Kocaoğlu'ndan Ankara mesajları
ODTÜ Mezunlar Derneği’nin Ankara’daki söyleşisinde konuşan Başkan Aziz Kocaoğlu, imardan İZBAN’a, ekonomideki yapısal krizden başkanlık sonrası hayallerine kadar önemli mesajlar verdi. Kocaoğlu, “18 yaşında fakülteye bir devrimci olarak başladım, hala aynı ruhla devrimciyim” dedi. Kocaoğlu'ndan Ankara mesajları
- Ege Postası
- 23.12.2018 - 10:53
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Mezunlar Derneği tarafından düzenlenen “İzmir Yerel Yönetim Modeli” başlıklı söyleşiye katıldı. Derneğin Ankara’daki merkezinde gerçekleştirilen söyleşinin moderatörlüğünü, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Prof. Dr. Anlı Ataöv üstlendi. Ataöv, “İzmir’de olan bitenleri duydukça müthiş bir heyecan hissediyoruz. İzmir Modeli, İzmir’in dinamikleriyle birlikte oluşturulan, pratikten gelen bir model.. Ne yapıldığı kadar nasıl yapıldığı da önemli.. Bu modelin yüzü geleceğe bakıyor” diye konuştu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Belediye-KİT ortaklığıyla kurulan İZBAN, Belediye-Özel İdare ortaklığıyla kurulan İzmir Jeotermal, yerinde ve uzlaşmaya dayalı kentsel dönüşüm, 100’e yakın mimarın katkı koyduğu kıyı tasarımı, toplu ulaşımda 90 dakika uygulaması, Meslek Fabrikası, Abla-Ağabey-Kardeş ve kırsal kalkınma gibi özgün projelerinden örnekler veren Başkan Kocaoğlu ise ekonomideki belirsizlik konusunda da önemli açıklamalar yaptı.
Konuşması sırasında farklı konularda gelen sorulara cevap veren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, kenti korumak adına hiç kimseye ya da hiçbir gruba “bir santimetrekare bile” fazla imar vermediklerinin altını çizerek, “Hiçbir bürokratımdan böyle bir şey istemedim. Benden bunu isteyen bürokratla da çalışmadım. Planlama ekibiyle birlikte her hafta çalışırım. Değerlendirmediğim hiçbir plan kararını Meclis’e göndermedim. Kenti korurken aynı zamanda ekonomik olarak büyütmeye de çalışıyoruz. Yoğunluk artırmak gibi, kenti yandaşa, partiliye, ona buna peşkeş çekmek, kirletmek gibi bir niyetimiz yok. Kimseden bağış almam, para da istemem. Zengininden fakirine kadar, 7 yaşın üzerindeki İzmirliler bunu iyi bilir” diye konuştu.
Gelişmiş ülkelerde olsa..
Belediye başkanının sadece yasayla sınırlandırılmış görevleri yapmaması, kentlinin yaşam kalitesini artırmak ve lokmasını büyütmek konusunda da sorumluluk üstlenmesi gerektiğini söyleyen Başkan Aziz Kocaoğlu, “aday olup olmayacağı” ve “aday olmazsa sonrasında neler yapacağı” yolundaki pek çok soruya da kısa cevaplar verdi. Kocaoğlu, “Aday olursam seçileceğime inanmama rağmen, koltuktan güç alan ve koltukta tekrar kalmak için memleketin işini bozan, kaynağını boşa harcayan adamlara örnek olabilmek için böyle bir karar aldım. Aday olmayacağımı seçimden 6 ay önce açıkladım. Gelişmiş ülkelerde bu tip görevler bittiğinde, o insanın deneyiminden istifade edilmeye, bilgi ve birikimleri değerlendirilmeye çalışılır. Bizde ise siyasetçi gittiğinde kimse ‘selamün aleyküm’ bile demez. Daha önce bir zeytinlik hayalim vardı. Ama belediye başkanı olunca eldeki parayı bitirdik. Bundan sonra bu hayal ancak çocukların desteğiyle gerçekleşebilir. Ne çıkarsa bahtımıza, yürür gideriz” dedi.
Siyasetin bir inanç ve kadro işi olduğunu da hatırlatan Başkan Kocaoğlu, “Devlet, ülke ve millet için yapılır siyaset. Parti burada sadece araçtır. Mesleksiz adam siyaset yapar m? Önce mesleğin olacak. Siyaset meslek değil ki! Böyle adamlar olduğu müddetçe siyasette hiçbir yere varamayız” şeklinde konuştu.
Hala devrimciyim
Söyleşi sırasında İZBAN greviyle ilgili bir soruyu da cevaplandıran İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, şunları söyledi:
“Büyükşehir Belediye Başkanı, iki sene içinde ortalama her ay bir tane toplu sözleşme yapar. Hakkını da verir. İZBAN bir ortak kuruluştur. Sendika maalesef 2 senede 2 kez greve gitti. Yüzde 22 vermemize rağmen.. Ben greve, toplu sözleşmeye, sendikal haklara karşı değilim. 18 yaşında fakülteye bir devrimci olarak başladım, hala aynı ruhla devrimciyim. Devlette, belediyelerde, özel sektörde yüzde 22 zam alıp toplu sözleşme yapan var m? Devlet memurları, emekliler yüzde kaç zam ald? İş adamları ne kazandı 2018’d? Popülist sendikacılıkla ve popülist devrimcilikle hiçbir yere gidilmez. Türkiye’de yapılan sendikacılık, sadece ücret sendikacılığı. Önce ayaklarımızın yere basması lazım. Ülkede refah varsa, katma değer üretilmişse, refah payı da vardır. Olmayan, ülkeyi yönetenler tarafından sağlanamayan refahın paylaşılması olmaz ki! Niye başka yerde grev yapmıyorlar da İzmir’de yapıyorla? Merkezi hükümet hiçbir yerde grev yaptırmıyor da neden İzmir’de yaptırıyo? Yerel seçim arifesinde neden buna göz yumuyorlar'”
İzmir’de özel sektörde ara eleman ihtiyacının 83 bine ulaştığını kaydeden Kocaoğlu, “Ama Belediye’ye eleman desen, 300 bin kişi kapıda. Bizim millet olarak yapacağımız tek şey var: Onurumuzla, şerefimizle çalışacağız, kaytarmayacağız. Kaynak yaratacağız, tasarruf edeceğiz. 320 İZBAN işçisi elbette çok önemli benim için. Ama ben 27 bin kişi çalıştırıyorum ve özel sektörden fazla ödüyorum. Bu koca gemiyi yürütmek zorundayım” dedi.
Siyasi bağımsızlığımıza tehdit
Türkiye ekonomisinde yaşanılan şeyin finans krizi ya da para yokluğu değil “yapısal bir kriz” olduğuna dikkat çeken Başkan Kocaoğlu şöyle devam etti:
“Televizyonlara çıkıp askılı pantolonlarla ekonomiyi konuşanlar yıllarca hiç doğruyu söylemedi. Çünkü mevzuya girmediler. Bugün Türkiye’nin sorunu, katma değer üretememektir. Bugün bize dayatılan ekonomik model, ABD ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerin işine yarayan bir modeldir. Adamın parası var, para satıyor. Teknolojisi var. Bizde para yok ki! Kendimi bildim bileli ihracatla ithalat arasındaki farkı kapatamıyoruz. Öyleyse bize dikte edilmiş bu modelde niye ısrar ediyoru? Siyasetçi kendi insanına, toplumuna, yaşam biçimine uygun bir modelle başarıya ulaşır. Akıllı olacağız. Elin kesesinden borçlanarak çok yedik, içtik. Bu ekonomik bağımlılıkla gidersek, daha da büyük tavizler vermek zorunda kalacağız. Özveride bulunacağız. En yukarıdan en aşağı kadar.. En çok özveriyi de en çok kazanan yapacak. Bir devlet politikasıyla bu çukurdan çıkıp sorunları bir daha geri dönmemek üzere halletmek zorundayız. Burası Ortadoğu.. Petrol paylaşımının kıran kırana yapıldığı bir coğrafya. Ancak güçlü bir ekonomi ile ayakta kalabiliriz. Aksi taktirde, fakirleşmeyi de bırakın, siyasi bağımsızlığımız elden gidecek.”
Yorum Yazın