'Siyasetçiler konuşmayınca silahlar konuşuyor!'
Van'da 'sokağa çıkma yasaklarının kaldırılması' talebi ile düzenlenen mitingde konuşan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, "Allah aşkına ne yapsın Kürtle? Her gün bebekler ölüyor. Beyefendi çıkmış 'Sizinle görüşmem' ciddiyetsizliğini ortaya koyuyor. Biz senin kara kaşına, gözüne hayran değiliz. Siyasetçiler konuşmayınca silahlar konuşuyor" dedi.
- Ege Postası
- 07.01.2016 - 17:24
"SANDIK CANDAN AĞIR GELMİŞ"
Demirtaş, büyük bir iftira kampanyasıyla karşı karşıya kaldıklarını ve büyük çaba gösterdikleri 'Çözüm süreci' kapsamında İmralı'ya HDP, devlet ve gözlemci bir heyetin gitmesinin kararlaştırıldığını söyledi. Demirtaş, şöyle devam etti: "Burada ilk sözü Öcalan alacaktı. Bu tarihi toplantıda Öcalan, PKK'nın silahları bırakmak üzere şu tarihte toplantıya çağıracaktı. Sonra devlet ve HDP heyetleri bunu tartışacaktı. Bu mutabakat metni olacaktı, parlementoda da okunacaktı. Dolmabahçe Görüşmeleri sonrası biz canla başla didindik. Bir hafta sonra İmralı'ya gidilmesi lazımdı, gidilmedi. Günler geçti, İmralı'ya gidilmedi. 'Niye gitmiyoruz'' dedik. 'Bir sorun, kriz var çözmeye çalışıyoruz' denildi. Saray'daki her şeyi tuzla buz etmiş, masayı devirmiş, 'Biz bu süreci yürütürsek HDP seçimden büyük bir başarı ile çıkacak ve biz de tek başımıza iktidar olamayacağız. Neyin müzakeresini etmeye çalışıyoruz' demiş. İkna etmek istemişler ama 'Hayır bitmiştir' demiş. Bir taraftan can hesabı, bir tarafta da 7 Haziran seçim sandığı var. Sandık; candan ağır gelmiş. Oylar; candan tatlı gelmiş. Allah şahittir ki böyle işledi süreç. Biz yine de ısrar ettik. 'Gitmeli ve bu süreci sonlandırmalıyız' dedik."
"BİZ ÖZERKLİK KENDİSİ BAŞKANLIK ÖNERİYOR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye için başkanlık, Kürtler'in ise özerklik istediğini, bunun müzakere edilmesi gerektiğini, hatta canlı yayında tartışmaya hazır olduğunu belirten Demirtaş, şöyle konuştu:
"Bunu konuşarak müzakere etmemiz lazım. Bizi hiçe sayıp hiçleştirip, seçimde de baraj altında bırakarak tek adam yönetimine geçmek istedikleri netleşince çıktık, 'Biz de seni Başkan yaptırmayacağız' dedik. Süreç böyle işledi. 7 Haziran akşamı HDP'nin 80 vekille parlamentoya girmesi netleşince o zaman işler değişti. Zaten devirdiği masanın arkasından çatışmalı bir süreç kararını almıştı. 7 Haziran sonuçlarını görmek istiyordu. Yeniden savaş konseptine dönecekti. Savaş konsepti acilen hayata geçirildi. O gün bugündür 1 Kasım seçimleri sürecinde bombalama, suikast ve ölümlerle bunları yaşıyoruz. Bu hendek ve barikat olayı da bu süreçte ortaya çıktı. Hendeği ne biz kazdık ne de kazdırdık. Cizre'de 10 gün içinde 16 sivil öldürüldü. O gün İçişleri Bakanı çıkıp 'Öldürülenler arasında sivil yok' dedi. Savcı iddianame hazırladı, 'Öldürülen sivil' dedi. Orada ne hendek, ne barikat vardı. 'Süreci, çözümü bitirdiniz. Bari askeri operasyon yapmayın' dedik. Defalarca uyardık. Ben o dönemde Başkale'ye de Varto'ya da gittim. 10 miting yaptım. Gençlerin ne silah kullanmasını ne barikat kazmasını istemedik. 'Demokratik siyasette sizin hakkınızı savunabiliriz', 'Görev bizimdir' dedik ve bütün bölge mitinglerinde bu mesajı verdik. Ben o mesajları verirken onlar Ankara'da bana tehdit, 'Ezeriz bitiririz bu hainleri' mesajı veriyordu. Biz işi siyaset noktasında tutmaya çalıştıkça bunlar savaş noktasına getirmek için ellerinden geleni yaptı."
SİYASETÇİLER KONUŞMAYINCA SİLAHLAR KONUŞUYOR
Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş, sorunu çözmek için HDP'nin kurulduğunu, seçimde Türk, Kürt, Alevi ve Sunni kesimlerden de oy aldıklarını, kendileri sürekli barış dedikleri halde savaş politikasında ısrar edildiğini savundu. Demirtaş, şöyle devam etti:
"Gerekirse masada birbirimize bağıralım, kıralım, üzelim ama insanlarımız sokakta dağda birbirini öldürmesin. Askere de, polise de, gerillaya da yazık değil m? Hepsinin acısı ortak acımızsa savaşan güçlere bu işi bırakmayalım. Son günlere müzakerelere dönülmesi için atak üstüne atak yaptık. DTK bildirgesi yayımladık; 'Çatışma zemininden siyaset zeminine dönebilir miyiz'', 'Bu işi silahsız bir alanda tartışmak istiyoruz' dedik. KCK'ya da, hükümete de, barikattaki direnişçilere de çağrı yaptık. Bir anda vatan haini, bölücü ilan edildik. 'Parti kapatılmalı, dokunulmazlıkları kaldırılmalı' sesleri yükselmeye başlandı. Konuşsan olmaz, sussan olmaz, slogan atsan olmaz, sokakta yürüsen olmaz, Meclis'e girsen, dağa çıksan olmaz. Allah aşkına ne yapsın Kürtle? Her gün bebekler ölüyor. Beyefendi çıkmış 'Sizinle görüşmem' ciddiyetsizliğini ortaya koyuyor. Biz senin kara kaşına, gözüne hayran değiliz. Siyasetçiler konuşmayınca silahlar konuşuyor. Birbirimizi sevmek zorunda değiliz ama siyasi kanallar kapatılamaz. Siz diyalog kanallarını kapattıkça kan akıyor. Ellerinde güçlü bir medya var. HDP'yi suçluyorlar."
"DOKUNULMAZLIKLAR KALKSIN"
Demirtaş, Türkiye'de anayasasının askıda olduğunu, medyanın görevini yapmadığını, Cumhurbaşkanın Meclis'e 'Dokunulmazlıkları kaldırın' diye emir verdiğini, suç işlediğini, kendileri gibi herkesin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını istediklerini söyledi. HDP Eş Genel Başkanı, "Bana sorarsa 'Özerkliği savundum' diyeceğim. Partimin politikası Türkiye için en uygun modeldir. Halkın direnişinin yanında oldum, yine olacağım diyeceğim. Bizim koruyanımız önce yaradan, sonra halkımızdır. Sizin sağladığınız dokunulmazlık olsa da olur olmasa da olur. Biz demokratik siyasetin umudunu büyütmek isterken yeniden barış için çaba sarfederken siz çıkıp savaş derseniz halkın siyasete olan inancını toptan yok edersiniz. Bize bir şey olmaz. Ama Türkiye'nin önümüzdeki 20-30 yılı kaybolur. Bugün mahkemenin huzurunda hesap vermezsek, mahkemeyi kübrada hepimiz hesap vereceğiz. Elbette hepimiz o büyük divana çıkacağız. Orada hiçbirimizin dokunulmazlığı yok. Orada hiçbirimizin zırhı yok. Yeryüzündeki sahte dokunulmazlıklara kimse sığınmasın" diye konuştu.
BATI BARIŞ SESİNİ YÜKSELTMELİ
Demirtaş, Batı'dan da kardeşlik ve barış sesinin yükselmesi gerektiğini, barışı savunmak için HDP'li, Kürt, Türk olmaya gerek olmadığını buna sadece insan olmanın yettiğini, son dönemde yerel yöneticilerinin tutuklandığını ifade ederken, "Barış olsun 15 yıl yatalım. Barış gelmez böyle. Yoksa biz yatarız. Parlamentodan atmak mı istiyorsunuz. Ben kendim istifa ederim. Yeter ki barış olsun. Ama bunlar barış getirmiyor. Bunlar sadece gençleri siyasetten uzaklaştıracak. Siz 15 yıl hapis cezası verince 15 bin genç siyasetten uzaklaşıyor. Adalet çökerse, ki Türkiye'de enkaza dönüşmüş durumda, herkes adaleti başka yerde arar. Kimi dağda, kimi silahta, kimi mafyada arar. Yanlış yapıyorsunuz. Nasihatimizi dinler misiniz bilemem. Bütün olacakları görüyoruz ve buna göre uyarıyoruz. Siyasi sorumluluklarımız var. Biz seçilmişler olarak sizlere çözüm yolunu göstermek zorundayız" dedi.
Tank ve topların şehir merkezlerinde kullanılmasının sorunu çözemeyeceğini belirten Başkan Demirtaş, yanlış politikanın sonunun olmadığını anlatırken, "Biz hendek barikat normaldir demiyoruz. Ama senin saldırıların anormaldir. Gel konuşalım diyoruz. Canlı yayına çıkalım. Başbakanla canlı yayına çıkalım. Sen başkanlığı anlat ben özerkliği anlatayım. Ne zararı va? Genelkurmay başkanını Cizre'ye göndereceğine sen git Cizre'de insanları sen dinle" diye konuştu.
Demirtaş'ın konuşmasının ardından kalabalık dağılırken, bir grup slogan atmayı sürdürdü. Polis slogan atan kalabalığa gaz bombasıyla müdahale etti. Kısa süreli gerginlik sonrası olaylar son buldu. (DHA)
Yorum Yazın