Suikast timi mahkemeye böyle getirildi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 47 kişinin yargılanmasına Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Fethullah Gülen'i hiç bir avukat savunmak istemedi.
- Ege Postası
- 20.02.2017 - 10:27
Cumhurbaşkanı'nın da taraf olduğu yargılamada, sanıkların her biri için 6 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Duruşmanın yapılacağı Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO) Salonu çevresinde de polis kuş uçurtmadı. Bu arada sanıklar da suikast girişiminden sonra ilk kez görüntülendi. Vatandaşlar ellerinde Türk bayrakları taşıdı. 'Game over (oyun bitti) FETÖ' ve 'İdam isteriz' yazılı pankartlar açan vatandaşlar, darbeci askerler içeri alınırken "İdam isteriz", "FETÖ gelecek hesap verecek" diye slogan attı.
Geçen 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerinden oluşan 37 kişilik özel tim, başarılı olamayarak 2 polisi şehit edip kaçtı. Bu darbecilerden, aralarında Çiğli Ana Jet Üssü'nün imamı olduğu belirtilen 'Paşa' lakaplı astsubay Zekeriya Kuzu'nun da aralarında bulunduğu 25'i ilk olarak yakalanarak tutuklandı. Daha sonra Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda tabur komutanı olan Binbaşı Şükrü Seymen ile önceden aynı birlikte eğitim alıp görev yapan askerlerden seçtiği Yüzbaşılar İsmail Yiğit, Mustafa Serdar Özay, Muammer Gözübüyük, Ergün Şahin, Bahadır Sagun, Mehmet Öztürk, Üsteğmenler Murat Köse, Mehmet Demir, Enes Yılmaz; Teğmen Muhammet Burak İpek de yakalanarak tutuklandı. Firari Yüzbaşı Burkay Karatepe ise yakalanamadı. Operasyonların sürdüğü öğrenildi.
CUMHURBAŞKANININ TARAF OLDUĞU TEK DAVA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında kendisine suikast düzenlemeye çalışanlardan şikayetçi olduğuna ilişkin dilekçeyi avukatı Hüseyin Aydın aracılığıyla Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın taraf olduğu tek dava olduğunu açıklayan Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı da, soruşturmanın ardından iddianameyi tamamladı. Sanıkların her biri için 6 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen iddianame, mahkeme tarafından kabul edildi. Suikasta teşebbüs eylemini gerçekleştirmek üzere Marmaris'e gelen 37 askeri personelin yanı sıra azmettirici ya da yardımda bulunduğu belirlenenlerle birlikte aralarında örgüt lideri Fethullah Gülen'in de bulunduğu, 3'ü firari toplam 47 kişi hakkında dava açıldı.
Sanıkların, 'Cumhurbaşkanına suikast', 'anayasayı ihlal', 'yasama organına karşı suç', 'hükümete karşı suç', 'silahlı terör örgütü yöneticisi olma', 'yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme', 'yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs etme', 'kasten öldürmeye teşebbüs', 'zincirleme şekilde cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama', 'zincirleme şekilde silahla tehdit', 'Cumhurbaşkanına hakaret', 'zincirleme şekilde kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret', 'kamu malına zarar verme, mala zarar verme, nitelikli olarak konut dokunulmazlığının ihlali ve nitelikli yağma' suçlarından 6'şar kez müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi. Soruşturma sürecinde, 73'ü mağdur ve müşteki ile 86'sı tanık olmak üzere toplam 203 kişinin ifadesine başvuruldu.
GAME OVER FETÖ PANKARTI
Muğla Adliyesi'nin fiziki koşullarından dolayı, yargılamanın Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO) Salonu'nda yapılmasına karar verildi. Salon duruşma için yeniden dizayn edildi. Bugün başlayan yargılamadan günler öncesinde polis, duruşma salonunun bulunduğu bölgeyi bariyerlerle kapattı. Kuş uçurtmadı. Özel timler çatılarda bekledi. Polis helikopteri de havadan kontrollerde bulundu. Duruşma solunana mahkemenin belirlediği isimler haricinde kimsenin girmesine izin verilmedi.
'Menfez paşası' Zekeriya Kuzu böyle yakalanmıştı
Bu arada suikast girişiminden sonra yakalanan darbeciler de ilk kez görüntülendi. Takım elbise giyen darbeciler geniş güvenlik önlemleri altında 4 cezaevi aracıyla duruşmanın yapılacağı salona getirildi. Polis özel harekat timlerinin yanısıra jandarma komando timleri de önlem aldı. Darbeci askerleri taşıyan araçlara üzerinde 'Şehit Kazım Çağlar' yazılı zırhlı araç en önde eşlik etti. Darbeci askerlerden ilk, Tuğgeneral Gökhan Şahin Sözmezateş getirildi. Çiğli Ana Jet Üssü'nün 'paşa' lakaplı imamı olarak bilinen Zekeriya Kuzu ise 3'üncü sıradaki cezaevi ring aracından indirildi. Kahverengi takım elbise giyen Kuzu grubun en önünden içeriye alındı. Darbeci askerlerin görüntülerini alan basın mensuplarına da baktıkları görüldü. Bu arada duruşmanın yapılacağı yere gelen vatandaşlar ellerinde Türk bayrakları taşıdı. 'Game over (oyun bitti) FETÖ' ve 'İdam isteriz' yazılı pankartlar açan vatandaşlar, darbeci askerler içeri alınırken "İdam isteriz", "FETÖ gelecek hesap verecek" diye slogan attı.
AVUKATLAR SAVUNMAK İSTEMEDİ
Mahkeme Başkanı duruşmayla ilgili bilgi verdi. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, davanın bir numaralı sanığı Fethullah Gülen'i, Muğla Barosu'ndan hiçbir avukatın savunmak istemediğini bu nedenle avukat bulunamadığını, ancak ilerleyen duruşmalarda bu sorunun giderilmeye çalışılacağnı söyledi. CMK uyarınca ayrıca sanıklara atanan avukatlardan bazılarının da çekildiğini söyedi. Avukatlar istifa ederek savunmak istemedi. Bu nedenle Baro'dan yeni avukat istenecek. Mahkeme Başkanı duruşmanın dört gün olarak planlandığını cuma ve pazartesi günleri duruşmaya ara verip, önümüzdeki hafta salı günü yeniden yargılamaya devam edeceğini söyledi. 15 Mart'a kadar ilk duruşmaların süreceği bilgisini veren Mahkeme Başkanı diğer yargılamaların ise 24- 28 Nisan ve 5- 9 Haziran arasında yapılacağı bilgisini verdi. Duruşmaya kimlik tespiti ve yoklamayla devam edilecek.
GÖREVSİZLİK TALEBİ REDDEDİLDİ
Duruşma sanıkların kimlik tespiti ile başladı. Aralarında Gökhan Şahin Sönmezateş, Zekeriya Kuzu ve Cumhurbaşkanı'nın yaveri Ali Yazıcı'nın da bulunduğu sanıkların kimlik tespiti yapıldı. Sanıklar sabit ikametgahlarının bulunmadığını ve gelirlerinin olmadığını söyledi. Kimlik tespitinin yapılmasının ardından sanık avukatları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ankara'da ikamet ettiğini, ayrıca olayın planlanma yerinin yine Ankara olduğunun ifadelerde belli olduğunu, bu nedenle de Muğla Ağır Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararı verip Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'ne görevi vermesini talep etti. Tutuklu sanıkların hepsi de görevsizlik kararı talep etti. Buna karşılık mağdur avukatları, duruşma savcısı olayın işlendiği bölgenin Muğla sınırlarında olmasından dolayı talebinin reddini istedi. Mahkeme de oybirliği ile CMK'nın 12. maddesi uyarınca görevsizlik talebini reddetti.
"CUMHURBAŞKANIMIZIN VARLIĞINI KALDIRMAK İSTEDİLER"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 47 sanığın yargılanmasına Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın da duruşma arasında açıklamalarda bulundu. Davanın aynı zamanda darbe davası olduğunu da söyleyen Avukat Hüseyin Aydın, "Sadece Cumhurbaşkanımıza suikasten değil, darbe teşebbüsünden de yargılanıyorlar. Cumhurbaşkanımızın şahsına yönelik eylem doğrudan doğruya bu dava kapsamında işlenmiş durumda. Cumhurbaşkanımıza suikast bu davada olacak. Biz cumhurbaşkanımızın şahsına yönelik saldırı olduğundan savcılık aşamasında şikayetçi olduk, müdahil olmak, takip etmek için buradayız. Davayı sonuna kadar takip edeceğiz" dedi.
"EN KISA SÜREDE SONUÇLANMASINI İSTİYORUZ"
Davanın en kısa zamanda sonuçlandırılmasını istediklerini de söyleyen Hüseyin Aydın, "Sanıkların savunmaları Cumhurbaşkanımızın alıkonulup başka bir yere götürülmesi yönünde. Ancak dosyayı incelediğimde, delilleri dikkatle değerlendirdiğimizde alıkoyma iradesi değil, varlığını ortadan kaldırmak, suikast iradesinin olduğu konusunda tereddütümüz bulunmamaktadır. Davanın en kısa sürece sonuçlandırılması için kesintisiz olarak devam etme iradesi var. Davanın ne kadar süreceğini bilmiyoruz. Savunma stratejilerini görmek lazım. Şu aşamada kestiremiyoruz. En kısa sürede sonuçlanacağını bekliyoruz ümit ediyoruz" dedi.
SÖNMEZATEŞ; 'GÖREVİ SEMİH TERZİ SÖYLEDİ'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 47 kişinin yargılanmasına öğleden sonra savunmaların alınmasıyla başladı. Duruşma öncesinde sanıklar not alabilmek içini kağıt ve kalem talebinde bulundu. Ancak duruşma savcısı, sanıkların birbirlerine yönelik güvenlik endişesinden dolayı bunu kabul edemeyeceklerini söyledi.
Davada ilk savunmayı olayın planlayıcısı konumunda iddianamede yer alan Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş yaptı. İddianamede suçlamaları kabul etmediğini ve reddettiğini söyleyen Gökhan Şahin Sönmezateş, “İlk günden beri savunmalarımda her olayı anlattım. Benim anlatımlarımdan sonra bazı gerçekler ortaya çıktı. Dosyada gizlilik kararı vardı, ancak ifadelerimin gazetelerde yer almasından sonra herkes beni suçlamaya başladı. Adımı kullandı. Herkes ifadelerine ismimi kattı" dedi.
"Hayır ben suç işlemedim demiyorum" sözleriyle savunmasını sürdüren Sönmezateş, “Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, eski askerim ama ifadem sürecinde insanlık dışı muamele gördüm. En kötüsü de psikolojik işkenceydi. Eşim ve kızımla tehdit edildim" dedi. Bu sırada savunmayı kesen Mahkeme Başkanı “Bunları burada anlatma, eğer şikayetin varsa gerekli yerlere suç duyurusunda bulun" dedi.
"NET SÖYLÜYORUM CUMHURBAŞKANI ANKARAYA GÖTÜRÜCEKTİK"
Suikast gecesine yönelik de ayrıntıları anlatan Gökhan Şahin Sönmezateş, “Net olarak söylüyorum. Benim görevim Cumhurbaşkanını alıp Ankara'ya götürmekti. Ben askerim, aldığım emirleri yerine getiririm. O zaman Cumhurbaşkanına zarar vermeye çalışan olursa ben vururdum" dedi.
Görevi de Semih Terzi'den darbe öncesindeki Çarşamba günü öğrendiğini ifade eden Gökhan Şahin Sönmezateş, “İstanbul'da Semih Terzi ile görüşmemizin sebebi 2 gündür Cumhurbaşkanı'na ulaşılamaması ve yerinin bilinmemesiydi. Görevin iptali hep gündemdeydi. Ankara Cumhurbaşkanı'nın yerini bilmiyordu, bize de söyleyemiyordu. Özel Kuvvetler ve MAK Timi'ni ben seçmedim. Ben emir vermedim. Uçuş ekibini de ben seçmedim. 15 yaşında çocuğa bile böyle bir planlama yaptırılmaz. Esas benim aradığım soru 4 saat boyunca neden, kim tarafından bekletildi? Cumhurbaşkanı Marmaris'ten ayrıldıktan ve Semih Terzi öldürüldükten sonra saat 02.20'de biz yola çıkarıldık. Tuzağa düşürüldük. Bilsem o insanları oraya götürmezdim" dedi.
"YAVERLE KONUŞSAM BU OLAY YAŞANMAZDI"
Cumhurbaşkanı'nın yaveri Ali Yazıcı'ya da ulaşamadığını anlatan Gökhan Şahin Sönmenateş, “Ben kendisiyle görüşmedim. Görüştürülmedik. Bu planlamayı ben yapsaydım ya başarılı olurdu ya gitmezdik. Bugüne kadar bana verilen görevleri başarıyla yerine getirdiğim için bu görev bana verildi. Eğer onunla konuşsaydım bugün bambaşka noktada olurduk. Ya da Marmaris'e hiç gitmezdik" dedi.
BİZİ 4 SAAT KİM BEKLETTİ'
FETÖ'cü olmadığını da ileri süren Sönmezateş, “FETÖ'cülükle suçlanıyorum. Kabul etmiyorum. Daha önce de suçlanmıştım. FETÖ'nün okullarında okumadım. Maddi bir menfaat ilişkim olmadı. Fethullah Gülen'e peygamber demek sapkınlıktır. Evet ben bu görevi kabul ettim ve şu anda bunun bedelini ödüyorum. Bizi kim yanılttı, kim harcad? 4 saat bizi kim beklett? Onun cevabını arıyorum. Son bilgiler gelince gittik. Orada şehit olanlara üzülüyorum. Bütün sorumluluğu üzerime alıyorum, ama öldürmeyi kabul etmiyorum. Birlikte çalıştığım kimseyi satmadım. Ama yapmadığım şeyi de yaptım demem. Zekeriya Kuzu da polisleri darp edip o sözler söylediyse haddini aşmıştır. Ben böyle bir emir vermedim. Onun görevi çevreyi emniyete almaktı. Ben TSK'nın yönetime el koyduğunu söyledim. Ancak Cumhurbaşkanı ile ilgili olan özel görevi kimseye söylemedim. Bir tarikat ya da cemaat menfaati için gitmedik" dedi.
BEN REFAKATLE GÖREVLİYDİM
Mahkeme başkanının Ankara'da darbe girişimi ile ilgili bir yapılan toplantıya katılıp katılmadığı, FETÖ'nün sivil imamlarıyla orada görüşüp görüşmediği ile ilgili soruları da kabul etmeyen ve katılmadığını söyleyen Gökhan Şahin Sönmezateş, emir için de “Genelkurmay başkanlığından aldım diyebilirim. Ama öyle değilmiş. Şu yaşadığım 6 aylık zamana baktığımda öyle olmadığını görüyorum. Talimatı Semih Terzi'den aldım. Semih Terzi ve Zekeriya Aksakallı benim için kıymetliydi. Hala da öyle. Ayın 11'inde Semih Terzi ile ilk görüşmemizi yaptık. Çarşamba günü ise 2'nci görüşmemizde net görevi aldım. Ben sadece refakat etmekle görevliydim. Helikopterleri kim temin ett? Kim planladı bilmiyorum. Planlamayı yapmış olsam çok net yanıt verirdim. MAK ve SAT ekiplerini de ben belirlemedim. Özel Kuvvetler de kendinden başka kimseden emir almaz. Şükrü Seymen'le Semih Terzi'nin yönlendirmesiyle Hava Harp Okulu'nun misafirhanesinde buluştuk. Çiğli Ana Jet Üssü'nde kimseye operasyonla ilgili bilgi vermedim. Sadece uçuş ekibine pistte koordinatları verdim. Cep telefonundan Google ile çıkartıp verdim. Herkes emir komuta zinciriyle orada toplandı. Görevini kendi komutanından alıp geldi. Benim görevim tekrar söylüyorum Cumhurbaşkanını sağ salim alıp Akıncı'ya götürmekti. Öldürün emri vermediğim gibi böyle bir emir de yok. Birilerine öyle güvenmişim ki basiretim bağlandı. Bana suikast görevi verilseydi kabul etmezdim" dedi.
MİT MÜSTEŞARLIĞI İÇİN DAHA ÜST RÜTBELİLER VARDI
Sıkıyönetim listesinde görevinin MİT müsteşarlığı oluğu yönündeki soruya ise Sönmezateş, “O listeyi henüz görmedim. Liste akıl alır gibi değil. Ben bu konuda zaten hiyerarşi gereği doğru bir adam değilim. Benden daha üst rütbeliler var" dedi.
SORULARI DA YANITLADI
Savunmasını tamamladıktan sonra soruları da yanıtlayan Gökhan Şahin Sönmezateş, duruşma savcısının, “Helikopterden aşağıdaki sanıklara hiç ateş ettiniz m? Çiğli'de yaptığınız konuşmada orada sivil vatandaşların olacağını ve çatışmanın kaçınılmaz olacağını söylediniz mi" diye sorması üzerine, “Helikopterden hiç ateş edilmedi. Sivillerle çatışmaya girilmesi yönünde bir emrim olmadı" dedi.
Müşteki avukatların “Ekibin başında biri olarak bu işin organizatörü olmaması mümkün mü' Çatışma olmaması ve çatışma olmamasından haberiniz olmaması mümkün mü'" sorusuna ise, “Çatışmadan haberim olmadı. Çatışma olacağını tahmin edemedim" yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatının “Madem FETÖ üyesi olmadığını söylüyor, ekibi kendi seçmemiş diyor. Hangi tür motivasyonla bu operasyonu yapıyor" diye soru yöneltmesi üzerine Sönmezateş, “Alparslan Türkeş ve Kenan Evren hangi motivasyonla yaptıysa ben de ülkemi ve milletimi korumak için yaptım" diye kaydetti.
DİRENSELER NE YAPACAKTINIZ'
Bunun üzerine müşteki avukatı bir soru daha sorarak, “Cumhurbaşkanı korumaları orada olsaydı teslim olmayacaklardı. Koruma duvarını nasıl aşacaktını? Cumhurbaşkanı ve ailesi de size direnecekti. Bunu üzerine ne yapacaktınız'" demesi üzerine de Sönmezateş, “Cumhurbaşkanı sağ salim alınacaktı. Bunun için ne yapılması gerekiyorsa yapılacaktı" bu yanıtın üzerine bu kez mahkeme başkanı “Direnseler ne yapacaktınız" diye sordu. Bu soruya da sanık Sönmezateş, “Olmamış, gerçekleşmemiş bir şey için konuşmak istemiyorum" cevabını verdi. Daha sonra bir sanık avukatı yakıt planlaması yapıp yapmadıklarıyla ilgili soruya da, “Pistte bekletilince yakıtımız bitti. Bunun planlamasını pilot yapması gerekiyordu" dedi.
"CEZASI İDAMDA OLSA, DARBECİYİM"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 47 kişinin yargılanmasında, Binbaşı Şükrü Seymen de savunmasına başladı. Darbe öncesinde darbe gecesi öldürülen Tuğgeneral Semih Terzi'nin kendisini aradığını anlatan Şükrü Seymen, “14 Temmuz günü Semih Paşa rahmetli beni aradı. 12 kişilik tim kurmamı istedi. Gökhan Paşa ile de görüşmemi söyledi. Özel Kuvvetlerde verilen emri sorgulamak yoktur. Ben de emri yerine getirdim. Semih Paşa'yı da teğmenliğimden beri tanırım. Kendisi kahraman bir komutanımızdı" dedi.
"DARBEYİ BİLİYORDUM"
Gökhan Şahin Sönmezateş'in kendisine TSK'nın emir ve komutası içerisinde darbe yapacağını da söyleyen Şükrü Seymen, “Biz Gökhan Paşa'mla aynı uçakta İstarbul'a gelmişiz. Ama bizim aynı karede görüntümüz yok. Ben biletimi eşimin kredi kartıyla aldım. İddianamedeki gibi bir durum yok. Gökhan Paşa buluşmamızda, ekibimle 15 Temmuz günü havalimanında olmamı istedi. Biz de limana gittik. Uçağı beklemeye başladık. Ancak uçaklar gelemedi. Bunun üzerine B planına geçildi ve helikopterle İzmir'e Çiğli'ye ulaştık" dedi. Telefonlarını da evde bıraktıkları için gelişmelerden haberdar olmadıklarını anlatan Şükrü Seymen, “Ancak benim plan yaptığım söylendi. Gökhan Paşa bize tuzak kurulduğunu söylüyor, kimin yaptığını bilmiyorsa, ben binbaşı nasıl bileyim ben bu işin nasıl yöneticisi olurum. Evet ben darbeciyim. İdam da olsa cezası vicdanım acımaz. İntihar olmasa kendim idam sandalyesine vururum. Ama hangi darbeyi planlamışım. Gökhan Paşa ve Semih Paşa'nın verdiği emri yaptım. Korgeneralin orgeneralin işin içinde olduğunun tartışıldığı ortamda bir binbaşı olarak ben neresindeyim" dedi.
Çiğli'de plansızlık yaşadıklarını da ifadesinde anlatan Şükrü Seymen, “Bu tür olaylarda ayrıntılı planlama, provaya ihtiyaç vardı. Burada olmadı. Plansızlık vardı. Bu arada Osman Kılıç Albay beni aradı ve görevin iptal olduğunu söyledi. Ben de bunu Gökhan Paşa'ya anlattım. Gökhan Paşa, 'Ankara'ya dönelim' teklifinde bulundu. Ben de kabul ettim ama sonra da göreve devam denildi. Havalanıp Marmaris'e gittik" dedi.
HAKARET İDDİALARINI KABUL ETMEDİ
Gökhan Şahin Sönmezateş gibi Cumhurbaşkanı'nın sağ olarak ele geçirilmesi talimatının kendilerine verildiğini ileri süren Şükrü Seymen, “Suikastın ne olduğunu bir asker olarak biliyorum. Ancak Kuzgun ve Şapka gibi gizli tanıklar da ifadelerinde suikasttan bahsetmiyor. Gökhan Paşa da suikast olmadığını söyledi. Zaten suikastın mantığı da tutmuyor. Bunu da kayda geçmesi için söyledim" dedi. Marmaris'e otelin olduğu bölüme indikten sonra otelin içerisinde girdiklerini ifade eden Şükrü Seymen, “Cumhurbaşkanı korumalarının bulunduğu bölüme gittik. Burada birkaç kez havaya ateş açıldı. Ben hemen ateşi durdurdum. Ben zaten biliyorum Cumhurbaşkanı'nın orada olduğunu neden küfür edeyim. Vatandaşlara sadece burada mı kalıyor diye sorduk. Ama tehdit etmedim. Bu sırada korumalar kapılarını kapatıp ateş etmeselerdi. Yerlerini tespit etme durumumuz yoktu. İlk ateşi polisler açmasaydı, yerlerini bulma ihtimalimiz sıfırdı. Biz de buna karşılık baskı ateşi ile hedef gözetmeden karşılık verdik. Bizim silahlarımızda gece görüşü yoktu. Bu nedenle hedef gözeterek ateş etmem mümkün değil" dedi.
"CUMHURBAŞKINANA HAKARET ETMEDİM"
Cumhurbaşkanı'na ve koruma polislerine hakaret, küfür ettiğine yönelik iddiaları kabul etmeyen Şükrü Seymen, “Polislerin cüzdanlarının alınması ve kelepçelenmesiyle ilgim yok. Ben sadece silahları bırakıp uzaklaşılması talimatı verdim. El bombasını da İsmail Yüzbaşı, personel dışarıya çıktıktan sonra camın kenarına bıraktı. Polisler zarar görmesin diye de patladığı sırada üzerlerine kapandı. Polislere Cumhurbaşkanı'nın ne zaman gittiğini sordum. Ancak hakaret etmedim. Hakaret ettiğim iddiasını şiddetle reddediyorum. Ben kimsenin de darp ettiğini görmedim. Cumhurbaşkanı'nın olmadığını söyledim. Gökhan Paşa'ya çekileceğimizi söyledim. Çekildiğimiz sırada polislerin atışlarından bizim yerimizi tespit edemediklerini anladım. O yüzden mala zarara verme suçlamasını da kabul etmiyorum. Hatta ben iki sebepten dolayı, otelin içerisinde camlar olduğu ve yerimizin tespit edilmesini istemediğim için timin ateş etmemesi konusunda emir verdim. Biz oraya adam öldürme kastıyla gitseydik kimse canlı çıkamazdı. Bugün 2 şehitten bahsedilmezdi daha fazla olurdu. Darbe yaptım m? Evet yaptım. Oturup çocuk gibi ağlayacak mıyı? Tabi ki hayır. Ancak en çok üzüldüğüm konu 2 polisin şehit olması" dedi.
Şükrü Seymen, helikoptere ateş ettiğini iddialarını da kabul etmedi. Şükrü Seymen, arazide yanlarındaki tüm paralarını bir araya toplayıp üçe böldüklerini, bu sırada Zekeriye Kuzu'nun cüzdanları aldığını öğrenince de çok kızdığını anlattı. Şükrü Seymen'in ifadesinin tamamlanmasından sonra, duruşma yarına ertelendi.
Yorum Yazın