Adanalı sanatçılardan 'sağduyu' çağrısı
Taksim Gezi Parkı eylemleri sırasında önce Hatay’da Abdullah Cömert (22) hayatını kaybetti, daha sonra ise Adana’da taş atan göstericilerin dağıtılması sırasında köprüden düşen komiser Mustafa Sarı şehit düştü. 11. günü bulan...
- Ege Postası
- 08.06.2013 - 12:52
FERDİ TAYFUR: DANIŞMANLARI BAŞBAKAN'I YANLIŞ YÖNLENDİRİYOR
Arabesk müziğin devlerinden Adanalı Ferdi Tayfur, gerginliğin yatışması için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkıp daha 'sağduyulu, insancıl ve naif' bir konuşma yapması gerektiğini ifade etti. Diğer hükümet temsilcilerinin bu noktada çok etkili olmadığına işaret eden Tayfur, bakan veya vali düzeyindeki diğer ilgililerin konuşmalarının Başbakan'ın altında kaldığını iddia etti. Ülkedeki seçmenin yüzde 50’sinin oyunu alan bir liderin boş olmadığını dile getiren Tayfur, şöyle devam etti: “Başbakan Erdoğan halkın bu sevgisini edinmiş yiğit bir insandır. Ama danışmanları onu yanlış yönlendiriyor. Kasımpaşalı, futbolcu ve cezaevine girip–çıkmış bir belediye başkanı; aynı zamanda Müslüman olarak kindar olamaz. Fakat danışmanları ‘her şeyin doğru’ diye kendisine gaz veriyor. Ben başbakanı tanıyorum. Etkinliklerinde bulunmuş bir insanım. Evime gelmiş birisidir. Bence Erdoğan, etrafını dinliyor. Bizim Adana’da helke derler; yani kova demek… Kovanın deliği daha küçükken kapatılması gerekir. Başbakan çıksın konuşsun; 'sağduyu' desin. İnanıyorum ki derhal hayat normale döner."
MURAT KEKİLLİ: BAZI KESİMLER YANGINA KÖRÜKLE GİDİYOR
Sanatçı Murat Kekilli ise batının önemli gazetelerinin Taksim Gezi Parkı’ndaki protestoları destekleyip, Arap Baharı'na atıfta bulunduğunu hatırlattı. Türkiye’de yapılacak bir devrime milletin kendisinin karar vereceğini anlatan Kekilli, şunları söyledi: "Onlar, bizim adımıza karar veremezler. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bahara da ihtiyacı yok. Zaten bu devrim yapıldı. Burası demokratik bir ülke. İnsanlar hakların demokratik yollarla arayabilir. Ama şimdi masum insanların araçları, canları, namuslarına kastedilmiş; haddini aşan bir eyleme dönüşmüş vaziyette. En çok bu dönemde birlik ve beraberliğe ihtiyacımızın olduğu unutulmamalı. Bazı kesimler yangına körükle gidiyor. Maalesef sanat camiasından da arkadaşlar bunlara destek veriyor. Daha sağlıklı düşünerek hareket edilmesini tavsiye ediyorum. Ailenin içinden de artık bölünmeler, fikir ayrılıkları söz konusu. Ruhsal, sosyal ve ekonomik çöküntü ile karşı karşıya kalmak istemiyoruz. İnsanca yaşamak herkesin hakkı. Meşru çerçevede herkes eylem yapabilir."
Sanatçı Şoray Uzun da şiddete bulaşmadan, tamamen kazanılmış demokratik haklar çerçevesinde kimin ne talebi varsa, şiddet içermeksizin her platformda dile getirebileceğini vurguladı. Demokratik hak arama mücadelesinin, bir başkasının hakkını tecavüz sınırına girdiği anda meşruiyetini kaybedeceğini ifade eden Uzun, "İşin içine şiddet girdiği zaman yasal zeminden çıkar. İleri veya orta seviyede demokrasi ülkesi olup olmadığımızı ben bilmem; ama herkes demokrasilerde taleplerini, kanunlar çerçevesinde söyler. Bu da çok doğaldır, bir problem yoktur. Ayrıca insanların Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçlara sahip çıkması da çok normal ve anlaşılabilir bir durumdur. Çünkü talebini ilettiğin mercinin de inanışı da 'kıyametin de kopacağını bilsen, elindeki fidanı dik' diyor. Kimse ağaçların kesilmesine başkaldıran bir zümreyi anlamazlık etmez." dedi.
"BİRAZ UYANIK OLMA ZAMANI"
İletişim çağında olunmasına rağmen bir iletişimsizliğin yaşandığına dikkat çeken Şoray Uzun, polisin orantısız güç kullanma ihtimalinin de olabileceğine değindi. Kendisi orada bulunmadığı için buna tanıklık edemeyeceğini ifade eden Uzun, şöyle devam etti: "Bu ortaya çıkar. Polisin orantısız güç kullanıp kullanmadığı bir başka tartışma konusudur. Fakat gelinen noktada işin çıkış amacı ile şu anki tablo fark arz ediyor. Bu konuda biraz uyanık olmak gerekiyor. Çünkü bu eylemler masum bir istekten çıkmış vaziyette. Herkes işin bir ucundan tutup bu ayaklanmadan rant elde etme gibi pek çok şey var. Partiler, gruplar, örgütler var… Bu çok ayan beyan, bayraklardan da görülebiliyor. Ben Taksim'de bizzat Apo bayrakları gördüm. İşin meşruluğu, masumluğu veya romantizmin haklılığı sorgulanır hale gelmiştir. Sanatçı duyarlılığı ile bu hususta duyarlı olmak zorundayız. Yoksa her sanatçı yeşile duyarlıdır, çevreye saygılıdır, demokratik hak ve özgürlüklerin tamamen yanındadır. Ama bu sınırlar aşıldığı zaman sanatçının bir görevi de toplumu uyarmaktır. Ağacın kesilmesine nasıl tepki gösteriyorsak, bu masum eylemin kalkıp şiddet içermesine, illegal örgütlerin sahip çıkmasına da dikkat çekmek lazım. Bütün meşru isteklere 'evet' legalite taşıdıktan sonra 'hayır.' Biraz sükûnet ve sağduyu. Çünkü Abdullah Cömert’in Hatay’da annesi ile Mustafa Sarı’nın 4 aylık hamile eşi ağlıyor. Bundan kim kazançlı çıkacak. İletişime açık olmak lazım. Halen Taksim Gezi Parkı’na ne yapılacağı net bir şekilde söylenmiş değil. Belirsiz olursa, birileri bunu doldurur. Hayat boşluk kabul etmiyor."
Türkiye’nin IMF’ye olan borcunu sıfırladığını hatırlatan Uzun, "Memlekette olimpiyat yapmaya kalktık. Çevreye demokrasi dersi verdik. Son gelinen noktada çok düşünmemiz gerekir. Tahrikler, provokasyonlar, dış mihraklar tarihin her döneminde olmuştur. 12 Eylül’de ortaokuldaydım, dün gibi hatırlıyorum. Meşru ile illegali ayırmak zorundayız. Memleketin hiçbir yerinde olduğu gibi Adana’dan da bu tür olumsuz haberleri almak istemiyoruz." açıklamasını yaptı.
Yorum Yazın