Piriştina operasyonunda CHP neden sessiz kalıyor…
Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina… Yerel seçimde kendi partilileri tarafından işlettiği mekana atıfta bulunularak “Buca’da Öküz istemiyoruz” diye adaylığına karşı çıkılan ve ardından AK Parti’nin adayı Buca’nın efsane Belediye Başkanı Cemil Şeboy’un “Buca’yı çoluk çocuğa mı bırakacağız” diye küçümsediği isim…
Piriştina’nın Belediye Başkanı seçildikten sonra birçok kesim tarafından kendisinden beklenmeyen bir performansla başarılı bir dönem geçirdiğini söyleyebiliriz…
Bunu ben söylemiyorum. Birçok anketin sonucu başarılı olduğunu gösteriyor.
Hatta AK Parti’nin yaptırdığı ankette İzmir’de CHP’nin en fazla oyunu arttırdığı ilçelerin başında geliyor…
Başarının olduğu yerde muhalefetin iştahı kabarır ve burada daha fazla çalışma yapma ihtiyacı duyar.
Durum böyle olunca seçimler yaklaştığında o bölgede belediye başkanının hedefte olması normal…
Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina ile bir sohbetimizde kendisine hem CHP hem de AK Parti cephesinden buna benzer sıkıntılarla karşılaşabileceğini ifade etmiştim.
Bir hafta bile geçmeden başkan hakkında ortaya atılan bir iddia gündeme bomba gibi düştü…
Aslında bu tip iddialar İzmir’de kolay kolay kimsenin ortaya koymaya cesaret edemeyeceği ve İzmir halkının da kabul edemeyeceği türden… Ve zaten İzmir tepkisini belediye başkanına sahip çıkarak ortaya koydu…
Aslında geçtiğimiz dönemlerde bunun çokça örneğini de görmüştük…
2009’da dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in İzmir’in içme suyunda arsenik olduğu iddiasına “Arsenikli su içeriz ama AK Parti’ye oy vermeyiz” diye tepki gösteren İzmirliler, 2014 yerel seçimleri öncesi de Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan yolsuzluk operasyonuna adliye önünde nöbet tutarak tepki göstermiş ve CHP’nin adayı kazanmıştı.
Hatta FETÖ’cü polisler tarafından o dönem AK Parti’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Başbakan Binali Yıldırım’ın yakınlarına yapılan operasyona dahi İzmirliler tepki göstermişti.
Şimdi de Piriştina hakkında ahlak sınırlarının dışına çıkan çirkin iddiaya yine İzmir medyasıyla halkıyla çok sert tepki verdi.
Şimdi bu süreçte yaşananları aslında tahlil etmek gerekiyor…
AK Partili ya da ona yakın olan bir gazetenin bunu yapması siyaseten anlaşılabilir…
Bir algı yaratmaya çalışabilir…
Bunun geçmişte siyaseten çok fazla bir getirisi olmadığını yukarıda verdiğim örneklerle ortaya koydum… Ve buda bir fayda vermeyecek hatta zarar verecektir…
Bazı AK Partili siyasetçiler de benimle aynı düşüncede.
Peki, bu konuda CHP’de siyasi sorumluluğu olanlar ne yaptı…
CHP’nin bu konuda nasıl bir tavır sergilediğine bakmak lazım…
CHP’de Buca İlçe Başkanı Kasım Akdağ dışında tek bir isimden açıklama gelmemesi çok manidardır. Siyasette yaratılmak istenen algı yönetimine dur denememesinin ardında 2019 hesapları mı yatıyor…
Oysa CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Ataşehir Belediye Başkanı, İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındığında, bütün MYK’sı ile belediye binasına giderek başkana sahip çıkmıştı. Ve bu belediye başkanı kendi partilileri tarafından şikayet edilmesine rağmen, Kılıçdaroğlu CHP’li belediyeye yapılan operasyona tepkisini ortaya koydu.
Şimdi CHP’li yöneticiler, AK Parti İl Yöneticisi ile tartışma yaşayan bir belediye başkanını siyaseten yalnız bırakıyorsa, bunun altından ne gibi bir hesaplaşma çıkabilir… Bu kadar başarılı olmuş bir belediye başkanını CHP’li yöneticiler iç hesaplaşma ya da kişisel menfaat için yalnız bırakabilir mi'
Ama şuna eminim ki; CHP’li yöneticiler halkın bu olaya tepkisini gördüklerinde utanmışladır…
CHP’nin Buca’dan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı İrfan Can’ın gazetecilerin bu konuda açıklama yapacak mısınız sorusuna “İl Başkanımızla konuştuk bu konuda açıklama yapmayacağız” yanıtı vermesi insanın aklına başka bir şey getiriyor…
Bu tavrı CHP’lilerin vicdanına bırakmak gerektiğini düşünüyorum…
Oysa 2019 hedefinde İzmir’i almak olan AK Parti’de CHP’nin güçlü olduğu yerde güçlü bir muhalefet yaratması an meselesi…
Ve bunun için düğmeye bastı…
Özellikle yeni atanan İl Başkanı Aydın Şengül bunun için harekete geçti… Ve hep birlikte göreceğiz ki özellikle metropol ilçelerde çok etkili çalışacaklar.
Bu konuda CHP İzmir’de iktidar olmanın getirdiği şımarıklığı bir kenara bırakıp siyaseti kuralına göre oynaması gerekiyor. Aksi takdirde İstanbul ve Ankara’da olduğu gibi bunun bedelini ağır ödeyecektir.
Burada CHP’nin parti içi hesaplaşmayı bir kenara bırakıp, tek yumruk olması gerekiyor… Eğer CHP’li bir belediye başkanı ile ilgili böyle iddialar ortaya atılıyorsa ve buna CHP’nin il başkanı ve il yöneticileri sessiz kalıyorsa, ne söylenebilir ki.
Hani CHP’nin alanlarda söylediği bir söz var ya, “susma sustukça sıra sana gelecek.”
Hatırlatmak isterim…