TÜPRAŞ'tan patlama açıklaması
TÜPRAŞ, dört işçinin hayatını kaybettiği patlamayla ilgili yaptığı açıklamada "TÜPRAŞ, tüm süreçlerini gözden geçirerek gerek çalışma düzenine gerekse elim kazada hayatını kaybeden ve yaralanan çalışanlara ilişkin bütün sorumluluklarını yerine getirecek, hayatını kaybeden çalışanlarımızın ailelerine sahip çıkılacaktır" dedi.
- Ege Postası
- 12.10.2017 - 15:56
Aliağa'da 4 kişinin yaşamını yitirdiği patlamanın ardından bugün TÜPRAŞ'tan yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada İzmir Rafinerisi’nde 11 Ekim 2017 Çarşamba günü saat 09.25’te bakım çalışması yapılan ürün tankının devreye alma çalışmaları sırasına meydana gelen elim kazada Teknik Emniyet ve Arama, Kurtarma ekipleri ile sağlık çalışanlarının tüm çabalarına rağmen dört çalışma arkadaşımızı kaybetmenin derin üzüntüye neden olduğu belirtildi. Açıklamada, yaşamlarını yitiren Kemal Şaşmazer, Yusuf Kepenek, Mehmet Karademir ve Mehmet Dere’nin minnetle anıldığı, Allah’tan rahmet, aileleri ve çalışma arkadaşlarımıza sabır ve baş sağlığı dilendiği belirtilerek şöyle denildi:
"Rafineri çalışma düzenimiz içinde birbirinden farklı ancak bütünleşik hareket eden çok fazla uzmanlık alanı ve iş pozisyonu bulunmaktadır. Destek veren tüm çalışma grupları eğitimleri tamamlanarak, yetkinlikleri geliştirilerek saha içine alınmaktadırlar. Ülkemizin enerji ihtiyacını karşılamak üzere üretimini sürdüren rafinerilerimize giriş yapan bütün çalışanlar; TÜPRAŞ çalışanı, yüklenici çalışanı şeklinde bir ayrım gözetilmeksizin aynı kurallara tabi olmakta, her birey TÜPRAŞ ailesinin bir ferdi olarak kabul görmektedir. TÜPRAŞ'ın tüm çalışanlarının seçim ve değerlendirilmesi süreci çok net ve tanımlı prosedürler ve uygulamalar çerçevesinde, iş güvenliği kriterleri de bu sürecin en önemli ve tavizsiz değerlendirmeye katılan parçaları olarak yönetilmektedir. İşyeri kurallarımız, iş sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili hassasiyetimiz her yüklenici çalışanına çok net bir şekilde aktarılmakta, zorunlu eğitim sürelerinin üzerinde yetkinlikleri geliştirilip, tecrübelerini artırıcı eğitimler verilmektedir. Uzun süreli yüksek maliyetli yatırım projeleri ile üretimin sürdürülebilirliği sağlanarak, günlük operasyonel faaliyetlerde emniyetli çalışmayı sağlayacak duruş ve bakımlarda iş yapış şekilleri ve yoğunluğu değişmektedir. Şirketimiz, uzun soluklu yatırım projeleri ile kullandığı rafineri teknolojisini yönetirken, planlı duruşlarımız ve özel uzmanlık gerektiren iş alanlarında sahalarında tecrübeli uzman yüklenici firmalar ile birlikte çalışmaktadır. Kayıplarımızla sonuçlanan müessif kazaya ilişkin TÜPRAŞ, tüm süreçlerini gözden geçirerek gerek çalışma düzenine gerekse elim kazada hayatını kaybeden ve yaralanan çalışanlara ilişkin bütün sorumluluklarını yerine getirecek, hayatını kaybeden çalışanlarımızın ailelerine sahip çıkılacaktır."
SENDİKALAR VE TMMOB: BU KAZA, KADER DEĞİLDİ
KESK İzmir Şubeler Platformu, DİSK Ege Bölge Temsilciliği, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu yaptıkları yazılı açıklamada şunları söyledi:
"Bu kaza kader değildi, söz konusu iş cinayetine adım adım gelindi. Hükümet TÜPRAŞ'ı özelleştirdi, patron taşeronlaştırdı, işçiler üzerindeki üretim baskısını arttırdı. İşçilerin uyarıları dikkate alınmadı. Verdikleri mücadele OHAL ile engellendi. Koç Holding, kârını 11 kat artırırken, işçilere ölüm düştü. bu cinayet göz göre göre gelmiştir. Nafta tankının bakım sonrasında kapağının sıkışması üzerine, kapakta kesme işlemi yapılmaya çalışılmış, ancak bu işlemden önce tankın içinde yapılması gereken gas-free testinin yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu da TÜPRAŞ'ın, taşeron firma tarafından yapılan işlemleri işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından gerekli bir biçimde denetlemediğini göstermektedir."
TAŞERON SİSTEMİ ESNEK VE KURALSIZ ÇALIŞMA
Yazılı açıklamada TÜPRAŞ'ın Türkiye'nin 'göz bebeği' olan bir kuruluş olduğu, aynı zamanda sanayinin mihenk taşlarından böyle bir tesiste gereken denetimlerin yapılmadığı öne sürülerek şöyle devam edildi:
"İşçi sağlığı önlemlerinin taşeron sistemi ve esnek, kuralsız çalışmaya terk edildiği ve bunun sonucunda yaşanan patlamada yüzlerce işçinin ölebileceği gerçeğinin üstü kapatılmak istenmektedir. Sendikasız, güvencesiz ve uluslararası normlara uygun olmayan çalışma koşullarının ortaya çıkmasından patronundan kamu görevlilerine kadar herkes korkmakta ve bu cinayetin üstü örtülmeye çalışılmaktadır. Aliağa'daki sendikaların, siyasal partilerin hastaneye giderek ailelere başsağlığı dileyecek yüzlerinin olmaması bundandır.
Yorum Yazın