattı. Kılıçdaroğlu, "PKK, 'anamuhalefet partisinin liderinin bir suikaste kurban gitmesi Türkiye'yi daha fazla karıştıracaktır' diye düşünmüş olabilir. Türkiye'de bütün kesimler biraraya geldi. Bundan rahatsızlık duymuş olabilir" dedi. Kılıçdaroğlu, "Yenikapı mitingi sonrası bana şu gelen istihbarat şu şekildeydi; her zaman oturduğunuz odanın ışığı açık kalsın. Siz diğer odada oturun ama elektriği açmayın" ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, buna karşın ışığını kapatmadığını söyledi. İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:
* Konvoyla Şavşat’tan yola çıktık. Dar bir vadidien giderken araçlar durdu. Araçlardan güvenlik görevlileri çıktılar. Birdenbire silahlar patladı. Bir vadinin ortasındaydık. Yüksek tepeler vardı. O an bize PKK ile çatışma olduğu söylendi. Arkada bulunan ambulans öne geçti. Sorduğumuzda bir askerin yaralı olduğunu söylediler.
* Sonra ikinci bir çatışma oldu. Koruma ilerde bir roketatar ile saldırı olabileceğini ve oraya ateş ettiğini söyledi. Orada olmamızın riskli olduğu söylendi. Jandarma'ya ait zırhlı bir araç geldi. Zırhlı araç içinde Karayolları binasına gittik. Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı aradı. Efkan Ala her türlü önlemi aldıklarını söyledi. Daha sonra HDP de dahil tüm partilerin genel başkanları aradı. Selahattin Demirtaş Güney Afrika’da bulunduğunu belirtip geçmiş olsun dileğini iletti. Bulunduğum yerin de roketatarla vurabileceği söylendi. Şavşat’a, Kaymakam Bey’in makamına gittik.
SİLAH SESLERİNİ DUYDUK
* Saldıran teröristleri görmedim, silah seslerini duydum. Daha önceden bölgede teröristler olduğu, ziyaretin riskli olduğuna yönelik bir uyarı gelmedi. Bir süre sonra Efkan Ala aradı. Helikopter verileceğini söyledi. Helikopterle Ardanuç’a gidip miting yaptık. Oradan Artvin programımız vardı. Ancak saat geç olduğu için bunu iptal ettik. Trabzon’a gitmek istedik ancak hava koşulları nedeniyle Erzurum’a gidebileceğimiz söylendi. Erzurum üzerinden de Ankara’ya dönüş yaptık."
15 Temmuz’un ertesi günü Bakırköy’den Pendik’e deniz aracıyla geçtim. Oradan karayoluyla Ankara’ya gittim. Meclis’e gittikten sonra akşam eve döndüm. Emniyetten bize bir duyum iletildi. Bulunduğumuz odada elektriğin yanmamasını, bulunmadığımız odanın elektriğini yakmamız istendi. Bana yönelik bir suikast ihtimalinin çok güçlü olduğu ifade edildi.
İlerleyen günlerde koruma sayısı artırıldı. Uzun namlulu silahlar korumalara tahsis edildi. Allah’ın verdiği bir can. Ülkenin çıkarları için uğraşıyoruz, hiçbir kişisel beklentimiz yok. Türkiye’yi karıştırmak isteyenler vardır. Bir bedel ödenmesi gerekiyorsa vatandaşın değil, gerekirse bu bedeli biz rahattıkla ödeyebiliriz.
Kılıcdaroğlu, kendisine yönelik saldırıyla neyin amaçlandığı konusunda ise "Ana muhalefet partisi genel başkanının bir suikaste kurban gitmesi herhalde Türkiye’yi karıştıracaktır, dengeleri sarsacaktır diye düşünmüşlerdir" dedi.
* 15 Temmuz sonrası beni suikast yapabilecekleri konusunda uyarmışlardı. Yenikapı Mitingi sonrası bana şu gelen istihbarat şu şekildeydi; her zaman oturduğunuz odanın ışığı açık kalsın. Siz diğer odada oturun ama elektriği açmayın. Daha sonra İçişleri Bakanlığı'ndan arandı. Koruma sayısı arttırıldı. Ardanuç'a giderken daha önce görmediğim uzun namlulu silahları gördük. Ülkemizin daha huzurlu olmasını istiyoruz. Ama bunu içine sindiremeyenler olabilir. Elektriği kapatın uyarısı bize geldi. Ancak biz bunu uygulamadık.
BÜTÜN KESİMLER BİR ARAYA GELDİ
* PKK, 'anamuhalefet partisinin liderinin bir suikaste kurban gitmesi Türkiye'yi daha fazla karıştıracaktır' diye düşünmüş olabilir. Biz sadece İçişleri Bakanlığı'ndan bilgi aldık. MİT ve Hakan Fidan'la görüşmemiz olmadı. PKK, Türkiye'nin çıkarlarını savunan bir örgüt değil.
* Türkiye'de bütün kesimler biraraya geldi. Bundan rahatsızlık duymuş olabilir. Türkiye'nin bunları aşması lazım. HDP lideri Selahattin Demirtaş beni aradığında 'Terörü lanetliyoruz' diye bir cümle kullandı. Bu değerlidir. Teröre tavır konusunda açıklamalarıyla biraz daha net tavır takınması, biraz daha güçlü söylemler kullanması daha iyi olur.
TÜM PARTİLER DAVET EDİLMELİYDİ
* HDP'nin dışlanması doğru değil. Devletin zirvesiyle Cumhurbaşkanığı Sarayı'nda yaptığımız görüşmede bu fikri dile getirdim. İlk görüşmede darbe karşıtı bildiride 4 partinin imzaladığını söyledim. HDP'nin de burada olması gerektiğini söyledim. Ancak izin verirseniz bana verilen yanıtı söylemeyeyim. Bunu Başbakan'a da ifade etti. HDP'nin de bu sürece dahil edilmesi gerektiğini söylemiştim.
* Başbakan, Cumhurbaşkanı ile görüşeceğini söylemişti. Yenikapı mitingine sadece TBMM'de grubu olan partileri değil bütün partiler davet edilmeliydi. Ortak paydamız Türkiye ve darbeye karşıtlığı. Onların çağrılmaması bazı partiler birlikte bazıları ayrı gibi bir durum ortaya çıkıyor.
SİYASETTE İKİ FAY HATTI VAR
* Çok ciddi iki fay hattımız var. Biri din üzerinden siyaset diğeri etnik kimlik üzerinden siyaset. Bunlar arasından siyaset yapmak Türkiye'ye zarar verir. Eğer kullandığınız dille belli bir grubu dışlar gibi konuşursanız bu duygusal kopuşa neden olabilir. İnanç ve kimlik üzerinden toplu suçlama duygusal kopuşu meydana getiriyor. Eskiden kimse komşusunun etnik kimliğini sorgulmazken şimdi sorgular hale geldi. Siyaset birleştirici dil kullanırsa bu aşılır. Biz hep beraber Türkiyeyiz.
* Çözüm için birinci adım demokratik standartları yükseltmeliyiz. Farklı görüşleri kabul etmeliyiz. Bize aykırı gelen sesleri sistem dışına çıkartmamalıyız. Biz ilke olarak yayın organlarının teröre destek vermesini kabul etmeyiz. Hiç bir yayın organının susturulmasını istemeyiz. Özgür Gündem'in kapatılması okunusunda siyası bir karar değil mahkeme kararı olmalı. Son kapatmalar Kanun Hükmünde Kararnamelerle yapıldı. Gazetecilerin gözaltına alınması, yayınların kapatılması, Aslı Erdoğan'ın tutuklanması doğru değil. Bu kişilerin tek silahları var. Kalem. Gazeteci, sanatçı, yazar yargılanabilir... Biz buna hayır demiyoruz. Ancak tutuklamalar doğru değil.
DARBE FIRSATÇILIĞINA İZİN VERİLMEMELİ
* Adapazarı'nda FETÖ'den gözaltına alınan bir öğretmen var. Gözaltında ölüyor. Cenazesini belediye vatan hainlerini kabul etmiyoruz diyerek reddediyor. Ben aile ile görüştüm. Bakın bu insan suçsuz çıkabilirdi. Bu doğru değil. Bir yüzbaşı çıktı, vatan haini dendi, ama sonradan darbeciler tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı. Bunlar tehlikeli. 15 Temmuz'da linç edilen erler var. Bunların ne günahı var. Bu linci gerçekleştirenlerin de yargılanması var. Takip ediyoruz. Aslı Erdoğan hasta ama ilaçları verilmiyor. Nurettin Canikli ilaçlarının verildiğini ve ihtiyaçlarının giderildiğini söyledi. Sanatçılar ve yazarlar hapiste olduğu sürece "Biz darbeye karşıyız" söylemini topluma anlatamazsınız.
* İstanbul Şehir Tiyaroları'ndan atılan oyuncuların FETÖ ile ilişkisinin olmadığını öğrendik araştırmalarımızda. Daha sonra atılma gerekçeleri olarak performaslarının düşük olduğu söylendi. Şimdi bu darbe fırsatçılığına da izin vermemek lazım. Sayın Kadir Topbaş'tan rica ediyorum, bu sanatçılar yeniden görevlerine iade edilsin.
SORUŞTURMADA ÖLÇÜT KAÇTI
* FETÖ soruşturmasında 12 Eylül dönemi dahil bu kadar tutuklama olmamıştı. DİSK ve Hak-iş 12 Eylül'de kapatılmadı, faaliyetleri durdurulmadı. Dava açıldı. Şimdi bir sendikayı kapatıyorsunuz. Hukuk size haklılık kazandıran bir ölçüttür. Soruşturmada ölçüt kaçtı.
* Milli Eğitim'i terör örgütüne teslim edenler kimlerdi? Meşhur söz var ya alnı secdeye değdiği için biz bunları terör örgütü olarak görmüyorduk. FETÖ yapılanmasının bu kadar büyümesine kim izin verd? Ben artık bir kalkışma olacağı görüşünde değilim. Bazı kalkışmalar olabilir ama bunların başarı şansını sıfır olarak görüyorum. Darbeler bizi geri götürür. Darbelerden en çok zarar gören partinin Genel Başkanı olarak söylüyorum.
* FETÖ'nün siyasi ayağının kesinlikle ortaya çıkarılması lazım. Kendi partimizde bizde FETÖ elemanı var mı diye sordum. Biz istihbarat üyesi değiliz ama il başkanları bize 'ilgimiz yok' dediler. 1 milyon üyemiz var. Geçmişte cemaate sempati duyup üyemiz olan var mı bilemiyoruz. Ancak bize söylenen FETÖ üyesi partimizde yok.
* Biz F Tipi örgütlenmeyle ilgili çok sayıda önerge verdik. Ancak bunların tamamı iktidar tarafından reddedildi. Bekir Bozdağ'ın 'Önce biz onları dinlemedik sonra onlar bizi dinlemediler' ifadesi çok önemli. Biz özeleştiri yaparız ancak bu olay konusunda hiçbir sorumluluğumuz yok.
BUNUN BİR SİYASİ SORUMLUSU YOK MU
* HSYK, Yargıtay, Danıştay yapısını değiştirdiklerinde söyledik. TBMM'de konuşmalarında biz eleştiriken bunlar çıkıp cemaati kürsüde savundu. Biz bu konuda çok rahatız. Sayın Erdoğan çıkıp 'Biz ne istediler de vermedik'" dedi. Şimdi bu soruya cevap vermek lazım.
* Bir bakan çıkıyor '81 ilin 74'ü bunlardan.' Bunun bir siyasi sorumlusu yok m? Milli Eğitim'i bunları teslim etmişsiniz. Bunun siyasi bir sorumluluğu yok m? TBMM'de Araştırma komisyonu'nda Adalet Ve Kalkınma Partisi'nden 4 kişi var. Bunlardan ikisi Gülen'e övgüler yağdırmış. Birisi "Son 1000 yılın en önemli Türk büyüklerinden biri" olduğunu söylüyor. Bu kişi TBMM'de Gülen'in araştırılmasıyla ilgili komisyonda bulunuyor. Böyle bir cümle var mi diye inanamadım. Araştırdım buldum. Burada daha hassas olunması gerektiğini Sayın Başbakan'a söyledim. Sayın Başbakan bu kişinin fikrini değiştirdiğini söyledi.
ÖĞRENCİLERİN SORUNU KASITLI ÇÖZÜLMEDİ
* Yurt sorunu çözülemeyen öğrenciler Gülen'in yurtlarına yönlendirildi. Öğrencilerin sorunu kasıtlı olarak çözülmedi. Bunların içinden kaymakam olan çıktı, vali olan çıktı, general olan çıktı. Her türlü insan çıktı. Gülen cemaati Milli Eğitim'de yapılan yanlışlarla büyüdü. Biz eğitim sisteminde insanın aklını kullanmayı engelliyoruz. Aklın özgürleşmesi lazım. 15 Temmuz'dan ders çıkarmazsanız neden ders çıkaracaksınız. Eğitim sistemi bu şekilde devam ederse daha radikal unsurlar da çıkacaktır. Türkiye'de görüşü ne olursa olsun bütün kişiler eğitim sisteminden şikayetçi. Allah'ın verdiği en değerli organ beyin. Beyni kullanacağız.
* Darbe girişiminin ardında ABD'ni olduğuna dair bir veri yok. Ancak ABD'nin Türkiye'deki etkisini bütün dünya biliyor. ABD ile stratejik ortaklığımız da var. Dış politikayı iç politika malzemesi olarak kullanırsanız büyük yanlış olursunuz. Arka plan diplomasisi dediğiniz durumda konuşursunuz. Ancak bıçak kemiğe dayanınca çıkar açık açık söylersiniz. Ecevit diplomasiyi sonuna kadar kullanır en son noktada gerekeni yapardı. Erdoğan ile arasında çok fark var. Erdoğan çok şey söyleyen ama sonuç alamayan bir kişilik var. "Ey ABD ey Rusya ey AB ey İsrail" dendi. Hepsinde çok kötü yenilgiye uğradık. Dış politikada en ağır yenilgileri yaşıyoruz. Türkiye'nin Cerablus'a girmesini bu konuda Suriye'ye, Rusya'ya ABD'ye bilgi verilmesini olumlu karşılıyoruz. Biz 2014'te girilmesini dile getirdik. Hükümet Suriye'ye operasyon düzenlemekte geç kaldı. Her ülke kendi güvenliğini sağlamak zorunludur. Bizim ordumuzun geleneği var. Barış için gidiyoruz.
Yorum Yazın